Ana Sayfa Blog Sayfa 4576

Çin ve Japonya arasında “Kardak Krizi”

0

Çin Denizi’nin doğusunda, insanların yaşamadığı birkaç ada yüzünden Çin ile Japonya ile baş gösteren anlaşmazlık tırmanıyor. Bölgeye devriye botlarını gönderen Çin’de Japon karşıtı gösterilere on binler katıldı.

Söz konusu adalar yüzünden Pekin’de hafta sonunda on binlerce kişi sokağa döküldü. Çin’in 50 kadar kentinde Cumartesi günü Japon işletmelerine saldırıldı, Pazar günü de taşkınlıkların devam ettiği yönünde haberler geldi. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, kışkırtmaların bir son bulması gerektiğini söyleyerek, adalar anlaşmazlığının iki ülkeyi savaşa götürebileceği uyarısında bulundu.

Pekin’deki Japonya Büyükelçiliği önünde toplanan göstericiler, “Diaoyu adaları bize aittir, kahrolsun Japon emperyalizmi” gibi sloganlar attılar, Çin ulusal marşını söylediler ve büyükelçilik binasına şişe fırlattılar.

50 kentte gösteri

Yerel medyanın bildirdiğine göre Shenzhen kentinde göstericiler ile polis arasında çatışma çıktı, Guangzhou’da ise yaklaşık bin kişilik bir grup Japonya Konsolosluğu yanındaki bir otele saldırdı. Şanghay’daki Japonya Başkonsolosluğu önünde de binden fazla gösterici protestoda bulundu.

Siyasi gözlemciler, Çin’deki gösteriler normal olarak polis tarafından anında dağıtılırken, hafta sonundaki Japonya karşıtı gösterilere polisin refakat ettiğini belirttiler. Çin internet kullanıcıları da, protesto gösterilerinin spontane olduğundan kuşku duyulması gerektiğini söylüyorlar. Japon medyasının verdiği haberlere göre, sadece Cumartesi günü 50 kadar Çin kentinde yaklaşık 40 bin Çinli Japonya karşıtı gösterilere katıldı.

Japon Başbakanı Noda’nın çağrısı

Bu arada Japonya Başbakanı Yoshihiko Noda, Pazar günü Çin’e çağrıda bulunarak, ülkedeki vatandaşlarının güvenliğini garanti etmesini istedi. Japon Televizyonu’nda konuşan Noda, “bu durum bizim için büyük bir hâyâl kırıklığıdır, onun için protestomuzu dile getiriyoruz” dedi ve ülkedeki Japon vatandaşlarına, Japon firmalarına zarar gelmemesi için Çin’in durumu denetim altında tutmasını istedi.

İki ülke arasında krize yol açan adalar Çin’de Diaoyu, Japonya’da Senkaku olarak adlandırılıyor, Tayvan’ın 200 kilometre kadar kuzeyinde, Tokyo’ya ise 2 bin kilometre mesafede bulunuyorlar. 5 adadan dördü şimdiye kadar Japon özel mülkiyetinde, bir tanesi ise Tokyo belediyesine aitti. Japonya hükümeti geçen hafta üç adayı satın aldı. Adaların stratejik öneme sahip olduğu, ayrıca deniz tabanında doğal gaz ve petrol rezervleri bulunduğu tahmin ediliyor. Çinlilere göre adaların Japonya devleti tarafından satın alınması yasal değil! Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hong Lei şunları söylüyor: “Japonya’nın bu yanlış karardan dönmesini ve Çin’in egemenliğini ihlâl eden tüm faaliyetlerini durdurmasını ümit ediyoruz.”

Japonya’ya yaptığı bir ziyaret sırasında konuşan Amerikan Savunma Bakanı Leon Panetta ise adalara ilişkin anlaşmazlığın şiddete ve hatta savaşa yol açabileceği uyarısında bulundu. Bu uyarılara rağmen Çin Radyosu’nun Pazar günkü bir haberinde, bin kadar Çinli balıkçı teknesinin söz konusu adaların yakınına gitmek üzere yola çıktığını duyurdu. Bu da yeni protesto dalgasının yolda olduğunun ilk habercisi olarak algılandı.

