Ana Sayfa Blog Sayfa 4422

Ankara BEBDA “Bedirhan Bey ve Nasturi Katliamı” ile devam ediyor

Yeşiller/Sol, Bilgiye Erişim ve Birlikte Değerlendirme Atölyeleri (BEBDA) Ankara Çalışılma Grubu’nun “Bir Zamanlar Anadolu’da” dizisi Ahmet Kardam ile devam ediyor.

Bedirhan Bey ve Nasturi Katliamı başlığıyla 16 Şubat Cumartesi saat 15.00′te başlayacak olan BEBDA’ya Tayfa Kitap-Kafe ev sahipliği yapacak.

Yer: Tayfa Kitap-Kafe (Selanik Caddesi No:82/32)
Tarih: 16 Şubat Cumartesi – 15.00

FARC ile çatışmada en az 7 Kolombiya askeri öldü

0

Kolombiya’da ülkenin en büyük isyancı grubu FARC ile ordu birlikleri arasında çıkan çatışmada en az yedi askerin öldüğü, beşinin ise yaralandığı bildiriliyor.

Çatışma, ülkenin güneyindeki Caqueta vilayetinde kırsal bir bölgede meydana geldi.

İsyancılar ile hükümet temsilcilerinin yaklaşık 50 yıllık çatışmalarını sona erdirmek için barış görüşmeleri yürüttüğü bir dönemde taraflar arasında çatışmalar da devam ediyor.

Müzakerelerin başlamasıyla birlikte tek taraflı ateşkes ilan eden Kolombiya Devrimci Silahlı Güçler (FARC), geçen ay ateşkesi sona erdirmişti.

Kolombiya ordusu, San Antonio de Getucha köyüne bir isyancı saldırısı olacağının bilgisini edindiklerini belirtti.

Ordudan yapılan açıklamada, saldırıyı engellemek için düzenlenen askeri operasyon sırasında çatışma yaşandığı belirtildi.

Açıklamada, “ordu birliklerinin FARC’ın güneydeki komando birliklerinin derinliklerine sızdıkları da belirtildi.

Kolombiya ordusu, isyancıların kayıplarının netleştirilemediğini de belirtti.

Kolombiya ordusu, müzakerelerle birlikte ateşkes ilan etmeye yanaşmamış, FARC’a karşı operasyonların ancak, barış anlaşmasına ulaşılmasıyla birlikte durdurulacağını duyurmuştu.

Barış görüşmeleri, Kolombiya’da 600 bin kişinin ölümüne yol açtığı tahmin edilen 50 yıllık silahlı çatışmalara son vermeyi hedefliyor.

FARC’ın ateşkese son verdiğini duyurduğu açıklamasında, ateşkes süresince saldırıda bulunmadıkları, ordunun maruz kalmış olabileceği kayıpların ise savunma amaçlı saldırılardan kaynaklandığını ifade etmişti.

(BBC)

Can çekişen Şahin Öner’i, karakola götürüp parmak izini almışlar

Diyarbakır’daki gösteride ölen 19 yaşındaki Şahin Öner’in, ağır yaralı halde, polisler tarafından Emniyet’e götürüp parmak izini aldığı ortaya çıktı.

Diyarbakır’da, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanışının yıldönümü olan 15 Şubat’ı protesto etmek için haftasonu yapılan gösteride, Şahin Öner adlı 19 yaşındaki gencin, polise atmak istediği bombanın elinde patlması sonucu yaşamını yitirdiği iddia edilmişti. Vali ve emniyetin yaptığı açıklamaya göre, bomba patlaması sonucu yaşamını yitirdiği öne sürülen Öner’i öldüren bombanın değil, ezilme sonucu öldüğü otopsi raporu ile ortaya çıktı.

