Fotoğraf: Yeryüzü Ekoloji Kolektifi
Bir Arada Yaşam Kampanya Grubu, tehlikeli ırk ilan edilen hayvanların kayıt altına alınması, çip taktırılması ve kısırlaştırılması için son gün olan bugünde İstanbul ve Ankara‘da eylem yaptı.
Eylemlerde yapılan ortak basın açıklamasında, “Aslında gündemimiz tam da şu anda, yaşamımızın her anına yansıyan iç içe olduğumuz iklim krizinin de farkındalığı ile kentlerin, sokakların orada yaşayan hayvanların doğasına uygun bir hale nasıl getirileceği olmalıydı” ifadeleri kullanıldı.
Eylemler, Ankara’da Tarım ve Orman Bakanlığı önünde, İstanbul’da ise Kadıköy’de Tarım ve Orman İl Müdürlüğü önünde yapıldı.
Açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın köpekleri hedef gösteren açıklamalarının ardından, köpeklere yönelik şiddetin daha da arttığı ifade edildi ve şunlar belirtildi:
Bugün kentlerimizi, sokaklarımızı, kampüslerimizi, evlerimizi, kısacası tüm yaşam alanlarımızı paylaştığımız sokak hayvanlarına karşı yürütülen kampanya için buradayız. 12. Cumhurbaşkanının sokakta yaşayan hayvanları hedef göstermesinin ardından birçok ilde, yerel idareler tarafından, kentlerimizi paylaştığımız sokak hayvanlarına karşı usulsüzce ve işkence ile barınaklara hapsetme girişimi gerçekleştirilmeye başlandı.
Bu süreçte birçok canlı, bilhassa da köpekler, veteriner hekimlerin gözetimi olmaksızın iğne ile uyutularak, belediye veya kurumlara ait olmayan gayriresmi araçlara işkence ile sürüklenerek yaşam alanlarından koparıldılar. İnsan harici hayvanları yerlerinden etmek başlı başına bir işkencedir. Bizler türcülüğün ve şiddetin karşısında olan bireyler olarak yaşam alanları durmaksızın tahrip edilen, sokaklara bile sığdırılamayan, can güvenliği hiçe sayılan hayvanlara karşı girişilen bu katliama ‘dur’ diyoruz!”
Sokakta yaşayan hayvanlara karşı bir soykırım girişimi olduğu kaydedilen açıklamada, şu anda asıl gündemin iklim krizinin etkileri dolayısıyla sokakların ve orada yaşayan hayvanların doğasına nasıl uygun bir hale getirileceği olması gerektiği ancak böyle bir durumun söz konusu bile olmadığı şöyle belirtildi:
Doğadaki tüm canlılar kapitalist sömürü düzeni ile doğal yaşam alanlarından koparılmış, kimisi kafeslere, kimisi mezbahalara, kimisi ise rant kurbanı olarak evlere hapsedilmiştir. Şimdiyse sokakta yaşamaya çalışan hayvanlara karşı bir soykırım girişimiyle karşı karşıyayız. Aslında gündemimiz tam da şu anda, yaşamımızın her anına yansıyan iç içe olduğumuz iklim krizinin de farkındalığı ile kentlerin, sokakların orada yaşayan hayvanların doğasına uygun bir hale nasıl getirileceği olmalıydı.
Ancak ne yazık ki, doğanın tüm unsurlarını piyasa sisteminin ayaklarının altına seren bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Öyle ki bunun uğruna Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı makamının arkasına gizlenip soykırım için sokakta yaşayan canlıları hedef göstermekten çekinmez bir halde! Lakin bizler biliyoruz ki, ne avcılık spor, ne hayvanat bahçeleri ve yunus parkları eğlence merkezi, ne inekler, tavuklar ve nice hayvan gıda, giyim malzemesi; ne de sokak hayvanlarının ait olduğu yerler barınaklardır.”
Basın açıklamasında, barınakların hayvanların sağlıklı yaşamasını sağlayacak yerler olmadığının da altı çizildi:
Barınaklar sokakta yaşayan veya sağlık problemi yaşayan birçok canlı türü için geçici bakım merkezlerinden ötesi değildir. Bu merkezlerin gerekli uzman kadroya ve ekipmana sahip, hijyenik, güvenli yerler olması gerekir ancak hiçbir idari yönetim bu koşulları tam anlamıyla sağlayamamaktadır. Bu yüzden barınaklara giden birçok hasta hayvan çeşitli virüsler kaparak daha kötü duruma gelerek yaşamını yitirmektedir.
Buna ek olarak birçok yerel kurum, barınakların yetersiz olduğunu bahane ederek işkence ile hayvanları yaşam alanlarından koparıp şehir merkezlerinin dışına, dağlık alanlara götürerek onları açlığa ve ölüme terk etmektedir. Tüm bunlara ek olarak yönetenlerin görünmez kılmaya çalıştığı bir başka konu ise durmadan insanlar tarafından kamu güvenliğini ve sağlığını da tehdit ederek sokak canlılarının zehirlenerek veya işkence ile öldürülmesidir. Görevi kamusal alanının güvenliğini ihlal eden tüm bu girişimleri engellemek olan yöneticiler ne yazık ki tüm bunlara göz yummakta ve sessiz kalmaktadır.
Biz bu katliamların, bu bilinçli kıyımın karşısında ve diğer tüm türlerin yanında olduğumuzu, onların can güvenlikleri ve yaşam alanları için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi söylemek için buradayız!”
“Sokakta yaşayan canlıları doğal yaşam alanlarından koparmanıza, onları barınaklara hapsetmenize izin vermeyeceğiz” denilen açıklamada, talepler ise şöyle sıralandı:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…