KadınManşet

Kadınlar kadın emeğini konuştu

0

Sosyalist Feminist Kolektif’in düzenlediği, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda yapılan iki günlük (12-13 Kasım) “Kadın emeği konferansı” bugün sona erdi. Heidi Hartmann, Jean Gardiner, Helena Hirata ve Gülnur Acar Savran’ın sunumları ve katılımcı kadınların soruları, görüşleri ile sürdürülen konferansta, kapitalist ve patriyarkal sistemde kadın emeği ve feminist politika tartışıldı.

Konferansın ilk oturumunda Heidi Hartmann “Kapitalizm ve Patriyarka” başlıklı bir sunum yaptı. Harymann, “Marksizm ve feminizmin mutsuz evliliği” çalışmasında eksik bıraktığını düşündüğünü yerlere dikkat çekti. İlk günün ikinci oturumu “Toplumsal cinsiyet, bakım emeği ve ekonomi” çalışmasının yazarı Jean Gardiner’ın “Bakım emeği” başlıklı sunumu etrafında gerçekleştirildi.

Konferans 13 Kasım’da Helena Hirata’nın “Esneklik ve ücretli kadın emeği” sunumu ile devam etti. Hirata, Fransa, Japonya ve Brezilya başta olmak üzere pek çok ülkede esnek çalıştırma biçimleri ve kadınların bu işlerdeki konumu üzerine detaylı verilerini paylaştı.

Yakın tarihten başlayarak yarı zamanlı çalışma oranlarını aktaran Hirata, Fransa’da 82’de ortaya konan verilere göre yarı zamanlı çalışma oranı yüzde 18 iken, 2010’da yüzde 30’a çıktığını söyledi. Türkiye’de son verilere göre yarı zamanlı çalışanların yüzde 13,5 olduğunu söyleyen Hirata, bu oranın Türkiye için çok yüksek olduğunu belirtti. Yarı zamanlı çalışan kişilerin çoğunun da kadın olduğuna dikkat çektiği konuşmasında Hirata, güvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın 3 farklı göstergesini sıraladı:

Sosyal güvence/sosyal hakların olmaması, çalışma sürelerinin daha az olması ve buna bağlı olarak maaşın daha düşük olması, düşük beceri/yetkinlik seviyesi ve yine buna bağlı olarak düşük ücret, güvencesiz çalışma.

Dişil ‘kağıtsız hareket’
Hirata en fazla güvencesiz çalışan kesimlerden biri olan göçmen işçiler ile ilgili değerlendirmelerinde pek çok ülkede sokağa çıkan “kağıtsız hareket”i örnek verdi. Hirata, çalışmak için gerekli evrakları olmayan göçmen işçilerin sürdürdüğü bu hareketin içindeki kadınların eril bir kelime olan papier (kağıt) kelimesini “papiere” diyerek dişil bir kelimeye dönüştürmeye çalıştıklarını anlattı. Katılımcı kadınlardan birinin dünyada ne sebeple yarı zamanlı çalışıldığı sorusuna Hirata şöyle yanıt verdi: “Yarı zamanlı çalışma, başka göreviniz olmadığı zaman çalışma anlamına geliyor. Kadınlar evdeki görevleri nedeniyle, evdeki diğer kişiler işten döndüğünde işe gidebiliyor ve yarı zamanlı çalışmak zorunda kalıyor. Bekar kadınlar bile yarı zamanlı çalışmak zorunda kalıyor. Çünkü ağabeyleri birer bakıcı tutmuyor. Kadınların aile hayatını sürdürmesi gerekli görülüyor. Bu en azından Japonya için böyle. Ancak Fransa’da durum farklı. Orada kamu alanında çalışan kişiler yarı zamanlı çalışmayı tercih edebiliyorlar.”

Çalışmak istiyoruz ama esnek değil
Kadınların soruları ile devam eden bu oturumda, Sosyalist Feminist Kolektif’ten Hülya, Türkiye’de kadın hareketi içerisinde süren bir tartışmaya dikkat çekerek bunun diğer ülkelerdeki yanıtlarını sordu. Bazı kadınların kadınların istihdama katılması uğruna güvenceli esnekliği en azından bugün için kabul edilir olduğunu düşündüğünü ancak bu düşüncenin sorunlu olduğunu söyleyen Hülya, SFK olarak “nasıl bir istihdam?” tartışmasına yanıtlarının Çırağan’da açtıkları “Çalışmak istiyoruz ama esnek değil” pankartı olduğunu anlattı.

Konferansın kapanış oturumunun başlığı “Günümüzde feminist politika” oldu. Hartmann, Gardiner, Hirata ve Savran’ın birlikte konuşmacı olduğu bu oturum, katılımcı kadınların katkıları ile oldukça canlı geçti.

AKP’nin yeni muhafazakarlığı karşısında kadın hareketi?
Gülnur Acar Savran yaptığı konuşmada, Türkiye’de İslam öncesi gelenekler, kapitalizmin geç gelmesi, İslam ve Kemalizmin etkileri nedeniyle melez bir patriyarka olduğuna değindi. AKP’nin aileci, boşanmaların artışını yozlaşma, eşcinselliği hastalık olarak değerlendiren yeni muhafazakar politikalarını soyut eşitlik politikaları olarak nitelendiren Savran, muhafazakarlık ve neoliberalizmin birliği karşısında üretilecek feminist politika için önerilerini sundu. Günümüzde feminist politikanın hem geleneksel hem modern dinamikleri hedefine alması gerektiğini söyleyen Savran, dışarıda çalışmayan kadınların emeğini ücretli emeğe dönüştürmek için önlemler, dışarı çıkmak istediğinde sosyal haklar tanınması gerektiğini; ücretli emek için erkeklerin bakım işlerine yönelimini sağlayacak önlemlerin tartışılmasını önerdi.

Savran ayrıca, koruyucu haklardan vazgeçilmemesi gerektiğini belirttiği konuşmasında, bakım emeğinin görünür olması çabası dışında kadınların erkeklerden alacaklı olduğunu söyleyemeye devam etmeleri ve bu çabaların derinleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Kültür siyasetine etki etmek gerek
Jean Gardiner aynı oturumda yaptığı sunumunda 1. dalga feministlerin güzellik yarışmalarını istemediklerini belirterek yaptıkları bir eylemle feministlerin kültür siyasetine sızmaya başladığını anlattı. Kültürün patriyarkayı korumayı amaçladığını belirten Gardiner, erkeklerin deterjan reklamlarında oynamaya başlamasının bile feministlerin kültür siyasetine olan etkilerinin göstergesi ve bir kazanımı olduğunu düşündüğünü söyledi.

Gardiner ayrıca, politik eğitimin kadın hareketi için öneminden söz etti. İngiltere’deki Toplumsal cinsiyet bütçe grubu ile vergilendirme, sosyal politikalar, ekonomi ve politika verileri topladıklarını ileten Gardiner, ülke siyasetine etki etmek için Türkiye’deki kadın hareketine aynı çalışmayı yapabileceklerini tavsiye etti.

58 cent rozetlerinden 75 cent’e

“Günümüzde feminist politika” oturumunda bir diğer sunumu Heidi Hartmann yaptı. Hartmann, ABD’deki kadın hareketinin daha çok biyolojik durumlar üzerine yoğunlaştığını anlattığı konuşmasında, 50 eyalette kürtaj hakkı için sürdürülen kampanyaları aktardı. Ev içi şiddete karşı hem cumhuriyetçilerin hem demokratların çalışma yürüttüğünü ileten Hartmann kadın emeği konusunda duyarlılığın aynı şekilde olmadığını söyledi. ABD’de kadınların erkeklerin kazandığının yüzde 75’ini kazandığını söyleyen Hartmann, yakalarına taktıkları “58 cent” rozeti hatırlanırsa bugünkü “75 cent” rozetinin önemli bir ilerleme olduğununun altını çizdi. “Yavaş ilerliyoruz ama önemli kazanımlar elde ettik” diyen Hartmann, ABD’de hala CEDAW’ın imzalanmadığını da kaydetti.

Kadınların partisi
Hartmann’ın konuşmasının konferansın kalan kısmını da oldukça etkileyen bir bölümü kadınlara özgü bir siyasi parti kurulması önerisi oldu.

Helena Hirata, seks işçilerinin sorunları hakkında yaptığı değerlendirmelerin ardından tüm dünyada kadınların mücadelelerinin de küreselleşmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Hirata, bu konuda atılan adımlardan biri olan Dünya Kadın Yürüyüşü’nü örnek verdi

Bu oturumun ardından yapılan aktif tartışmalarda “özel alanın didiklendiği tartışmalardan kaçınılmaması gerektiği, neoliberal politikalarla üretim sürecinin parçalanması ve kadınların burada aldığı pozisyonlara ilişkin büyük dönüşümlere olan ihtiyaç tartışıldı.

Patronla kadın dayanışması mı?
İMECE’den Yıldız’ın sorduğu soru ise konferansın kalan kısmındaki bazı konuşmaları yönlendirdi. Yıldız, kadın dayanışmasının, bir ev işçisi olarak kendisini ezen, kendisine kötü muamele gösteren, göçmen işçileri kötü koşullarda çalışmaya ve yaşamaya iten işveren kadınlarla nasıl mümkün olabileceğini sordu. Savran, ona verdiği yanıtta, kadın işverenle ezme-ezilme ilişkisini patriyarkanın ürettiğinin akıldan çıkarılmaması gereken bir husus olduğunu vurguladı. Savran, “Unutmamalıyız ki, orada temizlenen erkeğin kiri” dedi.

Kadınların kolektif emekleri ile gerçekleştirilen konferansta kadınlar, dünyanın çeşitli yerlerinde ortak hislerin ve düşüncelerin olduğunu bilmenin ve bunları konuşmanın kendilerini çok etkilediklerini ve umutlarını tazelemek için iyi birer deneyim yaşadıklarını söyledi.

(Sendika.Org)

More in Kadın

You may also like

Comments

Comments are closed.