Ana Sayfa Blog Sayfa 2475

İran: Uranyum zenginleştirmede anlaşma sınırını aştık

İran, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilip yaptırım kararı almasına karşı, 2015’te yaptırımların kaldırılması karşılığında kabul ettiği uranyum stok sınırını aştı. İran Dışişleri bu adımla birlikte “Kararımız geri döndürülebilir” açıklaması yaptı.

İran, ABD Başkanı Donald Trump’un tarihi nükleer anlaşmadan çekilip ekonomik yaptırımlar getirmesine tepki olarak, uranyum zenginleştirme oranlarına getirilen kısıtlamayı aştı. Tahran bu adımla, nükleer anlaşma kapsamında yaptırımların kaldırılması karşılığında verdiği uranyum kısıtlaması taahhüdüne uymamış olacak.

Tahran yönetimi haziran ortasında, uranyum zenginleştirme kısıtlamasını yaptırımların kaldırılması karşılığında kabul ettiklerini hatırlatmış ve nükleer anlaşmanın tarafı olan Avrupa ülkelerinin daha fazla adım atmaması halinde, 300 kilogramlık zenginleştirilmiş uranyum stok sınırını aşmaya başlayacaklarını duyurmuştu.

Dışişleri: Sınırı aştık, Avrupa ülkeleri tersine çevirebilir

İranlı kaynaklar bu sabah bu adımı hayata geçirdikleri bilgisini yabancı basına sızdırırken, nükleer anlaşmanın mimarlarından da biri sayılan İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif bu iddiayı resmen doğruladı. Zarif’in ofisinden yapılan açıklamada, 2015 tarihli anlaşmanın getirdiği 300 kilogramlık zenginleştirilmiş uranyum stok sınırının aşıldığı ilan edildi. Açıklamada, nükleer anlaşmanın tarafı olan Avrupa ülkelerine de çağrı yapıldı. İran Dışişleri, stok sınırını aşma kararının geri döndürülebilir olduğunu belirterek, Avrupa’ya nükleer anlaşmayı kurtarma çağrısı yaptı.

Öte yandan, Tahran yönetiminin nükleer anlaşmadaki taahhüdlerine uyup uymadığının denetmeni konumundaki Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun, şu an sahada bu sınırın aşılıp aşılmadığını tespit etmeye çalıştığı açıklandı.

 

17’inci Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali başlıyor

Oyunlar için ücretsiz davetiyeler belirtilen tiyatro gişelerinden temin edilecek

Bu yıl 17.’si düzenlenecek olan Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali bu yıl 1-14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek.

Selamiçeşme Özgürlük Parkı içerisindeki açık hava sahnesinde sergilenecek olan oyunlar için ücretsiz davetiyeler Caddebostan Kültür Merkezi, Kozyatağı Kültür Merkezi, Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi ve Süreyya Operası‘ndan temin edilebilecek.

Her akşam 21:00’da sergilenecek oyunların davetiyeleri, oyun gününde saat 14:00 itibariyle belirtilen sahne gişelerinden dağıtılmaya başlanacak.

Bu yılki program için tıklayın

 

Ergenekon davasında karar: Örgüt tespit edilemedi

Ergenekon davasında mahkeme “silahlı örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık” suçundan yargılanan sanıkların beraatına karar verdi. Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırıları faillerine ise ömür boyu hapis cezası verildi.

Yargıtay’ın bozma kararının ardından 235 sanık yönünden yapılan yeniden yargılama sonucu, Ergenekon davasında bugünkü 10. duruşmada karar açıklandı.İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 yıldır süren davada, “örgüt üyeliğiyle” suçlanan tüm sanıkların beraatına hükmetti.

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırıları failleri Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’na müebbet hapis, Danıştay saldırısını düzenleyen Alparslan Yıldırım‘a ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

Mahkeme Yargıtay kararına uydu

Bugünkü duruşmaya tutuklu sanık Alparslan Arslan ile başka suçlardan tutuklu sanıklar Erhan Timuroğlu ve Bedirhan Şinal katıldı. Başka suçtan tutuklu sanıklar Osman Yıldırım, Bora Ballı, Yüksel Dilsiz, Murat Çağlar, İsmail Sağır ve Tekin Irşi de tutuklu bulundukları cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

Duruşmada, eski milletvekili Emin Şirin, emekli Tuğamiral Alaattin Sevim, emekli Albay İlyas Çınar ve emekli Astsubay Oktay Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 30’u aşkın tutuksuz sanık da hazır bulundu.

