ManşetDünyaİklim ve Enerji

Nükleer tehditler altında Fukuşima’nın 11. yıl dönümü

0

Çernobil‘in ardından yerkürede yaşanan en büyük nükleer felaket olan Fukuşima‘nın üzerinden 11 yıl geçti. Japonya‘da 2011’de tsunami ile nükleer faciaya neden olan 9 büyüklüğündeki Büyük Doğu Japonya Depremi‘nde hayatını kaybedenler, Fukuşima’da sakinler tarafından düzenlenen törenle anıldı. Bu yıl ilk kez Japonya, felaketin yıldönümü için bir devlet anma töreni düzenlemedi.

Nükleer felaketin 11. yıldönümünün öncesinde, bazı iktidar partisi milletvekilleri hükümeti, güvenlik endişeleri nedeniyle çoğu 2011’den beri atıl durumda olan nükleer santrallerin yeniden başlatılmasını hızlandırmaya çağırdı.

Fotoğraf: Reuters

Reuters’in aktardığına göre; iktidardaki Liberal Demokrat Parti‘nin bir meclis grubu dün yaptığı açıklamada, “Hükümet bu mevcut krizin üstesinden gelmek için nükleer santralleri hızla yeniden başlatmalı” diyerek Ukrayna’daki durumu Japonya’nın enerji arzı için “tehlikeli” olarak nitelendirdi. Japonya’nın 30’dan fazla nükleer santralinden sadece altısı çalışıyor ve 2010’da yüzde 26 olan enerji kullanımının 2020’de sadece yüzde 3,7’sini oluşturuyor.

Resmi verilere göre en az 15 bin 900 kişinin hayatını kaybettiği facianın ardından 2 bin 525 kişi ise kayıp olarak kayıtlara geçti. On bir yıl önce  meydana gelen Tōhoku depremi,  şimdiye dek Japonya’nın yaşadığı en büyük deprem olarak kaydedildi. Deprem, ülkenin doğu kıyısında büyük etki yarattı, bazı yerleşim yerlerinin haritadan silinmesine neden oldu.

Fotoğraf: Reuters

RusyaUkrayna savaşı nedeniyle nükleer tehdidi dünya kamuoyunu yeniden sarsarken nükleer enerji santrallerinin de yapımına devam ediliyor. Türkiye‘de ise nükleer tehdit bugüne kadar yaşanan kazalar, ihmaller, iş güveninin sağlanmadığı koşullarıyla birlikte Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santral‘i akıllara getiriyor. Bugün üzerinden 11 yıl geçen Fukuşima dolayısıyla birçok kurum tarafından nükleere karşı alınması gereken önlemler yeniden gündeme getirildi, birçok açıklama ve eylem yapıldı.

Nükleer Düzenleme Kurumu acilen kapatılsın’

Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Fukuşima Nükleer Santral kazasının 11. yıl dönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Nükleer santrallerin barındırdığı yaşamsal risklere dikkat çekilen açıklamada “Fukuşima felaketinde hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, barış içinde silahsız ve nükleersiz bir dünyada yaşamak umuduyla, kamusal kaynaklarımızın artık yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma gelen yoksul halkımıza ayrılmasını, nükleer santral projelerinden iptal edilerek, Nükleer Düzenleme Kurumu’nun acilen kapatılmasını istiyoruz” denildi.

Fotoğraf: Reuters

‘Kar hırsıyla hareket eden enerji lobileri’

Felaketin etkilerinin gün geçtikçe ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çekilen açıklamada, santrallerin yarattığı tehlikenin farkına varan ülkelerin santralleri kapatma kararı aldığı da hatırlatıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Ölüm karşısında alınan kararlar yaşam için umut verse de kar hırsıyla hareket eden enerji lobileri, nükleer enerji endüstrisinin yerle bir olan imajı düzeltmek için mücadeleye girişti. Yaşanan kazalar da itinayla kamuoyundan saklandı. Sıfır karbon emisyonu tartışmalarının sürdüğü günümüzde Avrupa Komisyonu bu mücadeleye güç verdi; kabul edilemez, tehlikeli bir karara imza attı. Nükleer santral projelerini sürdürülebilir yatırım listesine alan Komisyon, nükleer yatırımlarının Avrupa Birliği‘nin uzun vadeli iklim kriziyle mücadele hedeflerini yakalamasına katkı sağlayacağını duyurdu. Alınan bu karar kapitalizmin kâra doymayan tükenmek bilmeyen hırsını bir kez daha gözler önüne serdi.”

