Aydın’ın Köşk ilçesinde Mezeköy’de yapılmak istenen jeotermal elektrik santrali (JES) projesine verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu Gerekli Değildir” kararına karşı açılan davada bilirkişi raporu açıklandı.
Bilirkişi raporunda projenin gerçekleşmesi durumunda insan ve çevre sağlığına olumsuz etki oluşturmayacağı belirtildi. Ayrıca raporda projenin mevzuata ve planlamaya uygun olduğu belirtildi.
Mezeköylülerin yaptığı açıklamada raporu ortaya koyan heyete ilişkin şu eleştiriler yapıldı:
“Bilirkişi keşfi için gelen heyet, daha önce de Aydın’ın birçok ilçesinde JES projesine, Salda’ya ve Akbelen Ormanları’na ‘ÇED gerekli değildir’ kararı vermiş. Heyette ‘biyolog’ olarak bulunan kişi ise daha önce ‘Resmi evrakta sahtecilik‘ten ceza almış.”
Raporun Çevre Mühendisliği açısından yapılan değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:
“Yapılması planlanan projenin, ÇED yönetmeliği EK II listesi kapsamında Seçme, Eleme kriterlerine tabi projeler arasında yer aldığı PTD’nin [Proje tanıtım dosyası] ÇED yönetmeliğinde belirlenen formata uygun olarak hazırlandığı, kurum görüşlerinin alındığı, gelen görüşler doğrultusunda düzenlemeler yapılarak PTD’nin Nihai PTD halini aldığı, Nihai PTD’nda projenin çevreye olabilecek etkilerine ve bu etkilere karşı alınabilecek önlemlere yer verildiği, bu önlemlerin bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğu ve teknik olarak uygulanabilir olduğu, çevresel etkilere karşı alınması planlanan ve taahhüt edilen hususların yerine getirilmesi durumunda insan ve çevre sağlığı açısından tehlike oluşturmayacağı ve projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca bulunmadığı ve dolayısıyla hazırlanan PTD’nin yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.”
Ayrıca planlamaya ilişkin de bilgi verilen raporda planlamada da bir sorun olmadığı ve uygun olduğu belirtildi:
“Bu aşamada herhangi bir plan çalışması bulunmadığı Aydın-Muğla-Denizli planlama bölgesi 1/100000 ölçekli çevre planı çevre düzeni plan kararı ve bu planın plan hükümleri çerçevesinde söz konusu alanda yapılacak faaliyetler yönünde herhangi bir olumsuzluk bulunmadığı, dava konusu alana ilişkin faaliyet planlama açısından irdelendiğinde ilgili mevzuat ve planlama esaslı açısının uygun olduğu kanaatine varılmıştır.”
Raporda, çevresel etkilere karşı alınması planlanan ve taahhüt edilen hususların yerine getirmesi durumunda insan ve çevresel etkiler açısından tehlike oluşturmayacağı ve projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakıncalı bulunmadığı kanaatine varıldığı ifade edilerek “Yapılması planlanan tesisin ekolojik bir tahribata yol açmayacağı, enerji üretimi artırımına katkı sağlayacağı kanaati hasıl olmuştur” denildi.
Biyoloji açısından yapılan değerlendirmede ise enerji üretimine sağlayacağı katkıya yer verildi:
“Biyoloji açısından yapılan değerlendirmede; keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında gezilen alanlardan alınan santral alanı ve üretim ile reenjeksiyon kuyularının belirlenmiştir. Mahkeme keşfi, dava dosyasındaki belgeler ve proje dosyasındaki belgeler ve proje dosyasındaki bir tahribata yol açmayacağı enerji üretiminin artırılmasına katkı sağlayacağı kanaati hasıl olmuştur.”
Ziraat Mühendisliği açısından yapılan değerlendirmede ise projenin zeytin ağaçlarının vegetatif ve genratif gelişimine zararı olmayacağı belirtilerek şu ifadeleri kullandı:
“Dava konusu sondaj yöntemi ile jeotermal kaynak arama faaliyetinin, çevresinde bulunan tarım alanları ve özellikle zeytinlik alanlarının, konum, büyüklük, mesafe vb. hususlar bağlamında ‘Zeytinciliğin Islahı Yabanilerin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik’ kapsamında değerlendirilerek, etki alanındaki bitkilerin ve özellikle zeytin ağaçlarının vegetatif ve genratif gelişimine zararı olmayacağı kanatine varılmıştır.”
Mezeköylüler raporun adaletsizliğine ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Bütün bu adaletsizliklere karşın mücadelemize devam edeceğiz. Köyümüz, incirimiz, zeytinimiz, yaşam alanımız ve emeğimiz jeotermal enerjiden ve şirketlerinden daha kıymetlidir.”
Şirketin jeotermal santral ve 18 kuyu için hukuksuzca sondaj çalışmalarına başlamasının ardından köylüler arazilerini korumak için çadır kurarak nöbet tutmaya başlamıştı.
Köylülerin tarım yaptığı verimli zeytinlikler ve tarım arazilerinden 19 parsel Nisan ayında acele kamulaştırılmıştı. Şirketin projesine verilen ‘ÇED Gerekli değil’ kararının iptali için açılan davada bilirkişi raporu çıkarken, hem de acele kamulaştırma kararının yürütmesinin durdurulmasına yönelik dava sürüyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…