Editörün Seçtikleriİklim KriziKitapManşet

‘Sürdürülebilirlik kavramını anlamış gibi yapmak kimseye fayda getirmeyecek’

0

Sınırlı kaynaklarla yaşadığımız ve o sınıra çoktan dayandığımız bir dünyada ‘sürdürülebilirlik’ kavramı bir can simidi gibi ona sarılmamızı bekliyor.

Ancak bugün dünyada karşı karşıya olduğumuz ekolojik, ekonomik ve sosyal krizler gibi sürdürülebilirlik konusu da oldukça karmaşık. Üstelik birçok şirketin bunu bir reklam aracı olarak kullanması nedeniyle kavramın içinin boşaltılmaya çalışılması söz konusu.

Karmaşık resme ortak çerçeve

Gülin Yücel ve Levent Kurnaz tarafından kaleme alınan makalelerden oluşan ve Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayınlanan “Yeni Gerçeğimiz Sürdürülebilirlik” kitabı ise bakış açısı her ne olursa olsun, herkesin sürdürülebilirliğin karmaşık resmine, ortak bir çerçeveden bakabilmesi için umut vadediyor.

İkili, bir sivil toplum gönüllüsü iş insanı ve bir çevre aktivisti akademisyen olarak beraber yola çıkıyor ve yeni bir kalkınma çağı hayal ediyorlar. Biz de bu hayalin kapılarını aralamak için bu röportajı gerçekleştirdik.

‘Tek bir görüş ile üstesinden gelemeyiz’

Kitabınızın girişinde “Bir çevre aktivisti akademisyen ve bir sivil toplum gönüllüsü iş insanı olarak birlikte yola çıktık” cümleleri yazıyor. Sizce bu birliktelik kitaba nasıl bir katkı ve bakış açısı sağladı?

Gülin Yücel: Bu birliktelik sadece kitaba değil, tüm ortak çalışmalarımıza ve birlikte verdiğimiz derslere, seminerlere yansıyan müthiş bir çeşitlilik getiriyor. Ortak felsefe ve değerlerde anlaşsak da bakış açılarında farklı olmak bize sürdürülebilirlik kavramının karmaşıklığı karşısında neler düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.

Kimse veya tek bir ortak görüş ile karmaşıklığın üstesinden gelemeyiz; geleceğe yönelik çözümler oluşturamayız. Her tip bakış açısını dikkate almamız ve bunları sistem düşüncesi ile birleştirmemiz gerekiyor.

Bilim dünyası sürdürülebilirlik zorluklarına karşın ne yapılmasını söyleyecek tek otoritedir. Ancak iş dünyası bunu anlayamaz ve kendi felsefe ve uygulamalarına almaz ise, dönüşüm gerçekleşemez.

Dolayısıyla, sürdürülebilirlik dönüşümünde bilim temelli yaklaşımlar ile iş dünyasına rehberlik etmemiz gerekir.  İşte biz bu birliktelik sayesinde bu rehberi oluşturmaya çalışıyoruz.

‘Karşıtlıktan kakafoni doğmuyor’

Levent Kurnaz: Farklı yerlerden geliyor olmamıza rağmen bu karşıtlıktan bir kakafoni doğmuyor çünkü baştan bazı konular üzerinde anlaşamayabileceğimiz üzerinde anlaştık.

Bundan dolayı da ikimiz de birbirimizin uzmanlığına giren konulara saygı gösteriyoruz. Bu da iki elden daha fazla ses çıkmasına yardımcı oluyor. Bu kitap ne sadece aktivizm ve bilim ne de sadece iş dünyası. Ama bunların birlikteliği daha fazla kişiye hitap etmemize yardımcı oluyor.

Fotoğraf: Shutterstock

‘Hızlı tüketimin parçası yapmaya çalışıyorlar’

Sürdürülebilirlik kavramının şu anda birçok şirket ve belki hükümetler tarafından reklam amacıyla kullanılması insanlarda kavrama karşı bir soğuma yarattı. Ancak yeni çıkan kitabınızda bu kavramı sahiplendiğinizi ve hatta kitaba isim olarak koyduğunuzu görüyorum.

Sizce bu kavram ne ifade ediyor? Bu kavramın içini tekrar nasıl doldurabiliriz?

Gülin Yücel: Haklısınız, çok yozlaştırılmaya, hızlı tüketimin parçası yapılmaya çalışılıyor. Farklı uzantıları da türedi bile…

Biz bu kavramı, gezegen ile uyumlu bir şekilde yaşamı sürdürülebilmek becerisi olarak alıyoruz. Bu, bireyler için de aynı, kurumlar ve devletler için de. Bu beceriye sahip olanlar sürdürebilecek… birçoğu yaşam dışı kalacak.

‘Kavramı doğru anlamayanlar yaşam dışı kalacak’

Yani sürdürülebilirlik kavramını doğru anlayamayanlar, bu gezegende var olamayacak. Çok uzun zaman değil, 30 sene gibi sürelerden bahsediyoruz.

Tahminlerimize göre, şu an bildiğimiz kurumsalların yüzde 80’i 2040 ve sonrasında sürdürememiş olacak. Yani kavramı anlasalar bile birçoğu değişim hızına ayak uyduramayacak. Bu sebeple kavramı ‘anlamış gibi yapmak’ kimseye fayda getirmeyecek.

Çıkış yolu insan refahına ve doğanın bütünselliğine saygı duyanlar ve bunun için uğraş verenler için mümkün olacak.

‘Yaşam olan tek bir gezegen var’

Bilim insanları dünya varlıklarını tükettiğimizi ve sürdürülebilir bir model oluşturmamız gerektiğini söylerken siyasetçiler çareyi uzaya çıkmakta arıyor gibi görünüyor. Mars’a gönderilen Perseverance keşif aracı dünya gündemine oturmuş durumda. Sizce bu bir çözüm müdür?

Levent Kurnaz: Bizim yaşam süremizde ulaşabileceğimiz ve üzerinde yaşam olabilecek sadece bir gezegen var: Dünya. Bunun üzerinde sürdürülebilir biçimde yaşayabilmeyi başarmalıyız. Geri kalan tüm yaklaşımlar bir çözüm değildir.

Merkeziyetsizleşmiş bir enerji üretim ve dağıtım sistemi sizce Türkiye için bir ütopya mıdır?

Levent Kurnaz: Merkeziyetsizleşmiş olmanın ötesinde dışarıya bağımlılığından kurtulmuş bir Türkiye ütopya değildir, hatta bu birkaç basit kararın hemen ötesindedir. Yeter ki bir yanlış enerji kaynaklarına ve bunların dağıtım sistemlerine yatırım yapmayı bırakalım.

Yalnız, ülkemizin doğusu ve batısı eş coğrafi yapıya sahip değil. Bu nedenle de dağıtılmış enerji sistemine ulaşmaya çalışmak bir hedef olmalı, ancak bölgeler arasında enerji transferini de uzun vadede ayakta tutmak daha akıllıca bir yaklaşımdır. Hatta bunu sadece ülke içerisinde değil çok daha uzun mesafeler arasında da düşünmek faydalı olacaktır.

‘Döngüsel ekonomiye evrilmek zorunda’

Kapitalist bir sistemde döngüsel ekonomiye geçmek sizce mümkün mü?

Gülin Yücel: Saatlerce anlatılacak bir konu ve bunu ikinci kitapta tüm detayıyla kaleme alıyoruz.

Kapitalist sistem, ikinci dünya savaşı sonrası tasarlanan neo-liberal politikalar ve bakış açıları ile sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Döngüsel ekonomi bir malzeme ekonomisi gibi anılmakla birlikte, ekonomik sistemlerin nasıl dönüşmesi gerektiğine yönelik önemli prensipler sunmaktadır.

Biz bu prensiplere ek olarak, dönüşümde adreslenmesi gereken sosyal bileşenler ve dijital boyuta yönelik de açılımlar olması gerektiğine inanıyoruz. Her sektöre yönelik dönüşüm haritaları oluşturmak ve bunları güncel, tecrübe edilmiş örnekler üzerinden açıklamak arzusundayız.

Kısa cevap, mevcut kapitalist sistem döngüsel ekonomiye evrilmek zorundadır ve evet, yöntemleri vardır…

Fotoğraf: Shutterstock

Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey veya paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Levent Kurnaz: Bu tür kitapları ne kadar çok kişi okuyup faydalanırsa yazanlar açısından da o kadar yüksek bir motivasyon olur. Bizim kitabımızın arkasındaki amaç her yönüyle sürdürülebilirlik kavramını baştan sona ele almak değildi. Elimizdeki yazıları birleştirdik ve sonunda bu kitap çıktı.

Elbette eksik noktaları ve hataları var. Yalnız bu kitapla beraber yazabileceğimizi ve ortak bir ses yaratabileceğimizi gördük. Darısı sonraki kitaplarımızın başına.,

Gülin Yücel hakkında

Gülin Yücel 1988’de Amerikan Robert Lisesi’ni, 1992’de Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdikten sonra, 1993-1994’te İngiltere Londra’daki CASS, City Üniversitesi’nden M.B.A. derecesi aldı.

İş hayatına IBM şirketinde başladı ve burada yaklaşık 20 sene çalıştı. Farklı sektörlerde uzmanlık geliştirdi; hizmetler organizasyonu ve dijital satış kanallarını yönetti. Sonrasında Pronet Güvenlik Sistemleri’nde Genel Müdürlük yaptı.

2014 senesinden bu yana Brika Sürdürülebilirlik çatısında kurum, organizasyon ve devletlere danışmanlık yapmakta. Önde gelen uluslararası üniversite ve kurumdan eğitime ve International Society of Sustainability Professionals (ISSP) Organizasyonun sürdürülebilirlik profesyoneli sertifikasına sahip.

Gülin Yücel, 2012-18 arası Koç Üniversitesi’nde, 2019 itibariyle Sabancı Üniversitesi’nde ve 2015’den bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürülebilirlik dersleri veriyor.

Aynı zamanda sürdürülebilirlik ekosisteminin gelişmesi için yatırımcılık yapmakta olan Gülin Yücel, ETKİYAP Etki Yatırımcılığı Türkiye’nin İcra Kurulu ve KAGİDER (Kadın Girişimciler Derneği) üyesi olarak aktif çalışmalar yapıyor.

Prof. Dr. Levent Kurnaz hakkında

Prof. Dr. Levent Kurnaz, Avusturya Lisesi‘ni 1984’te, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü 1988’de, Fizik Bölümü’nü 1990 yılında bitirirken Elektrik ve Elektronik alanında yüksek mühendis derecesi de aldı.

ABD, Pittsburgh Üniversitesi Fizik Bölümü’nden 1991 yılında yüksek lisans, 1994 yılında ise doktora derecesiyle mezun oldu. 1997 yılına kadar New Orleans’daki Tulane Üniversitesi Kimya Bölümü’nde doktora sonrası çalışmalarını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev aldı.

Çalışmalarını halen Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde sürdürmekte olan Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın biri yurtdışında yayınlanmış iki kitabı, otuzun üzerinde bilimsel makalesi ve makalelere aldığı üç yüzün üzerinde atıf bulunuyor.

Bilimsel çalışma alanlarının başında iklim bilimi ve sürdürülebilirlik gelmektedir. Kuruluşundan bu yana Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi’nin müdürlüğünü yapmakta; devletin farklı kurumlarının danışma kurullarında yer almakta veya projelerini yürütmektedir.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.