Kategoriler: Dış Köşe

Ne yapmalı – Ufuk Uras

Kürt gazetecilerin cezaevlerinde rehin tutulması karşısında, dayanışmak için Özgür Gündem gazetesinde yazmaktan başka, elimizden bir şey daha gelebilir.

Bu yılı değerlendirdiğimizde, mutlaka yoksullarla, kimliğimden yoksun olanların ortak mücadelesini daha güçlü örmek gerektiğini saptıyoruz.

Bunun alternatifinin, bir süredir Kürt siyasi hareketiyle cumhuriyetçi muhalefeti (Ergenekon muhalefeti diye okuyun) arasında örülmek istenen zoraki nikahın olmadığı ortada.

Sınır ötesi operasyonlardan, anayasal yurttaşlık tanımına, vicdani redden, tektip kıyafete değin hemen her konuda milliyetçi refleksler zaten aleni  gerçekliği sergiliyor.

Her şey bir yana, yerel seçimlerde CHP kendi başına davranacağını zaten ifade etmesine rağmen, bu olmayacak duaya amin demek için çeşitli mahfillerde profesyonelce çalışan ekipler var. Jilet gibi keskin söylemlerine, afra tafralarına falan aldanmayın, yine her zaman olduğu gibi paşa paşa İttihatçıların peşine takılıp bizleri şaşırtmayacaklardır.

HDK(P) gerçeğini inatla görmek istemeyenlerin oluşturmak istediği hayali cephelerin bir karşılığının olmamasından öte, bu tür zihniyet yapılarının AKP’ye hayat öpücüğü verdiğini görmekteyiz.

Sonuna gelen Ergenekon davasına gidip davayı itibarsızlaştırmaya çalışanların, Ergenekon cinayet şebekelerinin kurbanları olan Cumartesi Annelerini de ihmal etmeyip, “siz de haklısınız,” diyerek itibar kazanmaya çalışma hallerini de ibretle izliyoruz. Başta Hrant olmak üzere,  arkadaşlarımızın katilleriyle işimiz olmaz biziz.

O yüzden biz kendi işimize bakalım; Türkiye’de emek hareketinden, barış, adalet, çevre ve demokrasi hareketlerine oluşturulan en geniş hattı derinleştirmek, yeni katılımlarla zenginleştirmekte fayda var.

Ergenekon, Balyoz, Kafes, Zirve,vd.,  davalarda görülen hukuk ihlallerine hepimizin göstermesi gereken duyarlılık, ortadaki ağır suçların üzerinin örtbas edilmesinin gerekçesi olamaz.

Geçmişin dersleriyle geleceğin özlemlerini buluşturarak, ırkçı pervasızlığa karşı bir set oluşturup, ortak bir irade için asgari müştereklerde buluşabiliriz.

Bursa, Trabzon, Aydın, Muğla vs., gibi özellikle ırkçı saldırıların yoğunlaştığı bölgelerde yerel seçimlere yönelik şimdiden oluşturulması gereken pilot inisiyatifler için kolları sıvamanın tam zamanıdır.

İktidar gücünü muhalefetin güçsüzlüğünden alıyor. O yüzden “yeter artık, bu böyle gidemez” diyen yurttaşların kürsüsünü oluşturacak talepleri harmanlamak çok önemli.

Sisteme ve AKP’ye karşı örülecek ortak muhalefet hattı, kendi sinerjisini de yaratacaktır.

Erdoğan’ın buyurgan düzeniyle de, Ergenekon özlemcileriyle de temelden problemlerimiz var.

Yeni düzen eski düzeni içinde barındırdığından, sanıldığı gibi eski ile yeni olduğu iddia edilen yapılar arasında kategorik bir kopuş da söz konusu değil.

Kısacası, Erdoğanların, Kılıçdaroğullarının düzeni bizim düzenimiz değil, onların Dersim-Roboski çözümleri de bizim çözümümüz değil.

Onlar zaten tektipleştirilmiş bir cumhuriyet konusunda herhangi bir sorun yaşamıyorlar.

Ombudsmanlık AKP halkla ilişkiler bürosuna dönüşürken, Başdenetçi, Hrantımızı 301’den mahkum ettiğinde, Mecliste kimlerin 301’in arkasında durduğunu, belki herkes unutur, ama Hrant’ın dostlar asla unutmaz.

Bugün tek başına bir siyasi perspektifinizin olması yetmiyor, bunun acil bir eylem planıyla da taçlandırılması şart.

Korporatist bir çıkar siyaseti yaklaşımını, hak mücadelesi eksenine dönüştürmek önem taşıyor.

Siyaset başkalarının başarısızlığı üzerinden inşa edilemiyor.

Türkiye’nin tepeden tırnağa değişime ihtiyacı var ve statükocu güçlerle pragmatik güçlerin zembereğinden bu değişimin gerçekleşmeyeceği ortada.

Onurlu bir yaşam için mücadele, siyasetin yatağını değiştirmemiz ve yeni bir siyaset ekseninde buluşmamızı gerektiriyor. Gölgesiyle değil, düzen ve rejimle kavga eden bir siyaseti acilen daha da büyütmeliyiz.

Bu sağlanmazsa, 21.12. 2012’de belki Maya kehaneti gerçekleşmeyecek, ama bizi başka bir toplumsal türbülansın beklediğini öngörmek kehanet olmayacaktır.

Ufuk Uras – Özgür Gündem

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar