ManşetEnerji

Nükleere yatırım yapmak isteyen ülkeler çözümsüz atık sorununu dikkate almalılar

0

Rusya ile anlaşmalar yaparak nükleer santral kurmayı planlayan Afrika ülkeleriyle ilgili hazırlanan bir haberi  Yeşil Gazete editörü  Ali Serdar Gültekin’in çevirisiyle “kıssadan hisse” diyerek paylaşıyoruz. Zira Mersin’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali(NGS)’nin inşaatına devam ediliyor, Sinop’ta Japonya’nın çekildiği projenin akıbeti ise gelecek ay belli olacak. Öte yandan ne yıllardır TAEK’in ne de yeni kurulan Nükleer Düzenleme Kurumu’nun müdahalede bulunduğu İzmir’in Gaziemir’inde nükleer atık sorunumuz var.

***

Haber, bu hafta yayımlanan Dünya Nükleer Atık Raporu fosil yakıtlara alternatif olarak nükleer gücü ortaya süren hükümetler için kaygıları dile getiriyor: “Nükleer çağın başlamasından 70 yıl sonra hiçbir ülke atığını güvenli bir şekilde depolayabileceği bir yeri henüz inşa edemedi…”

Dünya Nükleer Atık Raporu’na göre Avrupa boyunca çeşitli sahalarda,  kullanılmış  nükleer yakıt çubuğu formunda 60,000 ton yüksek derecede radyoaktif atık depolanmış durumda. Bazıları kapasitesini aşan ve planlanandan onlarca yıl daha uzun süre kullanılması beklenen eski tesislerde tutuluyor. Almanya Yeşiller Partisi’ne yakın Heinrich Böll Vakfı’nın yayımladığı bir  rapora göre Finlandiya, onlarca yıl boyunca yüksek miktarlarda radyasyon yayacak nükleer atık için kalıcı bir depolama alanı inşa eden tek ülke.

“Düşünebileceğimiz insan ölçeğinin dışında bir zaman diliminden bahsediyoruz burada” diyor raporun baş editörü ve siyaset bilimci Arne Jungiohan: “Kimsenin zarar görmeyeceği, terörist saldırılara hedef olmayacak, nükleer silah yapımı için çalınmayacak bir şekilde atığı nereye koyacağımızı hala bilmiyoruz.”

Nükleer atıklar başlangıçta seyreltildiği düşünülerek  doğaya atılıyordu. Raporun ifade ettiğine göre 1960’lardan itibaren atıklardan güvenli ve ekonomik bir şekilde kurtulunmadığı anlaşıldı. Bu da gelişmekte olan ülkelerin nükleer santral sahibi olma girişimleri hakkında zor bir soruyu gündeme getiriyor.

2011 yılında bir tsunami Fukushima nükleer güç santralinin erimesine sebep oldu.

Ukrayna’daki Pripyat, yakınındaki Çernobil Nükleer Güç Santralinin 1986’da patlamasından sonra bir hayalet kasabaya dönüştü.

Sonraki yıllarda  Ukrayna’daki Pripyat yakınındaki Çernobil Nükleer Güç Santrali’nin 1986’da patlamasından sonra bir hayalet kasabaya dönüşmesi ve  2011 yılında deprem ve bir tsunaminin Fukushima Daiichi  Nükleer Santral Tesisi’nin üç reaktöründe tam erimeye neden olmuş olması  dünya kamuoyunun güvenlikle ilgili endişelerini artırdı.

 Afrika’da nükleer güç

Gelecek otuz yıl içinde Afrika’nın kentsel nüfusunun, altyapı ve enerji talebinin  iki katına çıkacağı öngörülüyor. Dünya Bankası verilerine göre, 2017 yılında, küresel ortalama olan %88’e kıyasla Afrikalıların sadece %50 elektriğe erişimi vardı.

Vatandaşlar bugün elektrik şebekesine bağlamak konusunda hevesli fakat Batılı ülkelerin yüksek salımlarından kaçınmak isteyen kaygılı bazı hükümetler ucuz olmasa dahi  nükleeri ucuz ve kesintisiz güç sağlama yöntemi olarak araştırmakta.