 

‘Karakola götürdük’

 

Taraf Gazetesi’nden Bahar Kılıçgedik’in yaptığı habere göre, Öner’in ölümünden bir gün sonra TMK 10. Madde ile görevli savcı, olay yerinde incelemelerde bulundu. Olaya katılan polis memurlarının savcıya verdiği ifadelerde olayın nasıl meydana geldiği detaylı bir şekilde anlatıldı. 294…sicil nolu polis memurunun savcıya olay anına ilişkin verdiği bilgiler şöyle: “Pazar akşamı zırhlı araçla olay yerine geldik. Gruba dağılmalarına yönelik ikazda bulunduk. Bunun üzerine yoğun molotoflu saldırıya maruz kaldık. Bunun üzerine gruba müdahale ettik. 75 ve 45 plakalı zırhlı araçlarla 26. Sokak’a girdik. Sokak dumanla kaplıydı. Sokakta 10- 15 metre ilerleyince yerde bir kişinin yattığını gördük. Bu sırada 75 plakalı zırhlı araç bizden 30 metre kadar aşağıdaydı, araçtan indik ve yerde yatan şahsın yanına gittik. Doğrultmaya çalıştık, bu sırada şahıs konuşmuyor, ses çıkarıyordu. Bu kişiyi hemen kendi zırhlı aracımıza bindirip Şehitlik Polis Merkezi’ne götürdük. Yaralı şahıs burada ambulansa bindirilerek hastaneye götürüldü.”

‘Ateş ettik, vuruldu’

Diyarbakır’da geçen aralık ayında cezaevinden izinli olarak çıkan Özgür Arda, evinin önünde sırtından vurularak öldürülmüştü. Polis telsizinden “Kaçan şahıs ateş etti biz de ateş ettik vuruldu” anonsu geçilmesinin ardından Arda’nın öldürüldüğü anlaşılmıştı. Arda’nın ölümünden sorumlu iki polis ise, “Adam öldürmeye tam teşebbüs” suçundan sevk edildikleri mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin verdiği otopsi raporunda da Arda’nın ölüm nedeni, “Sırtından giren mermi çekirdeğinin kalp damarını parçalaması” olarak gösterilmişti.

 

Peru’da 5000 yıllık tapınak bulundu

Peru’nun batı sahilinde 5000 yıllık bir tapınak bulundu. Yapı ana piramide kısa bir yolla bağlanıyor ve merkezinde bir ocak bulunuyor. Çalışmalar sırasında yapıyı keşfeden arkeologlar, 50 metrekarelik taş yapıda o dönemde yakılan ateşle din adamlarının tanrılarıyla haberleştiklerini söyledi.

Bulgunun seramik dönem öncesi olan MÖ 3500-1800 yıllarındaki toplumların benzer özelliklere sahip olduklarını gösterdiği belirtilirken, uzun yıllar önce bulunan ana piramidin yanındaki söz konusu yapının varlığını kum ve kayaların gizlediği anlaşıldı.

Arkeologlardan Marco Guillen yapının ortasındaki şekillenme hakkında “Dinlerinin ana ekseninde ateş bulunuyordu; yapının merkezinde ateş yakılıyor; din adamları bu sayede tanrı ile bağlantıya geçebiliyordu.” şeklinde konuştu.

Kültür Bakanı Yardımcısı Rafael Varon ise, “Bulgunun, Lima çevresindeki geniş bir bölgenin And medeniyetlerinin merkezi olduğu düşüncesini desteklediğini” söyledi.

(BBC)

 

Güney Afrikalı ampute yıldız Oscar Pistorius ‘kız arkadaşını vurdu’

Güney Afrika’da yerel medya, 2012 Londra Olimpiyatları’nda da yarışan ampute atlet Oscar Pistorius’un, kız arkadaşını ”silahla öldürdüğü” iddiasıyla polis tarafından sorguya alındığını duyurdu.

Polis yetkililerinden Sarah Mcira ” başından ve omzundan yaralanan bir kadının olay yerinde hayatını kaybettiğini” kaydederken, olayın nasıl meydana geldiği konusunda ayrıntı verilmedi, ancak Pistorius’un kız arkadaşını ”hırsız sanıp ateş etmiş olabileceği” yolunda da bilgiler var.

26 yaşındaki Pistorius, dünyada suç oranlarının en yüksek olduğu ülkelerden ve çoğu kişi kendilerini koruyabilmek için evlerinde silah bulunduruyor.

