Doğa MücadelesiEditörün SeçtikleriEkolojiManşet

Kazdağları’nda orman ve arkeolojik SİT alanlarına RES projesine aktivistlerden tepki: Ormanda RES olmaz!

0

Kazdağları Kardeşliği, Kazdağları ekosisteminin en önemli parçalarından biri olan Ağı Dağı’nda hem biyoçeşitlilik ve ekosistem açısından ekolojik yıkım getirecek, hem de bölge halkının önemli bir geçim kaynağını yok edecek bir rüzgar enerjisi santrali (RES) projesi yapılması planlandığını aktarıyor.

Aktivist grubu sosyal medya platformu Twitter üzerinde yaptığı paylaşımda, “Bu fotoğraflarda gördüğünüz yerler yok edilerek yapılacak rüzgar türbinleri ile üretilecek enerji ‘temiz enerji’ midir?” sorusunu yönelterek Yel Elektrik Üretim Limited Şirketi’nin kestane ormanını, bal ormanını, meraları, arkeolojik sit alanları, doğal meşe ormanlarını içeren bu devasa karbon yutak alanına metrelerce genişlikte yollar açıp betona boğarak rüzgar türbini dikmek istediğini bildiriyor.

Ekoloji savunucuları, Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Osmaniye, Yeşilköy ve Karaköy ile Çan ilçesine bağlı Söğütalan köylerinin yaşam kaynağına yapılmak istenen bu projeye asla izin vermeyeceklerini kaydederek “Ormanda RES olmaz!” diye hatırlatıyor.

Yeşil Gazete, Kazdağları Kardeşliği’nden Ferzan Aktaş’ın yapılması planlanan RES projesinin detaylarına ve yapılması durumunda çevre üzerinde yaratacağı tahribata dair değerlendirmesini aktarıyor.

‘Projeden dört köy etkilenecek’

Aktaş, Yel Elektrik Üretim Limited Şirketi’nin Çanakkale bölgesinin belli alanlarında da RES projeleri olduğunu ifade ederek şirketin şimdi de yeni bir RES projesi için Kaz Dağları’nın ekosisteminin bir parçası olan Ağı Dağı için bakanlıktan RES ilanı çıkardığını belirtiyor.

Bugün (3 Mayıs) Osmaniye Köyü’nde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin bir parçası olan Halkı Bilgilendirme Toplantısı yapıldığını ancak yöre halkının toplantıya katılmayarak toplantının yapılamadığına dair tutanak tutturduğunu kaydeden Aktaş, “Sadece Osmaniye değil aynı zamanda yanındaki Karaköy, Söğütalan, Yeşilköy köylerinde de türbin kurmayı planlıyorlar. Altı tane türbin olarak başlamışlar ama santral sahaları çok daha büyük” diyor.

Kazdağları Kardeşliği aktivisti Ferzan Aktaş, “Bu projenin ruhsat alanları aynı zamanda bizim mahkemeyle kazandığımız fakat tekrar başvuru yapan Cengiz Holding’e ait bakır madeni projesiyle de kesişiyor” diye ekliyor.

‘Proje, ormanları ve arkeolojik SİT alanını kapsıyor’

Projenin altı türbininden ikisinin şahıs arazileri üzerinde, diğerlerinin orman arazisinde yapılması planlanıyor. Aktaş’ın aktardığına göre türbinlerden bir tanesi Orman Genel Müdürlüğü‘nün “bal ormanı” olarak tahsis ettiği ve tabelasını koyduğu, aynı zamanda yılda 2 binin üzerinde balcının ziyaret ettiği, Muğla’dan bile birçok balcının gelip kovan koyduğu bir bal ormanı üzerinde bulunuyor.

“Bir diğer tanesi de taa Troya medeniyetinden kalma antik kalıntıların olduğu bir yer üzerinde kurulmak isteniyor” diyen Aktaş, söz konusu bölgenin bir Arkeolojik SİT alanı olduğunu vurguluyor ve ekliyor:

“Burası çok sık ve doğal bir meşe ormanı. RES projesi için bu buranın yolları 10’ar metre olarak açıldığında çok ciddi bir tahribat söz konusu olacak. Biz bu projeyi yöre halkı olarak itiraz ediyoruz. Asla yaptırmayacağız. Bugün Halkı Bilgilendirme Toplantısı‘nda da gelen yetkililere de durumun böyle olduğunu söyledik. Toplantıya katılmadık.”

‘Biyoçeşitlilik açısından çok zengin, bakir bir ormanı korumaya çalışıyoruz’

RES’lerin yapılmasının planlandığı araziler, biyolojik çeşitlilik açısından da büyük önem taşıyor. Ferzan Aktaş bölgenin ekolojik önemine dikkati çekerek “Kaz Dağları’nın el değmemiş bir bölgesi burası” diyor.

Öte yandan çok fazla projenin bölge için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Aktaş, “Şu anda bu bölge için çok sayıda ruhsat planı var. Aynı zamanda Alamos Gold’un ve Cengiz Holding‘in de ruhsat almaya çalıştığı bölgelerden bir tanesi” diye ekliyor.

Aktaş arazinin biyoçeşitlilik açısından önemine dair şu bilgileri paylaşıyor:

“Bölgenin biyolojik çeşitliliği çok zengin. 300’ü aşkın kuş türünün hem geçiş bölgesi, hem de yuvalama ve beslenme bölgesi. Kaz Dağları zaten kuş göç yolları üzerinde ve bu bölge de Afrika’dan gelerek Avrupa’ya doğru göç eden kuşların bile durak noktası. Burada yaşayan kuşların haricinde çok ciddi sayıda kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. RES’ler kuş göçüne de izin vermiyor. Çok büyük türbinler olduğu için kuşlar ya gelmiyor ya da pervanelerin çarpmasıyla ölüyor. Kuşlar artık buradan göç edecek. Çok vahim bir durum.

Aynı zamanda ayı, kurt, karaca, çakal… aklınıza ne gelirse birçok memeli hayvanın da yaşadığı, gerçekten elde edilmiş, bakir, doğal bir orman. Aynı zamanda bitkisel olarak da, endemik bitkilerin çok yoğun olduğu bir bölge. Burayı madenlerden ve RES’lerden korumaya çalışıyoruz.”

‘Yöre halkının geçim kaynakları bu ormanlar’

Bölgede halihazırda kurulu halde 20’ye yakın rüzgar türbini bulunuyor. Projenin yapılmak istendiği bölge ise bu türbinler ile yöre halkının yapımını engellemeye çalıştığı bakır madeni arasında yer alıyor.

Ferzan Aktaş, “Bu türbinler de yapılırsa bu civardaki köyler iki RES türbinlerinin ve madem sahasının arasında sıkışmış konumda kalacaklar” diye belirtiyor. Civardaki köylerin tarımla, hayvancılıkla, kestane toplayarak ve mantarcılıkla geçindiğini ifade eden Aktaş, “Zaten yöre halkının geçim kaynakları bu ormanlar. Yani bu kıskaçta kaldığında buradaki insanlar, tahrip edildiğinde bu ormanlara giremeyecek. RES’lerde türbinlerin çevresi de büyük bir alanda çitle çevriliyor ve insanlar sokulmuyor oraya, çünkü çok tehlikeli” diye belirtiyor.

Aktaş, RES’lerin bölgenin geçim kaynakları üzerinde yaratacağı etkiyi şöyle değerlendiriyor:

“Arıcılık tamamen bitiyor; bunlar çok büyük türbinler olduğu için çok fazla uğultu olması nedeniyle arılar oradan kaçıyor. RES’lerin buraya yapılması durumunda buranın ekosistemi ciddi anlamda zarar görecek. Böyle bir durumda RES’ler kurulduğunda ne balcılık ne arıcılık yapılabilecek, buranın geçim kaynaklarıdan bir tanesi yok olacak.”

Bölge ormanlarla kaplı olması nedeniyle mevcut yolları çok dar iken, RES’lerin türbin kanatları gibi büyük parçalarının lojistiği, çok sayıda ağacın kesilmesi suretiyle yol açılmasını gerektiriyor. Aktivist Ferzan Aktaş, “Bu da bir orman tahribatı aslında” diyor. “Ayrıca türbinlerin altında da bildiğim kadarıyla bir dönüm kadar alanı da betona boğuyorlar.”

Aktaş şunları ekliyor:

“Her türbinün olacağı alanı da gittik, gördük. Bir tanesi bal ormanın üzerinde, bir tanesi arkeolojik sit alanının üzerinde, diğerleri çok ciddi ekolojik çeşitliliği olan alanların üzerinde. Yani burada bu projeye izin verilmesinin aslında mümkün olmaması gerekiyor ama yine de bir şekilde lisans almış ve ÇED süreci başlamış. Bizim de itirazlarımız bu yönde oldu.”

You may also like

Comments

Comments are closed.