Sanıkların son sözlerini aldıktan sonra öğleden sonraki oturumda kararını açıklayan mahkeme, tüm sanıkların “silahlı örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık” suçundan beraatına karar verdi.  Ergenekon davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Diğer sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır, “Anayasayı ihlal” suçundan müebbet hapisle cezalandırıldı.

Yargıtay kararının ardından süreç

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, “Ergenekon terör örgütünün” varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını esastan bozma gerekçesi yapmış; hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması gibi usul gerekçelerinin hepsini bozma nedeni saymıştı.

Davayla ilgili karar 5 Ağustos 2013’te verilmiş, Yargıtay kararı 21 Nisan 2016’da bozmuştu.

Davanın görüldüğü İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Haziran 2017 tarihli duruşmada, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına karar vererek, Ergenekon dava dosyasıyla daha önce birleştirilen internet andıcı, terörle mücadele eylem planı ve Danıştay saldırısı dosyalarının ana dosyadan ayrılarak başka esasa kaydedilmesine hükmetmişti.

Süreçte hayatını kaybeden 11 sanık ve Yargıtay’ın beraatlarına hükmedilmesini istediği 21 sanığın dosyasını ayıran heyet, 6 Temmuz 2017’de Ergenekon ana dava dosyasıyla birleştirilen 12 sanıklı Danıştay saldırısı dosyasıyla ilgili görevsizlik, ilk mahkemece beraat kararı verilen 21 sanıklı dosyayla ilgili beraat ve yargılama sürecinde hayatını kaybeden 11 sanıklı dosyayla ilgili de düşme kararları vermişti.

Düşme, ayırma ve beraat kararlarının ardından mahkeme heyetince dava, 229 sanık üzerinden görülmeye başlanmış ve 11 Eylül 2018’deki duruşmada verilen birleştirme kararlarıyla sanık sayısı 235’e çıkmıştı.

30 Kasım 2018 tarihli 7. duruşmada mütalaasını açıklayan savcılık ise Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı dava sanıklarının da aralarında bulunduğu 32 sanığa çeşitli oranlarda hapis cezası, 199 sanığa beraat, bir sanığa düşme, bir sanığa ayırma, bir sanığa suç duyurusu yapılması ve bir sanığa da herhangi bir karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etmişti.

Mütalaada, “Ergenekon silahlı terör örgütünün varlığının, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen ‘Ergenekon’ adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir” denilmişti.

Mahkeme de bugünkü kararıyla mütalaaya uymuş oldu.

Glastonbury Festivali çöpe boğuldu

Tek kullanımlık plastik kullanımının yasaklandığı, geri dönüştürülebilir kapların kullanılmasının teşvik edildiği, dünyanın en büyük açık hava festivali Glastonbury, dün ardında dev bir çöp dağı bırakarak sona erdi.

 

Dünyanın en büyük açık hava festivali Glastonbury, dün sona erdi.

İngiltere’nin Glastonbury şehrindeki 900 dönümlük Worthy Çiftliği’nde 26 Haziran’da başlayan ve beş gün süren festivalin ardından çöp dağları kaldı.

Tek kullanımlık plastik kullanımının yasaklandığı, geri dönüştürülebilir ve tekrar kullanılabilir kapların kullanılmasının teşvik edildiği festivalde, katılımcıların büyük bir kısmının yasağa uymadığı görüldü.

200 bin katılımcının beş gün boyunca kamp kurduğu, iklim değişikliği karşıtı ve çevre bilinci temasıyla gerçekleştirilen Glastonbury Festivali’nde plastik çöp yoğunluğu dikkat çekti.

Festival organizasyonunun resmi sosyal medya hesabından dün, katılımcılara ‘festival alanını hak ettiği şekilde bırakma’ çağrısı yapılarak, katılımcılardan çöplerini toplamaları istendi.

Binden fazla gönüllü, festivalden arta kalan çöpleri toplamak için seferber oldu.

Bazı katılımcıların, çöpün yanı sıra sandalye, çadır gibi kamp malzemelerini de festival alanında bırakmayı tercih ettiği görüldü.

