Günün Manşetiİklim Krizi

‘İklim krizi sizin, grev bizim eserimiz’

0

İklim krizine karşı hükümetlerin dikkatini çekmek amacıyla okul grevi yapan genç aktivistler, dünya çapında ikinci kez bir araya geldi. Türkiye’den öğrencilerin de katıldığı eylemlerde talepler ortak: İklim adaleti istiyoruz!

İsveçli iklim aktivisti Greta Thurberg’in geçtiğimiz yıl iklim krizine dikkat çekmek üzere başlattığı okul grevi, 40. Haftasına girdi. Thunberg’in çağrısıyla bugün 119 ülkede iklim grevcileri ikinci kez, küresel iklim grevi için okullarını ‘kırdı’.

Türkiyeli iklim aktivisti gençler de dokuz il, 15 noktada “Okulunuzu, işinizi bırakın ve iklim için greve katılın” çağrısıyla bir araya geldi. İstanbul’daki eylem Maçka Sanat Parkı’ndaydı.  Burada toplanan  yüzü aşkın çocuk iklim krizine çözüm bulunması için protesto eylemi yaptı. Grevciler adına basın açıklamasını 11 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu yaparken çok sayıda çocuk megafonu alarak görüşlerini dile getirdi. Eylemde bu kez Kabataş Lisesi, Robert Kolej gibi liselerden gelen liseli öğrencilerin de bulunması dikkati çekti.

Türkiye’de okul grevleri 15 Mart 2019’da Atlas Sarrafoğlu’nun çağrısını yaptığı Bebek Parkı’ndaki eylemle başlamıştı. 15 Mart’tan itibaren İstanbul’dan Ayvalık’a birçok farklı şehirde genç aktivistler, enerji politikalarının değişmesini, sera gazı emisyonlarının acil önlemler ile azaltılmasını ve Paris Anlaşması’nın ortaya koyduğu 1,5 C derece hedefi için ülkelerin hemen şimdi harekete geçmesini talep ediyor.

‘Bu bir seçenek değil, zorunluluk’

İkinci küresel iklim grevinde bir araya gelen öğrenciler, bu sefer çok daha kalabalık bir şekilde taleplerini yineledi. Maçka Parkı’ndaki greve katılan Robert Koleji 11. Sınıf öğrencisi Selin Gören, Yeşil Gazete’ye konuştu: “Atlas’ın çağrısına katılarak yaklaşık 5 aydır iklim aktivistliği yapıyorum. Bugün tekrar greve çıkmamızın nedeni, bazı şeylerin bir türlü değişmediğini görmemiz. Paris Anlaşması hala yürürlüğe konmadı, karbon emisyonları azaltılmıyor, yöneticiler konuyla ilgili parmaklarını kıpırdatmıyor. Bu durum, bizi grev yapmaya zorluyor. Bu bir seçenek değil, bir zorunluluk, sorumluluk.

Gerçekten bir şey yapmaya gücü yetenler kıpırdamayınca biz, dikkat çekme sorumluluğunu üstlendik. Aynı zamanda gerek kendimize gerek çocuklarımıza hakkımız olan yaşanabilir, temiz bir dünya sağlayabilmek için yürüyoruz.”

‘Damlalar sel olacak ve ormandaki yangını beraber söndüreceğiz’

Konuşmasında örnek gösterdiği sinek kuşunun anlamıyla ilgili soru üzerine Gören, şunları anlattı: “ Hikaye fillerden bahsetmiştim. Çok büyük hortumları var ama onları kullanmıyorlar, tam tersine sinek kuşlarını ‘nasıl bir fark yaratabilirsin ki’ diye eleştiriyorlar. Aslında bu, bizim durumumuzu da güzel bir şekilde özetliyor. Bir şeyler değişebilir ve o değişiklik herkes küçük bir damlayla katkıda bulunduğunda gerçekleşebilir. Çok küçük bir damla bile gerçekten büyük bir fark yaratabileceğini biliyoruz. Aynı zamanda bu damlalar bir araya geldiğinde bir sel olacak ve ormandaki yangını hep beraber söndürebileceğiz, bunu da görüyoruz. Tek başına bir sinek kuşu fark yaratamayabilir, ama bir sinek kuşu sürüsü çok şeyi değiştirebilir. Bugün hava yağmurluydu. Doğanın da bize dünyamızdaki yangını söndürmek için yardım ettiğini düşündüm.”

