Kadınlar bir kez daha savaşa karşı barışı çağırdı!

3 Eylül  Cumartesi günü İstanbul’da kadınlar, Barış için Kadın Girişimi (BiKG) ve bu eylemin imzacılarının eylem çağrısına katılarak 1 Eylül Barış Günü’ne ithafen bir basın açıklaması yaptı. Saat 17:00 ‘da İstanbul Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde  toplanan kadınlar sloganlarla barışa  çağrı yaptı :

Yaşasın kadın dayanışması!/ Savaşa hayır! Barış hemen şimdi!/ Ölümlere hayır! Nefrete hayır!Irkçılığa hayır! Tutuklamalara Hayır! Baskıya hayır! Zulme hayır! İşkenceye hayır! Kadınlar Savaş istemiyor! Yükselt! Yükselt barışın sesini yükselt! Mücadelemiz barış için!Jin Jiyan Azadi!/ Barış için ısrar ediyoruz! /Yaşasın Kadın Dayanışması! / Silahlar sussun, barış konuşsun!

barış 1

Basın açıklamasından sonra Kadıköy Rıhtım’a yürümek isteyen kadınlara  ise izin verilmedi. Böylece OHAL sürecinde izin verilmeyen  yürüyüşlere bir yenisi eklendi. Bu yıl, 1 Eylül Barış Günü‘nde yürüyüş  ve miting yapılması  Antalya, İzmit, Bursa, Aydın, Urfa, Batman’da Valiliklerce, bazı ilçelerde de Kaymakamlıklar tarafından yasaklandı. Son iki yıl içinde 1 Eylül Barış Günü’nde eylem ve mitinglere karşı kısmi yasaklar uygulanmışsa da OHAL gerekçesiyle miting yapılması yasaklanan il sayısında artış bulunuyor.

Barış için Kadın Girişimi tarafından barışa dair yapılan basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında savaşa karşı ses çıkarmak, gerçek ve kalıcı  barışta ısrar etmek için buradayız. 1 Eylül’den bu yana çok şey değişti. Bu toz duman içerisinde birbirimizi duyamaz olduk. Bırakın başkasını, kendimiz için bile hakikat isteyemez, “ Ne oldu, nasıl oldu, niye oldu, kim yaptı?” diye soramaz olduk. Kimin niye öldüğünü, niye gözaltına alındığını, niye işinden olduğunu  sorgulayamaz olduk .
İnsan hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin raporuna göre son bir yılda savaş nedeniyle bölge kentlerinde 1552 kişi yaşamını yitirdi. Yani eğer çözüm süreci devam ettirilseydi bu gün hayatta olacak 1552 kişi vardı. Ama  “Niye bitti? Bu insanlar ölmek zorunda mıydı” diye soracak, cevap arayacak, cevapları dinleyecek, cevap verenin hapse atılmasına göz yummayacak, kısacası barış  isteyecek  kimse kalmasın isteniyor. Savaşın, tankların, silahların sesi yükseldikçe  umudun sesi küçültülmeye çalışılıyor.
Biz kadınlar tam da bunu kabul etmiyoruz. Kimsenin kalmadığını, hakikatlerin silinip gittiğini, adaletin imkansız olduğunu ,  kendimizden başka kimseyi düşünmememiz gerektiğini, yaşamı savunmanın , barış istemenin  suç olduğunu kabul etmiyoruz. İşte bu yüzden diyoruz ki her yanımızda savaşın yükseldiği bu zamanda silahların susmasına, gerçek ve kalıcı barışı umut etmeye ihtiyacımız var.
Çünkü biz kadınlar barış süreci sona erdirildikten sonra :
Ablukalarla paramparça edilen kentlere,
Herşeye rağmen buralarda yeniden yaşamların kurulmasına,
Darbe girişiminin bizden alıp götürdüğü canlara,
Baskıların, tutuklamaların, haksızlığın, mezarsızlığın olağanlaşmasına,
Hayatlarımıza düşen bombalara, katliamlara,
Barış isteyenlerin, siyasetçilerin, seçilmişlerin, gazetecilerin tutuklanmasına,
Sınırötesine geçen tanklara,
Herkesin birbirine nefretinin, güvensizliğinin, tahammülsüzlüğünün artan şiddetine,
Çatışma ve silahların konuşmasının erkekliği yüceltmesine ve bir cins olarak kadınları aşağılamasına,
Bütün bu koşullar altında biz kadınların hayatlarının, özgürlüklerinin  sınırlandırılmasına,
Tanığız.
Bizzat yaşadık, yaşıyoruz. Kimimizin evde, kimimizin sokakta hayatlarımıza düşen bu şiddetin, bu adaletsizliklerin, bu zulmün, hakikatın böylesine anlamını yitirmesinin , yoksullaşmanın  ve yoksunlaşmanın mağduru olduk.
Tam da bu yüzden bugün,  barış ve hakikat hakkımızdan vazgeçmiyoruz demek için buradayız. Yaşadığımız coğrafyanın tamamında, sınırların içi, dışı fark etmeden savaşa hayır demek için burdayız. Mücadelemiz, bombaların  darmaduman ettiği hayatlarımızdan yaşanabilecek bir hayat çıkarmak için.  İnsanların istedikleri gibi yaşamak için evlerinden, mahallelerinden, canlarından olmaması için. Olağanüstü hal içinde yitip giden gündelik yaşamımızı tekrar kurmak   için. Yaşamı olağanlaştırırken savaşın, ölümün, haksızlığın, güvensizliğin, olağan olmasına, alışkanlık haline gelmesine engel olmak için.
Mücadelemiz Barış için
Ve soruyoruz: Kolombiya’da mümkün olan, çıkılan yol   burada niçin mümkün olmasın? Soruyoruz: Hepimizin hayatları, hayalleri bu kadar mı değersiz?
Bizim için, biz kadınlar için değil.
Bu nedenle BARIŞ ve ÇÖZÜM!

 

Not: İstanbul’da gecikmeli gerçekleştirilen 1 Eylül Dünya Barış günü etkinliklerinden bir diğeri ise  4 Eylül Pazar günü  İstanbul’da Bakırköy Pazar Meydanı’nda gerçekleştirilecek olan Barış Mitingi.

 

Haber: Pınar Demircan

(Yeşil Gazete)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim krizi ve su stresi uluslararası çatışmaların çıkması riskini artırıyor

Su stresi ülke içi gerginliklere ve sınırları aşan su kaynaklarını paylaşan ülkeler arasında çatışmalara yol açıyor.

Cebeci’deki taş ocağı protestosuna polis müdahalesi: Beş kişi gözaltına alındı

Sultangazi'de yaşayanlar için sağlık tehdidi oluşturan Cebeci Taş Ocağı'nın kapatılmasını isteyen yurttaşlara polis müdahale etti. Yurttaşlar 'Tozdan ölmek istemiyoruz' diyerek madene doğru yürürken polis engeliyle karşılaştı. Beş kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Malatya’daki tarihi taş köprü için yıkma tehdidi: ‘Cinayetle eşdeğer’

Malatya'daki taş köprünün tek ayağının hasar görmesi sonrası yıkılmasının gündeme alınması bölgede tepki çekti. Yurttaşlar köprünün yıkılması yerine korunarak restore edilmesi gerektiğini savunuyor.

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

EN ÇOK OKUNANLAR