2017’de yapılan festivalde bir milyondan fazla plastik şişede içecek satılırken, bu yılki festivalde sıfır plastik satışı yapıldı.

Kylie Minogue’dan Billie Eilish’e, Miley Cyrus’tan Janet Jackson’a, The Killers, Sean Paul, Liam Gallagher, Tom Odell’e kadar dünya çapında isimlerin sahne aldığı festival, geride renkli görüntüler bıraktı.

Biletlerin satışa çıktıktan 36 dakika sonra tükendiği festivalde katılımcıların birbirinden renkli kostümleri dikkat çekti.

 

Çizer Guillermo Mordillo hayata veda etti

1970’ler yaptığı illüstrasyonlarla adını duyuran Arjantinli çizer Guillermo Mordillo 87 yaşında hayatını kaybetti

Arjantinli çizer Guillermo Mordillo 87 yaşında hayatını kaybetti. İspanyalı bir ailenin çocuğu olarak 1932’de dünyaya gelen Mordillo çocukluğunu Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in Villa Pueyrredón bölgesinde geçirdi.

Bianet’in haberine göre, çok erken yaşta çizime merak salmaya başlayan Mordello 1948’de ilüstratör sertifikası aldı. 1950’de de animasyon ekibi Burone Bruch’un bir parçası olarak Codex tarafından yayımlanan çocuk kitaplarına (Tales of Perrault Tales Schmid, The Musicians of Bremen and The Three Little Pigs) ilüstrasyonlar çizdi.

1952’de animasyon şirketi Galas Stüdyoları’nı kuran Mordillo, kariyerini aynı zamanda yerel dergilerde ilüstrasyonlar çizerek sürdürdü.

1955’de Peru’ya, 1960’da ABD’ye yerleşen Mordillo, New York’ta Paramount Pictures’ta çalışmaya başladı ve dünyaca ünlü Popeye (Temel Reis) ve Little Lulu (Küçük Lulu) çizgi filmlerini yaratan ekipte yer aldı.

1963’te Paris’e taşınan Mordillo, Mic-Max, Le Pelerin, Paris Match ve Stern gibi dergilerde ilüstrasyonlar çizdikten sonra 1969’da evlendi ve iki çocuğu oldu. Mordillo, 1980’de gittiği ve 18 yıl yaşadığı İspanya’da International Association of Authors of Comics and Cartoons (CFIA) başkanı seçildi.

İklim değişti, Meksika’da bir kent yaz ortasında buzla kaplandı

Guadalajara’da yaz ortasında meydana gelen dolu fırtınası, şehrin üzerini  1,5 metre kalınlığında bir buz tabakasıyla örttü. Bilim insanları uyardı: İklim değişikliği gözlerimizin önünde yaşanıyor.

Meksika’nın Guadalajara kentinde etkili olan dolu fırtınası kenti altı mahallesini 1.5 metre kalınlığında buz tabakasıyla örttü. Milyonlarca insanın yaşadığı şehir ülkenin güneyinde yer alıyor. Yaz aylarında sıcak olmasına rağmen çok yağış alan bir yer. Buzun kalınlığı yer yer bir buçuk metreyi buldu. Bazı araçlar buzun altına gömüldü.

Beş milyon nüfuslu kentte sivil savunma ekipleri buz tabakasını kaldırmaya çalışıyor. Yetkililer 200 kadar evin zarar gördüğünü ve onlarca arabanın sürüklendiğini açıkladı. Yerel yetkililer su baskınları konusunda uyarı yaptı. Şiddetli dolu fırtınası maddi zarara neden olsa da, fırtınada yaralanan olmadığı belirtildi.

Hava sıcaklığının yaklaşık 29 derece olduğu kentin buzla örtülmesi alışılmadık görüntülere neden oldu. Kentte daha önce de dolu fırtınaları olmuştu ancak bu kadar şiddetlisi çok ender yaşanıyor. Vali Enrique Alfaro AFP’ye yaptığı açıklamada “İnanılmaz bir olaydı. Sonra kendimize iklim değişikliği gerçek mi diye soruyoruz… Bunlar daha önce eşi benzeri görülmemiş doğa olayları” dedi.

