18 Aralık gecesi 2019’da Büyükada’da ruam teşhisi konularak 81 at öldürüldü. Ruam gerekçesiyle adlı faytonlar seferleri yasaklandı. İçlerinden Nazlı isimli at kaçarak sahibinin yanına gitti. Bir süre sonra Nazlı ata ruam testi yapıldı. Atın ruam olmadığı görüldü.
Yaklaşık 1800 atın 105’i öldürüldükten sonra bugüne kadar görülmemiş bir şekilde sağlam ve hastalıklı atlar tespit edilip ayrılmadan hepsi aynı ahırlara hapsedildi. Bir padok alanı olmadığı için 800’e yakın at iyi beslenmelerine rağmen hareketsizlikten bağırsak ve diz ödemleri nedeniyle ahırlarda öldü. Bugüne kadar da hiçbir rapor halkla paylaşılmadı.
Bu sürecin başlangıcında İBB’yi bir grup olarak ziyaret edip, atlara bir padok alanı yapılmazsa hareketsizlikten öleceklerini söyledik. İki saat süren toplantı sonrası, yöneticiler yerelin bilgisinden hiç bir şekilde faydalanmadı ve atlar öldü. Geri kalan atların büyük bölümü bila bedel Anadolu’da isteyenlere verildi. Akıbetleri takip
edilmedi. Bir kısmı sınırda satıldı, bir kısmı kayboldu bir kısmının öldüğü haberi geldi. Ne kadarı hayatta kaldı bilinmiyor.
Şu anda ahırlarda 100’e yakın at bulunuyor ve padok alanları var ama dört tane tenis kortu büyüklüğünde. Bir kaç ay öncesine kadar ormana çıkarılmıyorlardı. Yaklaşık 4.5 sene boyunca hapis hayatı yaşıyorlardı yani.
O yıl, İKSV’nin düzenlediği Bienal‘e Dünya Mirası Adalar ve Açık Radyo olarak birlikte katılmış, “Adaların Sesleri” enstelasyonu ve canlı yayın ile “diğer canlılarla birlikte Adalar’da nasıl yaşarız?” konusunu gündeme taşımıştık.
Bu arada 2018’in Ağustos ayında Adalar Ulaşım Çalıştayı yapılmış; İBB Genel Sekreteri, İBB Genel Sekreter yardımcısı, Adalar Belediye başkanı, Adalar Kaymakamı, uzmanlar, STK temsilcileri ve halk bu çalıştaya katılmıştı. Çıkan sonuçta tüm yasaların kusursuzca mevcut olduğu ama ne faytonlar ne de atların sağlığı konusunda hiç bir kurum görevlerini yerine getirmediği için asıl sorunun “denetimsizlik” olduğuna vurgu yapılmıştı. Burada ulaşımın faytonlarla değil karma bir model uygulanarak elektrikli araçlar ve faytonla birlikte bir çözüm oluşturma kararı alınmıştı. Ama hiç biri uygulanmadı.
Ekim 2019’da Koruma Amaçlı Nazım İmar Planları kapsamında katılımcı planlama çalışmaları başladı. Adalıların yüzlerce saatini verdiği toplantılar yapıldı.
Kasım 2021’de Marmara Denizi ve Adalar, Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Bu tarihten sonra imar planları yapma hakkı melediyelerden alınarak Cumhurbaşkanlığına geçti.
Temmuz 2023 Adalar 1 /5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ve 1 /1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı bir ay süreyle askıya çıktı. Planlarda görüldü ki, Adaların büyük, bakir alanları, bir çok bağ, bahçe gözüken alan arsaya dönüştürülerek imara açılmış. Dört tarafı suyla çevrili, denizin ortasındaki Adaların imar planlarında KIYILAR plana katılmamış. Kıyısız Ada planı yapılarak planın koruma değil imara açılan adalar planı olduğunu böylece anlamış olduk.
2023’ün Ağustos ayında İBB’nin imar müdürü, halkı bilgilendirme toplantısında kıyıları dışarıda bırakılan bu planlara sahip çıktıklarını belirterek, planlarının kendilerine ait olduğu bilgisini verdi. Oysa bizlerin katıldığı KATILIMCI imar planlarından çıkan sonuç bu değildi. Adalılar olarak bir çok dava açtık. Planlara yapılan itiraz sayısı elimizdeki son verilere göre 2824’ü buldu.
Böylece bu normalmiş gibi yapılarak koruma(ma) imar planları son şeklini almak üzere Mayıs 2024’te bakanlıkça onaylanarak bir ay süreyle askıya çıktı.
Adalarda 12 binden fazla yasadışı motorlu akülü araç bulunuyor. Bunların bir bölümü ile de korsan taksicilik yapılıyor. Bu taksiler bir hafta sonu, bir günde vergisiz ve haksız olarak yaklaşık 20.000 TL kazanç sağlıyor. Bu yasadışı durum karşısında hiçbir kurum da herhangi bir işlem yapmıyor. Ölümlü kazalar yaşanmasına rağmen yaptırım uygulanmaması bir yana “yasaları uygulayın” diyen vatandaşlar gözaltına alınıyor. Kazalarda yaralananların deniz ambulansı ile Kartal Devlet Hastanesi’ne taşındığı için aralarından kaçının ölümle sonuçlandığı bilinmediği gibi, bunlar Adalar’da kayda geçmediğinden istatistiklere de girmiyor. ,
En son meydana gelen kazada 12 yaşında motorlu akülü araç kullanan bir çocuk, 5 yaşındaki bir çocuğa çarparak ağır yaralanmasına sebep oldu. Araçların çarpması nedeniyle ölen kedi, köpek ve kirpilerin sayısı ise belli değil.
Adalılar tüm bu sorunlarla uğraşır ve seslerini İBB’ye duyurmaya çalışırken, bütün bunlar yetmiyormuş gibi üzerlerine bir de 2003’ün ilk aylarında “azmanbüs” adını taktığımız minibüsler sorunu eklendi. Şehir içinde kullanılması gereken minibüslerin Adalara girmesi ile imar, inşaat ve rant bambaşka bir boyut aldı.
Geçen yıl kış aylarında ilk kez adalarda görülen “azmanbüsler”e tepki gösterilmesi üzerine belediyenin yaptığı açıklama “Şehirde kullanılmak üzere Karsan tarafından üretilmiş bu minibüslerin adalara test sürüşü için getirildiği, geri götürüleceği” şeklinde olmuştu. Adalılar “Trafiğe kapalı, yaya bölgesi adalarda test sürüşü yapılmaz” diyerek karşı çıkınca araçlar ana karaya geri götürüldü.
23 Mayıs’ın akşamüstü saatlerinde, Ada sokaklarında azmanbüsleri tekrar gördük. İlk olarak beş kişi araçların önünü kesti. Eylemin basında paylaşması ve kamuoyu baskısı oluşmasıyla azmanbüsler garajlara çekildi.
Ada halkının güçlü karşı çıkışının ardından Adalar Belediyesi, İETT ve İBB yetkilileriyle 27 Mayıs’ta birlikte bir toplantı yapıldı. Adalılar itirazlarını ifade etti, yetkililerse 2020’den beri kullanılan 13 yolculu adabüslerin tescilsiz olduğunu söyledi. 2020’de bu araçların Adada kullanımı bu nedenle resmi makamlarca bir süre engellenmişti.
Açıklamada söylenmeyen nokta ise, İBB’nin üç yolculu taksilerinin tescilli olduğuydu. Toplantının sonunda Adalılar’a başka bir çözüm bulma ve o zamana kadar bu devasa minibüsleri Adalar’da kullanmama ve en kısa sürede bir çalıştay sözü verildi.
Adalarda, hali hazırda İBB’ye ait tescilli taksiler kullanılıyor ve 2020’den beri de sistem işliyor. İskele, ev, hastane, okul gibi yerlere bu araçlarla gitmek için yeterince araca sahibiz. En fazla 1 ila 2 km2’lik alana sahip, küçücük adalarda yürüyerek gezmek yerine araçlarla tur atmayı “ulaşım hakkı” kapsamında görmek Adalılara göre bahaneden fazlası değil. Hele de yasaları çiğnemenin mazereti olamaz.
Minibüslerin bayram bahanesiyle kullanılacağını öğrenen Adalılar bunu yetkililere sormasına rağmen cevap alamadı. O günden bugüne de Adalar sanki Adalılar yaşamıyormuş, protestolar yükselmiyormuş gibi, her hangi bir yetkili isim tarafından tek bir açıklama yapıldı, bir kişi bile Adalılarla görüşmedi. Ada halkına Gezi sürecini hatırlatan bu tutum, Gündüz Vassaf‘ın deyimiyle, “aktörlerin değiştiği ama popülist politikacı anlayışının değişmediği bir hale büründü.
Kamuoyuna, basına ve bizlere halkıyla beraber bir yerel yönetim sözü vererek seçilenlere ve bizlere hizmet etmek gibi ulvi bir görevle atananlara Adalıların neden azmanbüs istemediğini tekrar hatırlatıyoruz:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…