Gezgin ruhların huzursuzluğu geçmez, mutluluğu da hiç bilemezlermiş. Belki vakti geldi belki de çoktan geç kaldık! Şu koca şehirde bir mekânımız olsun, adı olsun, içinde bizden bir şeyler olsun, mecburiyetten değil de özlediğimizden gidelim arzusunu içinde taşımayanımız var mı?
Çok zaman oldu, o kadar çok zaman oldu ki belki de artık geçmişi olduğu gibi değil, düşlediğim gibi anımsamaya başladım. Böyle bir yer vardı bir zamanlar deniz vardı, daha güzeli deniz kokardı buram buram… Nedense hep açık havada otururduk, çok üşürdük ve bu yüzden hep birbirimize sokulurduk. Nereye mi gitti bu mekân? Önce yaktılar sonra da gözden uzak bir yere taşıdılar. Benzer yerler aradık içine bizden bir şeyler koyalım diye… Hazır bir yer bulamadık. Bulduklarımızın kimisi çok kirliydi, kimisi fazla temiz. Bu yüzden de kendimize yeni bir mekân yaptık.
Kurulacak yeşil partinin yeni mekânı olsun, kültür merkezi olsun, yeme içme yeri olsun dedik ama bakalım biz destek olmazsak dört duvar bu kadar yükü taşıyabilecek mi? Daha şimdiden yeni mekânı bu kadar çok sahiplenen olması umutlandırıyor beni. Aslına bakarsanız iş üstlenen, sorumluluk alan her zamanki gibi üç beş kişi ama olsun en azından fikir ve öneri sunanların sayısı hiç de fena değil.
Öyle görünüyor ki yeniden yola koyulmadan önce bir süre burada dinleneceğiz.