(Deutsche Welle Türkçe)

Devletin gözü Hatay halkına tamamen kapalı

Hatay’da düzenlenen “Türkiye-Suriye Kardeşlik Buluşması”na polis müdahale etti. Polisin alanda toplanan kitleyi dağıtmak için biber gazı ve plastik mermi kullanıldığı iddia ediliyor. Hatay’daki olayların hiçbir ulusal basın kuruluşunda yer almaması kafalarda bu konuda devlet tarafından bir baskı yapıldığı kuşkularını uyandırdı.

Hatay’da dün öğleden sonra saat: 17.00′de yapılacağı duyururulan “Türkiye-Suriye Kardeşlik Buluşması” Valilik tarafından yasaklandı. Bu yasağa rağmen alanda toplanan Hataylılar durumu protesto ediyor. Bu talimatın İçişleri Bakanlığı tarafından verildiği öğrenildi. Ayrıca Hatay’da düzenlenecek eyleme katılmak için komşu illerden Hatay’a giden otobüsler polis tarafından durduruldu.

Polis’in eylem için toplananlara gaz bombaları ve plastik mermilerle saldırdığı iddia edildi. Polis’in vatandaşları dağıtmak için üzerine çevik kuvvet ekipleri ve araçları göndermesi olayların büyümesine neden olduğu gelen haberler arasında. Polis’in kilolarca biber gazı kullandığı ve çok sayıda plastik mermi sıktığı gözlenirken vatandaşlar arasında bundan çok sayıda etkilenen var. Saat 20′den sonra özellikle Armutlu mahallesinde gerginlik devam ederken Polis’in çekiliyor gibi yapıp köşelere mevzilendiği sosyal medyada paylaşılanlar arasında.

 

Sosyal medyadan gelen haberlere göre Polis’in attığı biber gazından çok sayıda Hataylı vatandaş etkilenip zarar gördü.

‘Katılımı Engelleyin’

Daha önce Hatay Valiliği kentte yapılacak basın açıklamalarına ve yürüyüşlere izin verilmeyeceğini söylemiş, adı konulmamış sıkı yönetim ilan emiştti.

İçişleri Bakanlığının 81 ilin valiliğine “eyleme diğer şehirlerden katılımı engelleyin” genelgesi gönderdiği öğrenildi.

Hatay Valisi Celalettin Lekesiz’in emriyle Emniyet Müdürlüğü bildiri bastı. Bildiride “Türkiye – Suriye Kardeştir şöleni yasaklanmıştır” denildi.

Dün kentteki reklam panolarına polis tarafından eylemin yasaklandığına dair afişlerin asıldığı öğrenildi.

 

 

N.Ç. hukuk fakültesini kazandı

Mardin’de 13 yaşındayken 28 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç hayalini gerçekleştirdi ve İstanbul’da bir üniversitenin hukuk fakültesini kazandı.

2002 yılında Mardin’de henüz 13 yaşındayken aralarında kaymakamlık yazı işleri müdürü, bir yüzbaşı, muhtar ve korucuların da bulunduğu 28 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalan N.Ç İstanbul’ bir üniversitede hukuk okuyacak.

N.Ç’nin davası görülürken Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin, yerel mahkemenin “N.Ç’nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu” yönündeki kararını onaması kamuoyunda büyük tartışmalara neden olmuştu.

Dosya AİHM’e taşınmıştı. N.Ç. ise yeni bir kimlikle, yeni bir hayata başladı. Çevresindeki çok kısıtlı sayıda insan onun gerçekte kim olduğu biliyordu.

Bu kişilerden biri Avukat Eren Keskin, diğeri ise Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Komisyonu’nda çalışan Leman Yurtsever’di.

Şimdi 21 yaşında olan N.Ç. 2003’te yerleştirildiği Adana Kız Yetiştirme Yurdu’ndan kaçarak Eren Keskin ve Leman Yurtsever’in yanına gelmişti.
Keskin ve Yurtsever N.Ç.’nin bakımı ve davasını üstlenmişti.İstanbul’da, Keskin ve Yurtsever’in yanında yaşamını yeniden inşa eden genç kız, 9 yıl önce yaşadıklarıyla anılmak istemiyordu. Avukat Eren Keskin’i de örnek alarak, hukukçu olmayı hedefliyordu. N.Ç.’nin bu hayali gerçek oldu.

KADIN SAVUNUCUSU OLACAK

Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı ve Sosyal Hizmetler Uzmanı Kahraman Eroğlu, N.Ç.’nin bu yıl girdiği üniversite sınavında hukuk fakültesini kazandığını söyledi.

Eroğlu şunları söyledi: “N.Ç ile İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürü olarak görev yaptığım yıllarda tanıştım. Olay sonrası onu koruma altına almıştık.
Şimdi isteyince bana ulaşıyor. Geçen gün bir arkadaşıyla konuştum. Arkadaşı bana N.Ç.’nin İstanbul’da bir devlet üniversitesinin hukuk fakültesini kazandığını söyledi. Üniversitenin adını söyleyemem.

Zaten istediği de hep bir hukukçu olmaktı. Belki de kendisi gibi mağdur insanların savunucusu olmak istiyordu. N.Ç. başarılı bir avukat olarak karşımıza çıkacak. Belki kimse onun N.Ç. olduğunu bilmeyecek ama o kadınların savunucusu olacak.”

N.Ç.’NİN DAVASI ŞİMDİ AİHM’DE

Olayın ardından görülen davada Mardin 1.Ağır Ceza Mahkemesi faillere alt sınırdan ceza uygulamış, bu kararını “N.Ç.’nin tecavüzlere karşı koymadığı için rızası olduğu ve her şeyin farkında olduğu” savıyla açıklamıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise yerel mahkemenin kararının onanması yönünde mütalaa sunmuştu.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin kararı onamasıyla dava kapanmış oldu ve kanunen en az 5 sene ceza alması gereken 28 fail, 1 yıl 8 ay ile 5 yıl arasında ceza aldı. Davayla ilgili dosya şu anda AİHM’de inceleniyor.

(Sabah)

ABD’den diplomatlarına, “Sudan ve Libya’yı terkedin” çağrısı

0

ABD Dışişleri Bakanlığı Sudan ve Tunus’taki diplomatlarına söz konusu 2 ülkeyi terketmeleri talimatı vererek, ABD vatandaşlarının buralara seyahat etmemelerini söyledi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland yaptığı açıklamada, “ Tunus ve Hartum’daki güvenlik durumu nedeniyle, Dışişleri Bakanlığı tüm diplomatların aile fertleriyle ve acil durum görevlisi olmayan personelin ayrılması talimatı verdi. Ayrıca bu ülkelere seyahat edilmemesi uyarısı yapıldı” şeklinde konuştu.

Nuland, Tunus uluslararası havaalanının açık olduğunu ve tüm Amerikan vatandaşlarının özel havayolları uçaklarını kullanabileceğini belirterek, Tunus ‘ta kalmayı tercih eden Amerika ‘lıların son derece dikkatli olmaları ve herhangi bir gösteri yerinden uzak durmaları gerektiğini ifade etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Sudan hükümetinin de terörist faaliyetlerin engellenmesi için gerekli önlemleri aldığını belirterek, engellenemeyen bazı terörist grupların batılı ülkelerin çıkarlarına yönelik saldırı tehdidinde bulunduğuna dikkati çekti.

(T24.com)

 

 

Organik gıdanın farkı yok mu?-Mehveş Evin

 

Stanford’un ‘organik ürünün besin değeri, gelenek-selden farklı değil’ araştırması ABD’de hararetle tartışılıyor. Araştırma, vitamin değerlerini karşılaştı-rırken yapay maddelerin ölçümünü hesaba katmıyor

Stanford Üniversitesi’nin yayımladığı araştırma, basında ‘Organik gıdanın farkı yokmuş‘ başlıklarıyla verildi. Organik gıdaya kafadan gıcık olanlar ve endüstriyel tarımı savunanlar, buna pek sevinmiş olmalı… Neticede araştırma, piyasada daha pahalıya satılan organik ürünün, geleneksel yöntemlerle, hatta ilaçlama yapılarak elde edilen ürünlerin vitamin değerinden fazlasını içermediğini ilan ediyor.
Ayrıntıları araştırırken fark ettim ki ABD’de hararetli tartışmalar dönüyor. İddialar çeşitli… Stanford Üniversitesi’nin GDO devi Monsanto’dan milyonlarca dolar destek aldığından tutun, bu araştırmanın lobinin işi olduğuna dek…
Diyelim ki tüm bunlar komplo teorisi. Ancak araştırmanın yöntemiyle de ilgili itirazlar var. Her şeyden evvel biri organik, diğeri organik olmayan ürünler eşit şartlarda yetiştirilip değerleri birebir kıyaslanmamış. Bu konuda daha evvel yapılmış araştırmaların sonuçları üzerinden analiz ve karşılaştırma yapılmış…

