Ana Sayfa Blog Sayfa 4471

İstanbul dahil 17 ilde okullar hava koşulları nedeni ile tatil edildi

Türkiye yeni bir soğuk hava dalgasının etkisinde. Meteoroloji bir çok il için kuvvetli kar yağışı uyarısı yaptı. İstanbul Valiliği, kar yağışı nedeniyle ana okulları, ilk, orta ve liselerde eğitime bir gün ara verildiğini bildirdi. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli personel ile hamilelerde idari izinli sayılacak. Öte yandan İstanbul’da Işık Üniversitesi’nin yanı sıra Okyanus Kolejleri, TED İstanbul Koleji, Bilfen ve MEF Okulları tatil edildi.

İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklama şöyle; “Meteorolojik tahminler doğrultusunda şehrimizde görülen zaman zaman etkili kar yağışının halen kesintilerle birlikte devam ettiği ve bu gece görülecek etkili don ve buzlanma sebebiyle 08 Ocak 2013 Salı günü anaokulları ile ilk orta ve liselerde eğitim ve öğretime (1) bir gün süreyle ara verilmesi uygun görülmüştür. aynı gün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli personel ile hamilelerde idari izinli sayılacak. Kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunulur”

İstanbul Valisi Twitter hesabından da ilan etti

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Twitter hesabından gönderdiği mesajda, salı günü okulların tatil edildiğini açıkladı. Vali Mutlu, gönderdiği tweette, “Meteorolojik uyarı, buzlanma riskini yüksek, kar yağışını yoğun gösteriyor. O nedenle salı günü okulları; ‘ana, ilk, orta ve liseleri tatil ettik dedi.

Türkiye’nin bir çok ilinde kar yağışı nedeniyle yarın okullar tatil edildi. İşte o iller…

Bursa : Yoğun kar yağışının devam ettiği Bursa’da Büyükorhan ve Orhaneli ilçelerinin ardından, merkez Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım ilçelerindeki tüm ilk ve orta dereceli okullar yarın (salı) için tatil edildi. Valilik’ten yapılan açıklamada, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelliler ve hamileler de yarın izinli sayılacak. Valilik, diğer ilçelerdeki durumun kaymakamlıklar tarafından değerlendirileceğini belirtti.

Sivas : Sivas’ta kar yağışının etkisini sürdürmesi nedeni kent merkezi ile Akıncılar, Divriği, Gemerek, Gölova, Gürün, Hafik, İmranlı, Kangal, Suşehri, Şarkışla, Ulaş ve Zara ilçelerinde okullarda eğitime 1 gün ara verilmesi kararlaştırıldı. Koyulhisar İlçesi’nde ise yarın sadece taşımalı eğitime ara verilecek.

Gümüşhane ve Bayburt: Kar yağışının devam ettiği Bayburt’ta ve Gümüşhane il merkezi ile Torul, Kelkit, Kürtün ve Köse ilçelerindeki okullarda eğitime yarın ara verilecek, Şiran ilçesinde de yarın taşımalı eğitim yapılmayacak.

Malatya: Malatya’da yoğun kar yağışı nedeniyle kent merkezi ile Darende, Pütürge, Doğanyol ilçelerinde okulların tamamı; Arapgir, Yeşilyurt ve Akçadağ’da ise köy okullarında eğitime yarın bir gün ara verildi.

Yoğun kar yağışı nedeniyle 229 köy yolu ulaşıma kapandı. Kar yağışı nedeniyle Darende, Pütürge, Doğanyol ilçelerinde okulların tamamı, Arapgir, Yeşilyurt ve Akçadağ’da ise köy okullarında eğitime yarın bir gün ara verildi. İl Hıfzıssıhha Kurulu kararıyla da kent merkezi ve merkeze bağlı köylerde, yarın okullar bir gün süreyle tatil edildi.

Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarda görev yapan hamileler ile kronik hastalar ile engelli personelin de bir günlük idari izinli sayılması kararlaştırıldı.

Samsun ve Ordu: Samsun’da ve Ordu’da akşam saatlerinde başlayan kar yağışı etkili oldu, bazı ilçelerde okulların yarın tatil edilmesi kararlaştırıldı.

Samsun’un Salıpazarı İlçesi’nde bütün okulların, Canik İlçesi’nde ise 25 köy okulu ile Ordu’nun Çaybaşı, Çatalpınar, Çamaş, Gölköy, Korgan, Kabadüz, Kabataş ilçelerinde yarın için 1 gün tatil edildi. Ordu’nun Akkuş, Mesudiye, Ulubey ve Gürgentepe ilçelerinde ise okullar 2 gün süreyle tatil.