Fotoğraf: Reuters

Rusya-Ukrayna savaşı ve nükleer tehdit

Rusya’nın Ukrayna’daki dört nükleer santrali de açık hedef haline getirdiğini ve Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya‘yı vurarak tüm dünyayı büyük bir felaketin eşiğine getirdiğine de değinilen açıklamada Türkiye’deki Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin olarak da şu ifadeler kullanıldı:

“Ülkemizde ise Çernobil, Fukuşima ve Ukrayna örneğinden ders çıkarması gereken siyasi iktidar, Mersin Akkuyu’da Rusya tarafından kurulup işletilecek santral rüyasından hala uyanamadı. Kamuoyunda santralin durdurulması yönündeki beklentileri boşa çıkarmakla da kalmadı; ilgili kurumların ve uzmanların görüşü olmadan 6 Mart 2022 tarihinde Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi‘ni AKP ve MHP‘li milletvekillerinin oylarıyla TBMM Genel Kurulu’ndan geçirdi. Halkın korkularıyla alay edercesine nükleer santral yapan ve işleten Rus şirketini yükümlülükten kurtaran skandal karara imza atıldı.”

‘Akkuyu NGS inşaatı derhal durdurulsun’

“Siyasi iktidarın, ‘Nükleer santrallerde risk yoktur. Nükleer santraller çevre dostu, temiz enerji aracıdır’ şeklindeki teknik ve mantık dışı açıklamalarına artık bir son vererek gerçeği kabullenmesini Akkuyu NGS inşaatını derhal durdurmasını talep ediyoruz” ifadelerinin yer aldığı açıklamada nükleer santrallerin sadece bölge canlıları için değil tüm dünyada yıllarca geri döndürülemez bir tahribata neden olacağı belirtilerek, “Bir kez daha siyasi iktidarı tarihi bir sorumluluk almaya çağırıyoruz” denildi.

‘Fukuşima ders olsun, enerjimiz temiz olsun’

Greenpeace tarafından yapılan paylaşımda ise Fukuşima nükleer felaketinde yaşananlar yeniden hatırlatılarak “Fukuşima’da yaşananlar, ‘güvenli nükleer’ diye bir şey olmadığını dünyaya gösterdi. Mesajımızı yineliyoruz: Fukuşima ders olsun, enerjimiz temiz olsun” mesajı verildi.

Greenpeace tarafından yapılan açıklamada “Yaşanan felaketin izleri zamanla silinirken ve unutulmaya yüz tutarken bugün çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıyayız” ifadeleriyle iklim kriziyle mücadeleye işaret edildi. “İklim kriziyle mücadelede kolaya kaçan hükümetler, bilimsel ve tarihsel gerçeklere gözlerini kapayarak nükleer enerjiyi karbonsuzlaşmanın temel çözümü olarak kabul ettirme çabası içinde. Oysa nükleer enerji üretimi, iklim değişikliğine karşı asla bir çözüm olarak düşünülemez” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada Rusya-Ukrayna savaşına şöyle yer verildi:

“Bugün, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin 15. Günü ve Fukuşima Nükleer Felaketinin de 11. Yıl dönümü. Bu iki felaketin ortak noktası, her ikisinde de nükleer enerji için bilim insanlarının bildirdiği en kötü senaryoların kaçınılmaz gerçekliğini görmüş olmamız. Üstelik, tam da iklim krizine alternatif olarak Avrupa Birliğinin nükleer santralleri yeşil enerji olarak sınıflandırmaya çalıştığı ve Türkiye’de de nükleer enerji konusunda yeni adımların atıldığı bugünlerde yaşananlar, şüphesiz sarsıcı bir uyarı.”

