ManşetDoğaEkolojiKanal İstanbul

‘Kanal İstanbul denizin ölmesi demek’

0

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından İstanbul Kongre Merkezi‘nde düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı bugün başladı. Paralel dört oturumda gerçekleşen çalıştayda, Kanal İstanbul Projesi, sekiz başlıkta 40 uzman tarafından ele alındı.

Çevresel Boyut, Su ve Ekoloji” başlıklı oturumun moderatörü İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin oldu. Oturumda Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Prof. Dr. Cemal Saydam, Prof. Dr. Derin Orhon, Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Dr. Sedat Kalem ve Selahattin Beyaz sunumlarını gerçekleştirdi.

Yüksek: Koruma altındaki türler var

Gazete Duvar’dan Filiz Gazi’nin haberine göre İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Bölümü’nden Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Marmara Denizi’nin önemi üzerine konuştu.  Doç. Dr. Yüksek, Marmara Denizi’nin bir boğaz sistemi olduğunu ve koruma altındaki türlerin kritik alanda olduklarını belirtti. Yüksek, Marmara’nın üretkenliğinin akıntı sistemi ile sağlandığını ve Kanal İstanbul projesiyle bunun bozulacağına dikkat çekti ve “Bu sistemin üzerinde insan baskısı var. 2015’ten itibaren Çınarcık Çukuru’nda sülfirid ölçmeye başladık. Yani yaşamsal faaliyetler durdu. Balık boyutları ve popülasyonları küçüldü” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında Kanal İstanbul projesiyle oluşacak kıyı tahribatına da değinen Yüksek, “Marmara’nın kuzeyindeki nüfus artarsa, denizde zaten yüksek olan azot ve fosfor yükü daha da artar, dip suyundaki oksijen seviyesi azalır. Bu denizin ölmesi demek” dedi.

Saydam: ‘Balık nasıl bir şeydi’ diyeceksiniz.

Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof Dr. Cemal Saydam ise hali hazırda zaten Marmara’daki oksijen oranının kritik durumda olduğunu söyledi. Projenin sonuçlarından bahseden Saydam, “Balıklara ne olacak derseniz? O neydi, nasıl bir şeydi diyeceksiniz” dedi.   “Marmara Denizi ölürse ne olur?” sorusuna cevap veren Saydamşu ifadeleri kullandı:

Organik madde yine oksijen kullanarak parçalanmaya devam eder ama bu sefer oksijeni sülfattan alır ve geriye de çürük yumurta kokusu kalır. Bu bir kere oluşur ise bir daha geri dönmez. İzmit Körfezi derin çukurunda olduğu gibi… Karışımın olduğu her yerde bu su yüzeye çıkar ve milyonda bir bile olsa bu kokuyu duyarız. Boğaz boyunca; Bebek, Kuleli önlerinde, Ahıkrapı açıklarında ve jet akımın o gün olduğu bölge civarında lodos esince tüm İstanbul’da, poyraz esince tüm Marmara’da.

Orhon: ÇED çalışmaları bir yanlışlar komedyası

Yakın Doğu Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Derin Orhon, ÇED çalışmalarını “Bir yanlışlar komedyası” olarak değerlendirdi. “O derinlikte o çok titizlenen petrol tankerlerinin geçmesi mümkün değil. Sadece askeri gemiler geçebilecek” dedi.

Orhon, milyarlarca metreküp hafriyat çıkacağını ve bu hafriyatın dolgu olarak kullanılmasının yasaya aykırı olduğunu söyledi: “Dolgu yasaya aykırı. Hafriyat atıkları denizlere, göllere, akarsulara atılamaz.”

Orhan, yapılması planlanan dolgunun 38 km’lik eşsiz doğal güzellikteki Karadeniz kıyısını mahvedeceğini belirterek Kanal İstanbul’un neden olacağı sonuçları kısaca şöyle anlattı:

Tarım alanları ve yer altı sularının tuzlanmasına neden olacak. 140 milyon metrekare tarım alanı yok olacak. 23 milyon metrekare orman yok olacak. Nüfus 2 milyon artacak. Terkos ve Sazlıdere su kaynaklarına ölümcül darbe olacak. İstanbul’un çok kısıtlı kaynakları var ve buradaki nüfusu bu kaynaklara ortak edeceğiz.

 

Tolunay: 201 bin ağaç kesilecek

Oturumda İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay da sunum gerçekleştirdi ve “ÇED’i hazırlayanlar dahi ne kadar alanda çalışacaklarını bilmiyorlar” dedi. Tolunay, Kanal İstanbul’un sonuçlarını “3 milyar ton hafriyat yani 100 milyon kamyon doldurulacak. 36.453 hektarlık alan yapılaşmaya açılacak. 201 bin ağaç kesilecek. Sadece kanalın olduğu arazide kullanım değişikliğinden 700 bin ton CO2 eşdeğeri sera gazı salımına neden olacak” sözleriyle anlattı.

Tolunay’ın Kanal İstanbul’un ekosistemi etkileyeceği konusundaki eleştirilere karşı “Popülasyonu taşıyacağız” önerisini sunan ÇED raporunu paylaşması salonda gülüşmeler neden oldu. Tolunay, 25 metre derinliğe kadar ağır metal analizleri yapılmadığına dikkat çekerek “Yüzeye bakılarak ölçümler yapıldı” dedi.

Kalem:  Her damla su değerli

Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan Dr. Sedat Kalem ise “Kanal olursa, İstanbul’dan vazgeçmemiz lazım. Dünya bir yok oluş sürecinin eşiğinde. Her damla su, her karış verimli toprak değerli. Bunu bilerek hareket etmemiz gerekir” dedi.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.