Bu arada Samsun Canik İlçesi’nde bazı köy okullarında görev yapan öğretmenler bu akşam dönüşte servis araçları yolda kalınca zor anlar yaşadı.

Ordu’nun Ünye, Mesudiye ve Akkuş ilçelerinde 10 köy yolu kar nedeniyle ulaşıma kapandı. Kapalı köy yollarının açılması için İl Özel İdaresi ekiplerinin çalıştığı belirtildi.

Bingöl ve Karlıova: Yoğun kar yağışının sürdüğü Bingöl ve Karlıova ilçelerinde okullardaki tatil uzatıldı. Bingöl Valiliği, kent merkezi ve Karlıova İlçesinde okullardaki eğitime yarında ara verildiğini açıkladı.

Suşehri ve Akıncılar: Sivas’ın Suşehri İlçesi’nde kar yağışının aralıksız devam etmesi nedeni ile yarın ilçe genelindeki tüm ilk ve orta dereceli okullar 1 gün süreyle tatil edildi. Akıncılar İlçesi’nde de kar yağışı nedeni ile taşımalı eğitim yapan okullarda eğitime bugün ve yarın ara verildiği duyuruldu. Her iki ilçede kar kalınlığının yer yer yarım metreyi geçtiği belirtildi.

Tunceli: Tunceli’de yoğun kar yağışı nedeniyle Valilik, Mazgirt İlçesi ve bağlı köylerinde 3 gün, Pülümür İlçesi ve bağlı köylerinde 1 gün, Tunceli merkez ve diğer ilçeler ile bağlı köylerde 2 gün okulların tatil edildiğini duyurdu.

Erzincan, Varto ve Kars : Erzincan Üniversitesi, Muş’un Varto İlçesi ile Kars’ta tüm ilçelerdeki ilk ve orta dereceli okullar 2 gün süreyle tatil oldu.

Ağrı : Ağrı kent merkezi Tutak ve Hamur ilçe merkezleri hariç köylerdeki YİBO’larda 2 gün, Eleşkirt ilçe merkezi ile tüm köy okullarında ise eğitim- öğretime bir gün süre ile ara verildi.

Hakkâri: Hakkari’de dün akşam saatlerinden itibaren etkili olan kar yağışı nedeniyle 132 köy ile 375 mezranın yolu ulaşıma kapattı. Yoğun kar yağışı nedeniyle Hakkari merkez, Çukurca ve Yüksekova ilçeleri ve köylerde okullar 1 gün tatil edildi.

Erzurum: Erzurum’da yoğun kar yağış nedeniyle bugün ilk ve orta dereceli okullar ile Atatürk Üniversitesi’nde (AÜ) eğitime bir gün ara verildi.

(T24, Akdeniz Söz)

 

Nükleersiz paneli Yeşil Ev’deydi

Nükleer enerjiye karşı bilimsel ve politik manada ortaya çıkan bilgi birikimini bir araya getirme amacı taşıyan internet sitesi, www.nukleersiz.org sitesinin açılışı Cumartesi günü Yeşil Ev’de gerçekleşti.

Nükleer enerjinin yarattığı risklere ve diğer sorunlara ilişkin haberler, raporlar, hızlı bilgi bölümü ve ansiklopedi gibi kategorilerin bulunduğu sitede, nükleer karşıtı hareketin tarihinden sayfalarla oluşturulan bir de arşiv bulunuyor.

Başlangıcı 1970’lere kadar uzanan nükleer enerji karşıtı hareketin yarattığı oldukça önemli bir birikimi olduğunu söyleyen proje koordinatörlerinden Dr. Ümit Şahin, internette bu bilgilere erişebilmek için derli toplu bir sitenin eksikliği çekildiğini, bu sitenin de bu ihtiyaçtan ötürü ortaya çıktığını söyledi.

Projenin bir diğer koordinatörü Korol Diker ise, sitenin bilimsel ama sıkıcı olmayan bir yapıda olmasını istediklerini, ayrıca sadece teknik bilgilerin değil, dünya genelinden deneyimlerin de aktarılabileceği bir site yapmaya çalıştıklarını anlattı.

Sitede, Neden nükleersiz?Dosyalar ve Hızlı bilgiler başlıkları altında, nükleer enerjiden ötürü ortaya çıkan kazalara, silahlara ve 5 dakikada okunabilecek kısa bilgilere kadar birçok konuya yer veriliyor. Haberler, duyurular ve katılıma açık bir şekilde zenginleştirilmesi hedeflenen bir arşiv ve ansiklopedisi çalışmasıyla beraber site sürekli güncelliği koruyor.

Neden nükleersiz?

