[Özel Haber] Almanya’nın 2030’dan itibaren motorlu araçları yasakladığı haberleri doğru değil: Niyet var, ama henüz düzenleme yok.

Birkaç gün önce çeşitli internet sitelerinde yayımlanan bir haberde Almanya’nın 2030 yılından itibaren içten yanmalı motorla çalışan otomobilleri yasaklayacağı, dolayısıyla elektrikli otomobillerin zorunlu hale getirileceği iddia ediliyordu.

Sosyal medyada hızla yayılan haberde “ülke çapında karbon dioksite karşı savaş açan hükümet, ilk neşteri otomotiv sektörüne vurdu. Hükümet yetkililerinin açıklamalarına göre, 2030 yılına kadar tüm otomobiller sıfır emisyon değerine sahip olmak zorunda. Bu da benzinli otomobillerin yasaklanması veya bir diğer deyişle elektrikli otomobillerin zorunlu hale gelmesi demek” deniyordu.

999

Yeşil Gazete olarak haber bize “doğru olamayacak kadar iyi” göründüğünden, araştırmaya ve işin doğrusunu öğrenmeye karar verdik. Sonuç beklediğimiz gibiydi. Haber bir yanlış anlamadan kaynaklanıyordu. Almanya’nın iklim değişikliğiyle mücadelede öncü adımlar attığı doğru, ama durum iddia edildiği kadar da parlak değil. Özellikle de otomotiv cephesinde.

Müsteşarın bir demeci yanlış yorumlanmış

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde Mercator-İPM araştırmacısı olarak çalışan ve Uluslararası Temiz Ulaşım Konseyi (ICCT) Berlin ofisi yöneticisi olan Dr. Peter Mock’a bu haberlerin doğru olup olmadığını sorduk. Kara taşımacılığının iklim değişikliğine ve hava kirliliğine olan etkisi üzerinde çalışmalar yürüten Dr. Mock, şu cevabı verdi:

“Hayır, doğru değil. Bu haber Almanya Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Rainer Baake’nin bir demecinin yanlış yorumlanmasından kaynaklanıyor. Müsteşar, ‘Eğer 2050 hedeflerimizi ciddiye alıyorsak, ki alıyoruz, o halde 2030’dan itibaren sadece elektrikli araçları satıyor olmak zorundayız’ dedi. Bu dikkat çekici bir açıklama olmakla birlikte, henüz bağlayıcı bir düzenlemeden çok uzağız.”

Peter Mock
Peter Mock

Zaten Türkiye’de de yaygınlaşan bu iddianın kaynağını oluşturan Bloomberg haberini hemen ertesi gün düzelten haberler otomotiv medyasında yayımlanmıştı bile. Baake’nin ifadesindeki “gerekiyor” sözü kanun gibi anlaşılmıştı belli ki!

Otomotiv lobisi çok güçlü!

Peter Mock’a Almanya’daki otomotiv endüstrisinin durumunu ve bu kararın yakın gelecekte alınmasının mümkün olup olmadığını da sorduk. Mock’a göre Almanya’da halen iki farklı akım iş başında: Bir yanda mevcut durumun sürmesini isteyen ve mümkün olduğu kadar çok motorlu, özellikle de dizel araç satmayı hedefleyen çevrelerin oluşturduğu güçlü bir lobi grubu iş başında. Bunlar kendi iş modellerinin zaman içinde devre dışı kalmasına neden olacak herhangi bir düzenlemeyi engellemek için var güçleriyle çalışıyorlar.

Diğer yanda ise daha ilerici yönde pozitif sinyaller gelmeye devam ediyor. Örneğin Volkswagen dizel skandalının ardından elektrikli araçlara ciddi bir yatırım yapmak istediklerini, örneğin kendi araç pili üretimini kendileri yapmak için milyarlarca Euro ayırdıklarını açıklamış durumda. Pil için Asya’dan gelen mallara bağımlı durumda olan sektörde diğer firmaların hiçbiri henüz buna cesaret edebilmiş değil.

Merkel elektrikli araçlarla
Merkel elektrikli araçlarla

Peter Mock, hükümetin tavrı için ise şunları söylüyor:

“Alman hükümeti içinde de geçmişte emisyonları düşürecek standartları uygulayacağına söz veren, ama bu sözünü yerine getirmeyen otomotiv endüstrisi tarafından ihanete uğradığımızı düşünenlerin sayısı artıyor. Almanya Çevre Ajansı bunun en son örneği. Ajansın başkanı kamuoyuna açık bir şekilde önümüzdeki 15 yıl içinde Avrupa’da motorlu araç üretimine son verilmesi gerektiğini söyledi. Bu pozisyon henüz hükümetin ağırlıklı görüşü haline gelmediyse de, giderek kamuoyunda daha fazla görünür oluyor.”

Sonuç olarak Dr. Mock, Almaya’nın en nihayet bir gün ulaşım sektöründe de fosil yakıtlardan uzaklaşacağına dair oldukça iyimser. Ancak zamanlama olarak 2035-2040’dan önce bir dönüşüm olması pek mümkün gibi görünmüyor.

