Ana Sayfa Blog Sayfa 4426

Endonezya’nın başkenti Cakarta’nın geleceği belirsiz

0
Cakarta kent merkezi sel sularına teslim - 17 Ocak 2013

Ocak ayının ortalarında yaşanan sel felaketi nedeniyle en az 26 kişinin öldüğü ve 103 bin kişinin evsiz kaldığı Endonezya’nın başkenti Cakarta’nın geleceğine dair soru işaretleri büyüyor. Sel felaketinden 10 milyon nüfuslu kente yaşayan insanların %30’u ve kent merkezi de etkilenmişti.

Güneydoğu Asya’nın yalnızca nüfus olarak değil ekonomik olarak da en büyük kenti olan Cakarta’nın %40’ı deniz seviyesinin altında bulunuyor.

Cakarta'da sel nedeniyle evleri sular altında kalan insanlar

2007’de yaşanan bir önceki büyük sel felaketinde 50 kişinin öldüğü 300 bin kişinin evsiz kaldığı Cakarta’da bulunan 13 nehrin sularını kontrol etmek için çok sayıda kanal ve tünel inşa etmek gerekiyor. İklim değişikliği nedeniyle deniz seviyeleri yükselirken ve sel felaketlerinin sıklığı artarken deniz seviyesinin altındaki Cakarta’nın geleceği iyice belirsiz hale geliyor.

Endonezya Bilimler Enstitüsü’nden Profesör Sukristiono Sukardjo’nun geçen ay yayınlanan bir makalesi kentin geleceğine dair karamsar: “Kentte deniz kıyısında yaşayan ve yükselen deniz seviyelerinden etkilenen 10 milyon insan yaşıyor. Kıyıdaki mangrov ormanlarının tamamen ortadan kalkması da sadece bir zaman meselesi.”

(The Guardian, Huffington Post, Yeşil Gazete)

Sosyal Kafa’ya “RedHack” sansürü

Digiturk 74. Kanal üzerinden yayın yapan BJK TV’de her Salı akşamı yayınlanan web kültürü programı, “Sosyal Kafa”nın bu akşam saat 22:00’de canlı olarak yayınlanması planlanan bölümü RedHack belgeseli Red’in yönetmen ve senaristi’nin program konukları olması, RedHack ekibinden birisinin de skype üzerinden programa katılacağının açıklanması üzerine kanal yönetimi tarafından, “Red Hack ile ilgili tek bir kelime dahi duymak istemiyoruz” gerekçesi ile engellendi.

1 yıl önce yayınına başlanan “Sosyal Kafa” programının yapımcı ve sunucusu İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nden Yardımcı Doçent Dr. Erkan Saka, programın sansürlenmesi nedeni ile bu akşamki programın yapılmayacağını belirtti.

Yeşil Gazete’nin konu hakkındaki sorularını yanıtlayan Saka, bundan önce programa kanal yönetimi tarafından hiçbir müdahalede bulunulmadığının altını çizerek, “Bu durumdan sonra Sosyal Kafa’yı BJK Televizyonunda sürdürmemiz mümkün değil. Başka bir kanalda programı devam ettirme seçeneğini programı yapan 20 kişilik gönüllü ekiple tartışıyoruz” şeklinde konuştu.

Bu akşam yayınlanacak programı tasarlarken “RedHack” belgeselini konu edinmeyi düşündüklerini ileten Erkan Saka, “Belgeselin yönetmeni Mustafa Kenan Aybastı ve senaristi Onur Doğan ile iletişime geçtik. Kendileri programa çıkmayı kabul ettiler. Ardından RedHack’ten de bir temsilciyi hiç olmazsa skype üzerinden konuk etmek istedik. Twitter üzerinden yaptığımız daveti kabul ettiler. Bu akşam 22:00’de programı canlı olarak yapmayı, seyircilerden gelen soruların da RedHack temsilcisi tarafından yanıtlanmasını amaçlamıştık ama hiç beklemediğimiz bu tutumla karşılaştık” dedi.

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=m8FsdB1N5vI

Sosyal Kafa’nın yaklaşık bir yıldır BJK TV üzerinden yayınlandığını ifade eden Saka, programın gönüllülük esasına göre hazırlandığını belirtiyor. 20 kişilik gönüllü bir ekibin çalışması sonucu ortaya çıkan Sosyal Kafa da her hafta internet kültürü, web dünyasında yaşanan son gelişmeler, alternatif iletişim platformları konu ediliyor.

Erkan Saka’nın kişisel web adresinde programa emeği geçen tüm isimler belirtiliyor.

Televizyon üzerinden yayınlanan program daha sonra alternatif mecralara da aktarılarak daha geniş bir kesime ulaşması sağlanıyor.

Sosyal Kafa’da yayınlanan geçmiş tüm programları programın youtube kanalından da izlemek mümkün.

Öte yandan programın sansüre uğramasına gerekçe olarak gösterilen internet aktivizmi hareketi RedHack’i anlatan “Red” belgeseli 15 Şubat Cuma günü vizyona giriyor. Bağımsız Sinema Merkezi tarafından gerçekleştirilen belgesel ile ilgili ayrıntılı bilgiye bu haberimizden ulaşabilirsiniz.

Çarşı da BJK TV’deki sansüre karşı mı?


“Sosyal Kafa”nın bir spor kulübü kanalı BJK TV’de yayınlanması programı daha da ilginç hale getiriyor. Muhalif kimliği ile tanınan Beşiktaş Taraftar Topluluğu Çarşı’nın bu sansür karşısında nasıl bir tavır takınacağı ise merak konusu.

(Yeşil Gazete)

İşçi Filmleri Festivali’ne başvurularda son üç gün!

VIII. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali filmlerinizi bekliyor!

1–7 Mayıs 2013 tarihlerinde İstanbul, Ankara ve İzmir ve Diyarbakır’da eşzamanlı olarak başlayacak olan 8. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali filmlerinizi bekliyor.İstanbul, Ankara ,İzmir ve Diyarbakır’da  yapılacak gösterimlerden sonra bütün bir yıla yayılacak olan festival kent kent gezerek Türkiye’de Adana’dan Antalya’ya, Bursa’dan Çanakkale’ye onlarca şehri gezecek ve sınırları aşarak Kıbrıs’a, Torino’ya ve Londra’ya uğrayacaktır.

Yarışmasız, biletlerin ücretsiz olduğu Festival’in temel amacı Türkiye ve dünyadan emekçilerin yaşamlarını, mücadele deneyimlerini izleyicilerle buluşturmak, ülkemizde yoksulların, işçi ve emekçilerin filmlerinin üretimini özendirmektir.

8. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’ne belgesel veya kısa-uzun kurmaca dalında filmleri ile başvurmak isteyenler öncelikle başvuru formunu doldurup filme dair ve filmin yönetmeninin/yönetmenlerinin olmak üzere yüksek çözünürlüklü en az iki görsel ile beraber [email protected] adresine göndermelidirler. Başvuru formunu bilgisayarınıza indirmek için lütfen www.iff.org.tr adresini tıklayınız.

Başvuru sahibi filmler bir seçici kurul tarafından izlenerek festivalde gösterilmektedir. Film seçiminde festivalin amacına uygunluk önemli bir kriterdir. Bu anlamda eleme söz konusu olabilir.
Son başvuru tarihi 15 Şubat 2013, filmlerin son teslim tarihi 5 Mart 2013’dir. Filminizin DVD formatlı iki ön izleme kopyasını aşağıdaki adreslere elden teslim edebileceğiniz gibi kargo/kurye ile de gönderebilirsiniz.

