Doğa MücadelesiEkolojiManşet

Phaselis’e Dokunma Hareketi’nden bakan Ersoy’a yalanlama

0

Phaselis’e Dokunma Hareketi, Phaselis Antik Kenti 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde yer alan ve her ikisinde de tarihi yapılar bulunan Alacasu ve Bostanlık koylarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, yargı kararlarına rağmen devam eden  “Phaselis Antik Kenti Ören Yeri Bütünleyici Kıyı Düzenlemesi Projesi”yle ilgili bir açıklama yaparak Bakan Mehmet Nuri Ersoy’u yalanladı.

Ersoy’un TBMM Plan Bütçe Komisyonu görüşmeleri esnasında Phaselis’le ilgili verdiği bilgilerin gerçek dışı olduğunu belirten aktivistler, kamu yararıyla ilgisi olmayan ve yasa dışı-kaçak olduğu da bilirkişi heyeti tarafından bir kez daha tespit edilmiş olan proje hakkında defalarca yazılıp çizildiği, bütün gelişmeler ve yapılan inşaatlar fotoğraf ve videolarla ortaya konduğu halde gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu belirtti.

Phaselis’e Dokunma Hareketi, açıklamasında bakanın söylediklerini şöyle “düzeltti”:

Projenin boyutları yanlış aksettirildi

1.YALAN: Bakan Ersoy ısrarla projenin boyutları hakkında gerçek dışı beyanlarda bulunmuştur. “Vatandaşa 92 metrekare tuvaleti çok mu görüyorsunuz?” diyerek kamuoyunu yanıltmaya çalışmıştır.
DOĞRUSU: Daha önceki açıklamalarında “iki koyda toplam 181 metrekare” olduğunu iddia ettiği binaların halihazırdaki boyutları toplamda 500 metrekareden fazladır ve bu binaların inşaatı (mahkemeye ve yürütmeyi durdurma kararına rağmen) bitirilmiştir. Tepkilerden ve davalardan önce uygulanmak istenen ve toplam uygulama alanı 85.000 metrekare olan projede beton ve taşla kaplanacak olan 1. Derece Arkeolojik SİT alanının boyutları 3.000 metrekare idi.  Yapılmaya kalkışılan proje iddia edildiği gibi “temel ihtiyaç” projesi değil, 5 yıldızlı plaj “işletmesi” yani “ticarethanedir”. Kamu yararı değil, maddi kazanç hedeflenerek hazırlanmış bir projedir.

Beton kullanıldı

2.YALAN: Bakan Ersoy bu binalarda beton kullanılmadığını söylemiştir.
DOĞRUSU: Yalnızca Alacasu Koyu’nda 480 metrekare beton dökülmüştür  Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak basın ile birlikte gidip bu betonları ölçmüş ve belgelemiştik. Vatandaşlar ve meslek odalarının dava açması ve kamuoyunda büyük tepki olması üzerine bu betonların bir kısmı sökülmüştür.Tepki olmasaydı dökülmesi düşünülen beton miktarı 1.350 metreküptür. Tepkiler sonrasında Bostanlık Koyunda beton ayaklar üzerinde yine yüzlerce metrekare bungalov tarzında inşaatlar yapılmıştır. Bu binaların tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı, yani “yasa dışı yapı” statüsünde olduğu mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi heyeti tarafından raporlanmıştır.

Temel betonları döküldü

3.YALAN: Bakan Ersoy bu binaların temelsiz olduğunu iddia etmiştir.
DOĞRUSU: Alacasu Koyu’nda dökülen betonlar temel betonlarıdır. Bazı binaların tabanında 70 cm kalınlığında, üç kat halinde dökülmüş betonlar vardır. Bu temellerin yapılabilmesi için, arkeolojik olarak araştırması yapılmamış olan bu SİT alanında ağır iş makinalarıyla haftalarca çalışılmış, yüzlerce metrekare genişlikte, 1.5 metre derinlikte kazılar yapılmıştır. Doğal yapı ağır şekilde tahrip edilmiştir. Kazı yapılan yerde antik kalıntı tespiti yapılmasına olanak sağlanmamıştır. Verilen zarar belli değildir. Tepkiler sonrasında derin kazılar azaltılmış ancak tamamen durmamıştır. Tepkilerden önce yapılması planlanan derin kazı miktarı 2.450 metreküptür.

