Dünyaca ünlü fotoğrafçı Sebastião Salgado‘nun kariyerinin en uzun soluklu ve önemli projelerinden “Genesis” sergisi, ilk kez İstanbul’a geliyor.
212 Photography Istanbul 7’nci edisyona özel olarak İstanbul’a getirilen sergi, 28 Eylül’den itibaren Aralık sonuna kadar, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri kapsamında MSGSÜ Tophane-i Amire’de üç ay boyunca ziyarete açık olacak.
Çağımızın en önemli belgesel fotoğrafçılarından ve aktivistlerinden biri olan Brezilyalı Sebastião Salgado, daha çok dünyanın az gelişmiş ülkelerindeki zorlu yaşam ve çalışma koşullarını, yoksulluğu, açlığı ve göçleri yansıtan, etkileyici siyah-beyaz kareleriyle tanınıyor.
İstanbul’da 3 ay boyunca sergilenecek 245 siyah-beyaz fotoğraftan oluşan ‘Genesis’ projesi ise, Salgado’nun aktivist tavrıyla 2004-2011 yılları arasında üzerinde çalıştığı dev bir proje; sanatçının deyimiyle “dünyamıza ithaf ettiği bir aşk mektubu” niteliğinde.
Sanatçının, iklim krizi ile yok olan coğrafyalar ve yok olmaya yüz tutmuş hayvan türlerine odaklandığı proje, Kuzeyde ve Güneyde, Amazonlarda, Galapagos adalarında, modern toplumun yıkıcı etkisine rağmen değişmeyen manzaraları ve insanları belgeliyor. İzleyicisini Galápagos’un hayvan türlerinden, Antartika ve Güney Atlantik‘teki penguenlere, Amazonlardaki kabilelere kadar farklı coğrafya ve kültürleri keşfe çıkarıyor.
Sebastião Salgado kimdir?
Ekonomi alanında UFES‘te lisans, São Paulo Üniversitesi’nde yüksek lisans ve Paris Üniversitesi‘nde doktora yapan Salgado, çalışma hayatına Uluslararası Kahve Organizasyonu’nda ekonomist olarak başladı ve ilk Afrika seyahatlerini Dünya Bankası için gerçekleştirdi.
Bu seyahatler sırasında fotoğraf çekmeye başlayan sanatçı 1973’ten itibaren kariyerine fotoğrafçılık ile devam etti. Fotoğraf ajansı Sygma, Paris merkezli Gamma ve 1979-1994 yılları arasında Magnum Photos ile çalıştı. Ardından eşi Lélia Wanick Salgado ile birlikte kendi ajansı Amazonas Images‘ı kurdu.
80’lerin sonunda en bilinen işlerinden Brezilya’daki Serra Pelada adlı altın madeninde çektiği kareler gibi az gelişmiş ülkelerdeki emekçilerin belgesel fotoğraflarıyla tanındı. Çevrecilik alanında ise eşi Lélia ile birlikte, 1990’lardan bu yana Brezilya’daki Atlantik Ormanı’nın restorasyonunda çalışıyor. İkili 1998’de, 17,000 dönüm araziyi doğa rezervine dönüştürmeyi başardı ve kurdukları Instituto Terra isimli enstitülerini, ağaçlandırma, koruma ve çevre eğitimi misyonuna adadı.
Yarım yüzyılı aşkın kariyeriyle fotoğrafın yaşayan en saygın isimlerinden biri olan, başarıları ile sayısız ödüle layık görülen Sebastião Salgado, son olarak 2024’te Sony World Photography Awards tarafından, geçmişte William Klein, William Eggleston, Elliott Erwitt ve Rinko Kawauchi gibi fotoğrafın öncü isimlere verilen Outstanding Contribution to Photography Award ödülüne layık görüldü.
2007 Haziran’da işlerinden büyük bir seçki PHotoEspaña kapsamında Madrid’de sergilendi. ‘Genesis’ projesi 2013’ten bu yana Londra’da British Museum, New York’ta International Centre of Photography, Paris’te Masion Européenne de la Photographie, Roma’da Ara Pacis Museum, Stockholm’de Fotografiska’da ve Toronto’da Royal Ontario Museum gibi öncü müzelerde, Güney Kore’den Brezilya’ya, Portekiz’den Hollanda’ya dünyanın dört bir yanında izleyiciyle buluştu.
Sanatçının oğlu Juliano Ribeiro Salgado’nun Wim Wenders ile yönetmenliğini üstlendiği, Salgado’nun çalışmaları ve hayatı üzerine belgesel film “Salt of the Earth” 2014 Cannes Festivali’nde “Un Certain Regard” ödülüne layık görüldü. 2015 Oscar Ödülleri’nde ise “En İyi Belgesel” kategorisinde aday gösterildi.
Salgado, 2001’den bu yana UNICEF için İyi Niyet Elçisi olarak görev yapıyor. Sanatçının 2013 yılında Taschen’in yayınladığı ‘Genesis’, ‘The Other Americas’, ‘Sahel’, ‘Workers’, ‘Migrations’ da dahil olmak üzere 19 kitabı bulunuyor.