-Yeşil Gazete-

Tekin Akmansoy hayatını kaybetti

‘Kaynanalar’ dizisindeki ‘Nuri Kantar’ tiplemesiyle de tanınan oyuncu Tekin Akmansoy (89), İstanbul’da zatürre teşhisi ile tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

89 yaşındaki Tekin Akmansoy’un ‘Kaynanalar’ dizisinde ‘Nuriye Kantar’ karakterini canlandıran rol arkadaşı Leman Çıdamlı da yaklaşık iki ay önce 18 Aralık 2012’de hayatını kaybetmişti.

http://www.youtube.com/watch?v=uG_1smu4ELg

Tekin Akmansoy kimdir?

Denizli Sarayköy’de 1924’te doğan Tekin Akmansoy, meddah geleneğinin sürdürücülerinden biri oldu.

Uzun yıllar çeşitli tiyatrolarda görev alan Akmansoy, 17 yaşında, Halkevi’nde tiyatro kurslarına katıldığı yıllarda Necip Fazıl Kısakürek’in yazdığı “Para” isimli oyunda oynadı. Akmansoy, para kazandığı için bu oyunu ilk profesyonel oyunu saydı.

Ankara Atatürk Lisesi’nden 1942 yılında mezun olan Akmansoy, 1947’de Ankara Devlet Konservatuvarı’nı bitirerek, aynı yıl Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı olarak göreve başladı. Bakanlar Kurulu’nun 1969 yılında Kıbrıs’a bir Türk tiyatrosu kurmakla görevlendirdiği Tekin Akmansoy, Kıbrıs Türk Tiyatrosu olan “İlk Sahne”yi kurdu.

Akmansoy, TRT’de uzun süre yayınlanan “Kaynanalar” dizisinde Kayserili uyanık iş adamı “Nuri Kantar” tiplemesiyle ün kazandı.
“Devlet Sanatçısı” ünvanı verilen Akmansoy, 2011’de “2. Antalya Televizyon Ödülleri” kapsamında “Onur Ödülü”ne layık görüldü.
Tekin Akmansoy, “İki Aile”, “Kaynanalar”, “Emret Muhtarım”, “Beybaba” ve “Sonradan Görmeler” dizilerinde, “Mezarımı Taştan Oyun”, “Kanlı Feryat”, “Kaderin Mahkumları”, “501 Numaralı Hücre”, “Köyden İndim Şehire”, “Kanlı Deniz”, “Nöri Gantar Ailesi” ve “Kaynanalar” filmlerinde rol aldı.

Fenerbahçe Spor Kulubü’nden başsağlığı mesajı

Fenerbahçe Kulübü, hayata veda eden usta tiyatrocu Tekin Akmansoy için başsağlığı mesajı yayınladı. Aynı zamanda Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi de olan Akmansoy için yayınlanan mesaj şöyle; “Kaynanalar dizisinde Kayserili işadamı “Nuri Kantar” tiplemesi ile ön plana çıkan ünlü sanatçı, Kulübümüz Yüksek Divan Kurulu Üyesi Tekin Akmansoy vefat etti. Geçtiğimiz günlerde zatürre teşhisiyle hastaneye kaldırılan Tekin Akmansoy’a Allah’tan rahmet; ailesine ve sanat dünyasına başsağlığı diliyoruz.”

(Cnn Türk, Ntvmsnbc, Yeşil Gazete)

Hanım Onur’un evine gece baskını

Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden mahkeme kararıyla dün akşam saatlerinde serbest bırakılan eski Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur’un evine gece polis baskın yaptı.

Baskını bianet‘e değerlendiren Hanım Onur, polislerin binadan ateş edildiğini ileri sürerek geldiklerini, ama binada arama yapmadıklarını, sadece kendi oturduğu evde arama yaptıklarını söyledi.

Polisler gelince çocukları Solin ve Mirhat’ı sakladığını ifade eden Onur, özellikle Solin’in çok korktuğunu söyledi.

