Ana Sayfa Blog Sayfa 5401

Sinop’ta Kore’nin nükleer çengeline protesto

Sinop’ta nükleer santral kurmak için Türkiye hükümeti ile anlaşma sürecinde olan Güney Kore Sinop’ta “halkla ilişkiler” faaliyetlerine başladı ve bu çerçevede geçtiğimiz Pazar günü Sinop’ta Karadeniz Kore Kültür Festivali düzenlendi.

Sinop Çevre Platformu’ndan Hale Oğuz konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bu uzun nükleer süreçte bizler yorulduk,  ama çok uluslu şirketler bıkmadı, usanmadı. Güney Kore yeterli güvenceleri aldıktan sonra Sinop’a çengel attı. Aylardır İl Kültür Müdürlüğü ile ilişkilenmiş ve geliştirmişler. En yürek burkan tarafı şu ki, Kore Gazileri çağrılmış ve Kore Şehitleri anılacakmış. İlan pankartları asılınca haberdar olabildik.”

Sinoplu nükleer karşıtları etkinlik sırasında Güney Kore’nin Sinop’a yönelik nükleer planlarını protesto etti ve Sinop’a nükleer santral istemediklerini duyurdu. Hale Oğuz, protesto sırasında 60 yıldır nerede olduklarını sorduklarını, Türk halkının onlar için kanını canını verdiğini, ama onların bizi, çocuklarımızı ve geleceğimizi radyasyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak nükleer tesis için gelmelerinin dostluğa sığmadığını dile getirdiklerini belirtti.

Etkinlik sırasında Koreli bir gazeteciye ülkemizin nükleer santrale ihtiyacı olmadığını ve Sinopluların nükleer santral istemediğini anlattıklarını söyleyen Hale Oğuz, festival yeri olan Tarihi Cezaevi içine protestocuların girişini engelleyen polisle arbede yaşandığını, yine de Cezaevi duvarına pankart asıldığını ve açılan bez afişlerin halkın ve basının ilgisini çektiğini  de sözlerine ekledi.

(Yeşil Gazete)

Savcı nükleere karşı Meclis eylemine 3 yıl istedi

6 Temmuz'da TBMM önünde yapılan nükleer karşıtı eylem

Greenpeace, Yeşiller Partisi, Küresel Eylem Grubu, Mersin Nükleer Karşıtı Platform ve Sinop Çevre Dostları Derneği üyelerinden oluşan 58 kişi için açılan davada  topladıkları 170 bin imzayı TBMM’ye iletmek isteyen ancak polis tarafından yaka paça götürülen nükleer enerji karşıtı aktivistlerin üç yıl hapisleri isteniyor.

Aktivistlere yöneltilen suçlamalar arasında ‘nükleer karşıtı giysiler giymek’ de var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise “Benekli, puanlı ne giyerse giysin herkesin farklı düşünmeye ve bunu açıklamaya hakkı olduğu” görüşünde….

6 Temmuz’da, yani TBMM Türkiye’nin ilk nükleer santralıyla ilgili yasa tasarısını görüşürken Mersin Nükleer Karşıtı Platform, Sinop Çevre Dostları Platformu, Yeşiller Partisi ve Greenpeace üyelerinden oluşan 58 kişilik grup, ellerindeki 170 bin nükleer karşıtı imzayı teslim etmek amacıyla TBMM binasının tören kapısı önündeki merdivenlerde oturmaya başladı. İçeride görüşmeler sürerken dışarıda da santrallar için adres gösterilen iki ilden (Mersin ve Sinop) sivil toplum örgütleri seslerini duyurmak istemişti. Ancak üzerlerine ‘Türkiye nükleer istemiyor’ yazılı tişörtler giyen aktivistler yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Yetmedi. Haklarında dava da açıldı.

Bir de kenetlendiler

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, en küçüğü 18, en büyüğü 70 yaşındaki eylemciler için ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle üç yıl hapis cezası istendi. İddianamade ‘Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen grubun nükleer santral karşıtı giysiler giyerek ellerinde dövizlerle oturma eylemi gerçekleştirdiği; güvenlik görevlilerinin uyarılarına rağmen eylemlerini sürdürdükleri; birbirlerine kenetlenmek suretiyle eylemlerini sürdürmekte ısrar ettikleri ve eyleme güvenlik güçlerince güç kullanılarak son verildiği’ vurgulandı.

Sürüklenerek götürülen eylemciler, 170 bin kişinin imzasının yer aldığı kutuları bürokratlara teslim etmeyi de başaramadı. İmzaların yer aldığı kutu, daha sonra yasanın görüyşmeleri sırasında konuşma yapan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün elinde, TBMM kürsüsüne kadar çıkmayı başardı. Ve Öztürk kutuyu Enerji Bakanı Taner Yıldız’a verdi.
58 nükleer karşıtı aktivistin yargılanacağı davanın ilk duruşması, 28 Ekim günü Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.

‘İster benekli, puanlı giysinler’

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız,  Türkiye’nin nükleer enerji macerasında başından beri ‘farklı’ bir portre çizdi. Yıldız, Greenpeace’i ofisinde ziyaret eden ilk bakan oldu.

Yıldız, dava haberi üzerine eylemleri şiddete dökülmediği ve kişisel hakları tehdit etmediği sürece herkesin farklı düşünceleri açıklama serbestliği olması gerektiğini, referandum sonrası hoşgörünün artarak korunması gerektiğini vurguladı. Eylemcilerin ‘nükleer karşıtı giysi’ giymekle suçlanmasını ise “Benekli, puanlı ne giyerlerse giysinler, ben bunu renklilik olarak görüyorum” diye değerlendirdi.

Varil kılığında geldiler

‘Greenpeace’ eylemcileri 24 Kasım 2009 tarihinde Enerji Bakanlığı önünde nükleer atık varil kılığına girerek eylem yapmıştı. Bu sırada Bakan Yıldız Libya’daydı. Özel güvenlik görevlileri eylemcilere müdahale etmeye kalktı. Ancak devreye bakanlık yetkilileri girdi, müdahale bir yana eylemcilere çay ikram etti. Bakan ise Türkiye’ye dönünce iade-i ziyarette bulundu; 2 Aralık 2009 tarihinde Greenpeace’in İstanbul’daki Türkiye ofisine gelip çaylarını içti. Böylece ilk kez bir bakan Greenpeace’i ziyaret etmiş oldu.

Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Uygar Özesmi Bakan’a ‘Nükleer ile Yaşama Hazır mısınız?’ yazılı tişört hediye etti. Yıldız,  tişörtü görünce ‘Evet, hazırız’ yanıtını verdi! Yıldız’a çay da ikram edildi. Bakan çayı alırken “Radyasyonlu mu” diye sordu. Özesmi “Bu garantili çay” diye rahatlattı. Yarım saatlik ziyareti boyunca Greenpeace gönüllüleriyle tanışan Yıldız, ofisten Greenpeace’in hazırladığı Enerji Devrimi Raporu’yla çıktı. Çalışmalarında Greenpeace’in görüşlerini de almak istediklerini söyleyen Yıldız, iki tarafın temsilcilerinin de yer alacağı bir çalışma grubu kurulacağını söyledi. Peki o çalışma grubuna ne oldu?

Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu Korol Diker’in verdiği bilgiye göre ‘böyle bir grup hiç oluşmadı’. Diker, yargılanacak 58 kişi arasında yer alıyor. Davanın amacının ‘göz korkutmak’ olduğunu düşünüyor. Yıldız dün “Greenpeace üyeleri ile yeniden çay içer misiniz” sorusuna “Her zaman” yanıtını verdi. Greenpeace’in bugüne kadar Çevre Bakanı da dahil hükümetten başka ziyaretçisi olmadı. (Radikal, Yeşil Gazete)

Tanker ve kuru yük gemisi Hollanda açıklarında çarpıştı

0
ship oil leak
Temsili resim

Ajanslardan edinilen bilgilere göre Hollanda açıklarında bir tanker ve bir kuru yük gemisi çarpıştı.

AFP’nin geçtiği habere göre tanker Yunan bandıralı ve gazyağı taşıyor. Kuru yük gemisi ise Kıbrıs Rum Kesimi bandıralı.

Hollandalı haber ajansı ANP’nin verdiği bilgiye göre kaza Scheveningen limanının 30 km. açığında, Kuzey Denizi’nde gerçekleşti.

ANP’ye göre kaza sırasında tankerin gövdesi delindi ve kolayca alev alabilen yakıt dışarı sızıyor.

Hollanda Sahil Güvenliği sözcüsü BNR Radyosu’na verdiği demeçte tankerde 25, kuru yük gemisinde ise 12 kişilik mürettebat olduğunu belirtti.

Kıbrıs Rum Kesimi gemisi Hollanda’nın Rotterdam limanına yanaşmak için izin istemiş durumda.

(BBC)

Tekerlekli Sandalye Tenis Milli Takımı Balkan şampiyonu!

0

6-9.Ekim.2010 tarihleri arasında İkinci Balkan Şampiyonası 2010 Bulgaristan’ın Sofya şehrinde düzenlendi.

İkinci Balkan Şampiyonası 2010 için Bulgaristan’a giden Tekerlekli Sandalye Tenis Milli Takımımız şampiyonlukla yurda döndü.

6-9.Ekim.2010 tarihleri arasında Tekerlekli Sandalye Tenis Milli Takımımız Bulgaristan’daydı. 5 ülkeden 28 sporcunun katıldığı Şampiyona’ya Bulgaristan, Yunanistan, Moldova, Ukrayna ve Türkiye katılmıştır. Romanya, Litvanya ve Macaristan son anda katılmaktan vazgeçmiştir.

Yapılan müsabakalar sonrasında Milliler Balkan Şampiyonası’nda Takım olarak Şampiyon oldu. Ferdi müsabakalarda Turan Akalın birinci olurken çiftlerde de şampiyonluğu elden bırakmadı. Genç Milli Sporcu Büşra Ün bayanlarda şampiyon olurken, bir diğer Milli Sporcu Ebru Bulgurcu 3.oldu.

Junior kategorisinde yarışan Osman Tarın ikinci olurken, takım kaptanı tecrübeli oyuncu İbrahim Batmaz ve Muharrem Çakmak yarıştıkları kategorilerde tek erkeklerde üçüncü olarak yurda dönmüştür.

Şili’de kurtarma operasyonu başlamak üzere

0

Şili’de iki aydan uzun süredir yer altında mahsur 33 madencinin kurtarılmalarına yönelik operasyona kısa süre içinde başlanması bekleniyor.

Madenciler, 69 gündür San Jose Madeni’nde yerin yaklaşık 700 metre altında yaşıyor.Çalışmaları son aşamasını denetleyen Şili Cumhurbaşkanı Sebastian Pinera, herşeyin başta muhtemel bir trajediyi andırdığını, sonuçta ise gelişmelerin Tanrı’nın lütfuyla noktalanmasını umduklarını söyledi.

Sebastian Pinera, kurtarma operasyonunun tamamlanması sonrası ne madenciler ne de Şili için hiçbir şeyin aynı olmayacağını belirtti.

Oksijen maskeleri takacak madenciler, özel bir kapsülle teker teker yüzeye çıkarılacak.

Madencilerin üzerinde, onların sağlık koşullarının izleneceği özel kemerler olacak.

Çıkarılacak ilk madenci belli oldu

Öte yandan yüzeye çıkarılacak ilk madencinin adı da açıklandı.

Bu madenci, 31 yaşındaki Florencio Avalos olacak.

İki çocuk babası Florencio Avalos tam bir futbol tutkun ve kardeşi Renan Avalos de yeraltındaki madenciler arasında.

Şilili yetkililer, yüzeye önce en güçlü ve dayanıklı madencilerin çıkarılacağını açıkladı.

Dünyanın dört bir yanından gazeteciler, madencilerin çıkışlarını yansıtmak için San Jose’ye akın etmiş durumda.

Madende halen 1000’den fazla gazeteci bulunuyor.

Madencilerin güvenliğini korumakta kararlı yetkililer ise onları yakından izleyecek gazetecilerin sayısını sınırlandırdı. (BBC)

“Kadın Emeği Sempozyumu” Ankara’da yapılacak

Geçmişten Günümüze Türkiye’de Kadın Emeği sempozyumu, 25 Ekim 2010 Pazartesi günütarihinde Ankara’da yapılacak. Sempozyum, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Prof. Dr. Aziz Köklü Salonu’nda gerçekleştirilecek. Sempozyumun programı şu şekilde:

9.00-9.30              Kayıt

9.30-10.00            Açılış konuşmaları

Prof. Dr. Ahmet Makal, A.Ü. SBF Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü

Gülay Aslantepe, ILO Türkiye Direktörü

Prof. Dr. Celal Göle, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Cemal Taluğ, Ankara Üniversitesi Rektörü

10.00-10.45          Konferans

Prof. Dr. Nermin Abadan Unat: “Küreselleşmenin Payandası: Göçmen Kadın Emeği”

10.45-12.15                     I. Oturum: Tarihsel Perspektiften Türkiye’de Kadın Emeği

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Serpil Sancar

Gülay Aslantepe: “ILO’nun Kadın Emeğine Yaklaşımı, İlgili ILO Sözleşmeleri ve Türkiye’nin Durumu”

Prof. Dr. Ahmet Makal: “Türkiye’de Kadın Emeğinin Tarihsel Kökenleri: 1920-1965”

Prof. Dr. Ferhunde Özbay: “Göç Ettirilen Kölelerden Kaçak Göçmen İşçilere – Türkiye’de Ev Emeğinin Dönüşümü”

12.30-13.30          Yemek Arası

13.30-15.30          II. Oturum: İşgücü Piyasasının İçinde ve Dışında Kadınlar

Oturum Başkanı: Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu

Prof. Dr. Gülay Toksöz: “Kalkınmada Farklı Yörüngeler-Kadın İstihdamında Farklı Örüntüler Işığında Türkiye’de Kadın İstihdamı”

Doç. Dr. İpek İlkkaracan: “Neden Türkiye İşgücü Piyasasında Kadınlar Bu Kadar Az? Çok Boyutlu Bir Yaklaşım”

Prof. Dr. Şemsa Özar: “1980 Sonrası Dönemde Kadın Emeğine İlişkin Politikalar”

Prof. Dr. Yıldız Ecevit: “Kadın Emeğinin ‘Değersizleştirilmesi’ Bağlamında Çocuk Bakımı”

15.30-15.45          Çay-Kahve Arası

15.45-17.45          III. Oturum: İşgücü Piyasasında Kadınlar: Farklı Sektörler, Farklı Meslekler

Oturum Başkanı: Ümit Efendioğlu

Prof. Dr. Belkıs Kümbetoğlu, Doç. Dr. İnci User, Yrd. Doç. Dr. Aylin Akpınar: “Gıda, Tekstil ve Hizmet Sektörlerinde Kayıtdışı Çalışan Kadın İşçiler”

Prof. Dr. Mine Göğüş Tan: “Kadın Öğretmenler Üzerine: Etnografik Bir Çalışmadan Kimi Gözlemler”

Prof. Dr. Gülay Günlük Şenesen: “Üniversite Üst Yönetiminde Kadınların Konumu: 1990’lardan 2000’lere Ne Değişti?”

