Katie Valentine tarafından Think Progress‘da yayımlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Cem Sabuncu‘nun çevirisiyle sunuyoruz.
***
Doğal gaz ve petrol boru hatlarının önünde geçmesi gereken yeni bir sınav var artık: Kanada’ya uygunluk.
Kanada’lı devlet yetkililerinin Çarşamba günü yaptığı açıklamada ülke çapındaki boru hatları ve doğal gaz ihraç terminallerinin sera gazı emisyonlarının ölçüleceği bir iklim testinden geçeceği belirtildi. Yapılacak test ile projelerin yaşam döngüsü etkileri de hesaba katılacak. Bu etkilere petrol çıkartma, doğal gazın boru hatlarıyla taşınması ve doğal gazın terminalde depolanması gibi süreçler sırasında oluşacak emisyonların yanı sıra bu tarz yapıların inşaatı ve projelerin sürdürülmesi için salınan sera gazları da dahil.
Salı günü hükümetin resmi açıklamasından önce konuşan Başbakan Justine Trudeau: “Devletin görevi belirli süreçleri harekete geçirerek TransCanada ve diğer şirketlerin projelerinin, kamu yararına olduğunu göstermesini ve kamu desteği alabilmesini sağlamaktır. Seçim kampanyamızda vaat ettiğimiz üzere, yakında oluşturacağımız sistem ile bir projenin hayata geçirilmesi ve devam ettirilmesi için salınacak bütün sera gazlarının hesaba katılarak değerlendirilmesini sağlayacağız.
Kanada’da mevcut proje önerilerini de kapsayan bu açıklama çevreciler ve fosil yakıtların artarak kullanılmasından endişeli insanlar için çok iyi bir haber.
Sierra Club’ın yürüttüğü Beyond Dirty Fuels (Kirli Yakıtların Ötesi) kampanyasının başındaki Lena Moffitt: “Böyle bir açıklama yapıldığı için çok heyecanlıyız. Büyük ölçekli enerji projelerinin değerlendirilmesi için tam olarak yapılması gereken uygulama budur. Obama yönetiminden de tam olarak aynı şeyi bekliyoruz”
ABD’deki Çevresel Kalite Konseyi (Council of Environmental Quality (CEQ))‘nin, firmaların enerji projeleri için hazırlanan çevre etki değerlendirme raporlarına hangi koşullarda iklim değişikliği etkilerini eklemesi gerektiği hakkında bilgilerin de bulunduğu bir kılavuzu var. Keystone XL gibi mega projeler için bu kılavuz takip ediliyor: Hazırlanan Çevresel Etki Raporu taslağı fazla ılımlı olarak eleştirilmesine rağmen Dışişleri Bakanlığı, Keystone projesinin iklim değişikliği etkilerini inceledikten sonra ülke yararına olmadığına karar vermişti.
“Ancak ABD’deki bütün boru hattı ve ihraç terminali projelerine aynı şekilde değerlendirilmiyor. CEQ’nun kılavuz tutarsızca uygulanıyor. Firmalar, projelerinin iklim etki analizlerinde yaşam döngüsü etkilerini genelde hesaba katmadılar.” diye ekledi Moffitt.
‘FERC (Federal Energy Regulatory Comission-Federal Enerji Düzenleme Komisyonu)’nin bir kere bile doğal gaz boru hatlarının kullanım süreleri boyunca olan ekilerini layıkıyla kontrol ettiğini görmedik henüz.’ Moffitt
Obama – veya seçilecek yeni başkan – Kanada’daki gibi bir iklim testini bu projelerde kullansaydı bu sorunlar çözülmiş olurdu. Neyse ki başkan adaylarından bir tanesi ‘iklim testi’ uygulaması fikrine açık olduğunu belirtti. Ekim’de New Hampshire’daki bir kampanya sırasında demokrat aday Hillary Clinton, FERC’in ülkenin iklim hedefleriyle aynı doğrultuda çalışması gerektiğini söyledi.
‘Eğer ulusal ölçekte iklim değişikliği konusunda bir sorumluluğumuz olacaksa, FERC’in bu taahhüdün bir parçası olması gerekir.’ diye de ekledi.
Kanada gibi son dokuz yılda, Stephen Harper’ın başbakanlığında, iklim değişikliği konusunda kaplumbağa hızıyla hareket etmekle suçlanan bir ülkenin bu hususta liderlik etmesi önemli. Ancak Trudeau seçim kampanyası gezisinde vaat ettiği gibi, iklim değişikliği meselesine Harper’dan çok daha fazla önem gösteriyor. Başbakanlığı devraldıktan hemen sonra British Columbia sahillerindeki petrol tankerleri hakkında bir moratoryum düzenleyerek sözünü tutmuş oldu. Paris iklim konferansında “Kanada geri döndü” ve “yardım etmeye hazırız” gibi açıklamalarda bulundu ve dünyanın iklim hedeflerine ulaşmasına yardım edeceklerini söyledi. Trudeau, Kanada’da şu an değerlendirme altında bulunan bazı boru hattı projelerinden de şikayetçi. Alberta’dan British Columbia kıyılarına, katranlı kumlardan elde edilecek olan petrolü taşıyacak olan Enbridge’s Northern Gateway boru hattına da karşı çıkacağını seçim kampanyasında belirtmişti. 2014 yılında da British Columbia kıyılarının boru hattı yapmaya müsait olmadığını söylemişti.
Ancak Trudeau, katranlı kumlardan elde edilecek petrolü doğuda New Brunswick ve Quebec’e taşıyacak Energy East, veya batıda British Columbia’ya taşıyacak Trans Mountain boru hatları gibi Kanada’daki diğer mega boru hattı projeleri hakkında aynı derecede sesi çıkarmadı. Aynı zamanda seçim kampanyası boyunca Keystone XL projesini de destekledi ve ABD ve Kanada için ne kadar önemli bir enerji altyapı projesi olduğunu vurguladı. Trudeau, ABD devlet başkanı Obama’nın bu projeye karşı çıkmasından dolayı hayal kırıklığına uğradığını belirtse de Obama’yla enerji ve çevre gibi çeşitli konularda çalışmaya istekli olduğunu tekrar etmişti.
Moffit, Trudeau’nun çevresel konulardaki çabalarının şimdiye kadar kendisini tatmin ettiğini söyledi ve “yeni hükümetin şu ana kadar ki tutumu bizi oldukça cesaretlendirdi” dedi.
“İklim testi uygulamasının, Kanada’nın iklim hedeflerini tutturması açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum, ve Trudeau’nun Paris’te yaptığı açıklamadaki gibi, Kanada’nın gerçekten geri döndüğüne ve iklim meselesini gereken ciddiyetle ele alacaklarına dair bir işaret olarak görüyorum” diye de ekledi.
Trudeau onaylasın veya onaylamasın, Kanada’daki bu mega boru hattı projeleri şimdiye dek, bazı belediye başkanları, First Nations denilen yerliler, ve çevreciler tarafından oldukça güçlü bir muhalefetle karşılaştı. Buna rağmen, Kanada parlamentosundaki birçok muhafazakar üye, yeni boru hattı projelerinin destekçisi olmaya devam etti ve bu projelerin Kanada’daki katranlı kumullardan elde edilecek petrol pazara taşıyacak kritik yapılar olduklarını söyledi.
Haberin İngilizce Orijinali
Yeşil Gazete için çeviri: Cem Sabuncu
(Yeşil Gazete, Think Progress)