Hanım Onur yaşadıklarını şu sözlerle özetledi:

“Ne aradıklarını sorduğumda bana silah sakladığımı söylediler. Ben de herhalde bana ‘hoşgeldin’leri böyle oluyor dedim ve kendilerine şeker ikram ettim. Çarşambaları kendilerini karakolda zaten ziyaret edeceğimi söyledim. Onlar da görevlerini yapmaları gerektiğini söyleyerek tüm evi didik didik aradılar, tutanaklarını tuttular. Herhangi bir gözaltı olayı olmadı.”

(Bianet)

 

16 üniversiteliye toplam 51 yıl hapis

Ardahan’da, cezaevlerinde açlık grevi yapan siyasi mahkumlara destek vermek amacıyla izinsiz yapılan basın açıklamasına katılan ve çıkan olaylarda polise taş attıkları suçlamasıyla Erzurum 4’üncü Ağrı Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan 17 üniversite öğrencisinden 16’sı 3’er yıl 1’er ay 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı.

Ardahan’da, cezaevlerinde açlık grevi yapan siyasi mahkumlara destek vermek amacıyla izinsiz yapılan basın açıklamasına katılan ve çıkan olaylarda polise taş attıkları suçlamasıyla Erzurum 4’üncü Ağrı Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan 17 üniversite öğrencisinden 16’sı 3’er yıl 1’er ay 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı.

Erzurum 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün ayrı ayrı görülen davada tutuklu 17 üniversite öğrencisi ile tutuksuz köy minibüsü şoförü hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti öğrencilere, gösterilerde yer aldıklarına dair fotoğraflarını gösterdi ve kendileri olup olmadığını sordu. Fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını söyleyen Mütalip Kabul’a bu kez video görüntüsü izlettirildi. Kabul, eyleme katılmadığını Ardahan Üniversitesi pankartını gördüğü için merakından baktığını ileri sürdü. Videodaki bazı görüntüleri kabul eden bazısını ise kabul etmeyen Mütalip Kabul’a mahkeme heyeti, iki görüntüdeki kişinin üzerindeki gömleğin aynı olduğunu gösterdi. Kabul, “O gömlek, Türkiye’de sadece bana ait üretilen bir gömlek değil. Ardahan’da hangi konfeksiyon mağazasına giderseniz aynı gömlekten bulabilirsiniz. Öğrenciyim, hapisten çıkıp okuluma gitmek istiyorum” dedi.

Kürtçe savunma yapmak isteyen Semih Tadik ise avukatının “Diğer arkadaşların Türkçe savunma yaptı. Sen de Türkçe konuş” demesi üzerine Türkçe savunma yaptı.

Mahkeme heyeti, tutuklu öğrenciler Tuba Karaer, Dündar Çelik, Ömer Işık, Hacı Çelik, Mevlüt Şimşek, Kurtuluş Yılmaz, Servet Baktemur, Mehmet Kartal, Barış Gökdemir, Ahmet Demir, Adnan Örkmez, Mütalip Kabul, Erol Yalvarıcı, Semih Tadik, Recep Çakan, Ümit Evliyaoğlu ile tutuksuz şoför Halim Çelik’i ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ten 3’er yıl 1’er ay 15’er gün hapis cezasına mahkum etti.

Heyet, tutuklu öğrencilerden Emre Aktaş’ı ise fotoğraf ve görüntülerden teşhis edemediği için beraatini uygun gördü.

(DHA, Haber 7)

Yeni Papa Peter Turkson mu?

0

Papa 16’ncı Benedikt’in sürpriz istifası sonrası halefinin kim olacağı tartışması başladı. Katolik kilisesinin yeni ruhani liderinin siyah kökenli olabileceği belirtiliyor.

İngiliz gazetesi Guardian, Papa 16’ncı Benedikt’in koltuğuna oturacak en güçlü adayın Ganalı Kardinal Peter Turkson olduğunu iddia etti. Haberde, siyah kökenli bir Papa için “doğru vakit” olduğu belirtildi. Turkson, Papa 16’ncı Benedikt tarafından 2009’da Papalık Adalet ve Barış Konseyi Başkanı seçildi.

Yeni Papa olacağı söylenen Gana asıllı Kardinal Peter Turkson bir tören sırasında önceki Papa 2. Jean Paul'ü selamlıyor

Papalık Adalet ve Barış Konseyi Başkanı Gana asıllı Kardinal Peter Turkson, kısa süre önce yaptığı açıklamada Avrupa’da Müslüman nüfusun artışı sebebiyle Fransa’nın 40 yıl içinde bir İslam cumhuriyeti olacağını söylemişti.

Vatikan, Papa 16’ncı Benedikt’in 28 Şubat’ta görevi bırakacağını doğruladı. Vatikan’dan yapılan açıklamada, yeni Papa’nın mümkün olan en kısa zamanda seçileceği de belirtildi.

Yeni Papa kim olur bahisleri de açıldı

Papa 16’ncı Benedikt’in istifa edeceğini açıklamasının ardından bahisler açıldı. Paddy Power’ın bahis oranlarında ilk üçte iki siyahi kardinal bulunuyor.

Kanadalı Kardinal Marc Quellat 5/2 oranıyla ilk sırada yer alıyor. Nijeryalı Kardinal Francis Arinze 3/1 oranıyla ikinci olurken, Ganalı Peter Turkson 4/1’le üçüncü sırada.

(The GuardianT24, Ntvmsnbc)

 

 

 

Barış işte Solin ile annesinin bu kavuşması kadar kolay. İstemek ve vazgeçmemek kafi

Lösemi hastası Solin’in annesi Hanım Onur, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi. ”Çok heyecanlıyım” diyen Onur, Cizre’ye giderek çocuklarına kavuştu.

Cnn Türk’te yayınlanan 5N1K programına bağlanan Hanım Onur, Cüneyt Özdemir’e yaşanan süreci anlattı. Onur’un çocukları ile birlikte katıldığı programda yaşadığı sevinç gözlerinden okunuyordu

KCK davasından tutuklu bulunan Cizre eski Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur‘un avukatı Canan Atabay‘ın tahliyesi için başvurduğu Diyarbakır 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 18 aydır tutuklu bulunan Onur’un tahliyesine karar verdi.

“Allah Tayyip’i de mutlu etsin”

Onur’un tahliye kararını duyan yakınları, şiddetli yağmura rağmen yaklaşık 4 saat Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi önünde bekledi. Bu sırada Onur’un babası Cemal Yural, ellerini açarak sürekli dua etti. Hanım Onur’un 80 yaşındaki babaanesi Fatma Onur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini mutlu ettiğini belirterek, “Allah Tayyip’i de mutlu etsin” dedi.

Hanım Onur, elinde Kuran-Kerim’le çıktığı cezaevi önünde yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Keşke çocuğum hasta olmasaydı. Barış ve bir çözüm sonucu dışarı çıksaydım, daha çok mutlu ve sevinçli olurdum. Aynı durumda olan içeride bir çok anne var, ve ben onları geride bırakıp geldim. Bir yanım mutlu çocuğuma kavuşmanın sevinçi var. Diğer yanımda burukluk var. Çok üzülüyorum. Başbakan’a ve bir çok yere mektup yazmıştım. Hem üyesi olduğum partiye, hem de farklı partilere mesaj göndermiştim.

“Dicle Üniversiteli öğrencilere teşekkür ederim”

Bu kampanyayı başlatan üniversitelilere teşekkür ederim. Özellikle Dicle Üniversitesi’nde okuyan öğrencilere teşekkür ederim. Bugün eğer gerçekten bir barış adımı atılmasaydı, Solin’in de bu durumu olmasaydı sanırım çok farklı yorumlanırdı. Bence bu tahliye Solin için önemli bir adımdır. Umarım bu barış süreci bütün Türkiye halkları için hayırlı olur. Özellikle Başbakan’ın atacağı barış adımlarını ben ve partimiz destekliyorum.”