Londra Olimpiyatları’nda engelli olduğu halde engelsiz sporcularla yarışan ilk sporcu olan Oscar Pistorius, 400 metre yarışlarında yarı finale kadar yükselmişti.

 

Ampute atlet Pistorious kız arkadaşını öldürmekten gözaltına alındı

Olimpiyatlarda yarışan ilk ampute atlet olarak tarihe geçen Güney Afrikalı Oscar Pistorius’un kız arkadaşını silahla vurarak öldürmekten gözaltına alındığı bildirildi. Yerel medyadan gelen ilk haberelere göre Pistorius’un, kız arkadaşını hırsız sanarak öldürdüğü tahmin ediliyor.

Güney Afrikalı ampute atlet Oscar Pistorius’un Güney Afrika’nın Pretoria kentindeki evinde tüm dünyada sevgililer günü olarak bilinen 14 Şubat sabahı saat 04.00 sıralarında silah sesleri yükseldi. Johannesburg’s Talk Radio 702’nin aktardığına göre Pisatorious’un kız arkadaşı başından ve kolundan vurulmuş halde bulundu.

Güney Afrika polisi de 26 yaşındaki atletin evinde gerçekleşen öldürme olayı ile ilgili gözaltına alındığı bilgisini doğruladı. Polis sözcüsünün Reuters’e ilettiğine göre Pistorious’un sevgilisi evde ölü bulundu ancak polis bunun dışında bir bilgi de vermedi.

Pistorious’un yaşadığı ve dünyanın suç oranı en yüksek kentlerinden Pretoria’da ev sahipleri genellikle silah taşımaları ile biliniyor.

Güney Afrikalı atlet Oscar Pistorius, olimpiyat oyunlarına katılan ilk ampute atlet olarak tarihe geçmişti.

Karbon fiber takma bacaklarla yarışan Pistorius, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda 400 metrede yarı final koşmayı başarmıştı.

(The Guardian, Yeşil GazeteNtvmsnbc)

Son 50 yılın en büyük altın alımı

Dünya merkez bankaları geçtiğimiz yıl yaklaşık son 50 yılın en büyük altın alımını gerçekleştirdi.

Dünya Altın Konseyi (WGC) rakamlarına göre dünya merkez bankaları 2012 yılında 1964’ten bu yana en büyük altın alımını yaptı.

Rezervlerinde çeşitliliğe gitmek isteyen merkez bankaları, geçtiğimiz yıl içerisinde toplam 534.6 ton altın alımı yaptı. Altın alan bankalar arasında Rusya, Brezilya ve Irak merkez bankaları başı çekti.

Dünya merkez bankaları tarafından alınan altın, 2012’de dünyadaki toplam altın talebinin yüzde 12’sini oluşturdu. Bu oran, 2011’de yüzde 10 seviyesindeydi.

WGC, yayımladığı raporda, “Gelişmekte olan ekonomilerin aktif olarak altın rezervlerini artırdıkları gözlenmekte. Euro ve dolar cinsindeki varlıklar artış gösterdikçe, rezervleri çeşitlendirme ihtiyacı da artıyor” dendi.

Dünya merkez bankaları 2009’un ikinci çeyreğinden bu yana net altın alıcısı konumuna geçmiş durumdalar. O günden bu zamana kadar bankaların rezervlerine 1.100 ton altın eklediği belirtiliyor.

 

 

Türkoğlu’nda doping

0

NBA’de forma giyen basketbolcu Hidayet Türkoğlu doping yaptığı gerekçesiyle 20 maç ceza aldı.

Amerikan Ulusal Basketbol Ligi’nde (NBA) forma giyen basketbolcu Hidayet Türkoğlu’nun doping yaptığı gerekçesiyle 20 maç ceza aldığı bildirildi.

NBA’in resmi internet sitesinde yer alan açıklamada, Orlando Magic’de forma giyen Türkoğlu’nun “methenolone” yasaklı maddesini kullandığının tespit edildiği ve 20 maç ceza aldığı kaydedildi.

Türkoğlu’nun cezasının bu gece takımı Orlando Magic’in Atlanta Hawks ile yonayacağı maçtan itibaren başlayacağı belirtildi.