Elektrikli araç alanlara teşvik

Son olarak Peter Mock’a elektrikli araçlarla ilgili mevcut düzenlemelerin durumunu soruyoruz. Mock’un verdiği bilgiye göre Almanya’da şu anda elektrikli araç satın almak isteyenler için 3000-4000 Euro tutarında bir mali teşvik yürürlükte. Mock, bu teşvikin oldukça iyi olduğunu ve tüketicilerin elektrikli otomobile giderek daha fazla yönelmesinin beklendiğini söylüyor.

Öte yandan Almanya değil, ama Hollanda bu konuda daha önde gidiyor. Hollanda’da 2025’den sonra ithal otomobiller de dahil olmak üzere saf motorlu araç (hibridler hariç) üretimine ve satışına son verilmesi konusunda anlaşmaya varılmış durumda. Ancak Hollanda’da da bu planın uygulanabilir olmadığına dair çok sayıda eleştiri var.

Energiewende + Verkehrswende mümkün mü?

Almanya’yla ilgili çıkan haberlerin veriliş tarzındaki bir sorun da “Ülke çapında karbon dioksite karşı savaş açan hükümet, ilk neşteri otomotiv sektörüne vurdu” cümlesinde. Bilindiği gibi iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının (ve bunların en önemlisi olan karbon dioksitin) salımını azaltma yönünde en radikal hedefe sahip ülke olan Almanya, bu azaltımı Energiewende (Enerji Dünüşümü) isimli bir politika paketiyle yürütüyor. Ancak enerji dönüşümünün yönlendiği ilk ve asıl sektör otomotiv değil, elektrik. Enerji dönüşümünün temelinin atıldığı 2000 yılında elektrik üretiminin sadece %5’i yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, bugün bu oran %33’e kadar çıkmış durumda.

Enerji dönüşümünün önündeki en büyük engeller ise kömür ve otomotiv sektörleri olarak belirtiliyor. Yani Energiewende’nin yanına bir de Verkehrswende (ulaşım dönüşümü) eklenmesi için biraz daha beklememiz gerekebilir. Üstelik mesele sadece şirketlerin iktidar üzerindeki etki gücü de değil. Alman tüketicilerin güçlü motorlara sahip otomobillerine karşı bilinen tutkusunu aşmak o kadar da kolay olmayabilir.

Yine de enerji dönüşümünü başlatan tabanın ve yeşil siyasi ve sivil toplum hareketlerinin gücünü küçümsememek gerek. Bu yasak haberleri şimdilik doğru değil, ancak ulaşım alanında beklenen büyük dönüşüme Almanya’nın da katılması herhalde sadece zaman meselesi.

Haber: Ümit Şahin (Yeşil Gazete)

Ümit Şahin
Ümit Şahinhttp://umitsahin.blogspot.com/
Yeşil Gazete’de iklim değişikliği başta olmak üzere ekoloji ve yeşil politika alanlarında yazar ve editör. Halen Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde uzman ve iklim değişikliği çalışmaları koordinatörü olarak çalışan Ümit Şahin 1991’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Halk Sağlığı doktorası yaptı, Çevre Sağlığı alanında yoğunlaştı. Çevre İçin Hekimler Derneği, Üç Ekoloji dergisi ve Yeşiller Partisi’nin kurucularındandır. Bir dönem Yeşiller Partisi Eşsözcülüğü yaptı, yeşil politika ve ekoloji üzerine seminerler düzenledi. Halen Açık Radyo’da Ömer Madra ile birlikte Açık Yeşil’i hazırlayıp sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[COP29] Türkiye’nin iklim politikaları performansı bu yıl da ‘düşük’

Bu yılki İklim Değişikliği Performans Endeksi'nde 53'üncü sırada yer alan Türkiye’de yenilenebilir enerji kapasitesi artarken, bunun fosil yakıtları ikame etmediği vurgulanıyor.

[COP29] 25 ülke ve AB’den ‘Yeni kömüre hayır’ eylem çağrısı

Avustralya'nın 'eylem çağrısı'na ilk yanıt veren ülke olmasının ardından OECD ülkeleri içerisinde yeni kömür santrali inşa eden sadece Türkiye ve Japonya kaldı.

Alaplı’daki doğal gölün bitmeyen çilesi: Şimdi de hafriyat ve moloz yığılıyor

Eski taş ocaklarının çukurunda kendiliğinden oluşan ve içinde yaşayan balıklarıyla canlı bir göl haline gelen Alaplı Gölü'nü yok etme girişimlerine bir yenisi eklendi.

Karacasöğüt’te 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na marina için ÇED gerekli değilmiş

Marmaris'te 1. Derece Arkeolojik Sit alanına yat iskelesi ve turizm tesisi projesine valiliğin verdiği 'ÇED gerekli değil' kararı İdare Mahkemesi'nce de uygun bulundu.

[COP29] Petrol zengini Suudi Arabistan müzakereleri sabote ediyor

Suudi Arabistan delegeleri, Bakü'deki iklim zirvesinde fosil yakıtlardan uzaklaşma, adaptasyon, iklim taahhütleri gibi kritik konulardaki müzakereleri her fırsatta engelliyor.

EN ÇOK OKUNANLAR