Adli kontrol kapsamında tahliyesine karar verilen Hanım Onur’a yurt dışına çıkış yasağı getirilirken, haftada bir gün bulunduğu yerde polis merkezine giderek imza vermesi, çocuklarının tedavisi için gittiği yerde de imza vermesi kararlaştırıldı.

Hanım Onur, Dicle Mahallesi’ndeki evinin girişinde akrabaları ve çok sayıdaki vatandaş tarafından zılgıtlar eşliğinde karşılandı. Onur, araçtan inerek lösemi hastası kızı Solin ile epilepsi hastası oğlu Mirhat’a gözyaşları içinde sarıldı.

Çocukların annelerine sarılması sırasında duygusal anlar yaşandı. Annelerine kavuşan Solin ile Mirhat’ın ise heyecan ve sevinçten konuşmakta güçlük çektikleri görüldü. Onur, daha sonra çocukları ve yakınları ile evine geçti.

Hanım Onur’un avukatı Canan Atabay, Onur’un lösemi hastası 5 yaşındaki kızı Solin ile epilepsi hastası 9 yaşındaki oğlu Mirhat’ın sağlık durumunu gerekçe göstererek, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak tahliye talebinde bulunmuş, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin adli kontrol uygulaması ile Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilmişti

(CnnTürkT24, Ntvmsnbc)

 

 

Kuzey Kore, Dünyaya nükleer deneme ile meydan okudu

0

Kuzey Kore’de nükleer reaktörlerin bulunduğu bölgede 4,9 ila 5,0 şiddetinde orta ölçekli bir deprem meydana geldi. Güney Koreli uzmanlar, depremin nükleer deneme sebebiyle gerçekleştiğini belirtirken, bir süre sonra Kuzey Kore televizyonundan yapılan açıklamada, yer altı tesislerinde gerçekleştirilen 3. nükleer denemenin başarıyla sonuçlandığı belirtildi.

Kuzey Kore Devlet Televizyonu nükleer denemenin başarı ile sonuçlandığını açıkladı

Kuzey Kore, üçüncü nükleer denemesini başarılı şekilde gerçekleştirdiğini duyurdu. Kuzey Kore haber ajansı, son denemede patlayıcı gücü daha fazla olan ancak küçük bir cihazın kullanıldığını belirtti. Kuzey Kore nükleer denemesinin başarılı bir şekilide gerçekleştiğini de açıkladı.

Kuzey Kore tarafından yapılan açıklamada nükleer denemenin Salı günü yapıldığını ve ‘düşmanca saldırılara karşı barışçıl tutumu sürdürmek maksatlı’ olduğu belirtildi.

Kuzey Kore tarafından gerçekleştirilen son nükleer denemede öncekilere göre çok daha güçlü bir nükleer başlığın kullanıldığı belirtildi ve kullanılan farklı malzemeler sayesinde çevreye zarar verilmediği iddia edildi. Nükleer reaktörlerin bulunduğu Kuzey Ham-Kyung bölgesine bağlı Pung-Kye köyünde orta büyüklükte bir sarsıntı şeklinde hissedilen patlamanın ardından, Güney Kore Savunma Bakanlığı, depremin sebebinin nükleer deneme olabileceğini duyurdu.  Birçok uzman sarsıntının bu nedenle meydana geldiğini belirtirken bir süre sonra Kuzey Kore’nin resmi açıklaması geldi.