Bilim insanları: Aşırı hava olayları iklim değişikliğinin göstergesi

Dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinden Penn Eyalet Üniversitesi’nden Prof. Michael Mann, gezegenimizin dört bir yanında tahribata yol açan aşırı hava olaylarının “iklim değişikliğinin görünen yüzü” olduğunu söyledi.  Geçtiğimiz yıl, iklim değişikliğinin etkileri hakkındaki  bilimsel bir toplantıya katılan Mann, günümüzde küresel ısınmanın etkilerinin “gerçek zamanlı olarak tükenmenin” sonucu olduğunu açıklayan Mann, “Kelimenin tam anlamıyla bu aşırı uçları iklim değişikliği olmadan göremezdik” dedi.

İklim değişikliğinin aşırı hava olaylarını arttıracağı uzun zamandır tahmin ediliyor ve bilim insanları şimdilerde bu tahminlerin gerçekleşeceğinden emin. Küresel ısınmanın Britanya ve kuzey Avrupa’yı haftalarca ‘fırınlayan’ kavurucu sıcaklıklara katkıda bulunduğunu kaydeden bilim insanları, iklim değişikliğinin gözlerimizin önünde yaşandığına dikkat çekiyor.

Guardian’a konuşan Mann, Kuzey Kutbu’ndan Japonya’ya, Kuzey Kutup Dairesi’nden Yunanistan’a dünya genelinde aşırı hava durumunun dünyanın bütün bölgelerini etkilediğini vurgulayarak “İklim değişikliğinin etkileri artık zor algılanır, üstü kapalı gerçekler değil” dedi. “Tahminlerimizin gerçekleştiğini görüyoruz” diye konuşan Mann, “Bunun, Dünya gezegeninin bir vatandaşı olarak, gerekli önlemleri almadığımız anlamına geldiğini  görmek çok üzücü” diye konuştu.

Prof. Mann, iklim değişikliğinin belirli olayları “neden” haline getirip getirmediğini sormanın yanlış bir soru olduğunu söyledi: “Asıl soru, ‘iklim değişikliği bu olayları etkiliyor mu ve onları daha aşırı kılıyor mu?’ olmalı. Ve bunun olduğunu büyük bir güvenle söyleyebiliriz.” Mann, “Sigara kullanımı ile akciğer kanseri arasında nedensel bir bağlantı olduğunu ve aşırı hava olaylarının iklim değişikliği ile bağlantısının da aynı olduğunu söylemek yeterli” dedi.

Hollanda Kraliyet Meteoroloji Enstitüsü’nden Geert Jan van Oldenborgh ise “İklim değişikliğinin parmak izlerini yerel uçlarda görebiliyoruz” ifadesini kullandı. Reading Üniversitesi’ndeki Prof Rowan Sutton da, ciddi iklim değişikliğinin “gözlerimizin önünde yaşandığını” söyledi: “Hiç kimse, dünyanın birçok yerinde çok ciddi ısı dalgaları ve buna bağlı etkiler görmemize şaşırmamalı.”

 

 

Sudan’da gösterilere polis müdahalesi: Yedi kişi hayatını kaybetti

Darbeci askerlerin yönetimi sivillere bırakması için başlatılan sivil itaatsiz eylemlerinde dün de halk sokağa döküldü. Polisin müdahalesinde yedi kişi öldü, 181 kişi yaralandı.

Nisan ayındaki darbeyle ülkeyi 30 yıl yöneten Ömer el Beşir’in devrildiği Sudan’da Geçici Askeri Konsey‘in yönetimi sivillere devretmesini isteyen on binler yine sokağa döküldü; yedi kişi öldü, 181 kişi yaralandı.

Sudan halkı, geçen ay askerlerin görevi ‘derhal’ sivillere bırakması için sivil itaatsizlik eylemleri başlatmıştı. Ülkenin başkenti Hartum ve diğer kentlerinde dün de sokağa çıkan ve “Devrim başladı” diye slogan atan göstericilerle polis arasında çatışma çıktı. Polisin biber gazı kullandığı belirtilirken Sağlık Bakanlığı yetkilileri, yaralananlar arasında kurşun yarası olanların bulunduğuna dikkat çekti.

Geçen ay başındaki sivil itaatsizlik eylemlerinde en az 128 kişi hayatını kaybetti.

Sudanlılar geçen aralık ayında hükümetin ekmek ve yakıt fiyatlarına zam yapacağının duyurması sonrasında protesto gösterileri başlatmış; protestolar insan hakkı ihlalleriyle gündeme gelen el Beşir’in devrilmesiyle sonuçlanmıştı.

