İklim KriziManşetTürkiye

İPM: Türkiye, Ulusal Katkı Beyanı’nda bu kez iddialı olmalı ve 2030 için mutlak azaltım sözü vermeli

0

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ortak deklarasyonunda, Kasım ayında gerçekleşecek 27’inci BM İklim Konferansı (COP27) öncesinde Türkiye’nin sunmaya söz verdiği güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nı ve 2053 net-sıfır kararına uygun olarak mutlak azaltım hedefiyle hazırlaması gerektiğini hatırlattı.

Paris İklim Anlaşması‘na taraf olmasının ardından düzenlenen İklim Şûrası’nın hemen öncesinde,  Türkiye’nin en geç 2035’e kadar kömürden çıkması taleplerini sunduklarının altını çizen kuruluşlar, açıklamalarında şu bulgulara dikkat çekti:

“Bugün izlenecek iddialı iklim politikaları yüksek teknolojili sanayi gelişimi, yeni ve insana yaraşır istihdam yaratma, sağlık ve gıda krizlerine çözüm ve enflasyonla mücadele gibi günümüzün en kritik sorunlarına cevap verecek niteliktedir.

AB’nin 2030 ve 2050 hedeflerine yönelik uygulamaya koyduğu Avrupa Yeşil
Mutabakatı bir aday ülke ve Gümrük Birliği ortağı olarak Türkiye’yi yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir. ”

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının yakın vadede uygulamaya konulacak olması Türkiye’nin karbon yoğun sektörlerdeki yeşil dönüşümünü hızlandırmasını gerektiren bir gelişmedir.

“Düşük karbonlu ekonomiye geçiş Yeşil Mutabakat gibi artık dış ticaret üzerinden gelen tehditler karşısında Türkiye’yi dayanıklı hale getirecek, rekabetçiliğini kaybetmeden küresel değer zincirleri içerisinde yerini korumasını ve hatta geliştirerek güçlendirmesini sağlayacaktır.

“Dünya Bankası’nın Ülke İklim ve Kalkınma Raporu,  net-sıfır patikasının Türkiye’ye 2022-2030 yılları arasında 15 milyar dolar (yıllık ortalama 2 milyar dolar) net ekonomik fayda sağlarken 2040’a kadar uzayan net faydanın 146 milyar dolara (yıllık ortalama 8 milyar dolara) kadar çıkabileceğini ortaya koymaktadır.”

Net-sıfır hedefiyle uyumlu politikaların faydaları, yakın vadede bile maliyetlerin üzerinde kalıyor.

Uzun vadede ise elde edilecek net fayda da artıyor.

Net-sıfır hedefi, yüksek teknolojili yatırımı ve nitelikli istihdamı beraberinde getirecek

Yakın zamanda yayımlanan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) çalışmasına göre Türkiye’de enerji verimliliği, elektrik şebekesi, rüzgâr ve güneş enerjisi alanında ilave yatırımların 2030’a kadar GSYH’da yıllık 8 milyar dolar ek katkı ve 300 bin ilave istihdam yaratmanın mümkün olduğu hatırlatılan açıklama şöyle devam etti:

“Kömürden çıkışı öngörmeyen, yalnızca yeni elektrik talebinin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile karşılanacağını varsayan bu çalışmanın sonuçları 2053 hedefi doğrultusunda atılması elzem olan kömürden çıkış adımıyla birlikte ele alındığında söz konusu alanlardaki kazanımların
daha yüksek olabileceği düşünülebilir.

Ancak bu kazanımlara bakılırken bazı bölgelerin, sektörlerin ve mesleklerin istihdam kaybı riski altında bulunduğunu ve bu riskleri bertaraf edebilmek için ciddi bir planlama yapılarak adil geçişi sağlamak gerektiği de unutulmamalıdır.”

İddialı bir iklim hedefi ile enerjide dışa bağımlılık azaltılabilir

Türkiye’nin petrol, doğal gaz, kömür gibi fosil yakıtlardan kaynaklanan ithalat oranının yüzde 78 seviyesinde olduğu hatırlatan açıklamada, net-sıfır hedefi ile uyumlu bir patikada enerji arz güvenliğini tehlikeye atmadan artırılacak yenilenebilir enerji payının, enerjide ithalat bağımlılığını kırmada en önemli adım olacağı belirtildi:

“Çalışmalar, elektrik sektöründen başlayarak ulaştırma, sanayi ve binalar sektörlerindeki elektrifikasyon, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye geçiş önlemleriyle (hidroelektrik enerjisi hariç) yenilenebilir enerji payının bugünkü yüzde 19 seviyesinden 2030’da yüzde 50’ye, 2050’de ise yüzde 75’e çıkarmanın mümkün olduğunu göstermektedir.”

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.