Cumartesi günü İstanbul Yeşil Ev’de, sitenin açılışı için düzenlenen panelde, websitesi projesinin danışmanı ve Uluslararası Nükleere Savaşa Karşı Hekimler Birliği (IPPNW) Almanya Örgütü’nün eski başkanı Dr. Angelika Claussen ile nükleersiz bilimsel danışma kurulu üyelerinden halk sağlığı uzmanı Dr. Umur Gürsoy tarafından birer konuşma gerçekleştirildi.

Dünyanın başına gelen son büyük nükleer kazanın gerçekleştiği Fukushima’yı ziyaretindeki deneyimlerini anlatan Claussen, 4 milyon kişinin etkilendiği ve halen etkilenmeye devam eden kazanın hakkında yeterince detaylı ve anlaşılabilir bilgiye erişebilmenin zorluğunun altını çizdi.

Fukushima Daiichi’de meydana gelen nükleer santral kazası ile beraber ‘düşük oranda radyasyon’ gibi yeni kavramların gündelik dile girmeye başladığını söyleyen Claussen, nükleer enerjiye hakkındaki bilgilere erişmenin hayati bir önem taşıdığını söyledi. Claussen, Fukushima’da yaşanan kaza ile tekrar gündeme gelen bu bilgi eksikliği durumunun, Çernobil Nükleer Enerji Santrali kazası sırasında yaşananlarla da benzer olduğuna anlattı.

Halk sağlığı uzmanı Dr. Umur Gürsoy da, Çernobil Nükleer Santral’in meydana gelen kaza sonrasında, kazanın Türkiye’deki etkileri konusunda elde bulunan envanterin oldukça yetersiz olduğuna ve dünyadaki en yeni kirlilik türü olan radyoaktif kirlenme konusundaki yasal boşluklara dikkatleri çekti.

Nükleer enerji ile ilgili hem güncel durum ve raporları, hem de geçmişten gelen bilgi birikimini bir araya getirmek için Yeşil Düşünce Derneği tarafından hazırlana www.nukleersiz.org, Uluslararası Nükleer Savaşa Karşı Hekimler Birliği (IPPNW) ve Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından destekleniyor.

(Yesil Gazete)

LGBT Onur Haftası’nın kitabı “Bellek” yayımlandı

Lambdaistanbul’un ev sahipliğinde 20. defa gerçekleştirilen LGBT Onur Haftası’nın kitabı “Bellek” yayımlandı.

“Bellek”, geçtiğimiz yıl 1 Temmuz’da, 15.000 dolayında kişinin katıldığı 10. İstanbul LGBT Onur Yürüyüşü ile tamamlanan Onur Haftası’nın ana teması olarak belirlenmişti.

20. LGBT Onur Haftası’nda gerçekleştirilen atölye ve panellerin dökümünden oluşan “Bellek” kitabında şu bölümler yer alıyor

“Cezaevlerinde LGBT Olmak”, “Sözlü Tarih”, “Seks İşçiliği ve Ekonomi”, “Kuir ve Yeşil”, “Yerelde LGBT Politika Üretmek”, “Geçmişten Günümüze Türkiye Sinemasında LGBT Temsilleri”, “LGBT Hareketinin Belleği”, “Sporda LGBT ve Cinsiyetçilik”, “Türkiye Siyasal Belleğinde LGBT”, “Sosyal Haklar ve LGBT”, “Medyanın LGBT Belleği”, “Akademi ve LGBT”, “Anayasada Eşitlik İstiyoruz”, “Güncel Siyaset ve LGBT Politikaları”, “Eleştirel Trans Politikaları ve Hukukun Sınırları”.

Onur Haftası kitabını edinmek isteyenler İstanbul’da Lambda ve SPoD; Ankara’da ise Kaos GL merkezlerinden temin edebilirler.

Lambdaistanbul: İstiklal Caddesi, Büyükparmakkapı, Tel Sokak, No:2, Kat:2, Beyoğlu – İstanbul (Klemuri Restoran’ın üst katı)

SPoD:  Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği, Asmalımescit Mah. Kallavi Sokak, Emin Han 10/4 Beyoğlu / İstanbul

Kaos GL: GMK Bulvarı 29/12, Demirtepe-Kızılay / Ankara

(Kaos GL)

Yeşiller/Sol Çanakkale’de ekolojik çözümler için toplandı

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Çanakkale Kurucuları, Pazar günü (6 Ocak) Çanakkale’de bir buluşma gerçekleştirdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde akademik faaliyetlerine devam eden Prof. Murat Türkeş, Prof. Türker Savaş ve Prof. Kenan Kaynaş ile Parti Meclisi üyesi Durukan Dudu’nun konuşmacı olduğu toplantıda, İklim Değişikliği, Tarım, Ekoloji ve İnsan ilişkisi ve Ekolojik Siyaset kavramları tartışıldı. Toplantı sonrasında katılımcılara ve dinleyicilere aşure dağıtıldı.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Çanakkale Kurucuları ve Çanakkale teşkilatı, “Çanakkale ve Ekoloji” başlıklı bir toplantı ile Çanakkale ile ilk tanışmasını gerçekleştirdi. Belediye Sosyal Tesisleri Türkan Saylan Toplantı Salonunda gerçekleşen buluşmaya çok sayıda partili, davetli ve dinleyici katıldı. “İklim Değişikliği ve iklim etiği” başlıklı sunum, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş tarafından gerçekleştirildi.

İklim değişikliğinin olası etkileri ve bölgesel alanda sağlanacak yaptırımlar ve bu yaptırımlara katılım konusunu değerlendiren Türkeş, dönülmez eşiğe çok hızlı yaklaştığımızı rakamlarla anlattı. Ziraat Fakültesi eski dekanı Kenan Kaynaş, bir tarım kenti olan Çanakkale’nin ekolojik zenginliği kaybetmemesi için yerelde kurulan ve kurulmaya da devam eden termik santral ve ağır sanayi yatırımlarının zararını bir kez daha dile getirdi. Çanakkale’de yıllardır bir gelenek olan yerelden katılımcı demokrasinin çok büyük bir hızla kaybolduğunu ve bunun da ekoloji mücadelesinde büyük bir dezavantaj yarattığını anlattı.

Yine Ziraat Fakültesinde öğretim görevlisi olan Türker Savaş ise, özellikle bölgenin bir süt deposu olduğunu fakat yapılan ağır sanayi yatırımları ile bu özelliğinin hızla kaybedildiğini, bölgesel marka halini almış olan Ezine Peyniri gibi değerlerin bile sanayiye feda edilmesinin zararlarını anlattı. Hayvancılığın iklim değişikliğine etkilerini de değerlendiren Savaş, özellikle günümüzde hızla bilincin artması ile, doğal hayvancılığın geliştiğini ve özellikle Biga yarımadasında bu konunun şanslarını irdeledi.

Yeşiller ve Sol Gelecek Parti Meclisi üyesi Durukan Dudu ise, konuşmasına Biga’da yapmaya çalıştığı organik üretim alanı ile bağlantı kurarak başladı ve partileşme sürecine, ekolojik siyaset kavramlarına ve özellikle partide bulunan kota sistemine ağırlık verdi. Toplantıyı parti kurucularında Oral Kaya yönetti. Sorular kısmında ise, özellikle partinin isminin oluşum süreci tartışıldı. Toplantıya destek veren BDP Çanakkale teşkilatı da oluşuma desteklerini sundu.

Toplantı sonrasında katılımcılara ve konuşmacılara aşure dağıtıldı. İçinde bir çok farklı değeri barındıran ve bu çeşitlilikle çok da güzel bir tatlı oluşturan aşurenin, Yeşiller ve Sol Gelecek gibi çok renkli ve çok özellikli olduğunu aktaran Oral Kaya, bu amaçla aşure ile Çanakkale’de de farklı bir başlangıç yapmak istediklerini anlattı. Yeşiller ve Sol Gelecek Çanakkale teşkilatının ise daha sonraki bir süreçte kurulacağı açıklandı.

Haber: Oral Kaya

(Yeşil Gazete)

Şilili öğrenciler ve piyasalaşan eğitim – Oya Yeğen

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın “Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi” programında yaptığı konuşmada üniversitelerin piyasanın ihtiyaçlarına uygun eğitim vermesi gerektiğini söyledi. Bakanın açıklamaları Türkiye’deki eğitim politikalarının gidişatına dair önemli bir sinyal veriyor.

Türkiye’nin üniversitelerini ve eğitim sistemini nelerin beklediğini görmek için Şili’ye bakmak yeterli. Çünkü Şili eğitim sistemi Ergün’ün sözünü ettiği piyasa ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş durumda. Ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde eğitimin piyasa mantığıyla işlediği Şili’de sistem skandallarla boğuşuyor.

Şili’de 2011-2012 yılları arasında gündemin en önemli mevzusu olan öğrenci protestoları zaman içinde coşkusunu kaybetmeye başlamıştı. Fakat üniversite eğitiminde yaşanan skandallar bir kez daha öğrencileri sokağa döktü.

Şili’nin Eğitim Bakanlığı beş ay süren bir teftiş döneminden sonra ülke çapında 18 bin öğrencisi ve 14 kampusu bulunan Universidad del Mar’in kapatılmasına karar verdi.

