Ana Sayfa Blog Sayfa 4417

Greenpeace Akdeniz; “Afşin-Elbistan’da acilen ölçüm yapılmalı”

Greenpeace Akdeniz, Pazar günü Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nin ikinci ünitesi Brüden trafolarında çıkan yangın sonrasında Termik Santral’de ölçüm yapılmasının elzem olduğu ile ilgili resmi sitesi üzerinden yazılı bir açıklama yayınladı.

17 Şubat Pazar günü Santralin 2nci ünitesinde Brüden hattının 61inci metresinde yakılmak üzere hazırlanan kömürler, saat 10.00 sıralarında kontrol dışı tutuşmuş, tonlarca kömür, dakikalar içinde yanmaya başlayınca, ortaya çıkan zehirli gazlar ve yoğun duman nedeniyle santral çalışanları bölgeyi terk etmişti.

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan

Açıklamada yangın sonrası konuyu değerlendirdiği belirtilen Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, ““Kömürün yakılması ile yüksek miktarlarda kükürt dioksit (SO2), azot oksitler (NOx), karbon monoksit (CO), Ozon (O3), hidrokarbonlar ve partikül maddeler (PM) açığa çıkar. Afşin-Elbistan’da dün meydana gelen yangında tonlarca kömürün yanması, bu gazların kontrolsüzce yayılmasına neden oldu” diyerek Baca gazı kükürt arıtma sistemi olmayan Afşin-Elbistan A Termik Santralinde öteden beri bölgeye radyoaktif ve kimyasal zehirli gazlar ve partikül madde salındığını ve halk sağlığının tehdit edildiğini belirtti.

Yangın sonrası belirsiz bir süre üretimine ara verilecek olan Afşin-Elbistan Termik Santrali’nde yapılması gerekenin bölgede oluşan kirliliğin acilen ölçülmesi olduğu belirtilen yazılı açıklamada “Afşin-Elbistan için planlanan 8000 mw kapasiteli yeni kömür santrali projesi yerine Türkiye hükümeti acilen yüksek rüzgar ve güneş potansiyeline sahip bölgelere bu yenilenebilir enerji kaynakları için teşvik vermeli” vurgusu ile de Türkiye’nin halk sağlığını sürekli tehdit altında tutan fosil yakıt kullanımı yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesinin önemli olduğu vurgulandı

(Yeşil Gazete)

 

Mehmet Öcalan İmralı’ya gitti

Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, ağabeyi ile görüşmek üzere İmralı Adası’na gitti.

Abdullah Öcalan ‘ın kardeşi Mehmet Öcalan, ağabeyi ile görüşmek için Gemlik’ten deniz yolu ile İmralı Adası’na gitti.

Sabah saatlerinde Gemlik’e gelen Mehmet Öcalan, Gemlik İlçe Jandarma Komutanlığı önünde yaklaşık 2 saat bekledi.

Öcalan’a, diğer mahkumlar Cumali Karsu’nun yakını Pervin Oduncu ve Şeyhmuz Poyraz’ın yakını Felek Cızlaşmak eşlik etti.

Mehmet Öcalan ve beraberindekiler, bir askerin haber vermesi üzerine araçtan inerek jandarma komutanlığına geçtiler.

Mehmet Öcalan ile diğer mahkumların yakınları Gemlik Jandarma Bölük Komutanlığı’nda yapılan kimlik kontrollerinin ardından, saat 10.30’da KEG römorkuyla İmralı’ya gitmek üzere yola çıktılar. Mehmet Öcalan’ın yanında kıyafet getirdiği dikkat çekti.

Mehmet Öcalan’ın, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda ağabeyi terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesi bekleniyor.

Mehmet Öcalan, 17 Kasım 2012’de de adaya giderek ağabeyi Abdullah Öcalan ile yüz yüze görüşmüştü. Kardeş Öcalan, aynı gün yaptığı yazılı açıklamada, Abdullah Öcalan’ın, cezaevlerindeki açlık grevi eylemlerine bir an önce son verilmesi çağrısında bulunduğunu belirtmişti.

Öcalan, son olarak 14 Ocak 2013’te adaya giderek ağabeyi ile görüşmüştü.