Japon gemileri 31 yıl sonra tekrar ticari balina avında

Japon balıkçılar, 31 yıl aradan sonra bugün ilk kez, hükümetin izniyle ticari balina avına çıktı. Balıkçılar aralık sonuna kadar toplam 227 balina avlayacak.

Japonya geçen yıl aralık ayında, 1986 yılında balinaların neslinin korunması için ticari av yasağı getiren Uluslararası Balina Komisyonu’ndan (IWC) ayrılacağını duyurmuştu. Komisyondan çıkışın pazar günü resmileşmesiyle bir grup gemi Japonya’nın 200 deniz mili (370 kilometre) muhasır ekonomik bölgede minke balinası, Bryde balinası ve sei balinaları avlamak üzere yola çıktı. Japon hükümeti 2019 yılı için av kotasının muhasır ekonomik bölge için 227 olarak belirlendiğini açıkladı.

Japonya en son 1988 yılında ticari balina avcılığı yapmıştı. 1951 yılından bu yana IWC üyesi olan ülke, uluslararası çevre örgütleri ve balina avına karşı olan ülkelerin tepkilerine rağmen, bilimsel amaçlı yaptığını iddia ettiği balina avına devam ediyordu. Daha sonra bu hayvanların etlerinin satıldığı öne sürüldü.

Japon balıkçılar, Antarktika‘da geçen yıl çıktıkları ve Mart ayında sona eren son bilimsel amaçlı avlarında toplam 333 minke balinası öldürmüştü. She Shepherd adlı uluslararası çevre koruma örgütüne göre, Japonya 1986’dan bu yana her yıl ortalama 1000 kadar balina avladı. Japon yetkililer, balina eti tüketiminin Japon kültürünün bir parçası olduğunu söylüyor ve ticari balina avının sürdürülebilir bir şekilde yapılabileceğinde uzun süredir ısrar ediyor. Sektörün savunucularının ve Başbakan Şinzo Abe’nin yıllar süren kampanyası sonucu Japonya IWC’den de çıkmıştı.

Balina avına çıkan bir büyük iki de küçük geminin limandan ayrılması sırasında gerçekleşen törende konuşan Kabine Sekreter Yardımcısı Yasutoşi Nişimura yaptığı çıklamada bunun refaha katkı sağlayacağını vurguladı ve “Umarız balina avcılığı kısa sürede eski günlerine döner ve Japonya’nın zengin balina kültürünü yeni nesle taşıyabiliriz” dedi.

Japonya Balina Avcıları Birliği Başkanı Yoshifumi Kai, av öncesinde “Kalbim mutlulukla doldu. Bu küçük bir sektör ama balina avından gurur duyuyorum. Benim memleketimde insanlar 400 yıldan uzun bir süredir balina avlıyor” dedi.

Guardian gazetesine göre hükümet, av kotasını açıklamak için hafta sonunda Osaka’da yapılan G-20 Zirvesi‘nin bitmesini bekledi.

1986’dan sonraki ilk ticari av için kuzeydeki Kushiro kentinden beş, güneybatıdaki Shimonoseki kentinden de üç tekne bu sabah Japon yetkililerin de katıldığı törenlerle denize açıldı. Av sezonunda 52 minke, 150 Bryde ve 25 sei balinası avlanacak. Ticari av, Japon karasuları ve ekonomik bölgesiyle sınırlı kalacak. Balina avcıları, Antarktika sularında ve Güney Yarımküre’de avlanamayacak

Yıldırım’dan Evrensel’e 25 bin liralık ‘manevi tazminat’ davası

AKP milletvekili Binali Yıldırım, internet sitesinde yayımlanan ‘Sosyal medyada AKP’ye #SizYaptınız tepkisi’ başlıklı haber nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle, Evrensel Gazetesi’ne dava açtı.

İstanbul seçimini kaybeden ‘cumhur ittifakı’nın AKP’li adayı Binali Yıldırım Evrensel gazetesine tazminat davası açtı. Yıldırım, evrensel.net’te yayımlanan ‘Sosyal medyada AKP’ye #SizYaptınız tepkisi‘ başlıklı haber nedeniyle 25 bin TL tazminat talep etti.

Davacı Yıldırım’ın vekili tarafından hazırlanan dosyada, Evrensel’in internet sitesinde yer alan haberin, yalan ve iftiralarla dolu olduğu, haberin kişilik haklarını ihlal ederek manevi zarara yol açtığı savunuldu.

