DünyaManşet

Mısır’da yeni başkan yardımcısının işkence kariyeri

0
Ömer Süleyman
medeni ve kibar kişi Ömer Süleyman
Ömer Süleyman

medeni ve kibar kişi Ömer Süleyman

Mısır’ın yeni Başkan Yardımcısı’nın işkence kariyeri: Ömer Süleyman ve İşkence için Nakil Programı

Stephen Soldz, 30 Ocak 2011, Commodreams.org –

Çok büyük protestolara cevaben, Hüsnü Mübarek 30 yıllık hükümetinde ilk sefer bir Başkan Yardımcısı atadı: Eski istihbarat şefi Ömer Süleyman. Süleyman’ın ismi ilk açıklandığında yorumlar mümeyyez ve saygın bir kişi olduğu yönündeydi. Öyle anlaşılıyor ki, temeyyüz ettiği bir çok alandan biri de Mısır’ın işkence kaydı ve ABD’nin işkence için nakil programı. Kendisi, ABD yetkilileri tarafından bu konudaki işbirliği ve daha birçok konu yüzünden saygı duyulan bir şahsiyet.

ABD’nin işkence için nakil programı üzerine bir uzman olan Katherine Hawkins Süleyman’ın adının geçtiği hayati öneme sahip bazı metinler gönderdi. Kitabı The Dark Side’da Jane Mayer Süleyman’ın nakil programındaki rolüne şöyle işaret ediyor:

“Her bir nakil için hükümetlerin en üst düzeylerinde izin veriliyordu.. Mısır istihbaratının uzun süredir şefi Ömer Süleyman, üst düzey CIA yetkilileriyle doğrudan müzakere ediyordu. [Eski ABD Elçisi] Walker Süleyman’ı ‘çok zeki, çok gerçekçi’ olarak tarif ediyor, ve ‘Mısır’ın dâhil olduğu bazı menfi şeylerin, işkencenin filân, bir eksisi olduğunun idrâkindeydi’ diye ekliyor.” (s. 113)

Nakil programı üstüne araştırması Ghost Plane‘de Stephen Grey de Süleyman’ı merkezi bir oyuncu olarak tanımlıyor:

“[Mısır’ın işkence için gönderilen tutsaklara ‘işkence’ etmeyeceğine dair] garantiler için CIA Mısır’la öncelikle Genel İstihbarat Teşkilatı EGIS’in 1993’ten beri şefi olan Ömer Süleyman’la irtibat hâlindeydi.  İçişleri’yle toplantıları ayarlayan oydu. İngilizce’yi iyi anlayan medeni, kibar bir adamdı. Başkaları bana Süleyman’ın yıllarca Mısır rejiminde Amerika’nın esas muhatabı olduğunu söylediler. İstihbaratın çok dışında konularda bile Cumhurbaşkanı Mübarek’e ulaşmanın do[rudan kanalı o.”

Süleyman’ın rölü bir Wikileaks metninde de öne çıkıyor:

“Misyon, Mısır Hükümeti’nin güvencsinin, ABD Hükümeti ve Mısır hükümeti arasında terörle mücadele konusunda yakın işbirliği çerçevesinde, Guantanamo’da tutulan üç Mısırlı tutsağın iadesi hakkında rica edilen prensiplere uymasında sıkı bir bağlılığı temsil ettiğine inanır. Bu güvenceler doğrudan EGIS Şefi Süleyman tarafından irtibat şahsı aracılığıyla verildi…”

Ancak, Süleyman sırf Amerikalılar’ın biraz işkence ayarlamak için aradıkları kişi olmakla kalmıyordu. Anlaşılan, bu “medeni, kibar kişi” az bir sertlikten kendisi de zevk alıyordu:

11 Eylül’ün akabinde Avustralya vatandaşı Mamud Habib Pakistan güvenlik güçlerince yakalanmış ve ABD baskısıyla Pakistanlılarca işkenceden geçirilmişti. Daha sonra, Avustralya diplomatlarının gözleri önünde CIA çalışanlarınca, pek olağan dışı olmayan bir şekilde, Mısır’a nakledilmişti. Mısır’da Habib, Süleyman’ın şahsi ilgisine nâil oldu. Habib’in hatıralarından Richard Neville aktarıyor:

“Habib ülkenin istihbarat şefi General Süleymanca sorgulandı… Süleyman El-Kaide bağlantısından şüphelenilen herkese şahsi bir ilgi gösteriyordu. Habib 11 Eylül’den az önce Afganistan’da olduğuna göre şüpheliydi. Habib’e defaatle yüksek voltajda elektrik verildi, burun deliklerine kadar suya batırıldı,dövüldü, parmakları kırıldı, metal kancalara asıldı.

Muamele Süleyman için yeterli değildi, ve:

Habib’in dilini açmak için Süleyman gardiyana fecii şekilde prangaya vurulmuş bir Türkistan tutsağını Habib’in gözleri önünde öldürmesini söyledi. O da şiddetli bir karate tekmesiyle emri ifa etti.

Habib, Süleyman’ın adamları itirafını aldıktan sonra tekrar ABD gözetimine verildi ve nihai olarak Guantanamo’da hapsedildi. İtirafı daha sonra Guantanamo’daki mahkemesinde kanıt olarak kullanıldı.”

Washington Post’un istihbarat muhabiri Jeff Stein, Süleyman ve protestocuların geride bırakmaya çalıştığı eski Mısır’daki rolü hakkında ek bilgiler veriyor:

“Voice of America Cuma günü Süleyman Mübarek’e muhtemel bir halef olarak görülüyor dedi. Uluslararası saygınlığını bir müzakereci olarak ve aşırı İslami akımlara gem vurmakla edindi…

Süleyman Mısır’ın saygın Askeri Akademi’sinden mezun, ama ayni zamanda Sovyetler’de de eğitim gördü. Onun denetiminde Mısır istihbaratı CIA’in terörizm karşıtı programıyla sıkı-fıkı çalıştı…

2009’da Foreign Policy dergisi Süleyman’ı Ortadoğu’nun en güçlü istihbarat şefi olarak sıraladı. Mossad şefi Meir Dagan’dan önde.”

Şayet Süleyman Mübarek’in ardından cumhurbaşkanı olur ve gücü elinde tutarsa, hükümet görevlileri ve ABD siyaset uzmanlarından Süleyman’ın mümaris vasıfları için pek muhtemelen bolca alkış işiteceğiz. Esas kastettiklerinin Süleyman’ın baskı altına alma ve işkence kabiliyeti olduğunu hatırlamalıyız.

Yine de Obama hükümetinin Süleyman’ın tayinini kabul etmeyebileceğine dair bazı işaretler var. Ümidimiz Mısır’lı protestocuların Süleyman’ın tayini saçmalığını reddedip tamamen bir rejim değişikliği için bastırmaları. Aksi taktirde, yeni rejim istikrarı sağlayıp ABD çıkarlarına hizmet etmeye başlarken Mısır işkence zindanları şüphesiz geri dönecek.

(Yeşil Gazete)

*Stephen Soldz bir psikolog ve psikoanalist, kamu sağlığı araştırmacısı ve Boston Graduate School of Psychoanalysis’de öğretim üyesi.

30 Ocak 2011’de yayınlandığı CommonDreams.org’dan çok az kısaltılarak iktibas edilmiştir.

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.