(Ajanslar)

‘Hizbullah 1000 militanla Suriye’de’

0

Suriye’de Esad rejimine destek veren Hizbullah militanları, Lübnan-Suriye sınırındaki bazı köylerin kontrolünü ele geçirmek için Suriyeli muhaliflerle çatışıyor. Hizbullah’ın 1000 militanı Suriye’ye gönderdiği iddia edildi.

Suriye’de birçok bölgede kontrolü muhaliflere kaptıran Esad rejiminin imdadına güneyde Hizbullah yetişti. Lübnan-Suriye sınırında bazı köylerin kontrolünü ele geçirmek amacıyla Hizbullah ile Suriyeli muhalifler arasında çatışma yaşanıyor. Hafta sonundan bu yana devam eden çatışmalarda 14 Hizbullah militanının öldürüldüğü iddia edildi.

Humus ve El Kuseyr’de bazı köylerin denetimini elinde tutan Hizbullah’la çatışan Suriyeli muhalifler, Lübnan’daki Hizbullah’ın Esad’a yardım etmek için Suriye’ye 1000 militan gönderdiğini ileri sürdü.

Sınırda 8 Suriye köyünün denetimini elinde tutan Hizbullah militanları diğer 3 köyün daha kontrolünü ele geçirmek isteyince çatışma çıktı. Çatışmada 5 Suriyeli muhalif ile 1 Hizbullah militanı öldü.

Hizbullah’ın El Kuseyr bölgesinde 3 köyün kontrolünü ele geçirmek için saldırı başlattığını belirten Özgür Suriye Ordusu sözcüsü Louay El Mokdad, çatışma altındaki köylerde bulunan sivillerden, bölgeyi terk etmelerini istedi.
Hizbullah’ın Suriyeli sivillere “ismi konulmamış bir savaş” ilan ettiğini ileri süren El Mokdad, Hizbullah’ın operasyonda bulunduğu bölgelerin Esad rejimi tarafından bombalanmadığına dikkat çekti.

ÇATIŞMAYI TETİKLEYEN NEDEN ŞATİRİ’NİN ÖLDÜRÜLMESİ

Hizbullah militanları ile Suriyeli muhalifler arasındaki çatışmalar, İran’ın Lübnan’daki İmar Kurumu Başkanı General Hisam Hoşnevis’in öldürülmesi sonrasında hız kazandı. “Hasan Şatiri” ismiyle de tanınan İranlı General Hisam Hoşnevis geçtiğimiz hafta Suriye’de öldürülmüştü.

SURİYE’DE ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

İran’ın Beyrut’taki büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, Hoşnevis’in Suriye’nin başkenti Şam’dan Beyrut’a giderken “silahlı teröristler”ce öldürüldüğü belirtilmişti. Hoşnevis’in İran Devrim Muhafızları ile ilişkili olduğu iddia ediliyor.

(Radikal)

İzmir Ödemiş’te kaybolan dağcı ölü bulundu

İzmir Ödemiş Dikdere mevkisinde çığ düşmesi sonucu kaybolan dağcı Erdem Tapul, ölü olarak bulundu.

İzmir Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliği’nin yanı sıra Erzurum’dan gelen çığ konusunda uzman ekip ve dağcılık kulüplerinden gönüllülerin katılımıyla sürdürülen arama çalışmalarında, çığ altında Erdem Tapul’un cesedine ulaşıldı.

Çığ altından çıkartılan Tapul’un cesedinin aşağıya indirilmesi bekleniyor.

Bozdağ’ın batı yakasında bulunan Dikdere mevkisinde 13 Şubat’ta saat 14.45 civarında çığ meydana gelmiş, Alpinist Dağcılık Kulübü üyesi 3 üniversite öğrencisi olaydan yara almadan kurtulmuştu.

Kaybolan aynı gruptaki dağcı Erdem Tapul için arama çalışması başlatılmıştı.

(sol.org.tr)

2013 NBA All-Star’da Batı Karması, Doğu Karması’nı 143-138 yendi

0

2013 NBA All-Star maçında Doğu Karması’nı 143-138’lik sonuçla deviren Batı Karması galibiyete uzandı. Karşılaşmanın En Değerli Oyuncusu ise Chris Paul oldu.

