İklim KriziKentManşet

Yeşil çatıların ‘raf ömrü’nü mantarlarla uzatabilir miyiz?

0

Binaların tepelerindeki yeşil çatılar, sadece estetik nedenlerden dolayı değil aynı zamanda sundukları çevresel faydalar nedeniyle de giderek daha popüler hale geliyor.

Yeşil çatılar, yapıların yalıtılmasına, yağmur suyunun yönetilmesine ve kentsel ısı adalarının azaltılmasına yardımcı olurken bonus olarak böcekler ve kuşlar için de küçük ekosistemler sağlıyor. Ancak yeşil çatılar için kullanılan toprakların çoğu steril olduğundan ve kalitesi de zamanla azaldığı için onları sürekli olarak gübre veya yeni toprakla desteklemek gerekiyor.

Bir grup araştırmacı, bu yapıları sürdürülebilir kılmak için çatılara mantar eklemeye karar verdi.

Kentsel ortamların gizli koruları gibi organize edilen yeşil çatılar, Kuzey Avrupa’nın bazı kısımlarında yüzyıllardır kullanılıyor. Ancak yeni yöntemlerle bu yapıların çevresel, ekonomik ve sosyal faydalarının artırılması için kentsel dokuya entegre edilmeleri gerekiyor.

Teorik olarak çok az yönetime ihtiyacı olan yapıların, kendi kendine yeten bir ekosistem olması gerekiyor ancak pratikte bu yalnızca ekosistemin en son mikroplara kadar sağlıklı olması durumunda işe yarıyor. Uygulamada ise ekosistemin “mikro” kısmı sıklıkla ihmal edildiği için bu, zamanla sürekli olarak bozulan kaliteye sahip, steril topraklar anlamına geliyor.

Dartmouth Üniversitesi‘nde çevre çalışmaları doçenti olan kıdemli yazar Bala Chaudhary, “Yeşil çatıların bir raf ömrü vardır ve bunlar her zaman sandığımız gibi kendi kendini idame ettiren ekosistemler değildir. Kentsel alanlara faydalı olabilirler ancak zamanla etkinliklerini kaybetme eğilimindedirler” diyor.

Dartmouth liderliğindeki bir araştırma ekibi, şehirlerde iklim direncini desteklemek için uygulanabilecek bir yöntemi test etmek üzere yola çıktı. Sonuçları  New Phytologist‘te yayımlanan çalışmada yer alan ekip,  Chicago‘da deneysel bir yeşil çatı oluşturdu ve yerli mikroorganizmaların eklenmesinin toprak mikrobiyal topluluğunu zaman içinde nasıl değiştireceğini test etti. Bilim insanları, özellikle yararlı mikorizal mantarların varlığını takip etmekle ilgilendi.

Toprağın aşılanması

Mikoriza mantarları, çoğu bitki türünün kökleriyle simbiyotik ilişkiler kurarak karşılıklı yarar sağlayan bir ortaklık oluşturan bir mantar grubu. Bazen “Wood Wide Web” olarak da anılan bu yer altı ağı, mantar hiflerinin geniş erişim alanı sayesinde bitkilerin suyu ve besin maddelerini daha verimli bir şekilde emmesine olanak tanıyor. Buna karşılık bitkiler mantarlara fotosentez yoluyla üretilen karbonhidratları sağlıyor.

Bu bağlantılar yalnızca bitki büyümesini ve sağlığını geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda toprak yapısı ve verimliliğinde de kritik bir rol oynuyor.  Ekosistem dengesi için çok önemli olan mikorizalar, bitki iletişimine, besin döngüsüne ve hatta bazı patojenlere karşı dirence de yardımcı oluyor.

Yerel olarak restore edilmiş bir çayırdan mikorizal mantarlar elde eden uzmanlar, Chicago’daki yeşil çatıyı bununla “aşıladı”.  Yerli bitkiler ve yeşil çatı sükulentlerinin yer aldığı çatının evrimi iki yıl boyunca “DNA metabar kodlaması” adı verilen moleküler bir teknik kullanarak takip edildi.

Elde edilen sonuçlara göre, “mantarla aşılanan” yeşil çatının mikrobiyal çeşitliliğinin daha yüksek olduğu ve toprağın daha sağlıklı bir hale geldiği ortaya çıktı

Dartmouth Çevre Çalışmaları Departmanı‘nda toprak ekolojisi laboratuvar yöneticisi olan başyazar Paul Metzler, “Bu kentsel çatı ortamında, aşılanmış topraktaki mantar topluluklarında daha fazla çeşitlilik gördük. Aşılamanın uzun vadeli ve tutarlı etkileri oldukça şaşırtıcıydı, çünkü bu, bu kadar küçük mikroorganizmalarla çalışırken mutlaka bekleyeceğiniz bir şey değildi” değerlendirmesi yaptı.

Mantarların pasif dağılımının muhtemelen az sayıda türün başarılı bir şekilde kurulmasıyla sonuçlandığını, ancak yerli mantar türleriyle aktif aşılamanın, çeşitli ve benzersiz bir mantar topluluğuna anında geçişle sonuçlandığını anlatan Metzler, ” Kentsel topraklar insan faaliyeti tarafından inşa edildiğinde veya değiştirildiğinde, bu, devam edecek ve sisteme çeşitlilik katacak bir müdahale için bir fırsattır” dedi.

Geleceğin çatısı mı? 

Yeşil çatılar, doğayla daha barışık bir kent için çekici bir öneri olmayı sürdürüyor ancak ölçeklendirilmesi zor bir öneri. Örneğin her bina ekstra ağırlık ve toprak koşullarına uygun değil. Bu durumda yeşil bir çatının ilk kurulumu pahalıya mal  olabilir, çünkü uygulama sadece çatıya biraz toprak ve tohum atmaktan ibaret değil. Su yalıtımı, kök uzaklaştırıcılar, drenaj ve yapısal ihtiyaçları da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ayrıca her bahçe gibi onların da sürekli bakıma ihtiyaçları bulunuyor.

Ancak avantajları da oldukça önemli. Yalnızca bitkilerin sağlığını ve ekosistemi ekosistemini desteklemekle kalmıyor , aynı zamanda kentsel dayanıklılık ve iklim uyumuna ilişkin daha geniş hedeflere de katkıda bulunuyor. Şehirler büyümeye ve çevresel zorluklara çözüm aramaya devam ettikçe, yaşayan, nefes alan ekosistemleri altyapılarına dahil etmek giderek daha önemli hale geliyor.

Chaudhary, “Şehirlerimiz geleceğe açılan bir pencere olabilir. Kentler, iklim değişikliğinin etkilerini – artan sıcaklıklar, artan kuraklık ve sel – yoğun bir şekilde yaşıyorlar, bu da onları bu etkilerin bazılarını yer altında incelemek için harika bir mikrokozmos haline getiriyor.” diyor.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.