Antik eser ve yapılar dikkate alınmadı

4.YALAN: Bakan Ersoy inşaatların “Antik Kentte değil, yan koylarda yapıldığını, tarihi eserlerin olduğu koyda çalışma yapılmadığını” iddia etmiştir. Böyle söyleyerek Alacasu ve Bostanlık koylarında tarihi eser bulunmadığı algısını yaratmaya, kamuoyunu yanıltmaya çalışmıştır.
DOĞRUSU: Hem Bostanlık, hem de Alacasu koylarında hem yüzeyde, hem de yüzey altında saptanmış çok sayıda tarihi eser ve yapı bulunmaktadır. Zaten bu nedenle her iki koy da 1. Derece Arkeolojik SİT Alanı’dır ve bilimsel kazı yapılacağı günleri beklemektedir. Bu iki koyun, Phaselis Antik Kenti’nin mutlak ve ayrı düşünülemez parçaları olduğu hem uzman  raporları, hem de yıllardır bölgede kazı yapan Prof. Dr. Murat Aslan tarafından belgelenmiştir. Türkiye Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi’nin hazırladığı raporda ve mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi heyetinde yer alan arkeoloğun raporunda bu koyların arkeolojik açıdan çok değerli olduğu, turizme açılarak eserlerin tahrip edilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

Onay veya izin yok

5.YALAN: Bakan Ersoy, projenin Phaselis Kazı Başkanlığının onayıyla yapıldığını iddia etmiştir. Ayrıca Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun izni olduğunu belirterek uygulamanın yasal olduğu algısı yaratmaya çalışmıştır.
DOĞRUSU: Phaselis Kazı Başkanlığı’nın bu proje ile ilgili herhangi bir onay ya da izin belgesi yoktur. Zaten Kazı Başkanlığı böyle bir onay vermeye yetkili de değildir, başkanlığın bu izni verecek bir kurumsal yapısı yoktur. Bazı Kurul kararlarında “Kazı Başkanının görüşü soruldu” ibaresi vardır, o kadar. Projeyle ilgili Koruma kurulu kararlarında “projenin uygulaması Kazı Başkanlığı denetiminde yapılacaktır” ibaresi vardır ki, kendisi de denetlemeye tabi olan Kazı Başkanlığının böyle bir denetleme yetkisi yoktur. Nitekim yetkisiz denetleme sonuçsuz kalmıştır. Kazı Başkanlığı 1. Derece Arkeolojik SİT Alanında yapılan hukusuz işlemlere (derin kazı, beton dökülmesi, endemik bitkilerin zarar görmesi, kıyı kenar ihlali vs) seyirci kalmış, bir yanıyla da bu yasa dışılığa ortak olmuştur.

Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’na gelince; açtığımız davalara bakan Antalya 3. İdare Mahkemesi’nin görevlendirdiği bilirkişi heyetinin raporunda, hem arkeolojik, hem kıyı kenar, hem milli park hem de nesli tehlikedeki canlılarla ilgili mevzuatlara aykırı olduğu ortaya konan bu garabet projeye Koruma Kurulunun nasıl olup da izin verdiğini tartışmak zamanı artık gelmiştir. Bakan Ersoy’un bu konuda kendi bakanlığının kontrolünde olan Kurula aşırı baskı yaptığı da bilinen bir gerçektir. Kurul kararlarının alındığı toplantılarda uygulanan mevzuata aykırı yöntemleri incelemeyi daha ilerdeki bir tarihe bırakarak, şimdilik sadece bu izinlerin yok hükmünde olduklarını ve aynı Kazı Başkanlığı gibi, Koruma Kurulunun da bakanlık eliyle uygulanan yasa dışılıklara ortak olduğunu, görevleri olan “koruma” işlevine ihanet ettiklerini belirtmekle yetineceğiz.

6. YALAN: Bakan Ersoy’un şahsi sosyal medya hesaplarında konuyla ilgili olarak paylaştığı videolarda Phaselis’in durumu hakkındaki “öncesi-sonrası” görüntüleri de halkı kandırmaya yönelik görüntülerdir.
DOĞRUSU: “Öncesi” görüntülerinde Phaselis’in ziyarete açık Ören yerinde, Doğu ve Güney liman koylarında, yönetim zaafiyeti nedeniyle oluşan keşmekeş görüntülenirken, “sonrası” görüntüleri Alacasu 1. Derece Arkeolojik Sit alanı içine yapılan yasa dışı tuvalet binalarını göstermektedir. Yani “öncesi ve sonrası” , farklı mekanları göstermekte, videolu yalan söylenmektedir. Ayrıca antik kentlerin korunması ve yönetilmesi konusunda en üst makamda oturan ve en üst düzeyde koruma görevine sahip bir kamu görevlisi olarak Phaselis Antik Kentindeki pislik ve keşmekeş görüntülerini paylaşması, “bakın ne kadar kötü” demesi utanç vericidir. Ziyaretçi yönetimini başaramadığını ve bunun sonucu olarak Ören yerini koruyamadıklarını itiraf etmektir.

Yanlışlar…

Phaselis’e Dokunma Hareketi, Bakan Ersoy’un ayrıca kamuoyunu yanıltma amacı taşıyan yanlış argümanlarını da sıraladı:

1.YANLIŞ: Bakan Ersoy TBMM Plan Bütçe Komisyonu görüşmeleri esnasında yaptığı konuşmada “hafta sonları antik kente 12 bin kişi giriyor, tuvaletini çalılara veya antik kente yapıyor. Ben vatandaşımın ihtiyaçlarını gidermek zorundayım” buyurmuştur. Yapılacak olan projenin bu soruna çare olacağını iddia etmiştir.
DOĞRUSU: Alacasu ve Bostanlık koylarının girişleri halihazırdaki ziyarete açık ören yerinin girişinden tamamen farklı yerlerdedir. Dolayısıyla ören yerine giren 12 bin kişinin gidip de tuvalet ihtiyacını bu iki koyda gidermesi mümkün değildir. Kaldı ki ziyarete açık ören yerinde zaten tuvaletler ve duşlar mevcuttur. Yani, bu iki koyun 5 yıldızlı plaj olarak kitle turizmine açılmasının, ören yerine bir faydası olmayacaktır. Ören yerindeki sorun, “yönetim” sorunudur. Düzenlediğimiz “Phaselis Koruma Çalıştayı”nda sunum yapan akademisyenler, Phaselis ören yerinin taşıma kapasitesinin kat kat üzerinde ziyaretçiye maruz bırakıldığını bilimsel çalışmalarıyla ortaya koymuştur. Ören yeri girişinde bilet kesen özel şirket yalnızca aldığı paraya bakmakta, antik kent içinde gerekli koruma girişimlerinde bulunmamaktadır. Ziyaretçiler antik yapılara zarar verecek şekilde her yere araçlarını park etmekte, antik kalıntılar üzerinde piknik yapmakta, sütunlar arasına hamak germektedirler ve “dur” diyen bulunmamaktadır. Alandan sorumlu Antalya Müze Müdürlüğü ve Bakanlık gerekli denetim ve müdahalelerden imtina etmekte, antik kentin zarar görmesine seyirci kalmaktadırlar.

