ManşetYaşam

İnsan aktivitesi denizleri boğuyor: Bilim insanları tarım ilaçları ile iklim değişikliğini suçluyor

0
Amerika’nın Maryland eyaletinde bulunan Chesapeake Körfezi’ndeki Calvert Cliffs plajı. Bu bölge Dünya’nın ilan edilen ilk ölü bölgesi.( Fotoğraf: Daniel Slim / AFP)

Le Liberation’da Arthur Le Denn imzası ile yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Berk Öktem’in çevirisi ile paylaşıyoruz

***

Okyanuslar gittikçe artan bir şekilde oksijensiz kalmaktalar. Su altı biyoçeşitliliği tehlike altında olmasına rağmen insanlık «ölü bölgelerin» artmasına sebep olmaya devam ediyor. Bilim insanları tarım ilaçlarını ve iklim değişikliğini suçluyor.

Amerika’nın Maryland eyaletinde bulunan Chesapeake Körfezi’ndeki Calvert Cliffs plajı. Bu bölge Dünya’nın ilan edilen ilk ölü bölgesi.( Fotoğraf: Daniel Slim / AFP)

Hareket edemeyen kabuklular ve mercanlar ölüyor. Balıklar ise kaçıyor. Su altı biyoçeşitliliğinin, oksijen bakımından fakir olan “ölü bölgelerle” baş etmesi zor görünüyor. Fas, Peru, Kaliforniya… Dünya genelinde 400’den fazla ölü bölge bulunuyor. Genelde kıtaların batı sahillerinde görülen bu alanlar 245.000 km2’ye ulaşmış durumda. Bu fenomen Dünya tarihi kadar eski. Fakat Amerika Okyanus ve Atmosfer Gözlem Ajansı (NOAA) Meksika Körfezi’ndeki ölü alanın geçtiğimiz 15 yıl boyunca %3 arttığını tespit etmiş. Yani bugünkü büyüklüğü 22.000 km2’yi buluyor.

“Aşırı hava olayları veya bazı su altı akıntıları bu bölgeleri doğal bir şekilde yaratabilir.” diye açıklıyor biyojeokimyacı ve Avrupa Üniversiteler arası Deniz Enstitüsü kurucusu Paul Tréguer. Ama son yüzyılda insan aktivitesi bu fenomenin boyutunu arttırmış durumda. Ölü bölgeler katlanarak artıyor. Meksika Körfez’ndeki artışı tespit eden NOAA acı bir şekilde ekliyor: “Mississippi Nehri’nin taşıdığı tarımsal atıklar ve şehirlerin yarattığı kirlilik, kıyı bölgelerini ve su altı yaşamını etkilemeye devam ediyor.”

Temel sorun suni gübre

Bütün kıtalarda gözlemlenen ölü bölgelerinin artışının arkasında tarım ve hayvancılık var. “Tarım sektöründe kullanılan gübre bu fenomenin boyutunu arttırmaktadır” diye belirtiyor Paul Tréguer. Denizlere atılan bu gübrelerde bulunan besleyici maddeler birikerek alglerin çoğalması için uygun ortam yaratıyorlar. Bu algler ise çok yüksek miktarlarda oksijen kullanıyorlar. Sonuçta yüksek oksijen talebi okyanusların üretebileceğinin çok üstünde kalıyor ve “okyanuslar boğuluyor”.

100 m. derinlikte yıllık yüzde oksijen satürasyonu

Kuzey Avrupa’daki Baltık Denizi’nden, Hindistan açıklarındaki Bengal Körfezi’ne, gübre kullanımı kıyıları mahvetmekte. Paul Tréguer’e göre ölü bölgelerin bugünkü seviyesi henüz küresel bir tehdit oluşturmuyor ancak durum “tehlikeli noktaya” doğru ilerliyor. Çözümün siyasi düzeyde gerçekleşebileceğine inanan Tréguer ekliyor: “Ekosistemin dengesini bozmak çok kolay, düzeltmek ise çok daha zor”. Bir çok okyanus bilimcisi kimyasal ürünlerin kullanımı ileride daha iyi yönetilmesi gerektiğini düşünüyor.

Suların ısınması sorunu büyütüyor

Okyanusların bazı bölgelerinde görülen oksijen miktarının azalmasına katkıda bulunan etkenlerden birisi de suların ısınması. “Okyanus ısındıkça, oksijen bakımından daha fakir hale gelecektir” diye durumu özetliyor Tréguer. Sıcaklık suyun yoğunluğunu değiştiriyor. Okyanus tabanındakiler yükselemiyor; bu durum da oksijenin yenilenmesini kısıtlıyor. Biyojeokimyacı, bu fenomenin kökeninde iklim değikliğinin yatmadığını belirtiyor ancak fenomeni hızlandırdığını tahmin ediyor ve “Doğada her şey birbirine bağlıdır” diye de ekliyor. Oksijen miktarının azalması azot döngüsünü bozuyor. Azotun azalmasıyla okyanus, besin zincirinin devamlılığını sağlayacak öğeleri üretemez hale geliyor. “Gerçek tehlike bazı organizmaların yok olmasında” diye uyarıyor Paul Tréguer.

Su altı volkanlarının bulunduğu bölgelerde hayat, oksijen olmamasına rağmen devem edecektir. “Çok yavaş da olsa bazı organizmalar yeni çevre koşullarına uyum sağlamayı başaracaktır” diyor biyojeokimyacı. Bilim insanları, hayvan ve bitki türlerinin yok olmasının sonucu olarak ortaya çıkabilecek bir başka duruma daha dikkat çekiyorlar. Birleşmiş Milletler’in yakın zamanda yayımladığı bir rapora göre, Dünya nüfusu 2050 yılında yaklaşık 10 milyarı bulacak. Bu da Dünya’nın beslemesi gereken 3 milyar insan daha olacak anlamına geliyor. Ölü bölgelerin yayılması ise balıkçılık sektörüne büyük bir darbe vurabilir, insanların beslenmesi daha da zor hale gelebilir.

 

Haberin Fransızca orijinali

Muhabir: Arthur Le Denn

Yeşil Gazete için çeviren: Berk Öktem

 

(Yeşil Gazete, Le Liberation)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.