Yeşiller/Sol, “Herkesi barışa ve Eylisli’ye destek olmaya çağırıyoruz”

Azerbaycan ana muhalefet partisi Başkanı Hacıyev’in, Ekrem Eylisli’nin kulağını kesene para ödülü vereceğini duyurmasının ardından Yeşiller ve Sol Gelecek yazar için kamuoyuna çağrıda bulundu.

Cezayir Toplantı Salonu’nda düzenlenen basın toplantısına yazar Ragıp Zarakolu, Azeri Şair Suna Araslı, Eski Milletvekili Ufuk Uras ve Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi Mustafa Köz’ün katıldı. İlk olarak söz alan Ragıp Zarakolu, “Azerbaycan’a bu ırkçılık zehiri buradan gitti” diyerek Ekrem Eylisli’ye yönelik gerçekleştirilen ırkçı saldırılara tepki gösterdi.

Eylisli’ye yönelik gerçekleştirilen saldırıları insanlık ayıbı olarak nitelendiren Zarakolu, “Oraya faşistleri biz gönderdik. Dolayısıyla yaşanan saldırılara dur demek bizlerin görevidir” diye konuştu. Zarakolu’nun ardından konuşan Suna Araslı ise, Eylisli’ye “vatan haini” diyerek saldıranlara, “Vatan haini olmak insanlık haini olmaktan iyidir” diyerek tepki gösterdi. Araslı, Eylisli’nin can güvenliğinin olmadığını ve Cuma günü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’ne başvuracaklarını dile getirerek, “Eylisli’nin can güvenliğinin sağlanması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Elyisli için imza kampanyası başlatılacak

Mustafa Köz ise, “Yaşananları insanın ne aklı alıyor ne de vicdanı” diyerek, “Yaşanılan sorunların barış ile aşılmasını isteyen bir yazarın kapısına Azeri halkını yığmak hiçbir vicdanla açıklanamaz” dedi. Bunun yalnızca Eylisli’nin değil tüm insanların ortak sorunu olduğunu vurgulayan Köz, Türkiye Yazarlar Sendikası olarak bu meselenin takipçisi olacaklarını söyledi.

Konuşmaların ardından basın açıklamasını okuyan Aydın Engin, Azeri ve Ermeni halkların bir arada yaşaması için mücadele veren Eylisli’nin yaşamının tehdit altında olduğunu söyledi. “Aliyev rejiminden işaret alan ırkçılar harekete geçiyor” diyen Engin, “Hrant için, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ diyenler Eylisli’nin evinin önünde, ‘baltanı kap gel’ diye çığlık atıyorlar. Çağırdıkları insan ise Gurgen Makaryan adlı Ermeni subayı uykusunda balta ile başını keserek öldüren Azeri subay Seferov’dan başkası değil. Başka bir vekil Eylisli’nin kulağını getirene 10 bin manat ödül vereceğini söylüyor” dedi. Engin, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak Eylisli için imza kampanyası başlatacaklarını belirterek, “Herkesi barışa ve Eylisli’ye destek olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.

Eylisli toplumsal linç ile karşı karşıya

Geçen yıl bir Rus dergisinde yayımlanan ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra meydana gelen isyanlar sırasında Azerilerin Ermenilere uyguladığı şiddeti konu alan “Taştan Rüyalar” adlı öyküsünde Ermenilere arka çıktığı gerekçesiyle ülkesinde “aforoz” edilen Azeri yazar Ekrem Eylisli  geçtiğimiz günlerde Azeri yönetiminin hışmına uğrayan Eylisli, Yazarlar Birliği’nden çıkartılmış ve emekli maaşı kesilmiş, oğlu ve eşi de işlerinden ayrılmak zorunda bırakılmıştı.

(T24, Yeşil GazeteDİHAYüksekova Haber)

Otomobilleri bekleyen kaçınılmaz gerçekler – Büşra Deler

Küresel iklim değişikliği ve sera gazı salımı konusuna değinildiği zaman, akla gelen ilk sorulardan biri otomobillerin gelecekteki akıbetinin ne olacağıdır. Otomobiller sera gazı salımının en büyük kaynağı olmasa da hava, deniz, demir yolu ve kara ulaşımını beraber düşündüğümüzde, sera gazı salımında %30’a yakın bir payı vardır.