Dünya Nükleer Derneği’ne göre kıtada hali hazırda nükleer santral işleten tek ülke Güney Afrika, fakat bir düzine ülke de nükleer santraller üzerine düşünüyor, planlıyor ya da inşa ediyor. Issues in Science and Technology dergisinde bu yılın başında yayımlanan bir makaleye göre bazı ülkeler – Cezayir, Mısır, Gana, Kenya, Namibya, Nijerya, Tanzanya, Uganda ve Zambiya – Rus nükleer enerji şirketi Rosatom ile ortaklık anlaşması imzaladı. Diğerlerinin de Çin ile anlaşmaları bulunuyor.

Afrika ülkeleri üretebildikleri elektriği arttırmanın yanında elektrik arzlarının da daha güvenilir olmasını hedefliyor. Zira Nijerya ve Gana gibi ülkeler güç kesintisi nedeniyle  halkın dizel jeneratörlere yönelmesine bağlı hava kirliliği sorunu yaşıyor.

Afrika Ekonomileri Çalışma Merkezi araştırma üyesi Precious Akanou’ya göre, nükleer enerji Afrika için destekleyici bir rol oynayabilir  ve  “Fosil yakıt bağımlılığından kurtulana kadar nükleer enerji, şoklara karşı korumasız tek bir kaynağa aşırı bağımlılığa engel olabilir.”

Energiewende – Yenilebilir güç kaynaklarına geçiş

Nükleer enerji, bu noktada çevrecileri ikiye bölüyor. Bazıları nükleeri, karbondioksit salımlarını kısmak ve küresel ısınmanın yıkıcı etkilerinden sakınmak için fosil yakıtlardan uzaklaşmanın olmazsa olmaz parçası olarak görüyor. Eleştirmenler, 2011’deki Fukushima felaketinden sonra nükleerden çıkış sözü veren Almanya gibi ülkelerde nükleerin kaybının, ülkeyi kömüre bağımlı hale getirdiğini ve 2015 Paris İklim Anlaşması için verilen karbondioksit sözlerin tutturulamayacağını ifade ediyorlar.

Fakat, nükleer atık sorunu da  şimdiye kadar çözülmüş değil.  Rapora göre, hakkında veri bulunmayan Rusya ve Slovakya  hariç tutulduğunda, Fransa, Birleşik Krallık, Ukrayna ve Almanya Avrupa’daki nükleer atığın yarısından sorumlu ve hiç birinin yüzyıllarca atığı tutacak derin yeraltı depoları bulunmuyor.

Güney Afrika, Afrika’da nükleer güç santrali işleten tek ülke konumunda.

Dünya Nükleer Atık Raporu’ nun ortaya koyduğuna göre birçok hükümet atığın depolanmasının ve reaktörlerin devreden çıkarılmasının maliyetlerini azımsıyor. Bununla birlikte tutarsız kurallar bu maddi yükü tesis işletmecilerinden vergi mükelleflerinin gelecek nesillerine bırakıyor.

Rapora katkı veren, Avrupa Parlamentosu eski üyesi Rebecca Harms, çözülememiş nükleer atık sorununu “nükleer çağa girilmesi karşısında yıkıcı bir argüman” olarak tanımlıyor: “Afrika ülkeleri geçen 50- 60 yılda oluşturulmuş ve hiçbir çözümümüzün olmadığı nükleer mirası dikkate almalılar.”

Bu Perşembe (14.11.2019) Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayınlan Afrika Enerji Genel Görünüşü 2019 raporuna göre Sahraaltı Afrika’nın enerji talebinin, gelecek yirmi yılda %60 yükselmesi bekleniyor fakat nükleer kaynakların bunun sadece küçük bir kısmını karşılaması öngörülüyor. IEA enerji analisti ve raporun yazarlarından biri olan Kieran McNamara, “Sahraaltı Afrika’da gelecek ekonomik büyümenin yenilenebilir enerji kaynakları ve doğal gazla sağlanacağını düşünüyoruz” diyor.

Makalenin İngilizce Orijinali

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.