‘Biz yaptık, yine yaparız’

Gazeteden yapılan açıklamada şöyle dendi: “Haber 16 Haziran 2019’da Twitter’da sürdürülen #SizYaptınız kampanyasını anlatıyordu. Binlerce sosyal medya kullanıcısı AKP adayının ‘Biz yaptık yine biz yaparız’ sloganından yola çıkarak #SizYaptınız etiketi oluşturdu ve siyasi eleştiriler içeren paylaşımlarda bulundu. Paylaşımlarda, AKP yönetiminde yaşanan sorunlar ya da Binali Yıldırım’ın dahil olduğu iddia edilen yolsuzluklar eleştirildi, ‘Biz yaptık yine yaparız’ denildi.”

‘Alkışlar kadar eleştiriye de katlanmalılar’

Gazetenin avukatlarından Devrim Avcı da davayı şöyle yorumladı: “Binali Yıldırım tarafından açılan bu tazminat davası, daha önce de açmış olduğu davalar gibi, kendilerinin eleştirilmeye ne kadar kapalı olduğunun bir göstergesidir. Ancak, kendisinin ve bağlı olduğu siyasi partisi AKP’nin yaşadığımız bu süreçte yapılan her eleştirel, her olumsuz habere gerek tazminat gerek ceza davası açması, haberlere erişim engeli kararları aldırması, muhalif gazeteleri yüklü para cezaları ve muhalif gazetecilere para ve hapis cezaları ile karşı karşıya gelmeleri maalesef olağan hale gelmiştir. Ancak, bu olağan bir durum değildir.

Siyasi iktidarın ve yöneticilerin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kavramını işine geldikleri gibi yorumladıklarını göstermektedir. Zira, ifade özgürlüğü, siyasi iktidara karşı eleştirel tutum alan kişilerin ifadelerinin korunması için getirilmiş bir kavramdır. Kaldı ki, bu durum gerek Yargıtay kararları gerekse de Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında da bu durum açıklanmaktadır. Siyasi iktidar kendilerine yönelik alkışlar kadar eleştirilere de katlanmak durumundadır.”

Şimdi de Libya ile kriz: Park halindeki Türk İHA’sı vuruldu

Halife Hafter’e bağlı güçler, hükümetin kontrolündeki Trablus’ta havalimanında park halinde olan İHA’nın vurulduğunu açıkladı.

Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçlere,  Hafter’e bağlı birliklere karşı kullanılmak üzere BMC üretimi ‘Kirpi’ adı verilen zırhlı araç ve ağır silah göndermişti. 

Libya’nın doğusuna hakim, Tobruk merkezli Halife Hafter’e bağlı güçler, Türkiye’ye ait insansız hava aracının (İHA) Mitiga havalimanında vurulduğunu ve Ajdabiya kentinde iki Türk vatandaşının tutuklandığını bildirdi. Ankara dün Hafter’e bağlı güçlerin altı Türk vatandaşını alıkoyduğunu, derhal serbest bırakılmamaları halinde Hafter’a bağlı unsurların ‘meşru hedef’ haline geleceğini açıklamıştı.

Türkiye, Libya’nın başkenti Trablus merkezli uluslararası olarak kabul görmüş Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UHM) destekliyor. General Hafter’e bağlı birliklere karşı kullanılmak üzere, UMH’ye BMC üretimi ‘Kirpi’ adı verilen zırhlı araç ve ağır silah gönderildiği fotoğraflarla kanıtlanmıştı. UHM hükümeti çarşamba günü de üç ay önce kenti ele geçirmek için taarruz başlatan Hafter’e bağlı güçleri püskürtmüştü.

Hafter’e bağlı güçler cuma günü Türkiye ile tüm ilişkilerin kesildiğini açıklamış ve Türk gemi ve uçaklarının Libya’ya girişine izin verilmeyeceğini bildirmişti. Savunma Bakanı Hulusi Akar ise dün “Bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaya devam ederken hasmane tutum veya saldırıların bedeli çok ağır olacak, en etkili ve şiddetli şekilde mukabele edilecektir. Tarafımıza yöneltilebilecek her türlü tehdit ve düşmanca hareketlere karşı tedbirimizi aldığımız bilinmelidir” demişti.