ManşetSpor

Yorum: Penaltılarla gelen 9. kupa!

0

Türkiye’nin bir sembol stadyumu yok. Yani İngiltere’de Wembley’in yerine konabilecek bir stadyumu yok Türkiye’nin. Milli maçlarının oynanacağı, önemli maçlara ev sahipliği yapacak bir stadyumu yok Türkiye’nin. İstanbul’daki olimpiyat stadyumu böyle olabilir belki ama kimse orada milli maç oynamaya cesaret edemiyor. Tribünün sahaya etkisi çok zayıf çünkü. Kupa maçları oraya verilebilir ama yine de önemli bir ayağı eksik kalıyor sembol olma durumunun. Böyle olunca, bu tip maçlar, ulufe gibi dağıtılıyor. Urfa’da oynanıyor, Kayseri’de oynanıyor, İzmir’de oynanıyor, Trabzon’da oynanıyor… Peki bu maç neden Kayseri’de oynanıyor? Belediye zaten İstanbul Belediye. Beşiktaş da İstanbul takımı. Denilebilir ki, maç İstanbul’da olsa tribün hakimiyeti Beşiktaş’ta olur, o yüzden de avantaj olmasın diye maç Kayseri’ye alındı. Peki gerçekten öyle mi? Beşiktaş taraftarı her şehirde, kendine ayrılan yeri doldurabilirken, İBB taraftarı o kadar yolu gelmek zorunda kaldı. Yani bir avantaj eşitleme durumu yok. Tribünlere bakınca da, bir taraf dolu, diğer taraf boş gözüküyor. İBB’nin 2400 kadar taraftarı gelmiş İstanbul’dan. Belki, İstanbul’da olsa bu yaratıcı gruba bir 2400 kişi daha eklenirdi. Tabii başka bir durum da, bu maç için tribünler ikiye ayrılmasa, cepheleşme yaratılmasa olmaz mıydı? Bu taraftar gruplarının bir sorun yaşayabileceğini düşünmüyorum. Böylece renkler karışık şekilde ve tüm tribünlere yayılmış şekilde, dolu tribünler önünde oynanırdı karşılaşma. Sözün özü, Türkiye’nin sabit bir sembol stadyumu olmalı.

Kısa bir şekilde de Holosko’ya değinmeli. Enteresan bir şekilde maaşını da Beşiktaş’ın ödemesi koşuluyla gönderildi Holosko. İstiklal Caddesi üzerindeki bir alışveriş merkezi ile değiş tokuş edilmiş gibi. Başka bir takıma kiralanan oyuncunun, esas takımına karşı oynamaması gerektiğini düşünüyorum. Fakat, bu konuda bir kural yoksa ve anlaşmaya da yazılmamışsa, oynatmamak olmaz. Holosko bu maç oynamalıydı.

Geçelim maça. Maç Beşiktaş’ın üstünlüğü ile başladı. Kalabalık bir orta saha ile başlamanın yararını, orta sahaya hakimiyet kurarak gördü Beşiktaş. İyi paslaşmalar ve topun kanada ulaştırılması ile Beşiktaş oyunu ileriye yıkabildi. Fakat, Bobo ile Almeida arasında bir fark var ve Bobo oynadıkça da bu fark negatif olarak yansıyor. Quaresma ve Simao, eğer ortada Almeida varsa pas vermeye daha bir istekli oluyorlar. Bu, bu iki oyuncuya Bobo’nun yaklaşımından da kaynaklanıyor olabilir. Karşılıklı bir topu paylaşamama durumu oluyor. Quaresma’nın iki pozisyonunda pas vermemeyi seçmesi Beşiktaş’a olumsuz yansıdı. İBB, ilk ciddi pozisyonunu 15. dakikada yakaladı.

Quaresma, karşı karşıya bulduğu üçüncü pozisyonunda, Kupa’daki üçüncü golünü otuzüçüncü dakikada attı. Bol 3’lü bir gol oldu kısaca. Gaziantep’e karşı yarı finalde de Beşiktaş, golü 33. Dakikada atmıştı. Orada turu geçmişti. Burada ise kupaya bir adım yaklaştı. İBB’nin kalecisi Hasagiç’in uzaktan şutlara karşı zaafı biliniyor olmasına rağmen Beşiktaş’ın hiç şut atmaması ise bir sorun olarak duruyor. Golden sonra Beşiktaş üstünlüğü kurdu. Gerçi İBB karşısında bir üstünlük kurmak pek mümkün değil aslında. Zaten bu süre zarfında İBB bir gol de buldu fakat pozisyon ofsayt olduğu için gol sayılmadı.

İkinci yarıya Beşiktaş farkı ikiye çıkarmak için başlamış gibi görünse de, İBB ilk pozisyonunda penaltıyı yakaladı ve İbrahim Akın golü attı. Aurelio’nun ve Simao’nun ortak yapımı bir penaltı oldu bu. Penaltı sonrası iki takım da forvetlerini değiştirdi. Bu değişikliğin getirisini İBB gördü. Bu sefer de Rüştü ve Aurelio ortak yağımı bir pozisyonda Gökhan Ünal dakika 68’de İBB’yi öne geçirdi. Dakika 77’de ise bu sefer eşitliği yakalama sırası Beşiktaş’taydı. Sivok, duran toptan gelen pası gole çevirdi. İlk yarıda aynısını İBB yakalamıştı. Maç uzadı sonuç olarak.

Uzatmaların ilk yarısı tamamen Beşiktaş’ın üstünlüğünde geçti, fakat gole dönüşmeyen bir üstünlüğün önemi var mı bilinmez? Bunda İBB’nin yorulmasının da payı yok değil tabii ki. Bol pozisyon ve sıfır gol ile ilk uzatma sonlandı. İkinci uzatma devresi ise anlamsız bir şekilde, oyuncuların maçı penaltıya götürme hevesleriyle geçti. İBB zaten yorgundu, Beşiktaş ise sürekli geriye oynayarak bu devreyi geçirdi. Maç penaltılara kaldı.

Penaltılarda Beşiktaş tecrübesi ile bir fark yarattı denilebilir. Gerçi ne olursa olsun penaltı şans işi. Beşiktaş’ta bir tek Hilbert kaçırdı penaltıyı. 4-3 kazandı Beşiktaş. Son altı senede dördüncü kez kupayı müzesine götürdü. Avrupa’ya katılmayı da garantilemiş oldu böylece. Kötü geçen bir sezonun, tüm izlerini silmiş oldu böylece Beşiktaş. Ön eleme oynamadan Avrupa’ya gitmek, yeni sezon kadrosunu kurmaya da yardımcı olacaktır.

Bu arada modern, dik trübünlü bir stadyuma siyah beyazlı taraftarlar çok yakışıyor. Bir de Beşiktaşlı futbolcuların sevinçleri, taraftarlarına gelecek sene için umut vericiydi.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.