Nükleer deneme Deprem sayesinde anlaşıldı

Nükleer deneme sırasında yaşanan deprem kameralara da yansıdı. 4.9 büyüklüğündeki deprem sırasında Güney Kore’de çekilen görüntüler de depremin şiddeti açıkça görülüyor.

http://www.youtube.com/watch?v=einVoq8W76Q&feature=player_embedded

Çin sismoloji yetkilileri, 4,9 şiddetindeki sarsıntının derinliğinin ‘sıfır’ kilometre olduğunu duyurdu. Bölgenin nükleer deneme alanı olduğunu belirten Güney Kore’den, ”Kuzey Kore’nin yeni bir nükleer deneme yaptığına inandıkları” açıklaması gelirken, Kuzey de kısa süre sonra bu iddiayı doğruladı.

Kuzay Kore 2006 ve 2009 yıllarında yaptığı nükleer denemelere bir yenisini daha ekledi. Bu, babasının ölümünün ardından geçen yılın kasım ayında liderlik koltuğuna geçen Kim Jong-Un’un ilk nükleer denemesi olarak da kayıtlara geçti.

Kilju kasabasında meydana gelen 4.9 büyüklüğünde deprem ve depremin derinliğinin ‘sıfır’ kilometre olarak açıklanamasının ardından elde geldi.

Şinhua ajansının Güney Kore kaynaklarına dayandırarak yaptığı haberde, bu depremin derinliğinin, “ülkenin üçüncü nükleer testini yaptığının potansiyel sinyali olduğu” kaydedildi.

Güney Kore ordusunun sınır ötesi potansiyel provokasyonlar için alarm durumuna geçtiği, Güney Koreli bir yetkilinin, “Kuzey Kore’nin nükleer deneme planına ilişkin ABD ve Çin’i uyardığı” bilgisi de haberde yer aldı.

(Agos, T24)

 

Küresel ısınma devam ediyor – Belkıs Gökbulut

Büyük kar fırtınaları, şiddetli yağışlar görüldüğünde küresel ısınmanın durduğu ile ilgili tartışmalar gündeme geliyor. Ancak küresel ısınma bu olayların tamamıyla bağdaşıyor; iklimdeki değişimler büyük fırtınaların, sellerin ve bazı bölgelerde yaşanan aşırı soğuk havaların yaşanmasını tetikliyor.

Küresel ısınma ile ilgili kanıtlara baktığımızda, bu konuda incelememiz gereken pek çok farklı işaret var. Bunlar doğal olarak hava sıcaklıkları ile görülmeye başlanır ancak daha kusursuz bir inceleme için mümkün olduğunca kapsamlı bakmak gerekiyor; karlanma miktarı, buzullardaki erime, kara ve deniz üzerindeki hava sıcaklıkları gibi. 2010 yılında yapılan bir çalışma bizlere 10 kilit işareti belirliyor.

Bu çalışmaya göre:

Isınan bir dünyada artması gerekenler:

  • Yüzeye yakın yerde( troposfer) hava sıcaklığı,
  • Nem,
  • Okyanuslar üzerindeki sıcaklık,
  • Deniz seviyesi,
  • Deniz yüzeyi sıcaklığı,
  • Kara üzerindeki sıcaklık,
  • Okyanuslardaki ısı

Isınan bir dünyada azalması gerekenler:

  • Deniz buzulları
  • Kar örtüsü
  • Kutuplardaki buzullar

Küresel çapta bu işaretlere bakıldığında; bunların tümü bize ısınan bir dünyada olduğumuzu kanıtlıyor.

İnsanların çoğuna- diğer etkenlerden ziyade- hava sıcaklığına bakarak dünyanın ne kadar ısındığı tahmininde bulunmak daha kolay geliyor. Fakat okyanusların dünyada çok fazla yer kaplaması, ısıyı tutma kapasitesi ve sıcaklık ölçümlerinde çok istikrarlı sonuçlar vermesi bakımından sıcaklık değişimlerini anlamak için büyük önem arz ettiğini unutmamak lazım.