1990’larda ulaşım sektörü altın çağını yaşadı aynı zamanda da sanayi devrimiyle karbondioksit emisyonu bu yıllarda yükseliş göstermeye başladı. Geçen 23 yılda gelinen son noktaya bakacak olursak, dünyadaki petrol rezervlerinin önemli bir kısmını çoktan tükettik. Yine de Birleşmiş Milletlerin 2025 yılı tahminlerine göre, ulaşım kaynaklı sera gazı salımı %40 artacak. Bu senaryo ile beraber düşünülmesi gereken diğer bir konu ise araç sayısındaki artışa bağlı petrol ve LPG ihtiyacının ne olacağıdır. Dünyanın hızla artan nüfusunu da göz önünde bulundurursak, ulaşım sektörünün nasıl bir çıkmaza girdiğini açıkça görebiliriz.

Artan yakıt ve araç ihtiyacına alternatif çözümler bulunabilir. Her şeyden önce aynı hatalara düşmemek için yenilenebilir enerji ile çalışan motorlu araçlar dizayn edilmelidir. Şunu söylemek gerekir ki günümüzde otomobil markaları alternatif enerji kaynakları ile çalışan, çevre dostu araçlar üretmeye başlamıştır bile. Fakat bu araçları kullanmak isteyen bir avuç duyarlı insanı bekleyen problemlerin başlıca iki tanesi şu şekildedir;

–       Alternatif enerji kaynaklı çalışan araçların vergilerinin muadillerine göre ya daha yüksek ya da en azından aynı olması,

–       Yakıt ve enerji alım istasyonlarının sınırlı olması (Bu durum yumurta tavuk olayından farksızdır.) Bu tarz araçların kullanımı çok az olduğu için dolum istasyonları da o denli azdır ve istasyon sayısının az olması da tercih edilmeme sebebi olmaktadır.

Alternatif enerji kaynaklı araçlar; metanol, etanol, doğal gaz ve elektrikle çalışan hibrit araçlar olarak 4 farklı sınıfta sıralanabilir. Bu gruplandırmaların içinde en kullanışlı olanı ise hibrit araçlardır. Çünkü enerji dolum istasyonları ile ilgili sorun bu araçlarda yoktur. E-hibrit araçların bataryaları evlerde dahil şarj edilebilir. Eğer bataryanın dolumunu sağlayan elektrik enerjisi, güneş veya rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmişse, bu araçların kullanımını arttırmak karbondioksit salımı konusunda tamamen çevre dostu bir girişim olacaktır. Fakat hibrit araçları insanlara cazip kılmayan bir diğer neden otomobil sektöründeki rekabettir. İnsanlar daima daha büyük, daha çok yakıt sarfiyatı yapan araçlar kullanmaya özendirilmektedir. Hibrit araç sektöründe ise seçenekler henüz kısıtlıdır.

Trafikteki özel araç sayısındaki artış her zaman dünyanın gündemindeki en hararetli tartışmalardan biri olmuştur. Bu durumun birincil sebebi, insanların otomobilleri ile aralarındaki özel bağdır. Ne yazık ki artık otomobil denilince akla sadece, “ulaşımı sağlayan araç” tanımı gelmiyor. Bireyin A ya da B otomobiline sahip olması sadece marka-model ayrımı olarak kalmamış, sahibinin hayat tarzı, sosyal statüleri ve saygınlık düzeyini belirleyen bir kimlik halini de almıştır. İnsanların otomobillere bu şekilde bakması, büyüyen hırslar ve egoların beraberinde büyüyen, daha çok yakıt sarfiyatı yapan arabalara sahip olma isteğini de getiriyor. Bütün bu hevesleri bir kenara bırakıp daha çevre dostu bir araç almak ise bireyin kendi için küçük ama gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak adına büyük bir adım olacaktır.

 

Büşra Deler

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu