Manşet

Türkiye’nin ilk ‘yeşil hidrojen’ tesisini kamu-özel sektör girişimi kuracak

Balıkesir‘de kurulması planlanan Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen tesisi için iş birliği protokolü imzalandı.

Güney Marmara Kalkınma Ajansı‘ndan (GMKA) yapılan açıklamaya göre, tesis için hazırlanan iş birliği protokolüne imzalar, GMKA, Enerjisa Üretim, Eti Maden, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) ve Aspilsan Enerji yetkilileri tarafından atıldı.

İş birliği protokolü kapsamında, yüzde 100 enerji dönüşümünü sağlama yolunda alternatif enerji kaynağı olarak görülen yeşil hidrojen, Enerjisa Üretim’e ait Bandırma Enerji Üssü‘nde üretilecek.

Yapılan imza töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, “Kamuda oluşan bu birikimi özel sektör ile birlikte kullanmamız, buralardan güzel başarı hikayeleri çıkarmamız lazım. Bakanlığın bakış açısı olabildiğince somut ve makul projeleri desteklemektir, hatta ‘Bandırma Enerji Üssü’ gibi kuruluşlarımızca ortak bir vizyon belirlenmiş alanlarda yapılacak çalışmaların, Türkiye’de KOBİ’lere, akademiye, girişimcilere fayda sağlaması için Bakanlık kaynaklarının harekete geçirilmesi de mümkündür” dedi.

Bu yıl temeli atılacak

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü Serkan Keleşer de “sodyum bor hidrür üretiminin” yatırımı için çalışmalara başlayacaklarını belirterek, “Hidrojen konusunda da borun çok büyük avantajları var ve bu avantajı kullanarak katma değeri yüksek, katı bor-hidrojen bileşiklerinin üretimine odaklanacağız” diye konuştu.

Güney Marmara Kalkınma Ajansı Enerji Yöneticisi Mehmet Volkan Duman ise hibrit sistemler hakkında bilgi verdi. Duman, Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecine ve ülke için ilk olacak yeni enerji sistemlerinin potansiyeline değindi.

Güney Marmara’nın hidrojen ekonomisini canlandırma girişimlerine en elverişli bölge olduğunu anlatan Duman, bölgenin Türkiye’nin en verimli yenilenebilir enerji santrallerini barındırdığını bildirdi.

Yeşil Hidrojen nedir?

Renksiz bir gaz olan hidrojen siyah, gri, mavi ve yeşil olarak sınıflandırılıyor. Hidrojene atanan renk, kökenine ve üretimi sırasında salınan karbondioksit miktarına göre değişiyor. Başka bir deyişle, söz konusu renkler hidrojenin ne kadar “temiz” olduğunu anlamanın kolay bir yolu. Buna göre,

  • Kahverengi hidrojen: Kömürün gazlaştırılmasıyla elde ediliyor ve üretim sürecinde karbondioksit açığa çıkıyor. Bazen siyah hidrojen olarak adlandırılıyor.
  • Gri hidrojen: Bir fosil yakıt olan doğal gazın dönüştürülmesinden elde ediliyor. Karbondioksit emisyon haklarının fiyatı nedeniyle maliyetin artması beklense de, şu anda en bol ve en ucuz üretim halinde. 1 ton H2 külü üretimi 9 ila 12 ton CO2 salıyoyr.
  • Mavi hidrojen: Doğal gazın yeniden yapılandırılmasıyla üretiliyor. Gri hidrojenle arasındaki fark, karbon yakalama sistemi aracılığıyla CO2 emisyonlarının bir kısmının veya tamamının önlenmesine dayalı olması. .
  • Yeşil hidrojen: Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik kullanılarak suyun elektrolize edilmesiyle elde ediliyor. Bu yöntemlerin arasında şimdilik en pahalısı olmasına rağmen, yenilenebilir enerji ve elektrolizörlerin maliyeti düştükçe fiyatının giderek düşmesi bekleniyor.  Başka bir yeşil hidrojen türü de hayvancılık, tarım ve/veya belediye atıkları kullanılarak biyogazdan üretiliyor.

Türkiye’de yılda 3,4 milyon tona kadar yeşil hidrojen üretilebilir

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi‘nin, hazırladığı “Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyelinin Teknik ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi” rapora göre, uygun yatırım ve politikalarla Türkiye’nin 2050’de yıllık 3,4 milyon tona kadar yeşil hidrojen üretimine ulaşabileceği ve bunun 1,5 milyon ila 1,9 milyon tonunun ihraç edilebileceği öngörülüyor.

İmalat, doğal gaz ve ulaştırma sektörlerinin toplam enerji talebinin 2050’ye kadar yüzde 5 ila 10’unun yeşil hidrojenle ikame edilmesi halinde, yurt içinde yıllık 1-2 milyon ton yeşil hidrojen talebinin oluşabileceği hesaplanıyor. Ulaştırma sektörünün 2050’ye kadar yurt içi talebin yarısını oluşturacağı, hidrojen talebinin dörtte birinin sanayi, geriye kalan kısmının ise yeşil hidrojeninin doğal gaz şebekesine karıştırılması yoluyla kullanılabileceği öngörülüyor.

Rapordaki Referans Senaryo’ya göre Türkiye’nin geçen yıl 44 gigavat olan güneş, rüzgar ve hidroelektrik kurulu gücünün 2050’de 120 gigavata yükselebileceği hesaplanıyor. Bu kaynaklardan sağlanacak 290 teravatsaat yıllık toplam elektrik üretiminin Türkiye’nin bu dönemdeki elektrik talebinin yüzde 53’ünü karşılaması bekleniyor.

2050’de elektrik talebinin yüzde 84’ü yenilenebilir kaynaklardan karşılanabilir

Rüzgar ve güneş enerjisi için öngörülen teknik kapasitenin kullanıldığı “gelişmiş senaryo” kapsamında ise ek 45 gigavat kapasite oluşacağı ve yıllık 124,4 teravatsaat ilave elektrik üretimi sağlanabileceği öngörülüyor.

Bu ilave kapasiteyle yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam üretiminin, 2050’deki net elektrik talebinin yüzde 84’ünü karşılayabileceği hesaplanıyor.

Yenilenebilir kaynaklar kullanılarak yıllık yeşil hidrojen üretiminin 3,4 milyon tona ulaşabileceği, hidrojenin yurt içi kullanımı ve ihracatını sağlamak amacıyla toplam yatırım hacminin 85 ila 119 milyar dolar arasında olabileceği öngörülüyor. Bu kapsamda, 2021-2050 döneminde yıllık ortalama 3-4 milyar dolar yatırım ihtiyacı doğuyor.

Tahmini maliyetler ve olası ticari fiyatlamalar dikkate alındığında yeşil hidrojen üretiminin 2050’de Türkiye ekonomisine yıllık 6-8 milyar dolar katkı sağlaması bekleniyor.

Paylaş
Yazar:
Haber Merkezi