Prof. Dr. Deniz Kandiyoti: “Kadın Emeği Araştırmalarında Kör Noktalar ve Boşluklar”

18.00-19.00          Kokteyl

“Hayır, Zekeriya eşcinsel olamaz!”

Emre Karayel

6 yıl önce yayınlanan “Bir İstanbul Masalı” dizisinin tekrar bölümünde Zekeriya karakterinin gey olduğunu açıkladığı sahne sansürlendi.

ATV’de yayınlanan “Bir İstanbul Masalı” adlı televizyon dizisi, 6 yıl aradan sonra tekrar gösteriliyor. Dizinin tekrar yayını sırasında, dizideki karakterlerden, oyuncu Emre Karayel’in canlandırdığı Zekeriya’nın, en yakın arkadaşına gey olduğunu açıkladığı sahne sansürlendi.

Kaos GL’nin dikkat çektiği sansür olayında, gey olduğunu açıkladığı sahneler kesilince, dizide birdenbire bir istifa mektubu bırakıp ortadan kaybolan Zekeriya’nın bu davranışının nedeni belli olmuyor.

Dizinin ileriki bölümlerinde Zekeriya’nın eşcinsellik itirafıyla bağlantılı bölümlerin ne yapılacağı da merak konusu.

Böylece 2004’ten bu yana Türkiye’de yaşanan değişimin, dizilerde olumlu bir eşcinsel karakterin gösterilmesinin sansüre uğrayacağı noktaya geldiği görülmüş oldu.

Benzer bir olayda, yine ATV’de yayınlanan yeni dizi Kılıç Günü’nde eşcinsellere yer vermiş, hemen ardından yayınlanan tekrar bölümünde ise söz konusu sahne kaldırılmıştı. (sol)

Sel Yayıncılık’a özgürlük özel ödülü

Uluslararası Yayıncılar Birliği IPA Başkanı Herman P. Spruijt, halen sürmekte olan Frankfurt Kitap Fuarı’nda, yapılan oylamayla bu yılki “Yayın Özgürlüğü Ödülü”nü almaya Dosh Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Israpil Shovkhalov’un hak kazandığını açıkladı. Spruijt ayrıca, Sel Yayıncılık sahibi İrfan Sancı’nın da 2010 IPA Özgürlük Özel Ödülü’ne (2010 IPA Freedom Prize-Special Award) layık görüldüğünü açıkladı.

Fransa’da bir ayda üçüncü grev

Fransa’da emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı çıkan sendikaların çağrısıyla yapılan bir günlük grev yaşama büyük darbe vururken, sendikalar açık uçlu grev tehdidinde bulunuyor.

Bir günlük grev, son bir ayda düzenlenenlerin üçüncüsü.

Toplu taşıma çalışanları, memurlar ve öğretmenler bugünkü grev çerçevesinde iş bıraktı.

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ülke çapında düzenlenen gösterilere 500 bin dolayında kişinin katıldığı belirtildi.

Bu, şimdiye kadarki benzer gösterilere kıyasla en büyük katılım oranı oldu.

Paris’teki Orly Havaalanı’ndan kalkacak uçak seferlerinin yarısının, Charles de Gaulle ve Beauvais Havaalanları’ndaki uçuşların da üçte birinin iptal edildiği bildirildi.

Makinistler de dün akşamdan itibaren açık uclu bir grev başlattı.

Paris’teki banliyö trenleri grevden etkilenirken, metro ve otobüs seferleri planlandığı gibi yapıldı.

Grevci işçilerin Cumartesi günü de büyük gösteriler yapması planlanıyor.

Tasarı Senato’nun önünde

Hükümetin reform planları çerçevesinde üç yıl içinde yüz milyar doların üzerinde tasarruf öngörülüyor.

Ancak en tartışmalı madde, yeni yasayla emeklilik yaşının 60’dan 62’ye çıkarılacak olması.

Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bunun şart olduğunu, zira nüfusun yaşlanması nedeniyle çalışan sayısının ciddi olarak düştüğünü savunuyor.

Ayrıca kamuda binlerce kişinin işten çıkarılması bekleniyor.

Toplu taşıma ve enerji sektörlerinde bazı sendika üyeleri ise bu akşamdan itibaren belirsiz süreyle grev başlatma tehdidinde bulunuyor.

Bugünkü grev sona ermeden önemli sendikalarda bu konuda oylama yapılacağı söyleniyor.

Bu Cumartesi günü de büyük gösteriler düzenleneceği belirtiliyor.

Grevlerden enerji sektörü de büyük darbe aldı.

Petrol işçilerinin 15 gündür grevde olması nedeniyle, Avrupa çapındaki dizel yakıt fiyatları arttı.

Sendikalarda bölünme

Cumhurbaşkanı Sarkozy ise emeklilik reformunun kilit önem taşıyan maddelerinde taviz vermeyeceklerini vurguladı.

Paris’teki BBC Muhabiri Christian Fraser’ın aktardığına göre Sarkozy, sendikalar içindeki bölünmeden cesaret buluyor olabilir. Ancak, kamuoyu yoklamalarına göre Fransız halkının büyük çoğunluğu grevci işçilere destek veriyor.

Ülkedeki beş büyük sendika konfederasyonundan CFTC’nin lideri, belirsiz süreyle grev fikrine sıcak bakmadığını gösterdi.

Diğer sendikalarsa bu akşam açık uçlu bir greve gidip gitmemeyi oylayacak.

Emeklilik reformuna ilişkin tasarının yasalaşması için Senatonun da onayı gerekiyor.

Senatonun, Ekim ayı başında tasarıyı ele almaya başlaması öngörülüyor. (BBC)

Karar: Polis cinayetten suçlu

0

Amfissa kentinde görülen davada, mahkeme 38 yaşındaki polis memuru Epaminondas Korkoneas’ın Alexandros Grigoropulos’un ölümünde kusurlu olduğuna karar verdi.

Grioropulos 6 Aralık 2008’de başkent Atina’daki Exarchia mahallesinde hükümet karşıtı gösteriler sırasında vurularak öldürülmüştü.

Korkoneas’a verilen cezanın önümüzdeki saatlerde açıklanması bekleniyor.

Davada, Korkoneas’a eşlik eden polis memuru Vasilyus Saraliotis’in de suça iştirak ettiğine karar verildi.

Atina’daki BBC Muhabiri Malcolm Brabant, Korkoneas’a ‘Exarchia’nın Rambosu’ adını veren Grigoropulos’un ailesinin beklediği karar olduğunu söylüyor.

Muhabirimiz, kararla modern Yunan tarihindeki karanlık bir sayfanın kapandığını da kaydediyor.

Grigoropulos’un ölümünden sonra ülkenin birçok kentinde yaşanan çatışmalarda araçlar ateşe verilmiş ve dükkânlar yağmalanmıştı.

Mahkeme taşındı

Olayın birinci yıldönümünde de polis ve göstericiler arasında çatışmalar çıkmıştı.

Davada yargıçlar, 3’e karşı 4 oyla, Korkoneas’ın Grigoropulos’u bilerek vurduğu sonucuna vardı.

Bu karar, Korkoneas’ın ömür boyu hapisle cezalandırılmasına yol açabilir.

Avukatları polis memurunun Grigoropulos’u kazayla vurduğunu savunuyordu.

Ancak görgü tanıkları Korkeneas’ın hedef alarak 15 yaşındaki genci vurduğunu söyledi.

Dava, Korkoneas ve diğer polis memuru Saraliotis’i öldürme tehdidinde bulunan anarşistlerin olası saldırılarını önlemek için başkent Atina’dan Amfissa’ya taşınmıştı. (BBC)