Yerimizi bilemiyorum… Ama kendi yerim o bilemediğim yerimizin bir yerlerinde… Sanırım…
Sanatla ve barışla kalın…
Pembe ve Soğuk
Ben sıcaktaydım
Biraz mayhoş
biraz loş
biraz şatafatlı
O karanlık kadar soğuk
ama inadına pembe
Ben hareket etmeye uyuşuk
o doğal ve devingen
Çelik donatıları adem’in
kucak açmış dansına
nadide bir çiçeğin
Habersiz, suriye’den…
Göçmen krizinden…
Ya da şiinin ortodoksla bir olup
sünni ve protestana
efelenmesinden…
Bir karbon iki oksijen
azıcık su, biraz da toprak…
Saksıdaki dert, ne siyaset
ne jeopolitik olacak…
Onbir yeşil yaprağıyla
küçümen pembe çiçek
titreşmekte
serin esintilerine kışın
Sözde, benim hayatım karmaşık
onunkisi yalın…
Ulaşılamayan aşk kadar yalnız
hevesli bir ergen kadar arsız
pembe çiçek ve ben
bakışmaktayız…
Bir sağa
bir sola
sonra bir kez daha sola
savrulur iken sen,
fırıldak vicdanını
dizginleyemiyor,
seni izleyen…
Ben mazlum
sen mazbut
ilgi görmeye aç
yaklaşana suskun
uzaktakine muhtaç
Duman grisi gölgelere direnen
pembe, hareketli ve narin
ben renksiz
ben durgun
solumanın kıymetine cahil
bir hain
Yetemedim sana
derbeder zihnimi
sadeliğine tercümane
edemedim
Anlamın aştı beni ya da
idrakımla baş edemedim…
Küçük pembe çiçek
ne güzel ki, seni görebildim.
Oysa sen oynaşırken
yelleriyle ayazın,
ben sana seyre dalınacak bir resim,
veremedim…
19:03 18/12/15 Kadıköy