Binlerce öğrencinin eğitimine devam edip edemeyeceğinin, edeceklerse hangi okullara hangi şartlar altında transfer olacaklarının akıbetinin belirsiz olduğu bu dönemde üniversiteliler haklı bir isyana başvurdular.

Üniversitenin Viña del Mar’daki merkezini işgal eden öğrenciler, var olan borçlarının iptal edilmesini, transfer edildikleri okullarda ödemek durumunda oldukları ücretlerin artmamasını ve eğitimlerine kaldıkları yerden devam etmeyi talep ettiler. Üniversitenin kapatılması kararının altında ise sistemik bir skandal yatıyor. Özel üniversitelerin bakkal misali her sokak başında bittiği Şili’de, Pinochet döneminden beri tek bir devlet üniversitesi açılmazken, herhangi bir vatandaş kendi özel üniversitesini açma hakkına sahip. Bunun için yapılması gereken, Ulusal Akreditasyon Komisyonu’ndan kurulması planlanan enstitünün gerekli onayı almış olması.

Bir yıldır süren incelemeler sonucunda komisyon üyelerinin rüşvet karşılığı akreditasyon verdikleri ve eğitim kalitesi ile sahte teminler verdiğini ortaya koydu.

Davanın sonucunda iki yıl içinde 620 bin dolardan fazla rüşvet kabul eden komisyon başkanı Luis Eugenio Diaz ve rüşvet karşılığı üniversitelerine akreditasyon temin eden Hector Zuniga (Universidad del Mar) ve Angel Maulén (Universidad Pedro de Valdivia) yargılandıkları davada hapse mahkum oldu.

Verdikleri rüşvet sayesinde işleyişinde sahte diploma vermek dahil bir dizi düzensizliğin olduğu Universidad del Mar yüksek eğitim vermeye uygun bir özel üniversite olarak onaylanmıştı. Rüşvet skandalının hükümete kadar uzandığı ortaya çıktı. Adalet Bakanı olmadan evvel Autonomous Üniversitesi’nde idari görevde bulunan Teodoro Ribera’nin Ulusal Akreditasyon Komisyonu başkanı Diaz ile sıkı ilişkiler içinde bulunduğu, akreditasyon alma sürecinde Diaz’in yeğeninin üniversiteye kabulü ve burs alması için ön ayak olduğu ortaya çıkınca, Adalet Bakanı istifa etti.

Üniversite açmanın uzun vadeli iyi bir yatırım olduğu kabul edilen Şili’de, eğitimin piyasalaşmasının yarattığı başarısızlıklar en çok öğrencileri mağdur ediyor.

Oya Yeğen – www.bianet.org

 

Maritsa Küçük cinayeti ve Türkiyeli Ermenilerin tedirginliği – Murat Gözoğlu

Samatya’da uzun yıllar boyunca tek başına yaşamış olan 84 yaşındaki Maritsa Küçük, 28 Aralık günü evinde darp edilip yedi yerinden bıçaklanmış olarak bulundu. Yine Samatya’da yaşamakta olan 87 yaşındaki başka bir Ermeni kadın da, Aralık ayı başında evinde dövülerek darp edilmiş, iki hafta yoğun bakımda kalmış ve bir gözünü kaybetmişti.

Polise göre, Maritsa Küçük cinayeti amatörce işlenmiş bir cinayetten ibaret. Ailesine ise katillerin en kısa sürede bulunacağı söylenmiş. Ayrıca aileye, cinayet ile ilgili çevrelerine çok fazla bilgi vermemeleri tavsiye edilmiş. Polisin bu telkini, o dönem İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah’ın Hrant Dink cinayetinin hemen sonrasında söylediği “Cinayet milliyetçi duygularla işlenmiştir, herhangi bir örgüt ve siyasi bağlantısı yoktur.” ifadesini akıllara getiriyor. Dink cinayetinde kendisi de şüpheliler arasında yer alan Cerrah, yaptığı açıklama ile önceden hazırlandığı belli olan senaryonun tüyosunu vermişti. Ve ardından cinayette ihmali olan neredeyse herkes gibi kendisi de terfi ettirilmişti. Cerrah, aynı zamanda, Roboski’den Ankara’ya ‘Barış Yürüyüşü’ gerçekleştiren vicdani retçi Halil Savda’yı, “halkın hassasiyetlerini” göz önünde bulundurduğu gerekçesiyle, valisi olduğu Osmaniye’de durdurmuş ve yürüyüşü engellemişti.

Son bir ay içinde gerçekleşen darp ve cinayet olaylarının ardından, Ermeni nüfusunun yoğun olduğu Samatya’da yalnız yaşayan yaşlı kadınların tedirginliklerinin arttığı gözlemlenebiliyor. Aslında bu tedirginlik sadece yalnız yaşayan yaşlı kadınlara özgü değil… Biz bu tedirginliğin 1915′ten günümüze kadar var olduğunu biliyoruz. Biliyoruz, fakat bu tedirginliğin Türkiyeli Ermenilerin kültürel varlıklarını devam ettirme yolunda bir faydası olmadığını gördük. Soykırımdan sonra 200 bin civarı olan Ermeni nüfus, şimdilerde 40-50 bin civarında… Bu tedirginliği ve korkuyu da gayet iyi anlayabiliyoruz, ancak bu ruh hali bizi geleceğe götürmediği gibi, fanus içinde yaşayan balık misali hapsediyor ve çaresizleştiriyor.

Basit bir hırsızlık değil nefret cinayeti

Yaşlı kadının üzerindeki bazı ziynet eşyalarının[1] çalınmış olması, cinayeti basit bir hırsızlık olayına indirgemez. Eğer katil(ler)in amacı sadece hırsızlık olsaydı, 84 yaşındaki bir kadını vahşice öldürmeden de eşyalarını veya parasını alabilir(ler)di. Oysa kadının görünür haldeki parasına dokunulduğuna veya evin dağıtıldığına dair herhangi bir bilgi bulunmamakta. Ayrıca kadının cansız bedeninin çıplak bulunduğunu da biliyoruz. Bu bilgiler doğrultusunda, cinayetin nefret duygusu ile işlenmiş olabileceğini söylemek pek de zor değil. Tüm bu etkenleri göz önünde bulundurduğumuzda, darp ve cinayet olaylarının iyi araştırılması, varsa aralarındaki benzerlik ve ilişkilerin ortaya çıkartılması gerekmekte. Bu bağlamda, İnsan Hakları Derneği’nin, Küçük’ün ailesi ile görüşmeleri devam ediyor. Darp edilen diğer yaşlı kadının ailesi ile de önümüzdeki günlerde bir görüşme gerçekleşecek. Ayrıca mahalle esnafı ile de görüşülüp bir rapor hazırlanacak. Bu rapor İçişleri Bakanlığı’na sunulacak ve olayın basit bir cinayet olmadığı belirtilerek daha kapsamlı bir araştırma yürütülmesi talep edilecek.

Hrant Dink’in öldürülmesinin altıncı yılına ve 1915’in 100. yıl dönümüne yaklaştığımız şu günlerde vuku bulan cinayet ve darp olaylarının sadece birer tesadüften ibaret olmaması çok muhtemel. Ayrıca unutmayalım, 25 Ocak’ta Diyarbakır’da Sevag Şahin Balıkçı cinayetinin duruşması da görülecek. Bu cinayetlerin yanı sıra, Maritsa Küçük cinayeti de devletin ürettiği şoven politikaların sonucudur; Ermenilere, Kürtlere, Rumlara, LGBT bireylere karşı üretilen ırkçı ve ayrımcı söylemlerin sonucudur, tıpkı Ermeni olduğu için bindiği taksinin şoförü tarafından darp edilen kadın gibi… Bugüne dek ne Dink’in gerçek failleri ortaya çıkartıldı, ne Sevag’ın katil zanlısı tutuklandı, ne de kadını darp eden taksici yakalandı… Aynı Şerzan Kurt cinayetinde olduğu gibi, aynı Roboski katliamında yaşandığı gibi, aynı başbakanın “Ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz, ne afedersiniz Rumluğumuz kaldı!” demesi gibi…

Maritsa Küçük’ün cenaze törenine Rakel Dink de katılmıştı. Kendisine “Tanıyor muydunuz?” diye sorulduğunda cevabı, “Hayır, protesto etmek için geldim.” oldu. Küçük’ü tanımayan birçok insan da protesto etmek için gelmişti belli ki. Ancak, keşke bu protestolar sadece salonlarımızdaki, odalarımızdaki sohbetlerle ve cenazelere katılmakla kalmasa…

Murat GÖZOĞLU – Agos

 

2022 sayılı yasa kapsamında “Özürlü ve Yaşlı” maaşı alanlara kötü haber

2022 sayılı yasa kapsamında 65 yaş üstü yaşlılık aylığı, özürlü aylığı ve 18 yaş altı özürlü aylığı alanların durumları 3294 sayılı kanun kapsamında fakru zaruret ve muhtaçlık durumlarına göre yeniden belirlenecek.

Konu hakkında açıklama yapan Sarayönü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Ahmet Turan, “2022 sayılı kanun kapsamındaki uygulamalara ilişkin Maaş bağlanması ve muhtaçlık kararı verilmesine yönelik uygulamalar, 05.11.2012 tarihinden itibaren Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından gerçekleştirmeye başlanacak.

