‘Kanal İstanbul’a ilk kazma bu yıl’ açıklamasına hukukçulardan tepki: Aceleniz ne?

Ulaştırma Bakanı Turhan, Kanal İstanbul ihalesinin bu yıl yapılacağını ve yıl içinde ilk kazmanın vurulacağını söyledi. Hukukçular ise bu yaklaşımı 'Yangından mal kaçırır gibi' diye nitelendiriyor.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, 2019 yılı değerlendirmesi ve 2020 yılı hedeflerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Kanal İstanbul ihalesinin bu yıl içinde yapılacağını belirten Turhan “Bu yıl içinde ilk kazmayı vuracağız” dedi. Turhan şöyle konuştu:

“Kanal İstanbul’un imar planı onaylandı, askı sürecinin bitmesinin ardından ihale sürecini başlatacağız. Boğazlarımızı ve İstanbul’u koruyacak Kanal İstanbul Projesi’nde ihale aşamasına geldik. Bu yıl içinde de kazmayı vuracağız. Kanal İstanbul ile Montrö Boğazlar Sözleşmesi‘nin hükümlerini hiçbir şekilde ihlal etmeden, İstanbul Boğazı deniz ulaştırmasına açık tutularak, alternatif bir kapının açılmasını sağlayacağız. İstanbul Boğazı’nı kazalardan ve tehlikeli yüklerden koruyacağız.

İmar süreci ve yer tahsisi uygulaması tamamlanınca öncelikli olarak Kanal İstanbul’un yapılacağı mahaldeki altyapıların deplasmanını yapacağız. Yolların, köprülerin, isale, enerji ve enerji hatlarının deplasmanını yapacağız ve kanal sahasını diğer hizmetleri aksatmadan sürdürülebilir hale getirdikten sonra inşaata başlayacağız. Mahalli trafikten tamamen arındırılmış bir alan içinde kazı ve inşaat işlerini yapmayı planlıyoruz.

Gerek resmi yazı yazarak gerek şifahi olarak projeyle ilgilenen birçok ülke firması ve kredi kuruluşu var. Rusya, Çin, Hollanda, Belçika, ayrıca münferit olarak dünyanın diğer ülkelerinden firmalar bu projemizle ilgileniyor.”

‘Yangından mal kaçırır gibi’

İzmir Barosu, Kent ve Çevre Komisyonu üyesi avukat Birkan Sonkaya,  Bakan Turhan’ın konuşmasını “Yangından mal kaçırır gibi karar vererek uygulamaya çalışmak” olarak değerlendirdi. “Hükümet şekli olarak sürece uyup bu projenin sonuçlarını hiç düşünmeden hızlı bir şekilde tamamlamak istiyor” diyen Sonkaya, imar planı yapmadan verilen ÇED olumlu kararı, kısa itiraz süresi ve dava süreci bitmeden yapılan açıklamaları eleştirdi; baro olarak sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.

Birkan Sonkaya’nın gazetemize yaptığı değerlendirme şöyle:

“Kanal İstanbul projesine yapılan on binlerce itiraz 2-17 Ocak arasında, 15 gün gibi bir sürede incelenmiş ve ÇED Olumlu kararı verilmiştir. Söz konusu bu durum vatandaşı, bilimi, hukuku, çevre hakkını yok saymaktadır.  Çevre hakkının bir unsuru da kararlara katılma hakkıdır. Bu unsur nedeniyle halkın ÇED ile ilgili görüşleri sorulmaktadır. Ancak söz konusu bu unsurlar yok sayılarak adeta yangından mal kaçırır gibi kararlar verilmektedir ve uygulanmaya çalışılmaktadır. Hükümet şekli olarak sürece uyup bu projenin sonuçlarını hiç düşünmeden hızlı bir şekilde tamamlamak istiyor.

İmar planı yapmadan ÇED olumlu kararı verildi. İtirazlar 15 gün gibi çok kısa bir sürede değerlendiriliyor. Daha dava süresi bitmeden ve yargılamanın yapılması ve sonuçlanması beklenmeden, sanki süre geçmiş gibi açıklamalar yapılıyor. TMMOB başta olmak üzere baroların, yerel yönetimlerin, STK’ların ve vatandaşların karşı çıktığı bu projenin hayata geçirilmesi geri dönülemez yıkımlara yol açacaktır. Bu kadar çok başvurunun, bakanlıkta çalışan çok kısıtlı kadro tarafından bu kadar kısa bir sürede okunup, değerlendirilmesi imkansızdır. Biz İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu olarak bu sürecin takipçisi olacağız.”

Hukukçu Sonkaya, ÇED Olumlu Raporu’na yapılan kitlesel itirazların yürütmeyi durdurma talepli iptal davasına dönüşmesi gerektiğine işaret etti. 

Davalarda halk desteği çok önemli

ÇED olumlu kararının 17 Ocak tarihinde verildiğini hatırlatan Sonkaya, 16 Şubat tarihine kadar yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açılması gerektiğine dikkat çekti:

“Aksi halde ihale süreci başlayacak. Birkaç dava açıldığını biliyoruz. Bu davalar ile birlikte asıl önemli olan şey ise halkın davalara desteğidir. Bu destek ise özellikle İstanbul halkının,  geleceğini düşünerek bu süreçte davacıların yanında olması hatta mümkünse dava açması şeklinde olabilir. Ayrıca yine ÇED raporuna itiraz edenlerin, bu itirazlarını hukukun önünde de sürdürmesi gerekmektedir. “

Büyük İstanbul tüneli

Bakan Cahit Turhan, konuşmasında İstanbul Tüneli‘ne de değinerek şöyle konuşmuştu: “Yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştireceğimiz Büyük İstanbul Tüneli Projesi ihalesini de bu yıl yapmayı planlıyoruz.”

Bakanın bu açıklamasını da eleştiren Sonkaya, ” Uzmanlarca ekolojik olarak çok büyük etkilerinin (yıkımın) olacağı söylenen bu projenin bu kadar hızlı ve tek taraflı bir irade ile yapılmasının planlanması, sadece çevre problemi değil ayrıca bir demokrasi problemidir” diye konuştu. 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim krizi ve su stresi uluslararası çatışmaların çıkması riskini artırıyor

Su stresi ülke içi gerginliklere ve sınırları aşan su kaynaklarını paylaşan ülkeler arasında çatışmalara yol açıyor.

Cebeci’deki taş ocağı protestosuna polis müdahalesi: Beş kişi gözaltına alındı

Sultangazi'de yaşayanlar için sağlık tehdidi oluşturan Cebeci Taş Ocağı'nın kapatılmasını isteyen yurttaşlara polis müdahale etti. Yurttaşlar 'Tozdan ölmek istemiyoruz' diyerek madene doğru yürürken polis engeliyle karşılaştı. Beş kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Malatya’daki tarihi taş köprü için yıkma tehdidi: ‘Cinayetle eşdeğer’

Malatya'daki taş köprünün tek ayağının hasar görmesi sonrası yıkılmasının gündeme alınması bölgede tepki çekti. Yurttaşlar köprünün yıkılması yerine korunarak restore edilmesi gerektiğini savunuyor.

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

EN ÇOK OKUNANLAR