İstanbul SözleşmesiKadınManşetTürkiye

Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden ayrıldı

0
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan kararda şu ifadeler yer aldı:
 

Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’üncü maddesi gereğince karar verilmiştir.”

Sözleşmenin feshi, bildirimin Genel Sekretere ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecek. İstanbul Sözleşmesi’nin 80/2. maddesine göre, üç ay sonra ayrılma kararı yürürlüğe girebiliyor. Ancak hukukçular, Anayasa’nın 90. maddesine (uluslararası sözleşmelerin Türk hukukuna üstünlüğü) göre, Türkiye’nin Sözleşme’den çıkamayacağını savunuyor. 

Fahrettin Altun: Kadınlar hayatın nesnesi değil, öznesi

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra Twitter hesabından konuya ilişkin şu paylaşımda bulundu:

“Dünden bugüne Cumhurbaşkanımız @RTErdogan liderliğinde kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata daha fazla katılmaları için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Kadınlar, hayatın nesnesi değil öznesidir! Her zaman #GüçlüKadınGüçlüTürkiye diyeceğiz.”

Aile Bakanı Selçuk: Aslolan ilkeler

Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:

“Kadın haklarının teminatı, Anayasamız başta olmak üzere, iç mevzuatımızdaki mevcut düzenlemelerdir. Hukuk sistemimiz ihtiyaca göre yeni düzenlemeleri hayata geçirebilecek kadar dinamik ve güçlüdür.

Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur ve bu suçla mücadele bir insan hakları meselesidir. Aslolan ilkelerdir. Bu doğrultuda şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da sıfır tolerans ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz. #GüçlüKadınGüçlüTürkiye”

İstanbul Sözleşmesi

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan ve kamuoyunda bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesi. 

11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan ve bu yüzden İstanbul Sözleşmesi olarak anılan Sözleşme, 8 Mart 2012’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Ağustos 2014’te yürürlüğe giren sözleşme 12 bölüm ve 81 maddeden oluşuyordu.

Sözleşme, Temmuz 2020 itibarıyla 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı, imzacı ülkelerin 34’ünde onaylandı. 

Amacı 

  • Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak,
  • Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek,
  • Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek,
  • Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek,
  • Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamak. 

Kapsamı

  • Sözleşme aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları aşırı biçimde etkileyen kadınlara yönelik her türlü şiddet biçimi için geçerlidir.
  • Taraflar işbu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurlarına uygulamaya teşvik edilirler. Taraflar işbu Sözleşmenin hükümlerini uygularken, cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadınlara özel önem atfedilmelidir.
  • İşbu Sözleşme barış zamanlarında ve silahlı çatışma durumlarında uygulanır.

Kapsadığı suçlar

İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere, aşağıda belirtilen davranışlara yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım öngörmeyi zorunlu kılıyor: 

  • Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)
  • Taciz amaçlı takip
  •  Tecavüz dahil, cinsel şiddet
  • Cinsel taciz
  • Zorla evlendirme
  • Kadınların sünnet edilmesi
  • Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.

İstanbul Sözleşmesi’nin tam metni için tıklayın

Sürekli gündemdeydi

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP ileri gelenleri ve sağ-muhafazakar kesimin uzun süredir hedefinde olan İstanbul Sözleşmesi’ndeki  “toplumsal cinsiyet eşitliği” terimi, LGBT+’ları da kapsadığı gerekçesiyle sürekli gündeme getiriliyor ve Türkiye’nin geleneksel yapısına uymadığı çeşitli çevrelerce dile getiriliyordu. 

Son olarak Erdoğan’ın ocak ayında ziyaret ettiği Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, AKP’den bazı yetkililerin kendisine gelerek, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması konusunu Erdoğan’a iletmelerini istediğini açıklamıştı. Asiltürk, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın da görüşü kalkması yönünde. Kaldırılacağını kendisi de kesin olarak ifade etti” demişti.

Kadın örgütleri ise, her geçen gün artan kadına yönelik şiddet, tecavüz, taciz ve cinayet olaylarına karşı yeterince uygulanmadığını kaydettikleri  Sözleşme’nin değiştirilmesi, yeniden yazılması ya da Sözleşme’den çıkılması tartışmalarının yoğunlaştığı son aylarda yaptıkları sürekli eylemlerle, İstanbul Sözleşmesi’nin kendileri açısından “kırmızı çizgileri” olduğunu defalarca belirtmişti. 

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.