Ya kimyasallar?
Stanford araştırmacıları, binlercesi arasından analize uygun buldukları 237 tanesini seçmiş. Bunun çok azı, organik ve organik olmayan gıdayla kısa vadeli beslenen insanlar üzerine yapılmış. Çoğunluğuysa sebze, meyve, et, süt gibi ürünlerin besin değerlerinin karşılaştırması. Ancak organik ve organik olmayanla beslenen insanların sağlığını karşılaştıran uzun vadeli bir araştırma yok.
Tüm bu verileri analiz eden ekip, gelenekselle organik yöntemle yetiştirilen ürünlerin mineral ve vitamin seviyesi arasında kaydadeğer bir besin farkı görememiş. Kaldı ki araştırmanın ‘zayıf yönü’nün, farklı test yöntemleriyle yapılan araştırmaların karşılaştırması olduğunu bizzat söylüyorlar.
Oysa gıda, bedenimize sağladığı vitamin ve mineral değerinden ibaret değil. Endüstriyel gıda, yapay renklendiriciler, koruyucular, büyüme hormonları, antibiyotikler, tarımsal ilaçlar, böcek ilaçlarının da bedenimize girmesinin de aracı.

Tohumun önemi
Organik terimi, genel anlamda bütün bunlardan arındırılarak üretilen tarımsal ürünler demek. Ancak Stanford araştırmasında antibiyotik, büyüme hormonu, yapay reklendirici, petrokimyasallarla vs. ile ilgili bir değerlendirme göremiyoruz.
National Geographic Türkiye editörü ve Buğday Derneği gönüllüsü Oya Ayman, ‘organik-konvansiyonel gıda’ tartışmasında başka bir konuya dikkat çekiyor: “ABD’de organikte de kullanılan tohumların birçoğu hibrid. Türkiye’de de hibrid tohumlar giderek artıyor ne yazık ki. Ama organik tarımda yerli tohum kullananlar çok daha fazla… Besin değerinin en önemli etkeni yerel/atalık tohumlar. Küçük çiftçi, tarımı, biyolojik çeşitliliği, atalık tohumları koruyor. Endüstriyel, monokültür tarım, tek tip, GDO’lu (Türkiye’de yasak olsa da araştırmanın yapıldığı ABD’de kullanılıyor) veya hibrid tohum kullanarak bu çeşitliliği yok ediyor.”
Sonuçta organik veya endüstriyel tarımla üretilen gıda arasında tüketici olarak karar vermek, tamamen bize kalmış. Şahsen ilaçsız, hormonsuz, doğal yöntemle yetiştirilmiş bir ürüne ulaşma ve tüketme şansım varsa, tabii ki onu tercih ederim… Niye gıdanın ilaçlısını alayım?

4 MADDEDE ORGANiK GIDA

1- ORGANİĞİ NİYE SAVUNUYORLAR?
Nedeni besin değerinden çok, insan ve doğaya zararlı işlem, katkı maddesi, gübre, ilaç, hormon kullanılmaması.

2-ORGANİK OLMAYANIN NE ZARARI VAR?
Konvansiyonel tarımda kullanılan kimyasal gübre ve ilaçlar toprağı verimsizleş-tiriyor; kuş, arı, solucan gibi toprağın sağlığı ve biyolojik çeşitliliğin devamlılığı için gerekli türlere zarar veriyor.

3-HER ŞEY İNSAN İÇİN Mİ?
Organik tarım yöntemleri, sadece insan sağlığı için değil; su kaynakları, verimli tarım toprakları ve yaşanabilir bir dünya için gerekli.