62. kez düzenlenen All-Star maçına Houston Rockets’ın sahası olan Toyota Center ev sahipliği yaptı.

İki ekibin de oyundan hiç kopmadığı maçta yıldız basketbolcular izleyenlere unutulmaz anlar yaşattı. Son iki All-Star maçını Doğu’ya geçit vermeyen Batı Karması, bu maçı da kazanmasını bildi. 20 sayı, 15 asistlik performansıyla Batı’dan Los Angeles Clippers’ın oyun kurucu Chris Paul, maçın MVP (En Değerli Oyuncusu) seçildi.

Maçın en skorer ismi Batı adına 30 sayı üreten Kevin Durant olurken, Blake Griffin 19, James Harden 15, Tony Parker 13, Russel Westbrook ise 14 sayıyla maçı tamamladı. Dört kez bu organizasyonun MVP’si olan Kobe Bryant ise 9 sayı, 8 asistle mücadele verdi. Lakers’ın yıldızının LeBron James’e yaptığı iki blok ise hafızalara kazındı.

Doğu adına ise Carmelo Anthony 26, Dwyane Wade 21, LeBron James 19 ile maçı tamamladı.

Önümüzdeki yıl ki All-Star organizasyonları New Orleans’ta yapılacak.

Ekvador’da zafer Correa’nın

0

Latin Amerika’nın solcu liderlerinden biri daha iktidarını güvence altına aldı. Ekvador’da görevdeki Devlet Başkanı Rafael Correa rakiplerini büyük bir hezimete uğratttı.

İlk sonuçlara göre Rafael Correa oyların yaklaşık yüzde 56’sını aldı. ABD’de ekonomi eğitimi almış olan 49 yaşındaki Correa’nın en yakın rakibi Guillermo Lasso’ya verilen destek yüzde 24’te kaldı. Lasso seçim yenilgisini kabul etti. Correa zaferinin kesinleşmesinden sonra başkanlık sarayı önünde toplanan taraftarlarına seslendi. “Bu zafer size aittir” diyen Correa, “tarih yazacaklarını” söyledi.

Devlet başkanlığı koltuğuna 2007 yılında oturan Rafael Correa’nın görevdeki ilk döneminin sona erme tarihi 15 Ocak 2011 iken yeni anayasa seçimleri 26 Nisan 2009’a çekmiş, bu tarihteki seçimde oyların yaklaşık yüzde 60’ını alarak görevini sürdürmeye hak kazanan Correa’nın 2013’te bir kez daha devlet başkanlığına aday olma yolu açılmıştı.

Ekonomi ve sosyal politikaları Correa’ya özellikle alt gelir gruplarının desteğini sağlamış, Ekvador’un 2007’den önceki 10 yıl içinde 7 devlet başkanı eskitmesi de Correa döneminin ülkeye istikrar getirdiği değerlendirmelerine temel hazırlamıştı.

(DW)

Fazıl Say’ın davasına Almanya’dan tepki

Piyanist ve besteci Fazıl Say hakkında dinî değerleri aşağıladığı gerekçesiyle açılan davaya bugün devam ediliyor. Dava Almanya’da da tepki topladı.

Piyanist ve besteci Fazıl Say’a karşı dinî değerleri tahkir ettiği gerekçesiyle açılan dava, Almanya’da da yakından takip ediliyor. Zira Fazıl Say, Almanya’nın farklı kentlerinde verdiği çeşitli konserler ile ülkede yakından tanınan Türk sanatçıları arasında bulunuyor. Ekim ayında yapılan davanın ilk duruşması Alman basınında geniş bir şekilde yer aldı. Alman siyasetçilerden de Fazıl Say’a destek geldi.

“Bu binlerce kişiye açılan bir dava”

Federal Alman Meclisi’nde grubu bulunan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Sol Parti’den 102 milletvekili Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a açık bir mektup göndererek, Fazıl Say’a dava açılması nedeniyle duydukları endişeyi dile getirdi. Muhalefetteki Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen’in girişimi ile ekim ayında gönderilen mektupta, dava sanatsal özgürlüğe indirilen bir darbe olarak nitelendirildi.

