EkolojiManşet

Tahribat değil bir yok oluş hikayesi: Karataş Gölü meraya döndü

0

BURDUR- Göçmen kuşlar için önemli besin ve yumurtlama alanı olan, tatlı su balıkçılığı ve tarım alanlarının sulanmasına katkısıyla bölgede yaşayanların kazanç sağladığı göl, son yıllarda yeterli yağış olmaması, yer altı sularının azalması ve kuraklık nedeniyle meraya döndü.

DHA’dan Mesut Madan‘ın aktardığına göre; gölde oluşan merada çobanlar koyun otlatırken, bölgeye ziyarete gelenler, ‘Suya girmek tehlikeli ve yasaktır‘ yazılı tabelanın olduğu kurumuş gölün çevresinde yürüyüş yaptı. Kuruyan gölde artık kayığın çevresinde otlayan koyunlar ile geçmişte balıkçılık yapanlardan kalan sepet var.

‣Doğa fotoğrafçısının çığlığı: Burdur Gölü kan ağlıyor

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gülle, Karataş Gölü’nde inceleme yaptı:

“Burası oluşum itibarıyla orijinal bir göl değildi. 1970’li yıllarda ‘Bahçeözü’ diye bilinen küçük bir su kaynağı vardı. Zaman içerisinde havzadan gelen diğer suları da biriktirmek amacıyla 1970’li yıllarda Devlet Su İşleri tarafından oluşturulmuş büyük su havuzu olarak görebiliriz. Onun için de bazen adı Karataş depolaması olarak bilinir. 40-50 yıl boyunca bölgeye hizmet etmiş, göl halini almış sulak alandı. Geçen yıla kadar sulak alanda su seviyesi zaman içerisinde dalgalanmalar gösterse de ekolojik işlevini devam ettirebiliyordu.”

Prof. Dr. Gülle, 10 kilometrekare genişliğinde ve 3 metre derinliğindeki sulak alanın kurumasının bölgede yaşanan susuzluğun göstergesi olduğunu söylüyor.

‣Burdur Gölü’nün olağanüstü kirli hikayesi

Prof. Dr. Gülle, bu sene bölgede yağışların normale yakın olmasına rağmen bir damla su tutulmadığına dikkat çekiyor.

İskender Gülle, bu göllerin veya sulak alanların bir defa kuruduktan sonraki dönemlerde tekrar su tutmalarının son derece zor olduğunu aktarıyor ve bunun sebebini şu sözlerle açıklıyor:

“Çünkü taban toprağı suyunu kaybediyor, nemini kaybediyor, su seviyesi göl seviyesinin de altına düşüyor ve tekrar bu rezervuarların dolması, toprağın su doygunluk seviyesine ulaşması, bunun üzerine 1-2 metre su birikmesi son derece zor bir durum. Normalin çok üzerinde bir su girdisinin olması lazım.”

Gülle, Karataş Gölü’nün su kuşlarının, biyolojik çeşitlilik açısından önemine de değiniyor:

“Kış aylarında çok yoğun su kuşu popülasyonu görebiliyorduk. 100’ün üzerinde kuş türü kaydedilmişliği var. Yıl boyunca 100 binin üzerinde su kuşu burada gözlemleniyordu. Çevrede bir tane bile kuş gözükmüyor.”

‣Burdur Gölü’nde su seviyesi 50 yılda 17,7 metre düştü

Gölün su kuşları açısından ekolojik işlevini yitirdiği gibi balıklar açısından da durumunun çok daha kötü olduğunu vurgulayan Gülle, “Gölde sekiz balık türü vardı. Bu balık türlerinin ikisi endemik türdü, tamamı yok oldu. Ayrıca önemli miktarda sazan, sudak ve kerevit avcılığı yapılmaktaydı. Bu da çevredeki vatandaşlar açısından önemli bir gelir kaynağıydı” diyor ve ekliyor:

“Burası tekrar suyla dolsa da sucul organizmaların ikame olması, balıkların, omurgasızların, su bitkilerinin tekrardan ekosistem oluşturması için uzun yıllar gerekecektir. En az 10 yıl boyunca su seviyesinin kendisini koruması, belki yeniden balıklandırma çalışmasının yapılması gerekecek.”

Tahribat değil yok oluş

Sulak alanın tamamen yok olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Gülle, “Burada tahribattan söz etmiyoruz yok oluştan bahsediyoruz. Artık bu sulak alanın geri dönüşü son derece zor olacak veya hiçbir şekilde eski halini göremeyeceğiz. Tavşan, keçi, kertenkeleden oluşan karasal ekosisteme dönüşmüş. Bundan sonraki süreçte buranın kaderini iklimsel koşullar ve insanların etkinlikleri, yönetimsel faaliyetleri ve kullanım amaçları belirleyecek” dedi.

 

 

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.