Bu tarihten itibaren ilçemizde 2022 sayılı Kanun uyarınca halihazırda aylık alanların tamamı Vakıf aracılığı ile Bütünleşik Yardım Sistemi üzerinden 01.05.2013 tarihine kadar muhtaçlıklarının Vakıf Mütevelli Heyeti tarafından 3294 sayılı kanun ve 2022 sayılı kanuna göre tekrar değerlendirilecek. Buna göre kimin aylık alıp almayacağına heyet tarafından karar verilecek” dedi.

2022 sayılı kanun kapsamında aylık alanların yukarıda belirtilen tarihler arasında kendilerine Gelir Testi Uygulaması yapılacağını belirten Turan, “Gelir araştırması yapılırken kişilerin eş ve bakımı ile mükellef çocuklarının gelir durumları da dikkate alınacak. Ayrıca ticari faaliyeti, tarımsal geliri, taşınır veya taşınmazlardan elde ettiği gelir, nafaka geliri, sosyal güvenlik sisteminden aldığı herhangi bir geliri, il sosyal hizmetler müdürlüklerinden, vakıflar müdürlüklerinden veya sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından yardım alıp almadığı, alıyorsa miktarı ile başka türlü bir geliri olup olmadığı konularında hane ziyaretleri yapılarak araştırılacak. Hesaplanacak gelir kişi başı 115 TL’yi aşmayanlara gerekli yaşlı, özürlü maaşlarının bağlanacak, bu miktarı aşanların ise aldıkları maaşlar iptal edilecek” diye konuştu.

(Engelliler Sitesi)

 

Eğitim-Sen’den “Azınlık Okulları” sempozyumu

Eğitim-Sen İstanbul 3 No’lu Şube tarafından düzenlenen anadilde eğitim sempozyumu, “Anadili Temelli Çok dilli Eğitim Tartışmaları Kapsamında ‘Azınlık’ Okulları” başlığındaki oturumla devam etti. Oturumda Ermeni okullarında yöneticilik yapan Garo Paylan ile Rum tarihçi Foti Benlisoy konuştu.

Anadilde eğitim tartışmalarında Lozan Anlaşması’nın temel alınmaması gerektiğini belirten ve Rum eğitim sistemi hakkında bilgiler veren tarihçi Foti Benlisoy, Rum eğitim sisteminin Türk milli eğitim politikalarının bir hedefi haline geldiğine dikkat çekti.

Benlisoy, şöyle konuştu: “Bu da çok normal, yeni bir ulusal kimlik inşa ediliyor. Gelişkin bir rakiple, paralel eğitim sistemiyle var olmak gibi bir lüksü tanımıyordu. Rum okullarının karşı karşıya olduğu spesifik bir durum var. Dış politika kozu olarak da kullanılmıştır. Yunanistan’dan eğitim araçları ve öğretmenlerin gelişi engellenirdi. Türkiye-Yunanistan gerilimi eğitime hemen yansırdı. Rum öğretmenler sürekli kontrol altındaydı. Rum öğretmenlerle Türk öğretmenler arasında sürekli gerginlik olurdu. Okul binalarına el konulmuştu. Başından itibaren Rum eğitim sistemini mümkün mertebe işlemez kılma girişimleri olmuştur. ‘Milli bünyeye iştirak edin’ şeklinde baskılar sürekli olmuştur. Cumhuriyete devredilen oldukça gelişkin eğitim sisteminden geriye bu sayede hiç bir şey kalmamıştır.”

1915’de 2 bin Ermeni okulu yok oldu

Garo Paylan, Ermenilerin 1915 yılı öncesinde Osmanlı sınırları içinde 2 bin okula sahip olduğunu, bu okullarda 150-200 bin arasında öğrencinin eğitim aldığını belirtti. Paylan, “Köylerde kesin olarak anaokulları vardı ve Ermenice öğretilirdi” dedi.

Okullardaki eğitim kalitesinin yüksek olduğunu örneklerle anlatan Paylan şöyle konuştu: “1915 bizim için milat. 2 bin okulun neredeyse tamamı yok ediliyor. Devleti olmadan 2 bin okulu yöneten bir toplumdan bahsediyoruz. 1915’te 2 milyon olan Ermeni nüfustan geriye 200 bin kişi kalıyor. Şu anda ise 50 binin altında nüfus var. 20 okulumuz kaldı. 3 bin öğrencimiz var. Her yıl 250 yeni öğrenci okullara kaydediliyor.”