Ekim ayındaki ilk duruşmayı İstanbul’da yerinde takip eden Dağdelen, Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne yaptığı açıklamada, davanın saçma olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki gerçek şu ki, eleştiren ve muhalif olan güçlere karşı müthiş derecede bir politika uygulanmakta, bir baskı politikası uygulanmakta Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ait olan hukuk tarafından da, adalet tarafından da…”

Dağdelen, bu çerçevede Fazıl Say hakkında açılan davanın aslında binlerce insana karşı açılmış bir dava anlamına geldiğini ifade etti. Dağdelen, şunları söyledi: “Sadece Fazıl Say’a karşı açılmış bir dava değil. Bu davada şöyle bir mesaj verilmek isteniyor; bizim politikamıza, bizim yasalarımıza, bizim çerçevemize karşı çıkmak isteyen gazetecileri, sendikacıları, sanatçıları, politikacıları, Kürt politikacılara karşı biz şöyle bir baskı uygularız diye. Dolayısıyla, Fazıl Say’a açılmış bir dava, basın özgürlüğüne karşıdır, ifade özgürlüğüne karşıdır.”

“Asıl neden Say’ın muhalif olması”

Berlin’de yaşayan besteci ve bağlama virtüözü Taner Akyol da, bir sanatçı ve Fazıl Say’ın dostu olarak davayı yakından takip ediyor. Akyol, Fazıl Say’ın Twitter üzerinden paylaştığı iletilerin, hakkında dava açılması için bahane edildiği görüşünde. “Asıl sebebin muhalifliği olduğunu düşünüyorum” diyen Akyol, sözlerine şöyle devam etti: “Fazıl Say’ın şu andaki yönetime karşı muhalif bir tutumu, duruşu var. Her fırsatta, her şekilde, sosyal medya üzerinden eleştiriyor. Yani mesele aslında dini eleştirmesi ya da o Twitt meselesi değil. Mesele özünde, Fazıl Say’a böyle bir sopa göstererek, aslında Fazıl Say gibi düşünen ama onun kadar popüler olmayan, bir gün ayaklanma ya da karşı çıkma potansiyeline sahip kitleye sopa gösteriyorlar Fazıl Say üzerinden.”

Alman Müzik Konseyi’nden tepki

Alman Müzik Konseyi de, Twitter üzerinde yazmış olduğu bir mesaj nedeniyle Fazıl Say’ın yargılanmasına tepki gösterdi. Konsey’den yapılan yazılı açıklamada, Fazıl Say’a karşı açılan davanın kaygıyla izlendiği belirtilerek, ifade özgürlüğünün önemine vurgu yapıldı. Fazıl Say’ın Twitter üzerinden yazdığı mesajın “abartılmaması” gerektiğini ifade eden Konsey Başkanı Prof. Martin Maria Krüger,  Fazıl Say hakkında açılan davanın orantısız bir yaklaşım olduğunu kaydetti. “Eğer bir kişi İslam ile bir din olarak doğrudan alay etse ve İslam’a saldırsa, durum farklı olurdu. Ama bu davada böyle bir durum söz konusu değil. Bu nedenle de, kuşkusuz İslam’a bir din olarak hakaret etme amacı gütmeyen biri hakkında dava açılmasını orantısız buluyoruz.”

Neden dava açıldı?

Fazıl Say, geçen yıl nisan ayında sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden ünlü Acem şair Ömer Hayyam’a ait olduğu belirtilen bir dörtlüğü aktarması ve Müslümanlığa ilişkin bazı mesajları yüzünden tepki toplamış ve hakkında dava açılmıştı. Ekim ayında yapılan ilk duruşmada Fazıl Say, “yazmış olduğum hiçbir yazıda, kullandığım hiçbir ifadede hakaret, aşağılama amacım yoktur” sözleri ile suçlamaları reddetmişti. Say, 18 aya kadar hapis cezası istemi ile yargılanıyor.

(DW)

 

Rosatom: “Akkuyu’da inşaat 2015’e kaldı”

Bu yıl başlaması beklenen Akkuyu nükleer santralinin inşaatı Rosatom tarafından yapılan açıklamaya göre 2015’e ertelendi. Ancak santralin planlandığı gibi 2020’de devreye girmesinin beklendiği iddia ediliyor.

Hükümetin Türkiye’nin ilk nükleer santralini Mersin Akkuyu’da yapması için anlaştığı Rusya’ya ait devlet nükleer enerji şirketi Rosatom Genel Müdür Yardımcısı Kirill Komarov, Akkuyu Nükleer Santrali için sismik çalışmaların tamamlandığını açıkladı. Komarov, inşaat için ise 2015’i takvim olarak verdi. Daha önce yapılan açıklamalarda inşaatın bu yıl başlayacağı belirtilmişti.

Projenin finansmanı için yerli bankalarla görüşme ihtiyacı olmadığını kaydeden Komarov, “Projenin finansmanını Rusya sağlayacak. İleride kredi bazlı çalışabiliriz ve Türk bankalarla da görüşebiliriz” dedi.

(Reuters, Enerjitr.com)

 

BBC’den bir günlük grev açıklaması

BBC çalışanları işten çıkarmalara karşı uyarı amacıyla 18 Şubat Pazartesi günü bir günlük grev yapıyor. Greve BBC Türkçe Servisi’nin de katılacağı açıklandı. Sosyal Medya üzerinden yapılan açıklamada BBC Türkçe de bugün sayfa güncellenmeyecek, tv programları yapılmayacak. Bina önünde de grevde olunacak. Grev ile ilgili sosyal medya üzerinden atılacak mesajlarda ise #bbcgrevde #bbcstrike hashtagleri kullanılacak.


İngiltere’de Ulusal Gazeteciler Sendikası NUJ, BBC yönetiminin işten çıkarmaları sona erdirmemesi ve kadroları kapatılanlara başka birimlerde iş olanağı yaratılmaması durumunda ülke genelinde iş bırakılacağını duyurmuş; taraflar arasında anlaşmazlık nedeniyle Cuma günü iş yavaşlatma eylemi yapılmıştı.

“NUJ’in böyle bir eyleme başvurmayı seçmesinin hayal kırıklığı yarattığını” söyleyen BBC yönetimi, haber programlarında yaşanacak aksaklıklar konusunda tahminde bulunulmayacağını belirtti.

BBC, “kaliteye öncelik verilmesini öngördüğünü” söylediği Delivering Quality First (DQF) programı çerçevesinde 2017 yılına kadar 2 bin kadroyu kapatıyor.

NUJ çalışanları da Noel tatilinden önce, DQF programıyla ilgili bir grev oylaması yapılmış; ‘grev’ ve ‘iş yavaşlatma’ eylemleri ezici çoğunlukla destek bulmuştu.

Sendika, BBC’nin İskoçya, Asian Network, Dünya Servisi ve İngiltere bürolarındaki birimlerde bazı kadroların kapatılacağını söylüyor.

(BBC, Yeşil Gazete)

 

 

Kıbrıs’ta kritik seçim

0

Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde muhafazakar aday Nikos Anastasiyades rakiplerine büyük fark yaptı ancak yüzde 50’in altında oy aldığı için ikinci tura kaldı.

Anastasiyades oyların yüzde 45.3’ünü alırken solcu rakibi  Stavros Malas yüzde 27, bağımsız aday Yorgo Lillikas ise yüzde 25 oranında oy toplayabildi.

Seçimin ikinci turu 24 Şubat’ta yapılacak.

Avukat olan 66 yaşındaki Anastasiyades, seçim kampanyasında ekonomik iflası önlemek için Avrupa Birliğiyle kemer sıkma önlemleri öngören bir kurtarma paketi müzakere etme sözü vermişti. Bağımsız aday Lillikas ise kurtarma paketine karşı çıkmış, Rum kesiminin doğal gaz reservlerini satarak iflastan kurtulabileceğini savunmuştu.

Seçim kampanyasında ekonomik kriz başlıca konu olurken Türk tarafıyla barış görüşmeleri siyasi gündemin arka sıralarında yeraldı.

Halen görevde bulunan Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofiyas yeniden aday  olmayacağını açıklamıştı.