Kıbrıslı sosyalistlerden ortak açıklama: 2 Mart’ta sokaktayız!

Kıbrıslılar, Türk devletinin işgaline, AKP hükümetinin sömürgeci dayatmalarına isyan ediyor. 2 Mart’ta büyük genel grev ve sokak gösterisi gerçekleşecek. Bugün Kıbrıs’ın işgal altındaki Kuzey bölgesinde ortak bir açıklama yapan Yeni Kıbrıs Partisi, Kıbrıs Sosyalist Partisi, Barikat gazetesi ve Baraka Kültür Merkezi işgalcilerden bıkan Kıbrıslıları sokağa çıkmaya çağırdı.

Bugün KTÖS Lokalinde Yeni Kıbrıs Partisi, Kıbrıs Sosyalist Partisi, Barikat Gazetesi, Baraka Kültür Merkezi olarak 2 Mart’a yönelik tavırlarını açıklamak için bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Basın toplantısının başında konuşan YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı bazı hatırlatmalar yaptı.

Kanatlı, “Geçmiş dönemde 28 Ocak’a giderken muğlaklık vardı süreçle ilgili ve süreçte birileri provokatör ve ajan olmakla birilerini suçlamakta idi” diyen Kanatlı, buna rağmen 4 oluşum olarak platformun belirlediği 13 maddelik ilkeleri çerçevesinde hareket etmeyi sürdürdüklerini ve sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. Kanatlı, konuşmasını şöyle sürdürdü; “ama ne ilginçtir bizi provokatör ve ajan olmakla suçlayanlar basın bürosu aracılığı ile açıklama yayınladılar pankart taşıyanları döveceğiz dediler, söz gitti gideceği yere daha sonra biz öyle demedik, yanlış anlaşıldık diye gene basın bürosu aracılığı ile açıklama yaptılar. Bizler, 2 Mart’ta hiçbir gerginliğe hiçbir şiddete yer vermeksizin kendi kortejimizle, kendi kortejlerimizle sokakta olacağız, alanda olacağız ve herhangi bir gerginliğe, herhangi bir provokasyona da neden olacak hiçbir harekette bulunmayacağımızı net olarak bir kez ortaya koyuyoruz. 2 Mart’a yönelik çalışmalarımızı Sendikal Platformun belirlediği 13 maddelik ilkeleri çerçevesinde sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Baraka Kültür Merkezi aktivistlerinden İsmal Özuçar ortak açıklamayı okudu. Ortak açıklama şöyle:

2 MART’TA PANKARTLARIMIZLA SOKAKTA OLACAĞIZ

Ülkemizde Ankara’nın dayatması ile yaşama geçirilmeye çalışılan ekonomik paketler herkesin bilgisindedir. Dünyada yaşanan ekonomik krizden de ayrı düşünülemeyecek bu paketlerin son versiyonu olan ve UBP ile AKP arasında imzalanmış olan paketin aslında ilk olmadığını da herkes bilmektedir. 1986 yılından beridir Türkiye’deki hemen hemen her hükümet döneminde, Kıbrıslı Türklere yeni bir paket dayatılmakta, bu paketlerin tamamı olmasa bile önemli bir kısmı da parça parça uygulamaya konulmaktadır.

Tüm bu dayatma uygulamaların açık bir sonucu olarak, başta emekçiler olmak üzere yaşadığımız sistem içerisinde ezilen bütün kesimler yok oluşun eşiğine gelmiştir. Bu yüzdendir ki 2011 yılı Sendikal Platform tarafından “Toplumsal Varoluş İçin Mücadele Yılı” olarak ilan edilmiş ve 28 Ocak 2011 tarihinde “Toplumsal Varoluş Mitingi” düzenlenmiştir. Örgütlerimiz bu mitinge işte bu motivasyonlarla katılmış ve yine Sendikal Platform tarafından ortaya konularak halkımız tarafından da onaylanan 13 maddelik deklarasyonu da desteklemektedir. Açıkçası süreç Kıbrıslı Türkleri gerçek bir varlık/yokluk ikilemi ile baş başa bırakmıştır. Varlığımızı devam ettirebilmenin tek yolu da sömürgecilere yaslanarak sömürgeciliğe karşı mücadele etmekle değil bizleri yok oluşun eşiğine getiren odaklara karşı mücadele etmektir.

28 Ocak tarihinden sonra sürekli olarak gündemde tutulmaya çalışılan ve aslında halkımızın varoluş mücadelesini amacından saptırma gayreti olduğunu düşündüğümüz pankart tartışmalarını bu sebeplerle onaylamıyoruz. Bizler varlığımıza, kimliğimize ve irademize yönelik yıllardır devam eden “saldırıların ve toplumsal varoluşumuzun önündeki tehlikenin” herhangi bir partinin hükümet olması veya olmaması ile ilişkili olmadığını, Türkiye’de kimin hükümette olduğu veya ileride hangisinin olacağı konusunda hiçbir şekilde yaşadığımız sorunları giderici bir etken olduğunu veya mevcut sistem içerisinde de olacağını düşünmüyoruz.

Bu yüzden de Ankara’nın yani TC devletinin ve asker-sivil bürokrasisinin sistematik politikalarını ve dayatmalarını toplumsal varoluşumuzun önündeki ana engel olarak işaret ediyoruz. Bugün bu politikaların simgesi hala gündemde tutulan ekonomik pakettir. Uygulayıcısı UBP, dayatan ise AKP’dir. Perdenin gerisinde büyük güçlerin hesapları ve TC ile KKTC’nin sözde “bağımsızlık ilkelerine” dayalı “taksim politikaları” yatmaktadır.

2 Mart tarihinde gerçekleşecek 2. Toplumsal Varoluş Mitingi’ne bu fikirlerimizi yansıtan, Sendikal Platformun oluşturduğu 13 maddelik deklarasyonla da çelişmeyen ve Ankara’ya hitap eden pankartlarımızla katılacağımızı buradan kamuoyunun bilgisine getiriyoruz.

Bizlerin Türkiye’deki Türk, Kürt, Rum, Ermeni, Laz halklarla hiç bir sorunumuz olmadığını bir kez daha vurgularız. Ankara ile her türlü “maddi, siyasi ve askeri ilişkilerin” Kıbrıs’ta kendi kendini yönetme mücadelesi veren emekçilerin istediği şekilde olması ve Kıbrıslı Türk işçilerin, emekçilerin, memurların ve ezilen kesimlerin onurunu zedeleyen uygulamaların son bulması tüm halkımızın ortak talebidir. Bu çerçevede tüm halkımızı 2 Mart’ta ortak kortejimize katılmaya çağırırız. (marxist.org)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İstanbul’dan Van’a kadar kıyılara eşit ve ücretsiz erişim için eşzamanlı eylemler yapıldı

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı'nın çağrısıyla, Adalar'dan Van'a kadar ülkenin dört bir noktasında bir araya gelen yurttaşlar, kıyılara ücretsiz ve eşit erişim hakkını, kıyıların korunması gerektiğini dile getirerek hükümete 'Anayasa ve Kıyı Kanunu'nu uygula' diye seslendi.

Kazma Bırak: İklim değişikliğiyle başa çıkabilecek radikal önlemler istiyoruz

Kazma Bırak kampanyası ekibi, Yunanistan'daki yangınlarla ilgili açıklamada bulunarak yangını söndürmenin bir önlem olmadığını, artık bunun için radikal bir çözümün gerektiğini belirtti: 'İklim değişikliğinin etkilerini görmezden gelen, artan orman yangınlarıyla mücadele edebilecek hizmetleri azaltan iktidarlara karşı, iklim değişikliğiyle başa çıkabilecek radikal önlemler istiyoruz.'

Akdeniz foklarının yaşam alanına inşa edilen kaçak iskele sökülüyor

İzmir’in Karaburun ilçesinin Mordoğan Ayıbalığı Mevkii’nde bulunan kaçak iskele, bir yıldan uzun süren yazışmaların ardından nihayet sökülüyor.

ILGA Avrupa: Türkiye’de LGBTİ+’lar hükümetin yasaklarına karşı direniyor

ILGA-Avrupa'nın Türkiye'deki Onur Ayı etkinliklerine ve yürüyüşlerine ilişkin raporunda, Türkiye'deki hükümetin LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemlerine, yaptırımlarına, baskılarına ve bunu politikanın bir parçası haline getirerek kurumsallaştırmasına dikkat çekildi. Raporda LGBTİ+'ların direnmeyi sürdürerek yürüyüşleri gerçekleştirdiğine de vurgu yapıldı.

Malatya Çevre Platformu’ndan Vahşi Madencilik, İnsan ve Çevre Sorunları forumuna davet

Malatya Çevre Platformu, tüm duyarlı çevre kurumlarını ve aktivistlerini 27-28 Temmuz’da Arguvan Türkü Festivali’nin yapıldığı Nazım Hikmet Meydanı’nda düzenlenen Vahşi Madencilik, İnsan ve Çevre Sorunları formuna davet etti.

EN ÇOK OKUNANLAR