Aşağıdaki grafikte 1962 yılından 2008’ e kadar dünyadaki toplam ısı içeriğindeki değişimler gösteriliyor. Mavi renk okyanuslardaki ısı değişimini, kırmızı olan ise kara, atmosfer ve buzullardaki ısı içeriğini simgeliyor. Grafikte tüm ısınma gidişatının yanı sıra, 1960’lı yıllardan bu yana okyanusların hızla ısındığını net bir şekilde fark edebiliyoruz.

Peki iddia edildiği gibi 1998-2005 yılları arasında küresel ısınma durdu mu?

Bu tarihlerde dünyanın soğuduğu doğru değil. Uzun dönemdeki hava tahminlerini yok saysak bile farklı pek çok kayıt 2005 yılının 1998 yılından daha sıcak olduğunu gösteriyor. Dahası, küresel olarak en sıcak 12 aylık periyot 2009’un Haziran ayından 2010’un Mayıs ayına kadar olan dönemdir.

Bir yerlerde yapılmış sıcaklık kayıtları sıcaklıkta azalma göstermiş olsaydı bile bu gidişatı anlayabilmemiz için çok fazla bir şey ifade etmezdi, çünkü önemli olan küresel olarak tüm bu sıcaklık kayıtlarının ortalamasıdır.

Ayrıca, iklim değişikliği söz konusu olduğunda tüm değişkenleri göz önünde bulundurmamız icap eder. Okyanus akıntıları, güneş lekeleri ve volkanik patlamalar gibi farklı etkenleri bir arada değerlendirmemiz gerekir. Fakat atmosfere saldığımız sera gazlarının etkisinin yanında tüm bu değişkenlerin etkisi oldukça azdır. Yapılan araştırmalara göre küresel sıcaklık 1998 yılından 2010 yılına kadar her on yılda 0.163°C artmıştır. Bu da söz konusu iddianın doğru olmadığının açık bir kanıtıdır.

2011 yılında Grant Foster ve Stefan Rahmstorf ’un birlikte 5 farklı veri seti (GISS, NCDC, HadCRU, UAH, and RSS) nin ortalamasını alarak yaptığı çalışmada  okyanus akıntıları, güneş lekeleri ve volkanik patlamalar gibi temel etkenler çıkarılarak küresel ısınmaya insan kaynaklı sera gazlarının etkisi tespit edilmeye çalışıldı. Elde edilen sonuçlarda ise sadece sera etkisinden dolayı sıcaklığın  1998 yılından 2010 yılına kadar her on yılda 0.155°C  artış gösterdiği tespit edildi.

Aşağıda yapılan çalışma sonucunda elde edilen grafik var. Burada yıllara göre sera gazlarındaki artıştan  dolayı sıcaklığın nasıl değiştiğini kolayca görebiliyoruz

Özetle, dünyanın ısındığını ya da soğuduğunu söyleyebilmemiz için uzun dönemdeki gidişatı incelememiz gerekir. İklimi etkileyen pek çok faktör vardır, bu nedenle bazı yıllar diğerlerine göre daha sıcak veya daha soğuk olabilir. Sadece bu yıllara bakarak veya belirli bir bölgede yapılmış sıcaklık ölçümlerine dayanarak dünyanın ısındığını ya da soğuduğunu söyleyemeyiz. Onlarca veya çok daha uzun süreli yıllara bakıldığında, veriler bize küresel ısınmanın uzun süredir devam etmekte olduğunu gösteriyor. Ayrıca 1998’den önceki veya sonraki periyotların bu sürece dahil olmadığını gösteren hiçbir işaret yok. Tüm bunların yanı sıra, yapılan çalışmalarla diğer etkenler çıkarıldığında dahi dünyanın sıcaklığının sadece sera gazlarından dolayı son 30 yılda geçirdiği artış gözler önüne serilmiştir. Tamamen insan kaynaklı gerçekleşen küresel ısınmanın mevcut sera gazları azaltılmadığı takdirde duracağı ya da dünyanın yeniden soğumaya başlayacağına dair hiçbir işaret yoktur.

 

Belkıs Gökbulut

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu