Projenin daha başlangıç aşamasında gerçekleşen ağaç kıyımının, sonrasında olacaklar konusunda kamuoyunu ve bölge insanını tedirgin ettiği dile getirilen açıklamada, “bölgenin karakteristik orman dokusunu oluşturan Karaçam, ardıç ve meşe gibi türler, hem bölge insanı hem de canlı yaşam için hayati önemdedir. Bölge halkının üretim araçlarını elinden alarak, tarımı, hayvancılığı ve geçimlik üretimi ortadan kaldırarak vadinin insansızlaşmasına neden olan sürecin geldiği nokta; bölgenin tüm değerlerinin özelleştirme mantığıyla şirketlere devredilmesidir. Tüm kamunun ortak malı olan, toprağın, suyun ve ormanların yalnızca birkaç şirketin çıkarına sunulması yaşam hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Yasal olarak sürdürülen bu kıyımın bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz” denildi.
Başbakan Erdoğan’ın 4 Aralık günü Ankara’da katıldığı “Ak Kadınlar Ormanı” fidan dikme töreninde Türkiye’nin Orman varlığını milli servet olarak gördüklerini söyleyerek, “Ormanlarımızın bir santimetre karesini dahi kimseye işgal ettirmedik. Herkes bunu böyle bilsin” ifadelerini kullandığı anımsatılan platform açıklamasında, “Köprüçay’da yaşanan bu orman kıyımlarını Sayın Başbakan’ın bilgisine sunuyoruz” ifadelerine yer verildi.
Ormanlara kamulaştırma yok
Proje sahasında bulunan orman alanları için kamulaştırma işlemi uygulanmıyor. Orman niteliğini taşıyan sahalar için 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesine göre Orman ve Su İşleri Bakanlığı ilgili orman bölge müdürlüğünden gerekli izinler alınması yeterli görülüyor.
Enerji, yol ve liman gibi ‘kamu yararı’ gözeten yatırımlar için uygulanan bu izlek, birçok bölgede tartışmalara neden oluyor. Kırsal yaşamın en belirleyici geçim araçlarından biri olan keçi yetiştiriciliğinin bitmesine neden olan ve ormanları kanunen keçilere yasaklayan düzenlemelerin, iş makinelerine açması eleştiri konusu oluyor.
(Yeşil Gazete, Keşfetmekiçinbak.com)