(Etha, Agos)

 

BGST ”Karşılaşmalar” ile Garaj İstanbul’da

Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) sanatçıları “Karşılaşmalar”  ile Türkiye’de özellikle son 10 yılda yaşanan geçiş sürecini Garaj İstanbul’da sahneye taşıyor.Yaşanan toplumsal dönüşümün farklı kesimlerden insanlar üzerinde yarattığı kırılma ve çelişkilere odaklanıyor.

Ve bu konuyu üç kardeşin kesişen hikayesinde tartışıyor.İlk defa 18.İKSV Tiyatro Festivali kapsamında seyirci ile buluşan oyun 2013 tiyatro sezonunda yeniden ele alınarak gösterime devam ediyor.

Karşılaşmalar’ı BGST’li tiyatrocu ve dansçılar sahneliyor.Oyunda Teatral anlatımın bir bileşeni olarak dans ve müziğe de yer veriliyor.

İki Perde

14-28 Ocak
4-18 Şubat
Saat:20:30
Yer:Garaj İstanbul

Metin:BGST Tiyatro Boğaziçi
Metin Düzenleme:Aysel Yıldırım,İlker Yasin Keskin,Özgür Çiçek,Özgür Eren
Reji Grubu:Aysel Yıldırım,Banu Açıkdeniz,İlker Yasin Keskin,Özgür Eren
Proje Danışmanları:Ömer F.Kurhan,Metin Göksel
Koreografi:Banu Açıkdeniz,Metin Göksel,İlker Yasin Keskin
Özgün Müzik:Birgül Serçe,İbrahim Odak,Orçun Yıldırım,Vedat Yıldırım

Performans Kadrosu:Aysel Yıldırım,Banu Açıkdeniz,Barış Sezgin,Başak Doğan,Burak Akyunak,Cüneyt Yalaz,Duygu Dalyanoğlu,Fırat Kuyurtar,Gökhan Gökçen,Gülcan Küçük,Hekim Kılıç,İlker Yasin Keskin,Nihal Albayrak,Ömer Ongun,Özgür Çiçek,Özgür Eren,Piri Kaymakçıoğlu,Zeynep Okan

(Tiyatro Dünyası)

Haneke, “Amour” ile dünyayı cezbetmeye devam ediyor

ABD Ulusal Film Eleştirmenleri tarafından En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Yönetmen ödüllerine layık görülen film, Oscar’ın Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinin en güçlü adayı

ABD’de Ulusal Film Eleştirmenleri Topluluğu, ”Aşk / Amour”u 2012 yılının en iyi filmi seçti. ABD’de ülke çapından gelerek New York’taki Lincoln Merkezi’nde toplanan 60 film eleştirmeni, ”Aşk / Amour”u 2012 yılının en iyi filmi, filmin başrol oyuncusu Emmanuelle Riva’yı da en iyi kadın oyuncu seçti.

Film eleştirmenleri en iyi erkek oyuncu olarak ”Lincoln” filminde oynayan Daniel Day-Lewis’i belirlerken, en iyi yönetmen ödülü bir kez daha ”Aşk / Amour” ile Avusturyalı yönetmeni Michael Haneke’nin oldu.

Senaryo yazarı Tony Kushner, ”Lincoln” filmiyle en iyi senaryo, Amy Adams ”The Master”daki performansıyla en iyi yardımcı kadın oyuncu, ”Magic Mike” ve ”Bernie” filmlerinin yıldızı Matthew McConaughey de en iyi yardımcı erkek oyuncu ödüllerine sahip oldu. Ulusal Film Eleştirmenleri Topluluğu, yönetmenliğini Dror Moreh’in yaptığı ”The Gatekeepers”ı kurgu olmayan en iyi film, ”The Master” ile Mihai Malaimaire’yi en iyi görüntü yönetmeni seçti.

Haneke Avusturya’da ödüllerden çekildi

Michael Haneke, Altın Palmiye’nin de aralarından olduğu pekçok prestijli ödülün sahibi filmi “Aşk / Amour” filmini Avusturya Film Ödülleri’nden çekti. Avusturya’nın en iyi yabancı dilde film dalında Oscar aday adayı olan film, Fransızca çekildiği için Avusturya Film Ödülleri’nde sadece en iyi yönetmen, senaryo ve kurgu dallarında yarışabiliyordu.

Bu haber üzerine ünlü yönetmen, filmi ödüllerden tamamen çekmeye karar verdi. Ancak bu karar, sektör tarafından dünya çapında ödül şampiyonu olan Haneke’nin diğer yönetmenlere yer açmak için yaptığı bir hamle olarak yorumlanıyor.

Avusturya Film Ödüllerinin koordinatörlüğünü üstlenen Marlene Ropac, meslektaşlarının Haneke’nin bu kararını “çok asil bir jest” olarak gördüklerini belirtti.

(Yeşil Gazete)