14 Mart Dünya Nehirlerini Koruma Günü vesilesiyle 18 Mart Pazar günü Antalya’ nın Kaş İlçesi’nde yaşayan ve kendilerine Akarsuları Takip ve Gözleme Grubu (AKGÖZ) adını veren bir grup, Myros Nehri (Demre Deresi) boyunca Dirgenler köyünden Myra Harabeleri’ne kadar olan bölgede incelemelerde bulundu. Grup adına konuşan Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) Kaş resmi temsilcisi Gökhan Türe ve Yeşiller Partisi Kaş temsilcisi Hakan Ozan Erzincanlı şunları söylediler:
İncelememizin odak noktası, Dirgenler-Demre Vadisi boyunca mermer ocakları için işletme ruhsatı almış şirketlerin ticari faaliyetlerinin ekolojik ve çevresel sonuçlarını görmekti. Ve güzel bir vadiyi insanlık olarak nasıl tahrip ettiğimizi hep birlikte üzülerek gördük.
Eskiden çok çok güzelmiş burası, ama madenciliğe kurban edilmiş. Sanki memleketin başka noktalarında mermercilik yapılamazmış gibi… En kırılgan ekolojik alanlardan olan akarsu vadilerine nasıl izin verilir anlamam. Ancak Kaş ve Demre çok güzel uyumuş ya da uyutulmuş.
Mücadele Edelim
En azından akarsu vadilerine izin vermesinler ya da mücadele edelim ruhsatlar 2 yıl sonra iptal olunsun. Ruhsatlar devlet tarafından 500 TL gibi ücretlere şirketlere dağıtılıyor. Aslında işletme sahasını kapatan şirketin burayı düzenlemesi, ağaçlandırması zorunluluğu var ancak buna da uyan yok. Güzelim vadi göz göre göre mahvoluyor. Köylüler de bu mermer ocakları sayesinde toprak yolun asfalt yapılmış olmasından dolayı memnunlar. Alan memnun satan memnun ancak olan doğaya ve geleceğimize oluyor, gören-duyan-dinleyen yok.
Nehrin sağında ve solunda bulunan Likya patikaları, Yörük Deve Kervan Yolları ve suyolları(akaklar), şimdi çok büyük tahribata uğramış durumda. Uzman bir takımın hasar tespit çalışması yapması gerekiyor. Ortada bir mevkide, belki Bizans dönemine tarihlendirilebilecek bir manastır var. Belki sadece bir kilise hizmeti sunan bir tesis ya da bir Hıristiyan çilehanesi idi. Kimileri buranın Ayasofya’ nın minyatürü olduğunu hatta Ayasofya’ nın bu kiliseyi kopyalanarak yapıldığını söylüyorlar. Ancak net bilgilerimiz yok. Böyle değerli eserlerin uzmanlarca incelenmesi gerekir.
Biz orada Mermer ocakları tarafından mahvedilmiş bölgenin, içler acısı fotoğraflarını çektik. Fotoğraf derneklerini toplumsal “çevresel farkındalık” yaratmak amacıyla bu vadiye davet ediyoruz.
Halk İsterse
Bu konuda ne yapabiliriz diye konuşuyoruz aramızda. Henüz yasal bir çalışma yok. Dolayısıyla girişim de yapılamadı. Bize destek olması için çevre mevzuatına aşina olan avukatlar lazım. Halk isterse onlar için çalışacak avukat vardır diye düşünüyoruz. Ve evet bu önemli: “halk isterse”. Peki, bizler halkın istemesini nasıl sağlarız? Buna kafa yormak gerek. Ya da bu diyarlardan gitmek gerek. “Ne halleri varsa görsünler” mi demek daha doğru bilemiyoruz.
Maalesef halk olarak hep çıkarcıyız. Bu evrensel kural…