YAPILMASI GEREKEN: Ören yerinin bilimsel veriler ışığında saptanmış olan taşıma kapasitesinden fazla ziyaretçi alınmamalıdır. Ziyaretçiler için randevu ve kota sistemi uygulanmalıdır. Kontrolsüz araç parkı ve piknik faaliyetlerine izin verilmemelidir. Bilet satışı eskiden olduğu gibi bakanlık tarafından yapılmalı, fiyasko olduğu ortaya çıkmış olan özel şirket eliyle bilet satışından vaz geçilmelidir.  Aynı şekilde, Bostanlık ve Alacasu koylarında da koruma önlemleri alınmalı, araçların kumsala girmesini, ateş yakılmasını ve kamp yapılmasını, tarihi kalıntılara zarar verilmesini önleyecek bekçiler görevlendirilmelidir. Koylara gelen araçlardan ücret alınarak ziyaretçi sayısı/baskısı azaltılmalıdır.Beton zeminli bungalov tarzı değil, tamamen portatif ve kapalı foseptikli tuvaletler yapılmalı, bunlar da kıyıdan en uzak noktalara yerleştirilmelidir. Önlemler planlanırken “maddi kazanç” değil, “koruma” öncellenmelidir. Bir bakanın, kendi sorumluluğunda olan bir antik kent için “çöplüğe döndü, tuvaletlerini çalılara yapıyorlar”  gibi ifadeler kullanması çok üzücüdür, yönetim zaafiyeti göstergesidir. Bu yönetim zafiyetinin faturası korunması gereken SİT alanı koylarımıza kesilemez. Faturayı, korumayı yapmayan/yapamayan idareciler ödemelidir.

2.YANLIŞ: Bakan Ersoy aynı konuşmasında “halk plajlarına bölgeden inanılmaz bir talep olduğunu, bu nedenle sayılarını arttırdıklarını, Phaselis bölgesinde de ihtiyaç olduğunu” belirtmiştir.
DOĞRUSU: Maalesef bakan beyin söylediği gibi, Batı Antalya bölgesinde halkın denize gireceği plaj sayısı, nüfusa oranla neredeyse yok denecek kadar azdır. Bunun sebebi, Türkiye’nin en uzun sahil bandına sahip olan Antalya’mızın neredeyse bütün kumsallarının 5 yıldızlı oteller tarafından kapatılmasına göz yumulmuş olmasıdır. Halen de (örneğin Tekirova Günübirlik Alan) var olan halka açık plajlar otellere verilerek kapatılmaktadır. Durum buyken, bu yanlışa çare olarak 1. Derece Arkeolojik SİT Alanı, Milli Park ve Doğal SİT Alanı olan iki koyu kitle turizmine açacak işletmeler haline getirmeye çalışmak, abesle iştigaldir.

‘Bakan antik koylara İş insanı gözüyle bakıyor’

Açıklamada, Bakan Ersoy’un Ersoy’un Phaselis Antik Kenti’nin hem ziyarete açık ören yerine hem de diğer 1. Derece Arkeolojik SİT Alanı koylarına “iş insanı” gözlükleriyle baktığı belirtildi; “Bu bakış açısıyla yaklaşmak büyük yanlışlara sebep olmuş, sayın bakan devletin parasıyla bakanlık adına kaçak – yasa dışı bina inşa eder duruma düşmüştür. Kendisini, bu Dünyanın en değerli doğa ve kültür alanına bakarken kamu yararını gözetmeye, “Kamu Görevlisi” sorumluluğuyla davranmaya ve “kullanma”dan önce “KORUMA” yı gözetmeye davet ediyoruz.  Bu yönde atılacak adımlarda, bünyesinde çok sayıda arkeolog, mimar, peyzaj mimarı, orman mühendisi, çevre mühendisi ve doğa – kültür gönüllüsü barındıran Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak destek vermeye her zaman hazır olduğumuzu tekrar beyan ediyoruz” denildi.

You may also like

Comments

Comments are closed.