4-BESİN DEĞERİ DEĞİŞKEN:
Meyve sebzelerin, tahılların, baklagillerin bölgeden bölgeye, türden türe bu besleyicilik değerleri değişebiliyor. (Araştırmada seçilen örnekler, aynı çiftlikte üretilen aynı tohumdan ve aynı tazelikte olması gerekiyor)

Mehveş Evin – Milliyet

Robert Fisk: “Türkiye, ortadoğunun yeni Pakistan’ı olabilir”

Independent gazetesinin dünya çapında tanınan savaş muhabiri Robert Fisk, Müslüman ülkelerde son yaşanan protestolar üzerinden kaleme aldığı yazısında, yaşanan gelişmelerin Batı’nın yanlış politikalarından kaynaklandığını ileri sürüyor.

Bir Suriyeli arkadaşının kendisine söylediği, Suriye’de kullanılan ‘Bir akrebi beslersen seni sokacaktır’ deyiminden yola çıkarak kurduğu yazısında Fisk, Batı’nın zamanında El Kaide gibi hareketleri destekleyerek bugünkü şiddet tablosunun ortaya çıkmasına katkıda bulunduğunu belirtiyor.

Deneyimli Ortadoğu muhabiri şöyle yazıyor: “ABD, Libya’nın Albay Kaddafi’sine karşı muhalefeti destekledi, Suudi Arabistan ve Katar’a, milislere para ve silah akıtması için yardımcı oldu ve şimdi kasırga biçti. Amerika’nın Libyalı ‘dostları’ onlara sırt çevirdi, Bingazi’de ABD Büyükelçisi Stevens ve meslektaşlarını öldürdüler ve El Kaide liderliğinde, Müslüman dünyasını yutan anti-Amerikancı protesto hareketine başladılar. ABD, El Kaide akrebini beslemiş ve bu akrep şimdi Amerika’yı sokmuştu.”

Fisk, bu yorumuna Suriye’yle ilgili de geleceğe dair bir uyarı yaparak devam ediyor: “Ve dahası ABD şimdi, Suudi Arabistan ve Katar’ın milislere (Selefiler ve El Kaide dahil) para ve silah akıtmasına yardım edip Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ karşıtı muhalefeti destekliyor ve kaçınılmaz olarak Esad devrilirse aynı ‘akrep’ tarafından sokulacak.”

Fisk, ABD’nin başından itibaren Arap Baharı’nı desteklediği söylemine de değiniyor ve bunun ‘uydurma’ olduğunu yazıyor: “Bununla beraber gerçek hikaye başkaydı. Washington on yıllar boyunca Arap diktatörlüklerini destekledi ve silahlandırdı. Saddam favorilerimizden biriydi. Mısır’ın Mübarek’ini sevdik, Tunus’un Bin Ali’sine bayıldık, otokratik Körfez ülkeleriyle hâlâ tutuklu bir aşk yaşıyoruz (…) ve en an iki on yıl boyunca Hafız El Essad’a ve hatta kısaca oğlu Beşar’a gülümsedik.”

‘Türkiye Ortadoğu’nun yeni Pakistan’ı haline mi gelecek?’

Fisk daha da geriye giderek Batı’nın Afganistan politikasını da hatırlatıyor: “Daha geriye gidersek Afganistan’da 1980’den sonra hemen hemen aynı şeyi yaptık. Sovyetler’e karşı, dini anlayışlarına dikkat etmeden Mücahidler’i destekledik ve Pakistan’ı bu adamlara silah akıtmak için kullandık.”

Fisk, bu yorumunun ardından Türkiye’nin bugün Pakistan’ın o dönemdeki rolünü üstlendiğini belirtip Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere silah temin etiğini ve Suriye Mücahidleri’nin faaliyet merkezi haline geldiğini belirtiyor ve soruyor: “Türkiye Ortadoğu’nun yeni Pakistan’ı haline mi gelecek?”

(BBC)

Dünya Bilek Güreşi Şampiyonasından 22 madalya

Brezilya’da dün sona eren 34. Dunya Bilek Guresi Sampiyonasını Türkiye 4’ü altın 5’i gümüş 13’ü de bronz olmak üzere  toplamda 22 madalya kazanarak noktaladı. Turnuva sonrası Brezilya^dan ayrılan mlli takım kafilesinin bugün öğleden sonra istanbulda olmaları bekleniyor.

Sağ ve Sol Kol kategorilerinde mücadele eden sporcularımızın madalya listesi şu şekilde.

Sol Kol Genç Kadınlar 55 Kilo: İpek O Deper – Altın

Sağ Kol Büyük Erkekler 55 Kilo : Mehmet Çetinkaya – Altın

Sol Kol Büyük Erkekler  65 Kilo: E. Serhat Arslan – Altın

Sol Kol Master 80 Kilo: Dursun Önder – Altın

Sağ Kol Genç Kadınlar 45 Kilo: Gülistan Korkmaz – Gümüş

Sol Kol Genç Kadınlar 45 Kilo: Gülistan Korkmaz – Gümüş

Sol Kol Genç Kadınlar 50 Kilo: Ümran Keser – Gümüş

Sağ Kol Büyük Erkekler  65 Kilo: E. Serhat Arslan – Gümüş

Sol Kol Master 90 Kilo: Tuncay Başaran – Gümüş

Sağ Kol Büyük Erkekler 100 Kilo: Yakup Cin – Bronz

Sağ Kol Genç Kadınlar 55 Kilo: Şule Özbek – Bronz

Sağ Kol Genç Kadınlar 65 Kilo: Seyma Aksoy – Bronz

Sol Kol Genç Kadınlar +70 Kilo: Ayşe K Yeniler – Bronz

Sol Kol Genç Erkekler 50 Kilo: Tarık Doğan – Bronz

Sağ Kol Genç Erkekler 50 Kilo: Tarık Doğan – Bronz

Sol Kol Büyük Erkekler 55 Kilo: İsmail Türker – Bronz

Sol Kol Büyük Erkekler 70 Kilo: Haydar Gıldıl – Bronz

Sağ Kol Genç Erkekler 55 Kilo: Fetih Öztürk – Bronz

Sağ Kol Genç Erkekler 70 Kilo: Mustafa Altuncu – Bronz

Sol Kol Master 90 Kilo: Erkan Damar – Bronz

Sol Kol Master 60 Kilo: Ramazan Uzun – Bronz

Sağ Kol Master 60 Kilo: Ramazan Uzun – Bronz

 

(Yeşil Gazete)

 

 

 

 

 

 

 

Dünyayı ayağa kaldıran filmin yapımcısı gözaltında

0

Hz. Muhammed’e hakaretler içeren ve protesto gösterilerine yol açan “Müslümanların Masumiyeti” filminin yapımcısı Sam Bacile’nin ABD’de gözaltına alındığı bildirildi.

İslam dinine ve Hz. Muhammed’e hakeret eden filmin fragmanlarının youtube üzerinden yayınlanmasının hemen ardından Afrika ve Ortadoğu’da kitlesel protesto gösterileri yapılmış, ABD’nin Libya’daki konsolosu öldürülmüştü.

Zaman gazetesinin MSNBC’den naklettiği habere göre, ABD güvenlik görevlilerinin 48 saatlik uğraşları sonucu evinden yüzü atkı ile sarılı başında şapkalı bir şekilde çıkmayı kabul etti.

Emlak kayıtlarına göre yaşadığı evin sahibi Nakoula Besseley Nakoula. Daha önceki açıklamalarında adının Sam Bacile olduğunu söylemişti.

Emniyet görevlisi yaptığı açıklamada, şahsın daha önceden işlediği suçtan dolayı 5 yıllık şartlı salıverme ile serbest bırakıldığını, yüklediği hakaret içeren videonun şartlı salıverme şartlarını ihlal edip etmediğinin kontrol edileceğini söyledi.

(T24.com)

Dünya Artistik Bilardo Şampiyonası bugün sona eriyor

0

Samsun’da 10 ülkeden 24 sporcunun katılımıyla devam eden Dünya Artistik Bilardo Şampiyonası bugün sona eriyor. Dünya Artistik Bilardo Şampiyonasındaki tüm karşılaşmaları NtvSpor canlı olarak ekrana getiriyor.

Türkiye Bilardo Federasyonu (TBF) tarafından düzenlenen şampiyona, Yaşar Doğu Spor Salonu’nda gerçekleştirilen açılış töreniyle start aldı. Açılış törenine, Bilardo Federasyonlar Birliği Başkanı Jean Claude Dupont, Türkiye Bilardo Federasyonu Başkanı Uğur Kurugöllü, Atakum Belediye Başkanı Metin Burma, İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ile bilardo severler katıldı.

Şampiyonaya, 3 dünya şampiyonluğu bulunan Fransız Jean Reverchon, 2 dünya şampiyonluğu bulunan Hollandalı Sander Jonen’in de aralarında bulunduğu 10 ülkeden 24 sporcu katılıyor. Sporcular, eleme gruplarının ardından geçilecek finallerde dünya şampiyonu olmak için mücadele edecek.

(Yeşil Gazete)

Fenerbahçe Avrupa Şampiyonu

0

Slovenya’nın başkenti Ljubljana’daki Mass Atletizm Kulübü’nde yapılan Avrupa Gençler Şampiyon Kulüpler Kupası A Grubu mücadelesinde Fenerbahçe kadınlarda şampiyon olurken, erkeklerde ENKA ikinci sırayı aldı.

Avrupa kıtasının gençlerde en iyi sekiz takımını bir araya getiren Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Türkiye iki kategoride de kürsüye çıktı. Kadınlarda mücadele veren Fenerbahçe, Estonya’dan Rakvere Vike’nin 26 puan önünde 116 puanla şampiyon olurken, erkeklerde ENKA, Britanya’dan Sheftesbury’nin arkasında ikinciliği aldı. Fenerbahçe, 1979’dan bu yana yapılan şampiyonada, Türkiye’ye ilk kez takımlar şampiyonluğu getirdi.

Kadınlar mücadelesinde, sırıkla atlamada Emel Parlak (3.60), diskte Zehra Uzunbilek (46.10), 400 metre engellide Emel Şanlı (1:02.04), güllede Emel Dereli (15.52) ve 1500 metrede Emine Hatun Tuna (4:31.32) Fenerbahçe’ye kategorilerinde birinci olarak 8’er puan kazandıran atletler oldular.

Fenerbahçe’nin 116 puan topladığı genç kadınlarda geçen yılın şampiyonu İtalyan Atletica Vicentina, son yarış olan 4×400’de ikinci sırada kalınca genel klasmanda da yarım puanla ikinciliği kaçırdı. Toplamda 89.5 puana ulaşan İtalyanlar, 90 puanlı Estonya temsilcisi Rakvere Vike’ye geçilerek üçüncü sırada kaldı.

Erkeklerde İngiliz takımı Shaftesbury Harriers, 27 yıl sonra yeniden gençlerde Avrupa şampiyonluğuna ulaşırken, ENKA’yı beş puanla geçti. Ada temsilcisi 110 puan yaparken, ENKA 105 puanla ikinci, İspanya’dan Playas de Castellon da 104 puanla üçüncü sırayı aldı. Son yarış olan 4×400’de İspanyol ekibi, 3:23.98 ile dördüncü olurken, ENKA 3:25.71 koşarak beşinciliği aldı ve bir puan farkla ikinciliğini korudu.

ENKA adına yarışan sporculardan ciritte Ali Kilisli (58.50), Emre Şamlı 400 metre engellide (54.23), Kaan Şencan uzun atlamada (7.43), Süleyman Pekmezci 1500 metrede (3:59.95) ve Yunus Emre Çavuşli 3000 metrede (8:53.20) ilk sırayı bulan isimlerdi.

Avrupa Gençler Atletizm Şampiyon Kulüpler Ligi A Grubu klasmanları:

ERKEKLER
1. Shaftesbury Harriers, Britanya (110 puan)
2. ENKA Spor Kulübü, Türkiye (105 puan)
3. Playas de Castellon, İspanya (104 puan)
4. AD Mass Ljubljana, Slovenya (81 puan)
5. Nike Klaipeda, Litvanya (81 puan)
6. TJ Sokol Opava, Çek Cumhuriyeti (76 puan)
7. Fiamme Gialle Simoni, İtalya (68 puan)
8. AC Novi Belgrad, Sırbistan (57 puan)

KADINLAR
1. Fenerbahçe Spor Kulübü, Türkiye (116 puan)
2. KJK Rakvere Vike, Slovenya (90 puan)
3. Atletica Vicentina, İTalya (89.5 puan)
4. Erdgas Oberthurgau, İsviçre (88 puan)
5. Blackheath and Bromley, Britanya (87 puan)
6. Playas de Castellon, İSpanya (82.5 puan)
7. AC Novi Belgrad, Sırbistan (68 puan)
8. AK Sloboda Tehnograd, Bosna-Hersek (58 puan)

(Atletizm Dünyası.com)