İklim değişikliği, ekonomik kriz ve nükleer tehdit

Greenpeace’nin açıklamasında tüm dünyada iklim değişikliğinin, zehirli kirliliğin, yolsuzluk ve çatışmanın temelinde yatan gaz ve diğer fosil yakıtların, bir yandan savaşı ve ekonomik krizi tetiklerken diğer yandan iklim değişikliğine alternatif olarak görülen nükleer enerjinin de içerdiği risklerle tüm dünyayı yeniden tehdit ettiğinin altı çizildi. Greenpeace’nin Fukuşima felaketinin 11. yılında çağrısı şöyle oldu:

“İklim değişikliği için kritik olan bu dönemde karar vericileri, günü kurtaracak çözümlerden uzaklaşıp sürdürülebilir, yenilenebilir enerji için hızla harekete geçmeye çağırıyoruz.”

‘Bu savaş mağlubiyet garantili’

Yeşil Gazete Nükleer editörü ve nükleersiz.org koordinatörü, araştırmacı Pınar Demircan da Fukuşima’nın 11. yılında nükleer tehdide ilişkin olarak şu değerlendirmede bulundu:

‘Nükleer tehdit siyasi iktidar tarafından da görülmeli’

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından yapılan açıklamada ise “Bugün artış iyice ortaya çıkan nükleer santrallarla ilgili tehlikeler ve riskler siyasal iktidar tarafından da görülmeli ve Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımı durdurulmalıdır” çağrısında bulunuldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Fukuşima’da meydana gelen bu felaket sonrası tüm dünyada nükleer santrallara bakışı değişti. Birçok ülke nükleer santrallarını hızla kapatmaya başladı, Japonya tüm nükleer santrallarını kısa zamanda devre dışı bıraktı, dünyada birçok başlamakta olan nükleer santral projesi sonlandırıldı. Ancak, artan elektrik ihtiyacı bazı ülkeleri yeniden daha küçük ölçekli de olsa yeniden nükleer santral yapımına yöneltti. Rusya ve Çin’in başını çektiği projeler çoğalmaya başladı. Nükleer lobi hiç boş durmadı.”

Kömürden çıkış ve nükleer enerji

Kömürden çıkma kararlarını almış olan AB ülkelerinin nükleer enerjiyi temiz enerji olarak kabul ettiğine de değinilen açıklamada “Fukuşima felaketinden sonra nükleer santralların güvenlik önlemleri çok daha üst düzeye yükseltildi ve nükleer santral yapım maliyetleri ve dolayısı ile üretim maliyetleri çok arttı. Nükleer enerji en pahalı enerji türü oldu” denildi.

“Bugün Akkuyu’da yapılmakta olan nükleer santralın yarın ülkemiz için büyük bir tehlike olmayacağını söylemek Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra artık mümkün değildir” ifadelerine yer verilen açıklamada son olarak nükleer tehdide karşı ortak talep yinelendi:

“Hiçbir toplumsal, ekonomik ve çevresel faydanın olmadığı bu tehlikeli nükleer hevesten derhal vaz geçilmelidir. Bugün artık iyice ortaya çıkan nükleer santrallarla ilgili tehlikeler ve riskler siyasal iktidar tarafından da görülmeli ve Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımı durdurulmalıdır.”

‘Nükleer enerji kabul edilemez’

Nükleere Karşı Dayanışma Ağı da nükleer tehdide dikkat çekmek adına sosyal medya üzerinden eylem yapma çağrısında bulunarak “Nükleer Santraller enerji sorununa çözüm olamazlar! Nükleer kaza riskleri, yüksek radyoaktivite yayan nükleer atıklar ve bunların güvenli bir şekilde saklanmasının getirdiği masraflar düşünüldüğünde, nükleer enerji kabul edilemez” açıklamasını paylaştı. Dayanışma Ağı saat 20.20’de başlatılması düşünülen eylem için çağrıda bulunuldu.

Sinop Nükleer Karşıtı Platform ise “Nükleer santrallerden vazgeçin” diyerek 17.30’da CHP İl Başkanlığı Önü’nde açıklama yapılacağını duyurdu.

‘Emperyalist ve işbirlikçi iktidarlara karşı birleşelim’

Emek Partisi tarafından Fukuşima nükleer felaketinin yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı açıklamada, “Nükleer silahlarda ve nükleer santrallerde ısrar eden emperyalistler ve işbirlikçi iktidarları karşısında birleşelim ve mücadele edelim” şeklinde çağrıda bulunuldu. “Nükleer felaketi durduralım” denilen açıklamada şu ifadelere yer veriliyor:

“Fukuşima nükleer santralinde, deprem sonrası oluşan radyoaktif sızıntı sonucu oluşan nükleer felaketinin 10. yıl dönümünde ödenen tazminat miktarı 200 milyar doları geçti. Bugün bu miktar daha da arttı. 150 bin kişi bölgeden uzaklaştırılırken, genişletilen yasak bölge alanı hala korunuyor.”

Kazalar, çatlaklar ve maliyetiyle Akkuyu

Dönemin Japonya Başbakanı Naoto Kan’ın ‘Başbakanlığım sırasında Fukuşima felaketinin henüz gerçekleşmediği bir dönemde Türkiye’ye gittim ve bu tür büyük satış toplantılarına katıldım. Türk yetkililere, eğer Türkiye nükleer enerjiyi getirmeyi düşünüyorsa bu teknolojiyi Japonya’dan almalarını rica ettim. Şu an bundan utanç duyuyorum. Bugün olsa bunu yapmam” sözlerinin hatırlatıldığı açıklamada Akkuyu Nükleer Santrali’ne işaret edildi:

“Akkuyu nükleer santral temelinde iki hatta üç kez reaktör temelinde beton çatlağı oluşmuş ve böylece ülkede, daha Nükleer Santral yokken nükleer kaza ortaya çıkmıştır. Finlandiya’da da benzeri bir durum yaşanmış ve sonucunda 10 yıl gecikme ile maliyette de 5 milyar dolarlık artış olmuştur. 1998’de Fukuşima nükleer santralinde çatlak olduğunu tespit ederek açıklayan işçi, işten atılırken çatlak tartışmalarının da üzeri kapatılmıştır.”

EMEP’in açıklamasında son olarak şu ifadelere değinildi:

“Nükleer santrallerde yapılan hiçbir işlem açık, şeffaf ve denetimli olmadığı gibi Finlandiya’da 5 yıl uzayan inşaat süreci bizde 5 dakika bile durmamaktadır. Öyle ki her gün iş cinayeti haberi gelen Akkuyu’da ‘hadi hadi’ düzeniyle çalıştırmanın sonucunda nükleer santral inşaatı, işçilerin canı, kanı pahasına yükselmektedir.  AKP iktidarı bir yandan elektrik alım garantili nükleer santralin inşaatını devam ettirirken diğer yandan da nükleer santrali yaparak işletecek olan Rosatom’u yükümlülükten kurtaracak Nükleer Düzenleme kanunu çıkararak, nükleer kazalarında bile halkı değil enerji tekellerini koruyacağını göstermiştir.”

‘Halk defalarca nükleer santral istemediğini haykırdı’

Adana Ekoloji Platformu tarafından bugün Heykelli Park’ta yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

“Nükleer enerji tehlikelidir, kaza riski yüksektir, kaza olmasa bile radyasyon yaymaya devam eder. Nükleer enerji potansiyel tehlike barındırır, savaşların eksik olmadığı bir bölgede ve dünyada nükleer santral kurmak belaya davetiye çıkartmak olur. Mersin Halkı, Sinop Halkı defalarca nükleer santral istemediğini haykırdı. Halkın sesine kulak verilecek bir demokrasiye elbette ulaşacağız.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.