Gençlerin örgütlenmesi gerektiğini belirten Gören, dünyadaki yaşıtları gibi Türkiye’de de iklim krizine karşı politikalar geliştirilmesini isteyen liseli gençlerin bir araya gelmeye başladığını söyledi. Gören, 20 Eylül’deki büyük ‘grev haftası’ için şimdiden çalışmaya başladıklarını bildirerek, “Biz artık 18 yaşındayız, gerçekten bir fark yaratabilecek durumdayız. Gerekirse gidip yetkililerle konuşabilecek bir yaştayız ve bunu yapmamız gerek. Bu kriz, dünyanın şu ana kadar başına gelen en büyük krizlerden biri. Bunu çözmek için de bilim öğrenen genç aktivistlere ihtiyacımız var” dedi.

Gören’in anlattığı Sinek Kuşu hikayesi şöyle:

“Dev bir ormanda büyük bir yangın çıkmış. Ormandaki bütün hayvanlar kaçışmışlar ve ormanın yanmasını üzüntü içinde seyretmeye başlamışlar. Kendilerini son derece tükenmiş, çaresiz ve güçsüz hissediyorlarmış. Küçücük bir sinek kuşu hariç. Sinek kuşu, “ Bu yangını söndürmek için bir şeyler yapmalıyım” demiş. Ve en yakındaki dereye gidip gagasına bir damla su almış, sonra ormana kadar uçup yangının üzerine bırakmış. Olabildiğince hızlı bir şekilde bir aşağı bir yukarı uçup, damlaları yangının üzerine bırakıyormuş. O sırada bütün diğer hayvanlar çaresiz bir şekilde yangını seyrediyorlarmış. Aralarında kocaman hortumlarıyla çok daha fazla su taşıyabilecek bir fil bile varmış.

Sinek kuşuna sormuşlar: “ Ne yapabileceğini sanıyorsun ki? Sen küçük bir kuşsun, bu yangın ise dev gibi. Senin kanatların çok küçücük, gagan minicik. Her seferinde ancak bir damla su taşıyabilirsin”

Onlar cesaretini kıracak sözler söylemeye devam ederken, sinek kuşu hiç vakit kaybetmeden uçmaya, yangını söndürmeye devam etmiş. O arada da dönüp diğer hayvanlara cevap vermiş: Yapabileceğimin en iyisini yapıyorum.”

Biz de bugün gençler olarak yapabileceğimizin en iyisini yapmak için buradayız. Ve daha yeni başlıyoruz. “

Maçka Sanat Parkı’nda toplanan çocukların yaptığı konuşmalar özetle şu şekilde:

Atlas Sarrafoğlu:  İklim adaleti istiyoruz

Size 15 Mart’tan beri olan olayların bir özetini geçeyim: Havadaki Karbondioksit oranı rekor kırdı. Dünyanın en büyük buzulu çatladı ve binlerce penguen öldü. Okyanusun en derin noktasında plastik poşet bulundu. Hani şu sokaklarda gördüğünüz plastik poşetler. Afrika’ya sel felaketinin sonucunda evsiz kalanlar, ailesini kaybedenler ve ölenler. Birleşmiş Milletler 1 Milyon türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. Canlıların midesinden plastik çıkmaya devam ediyor. Koalaların neslinin tehlike altında olduğu açıklandı. Solucanların da.

İyi haberlere geçiyorum

Halen buradayız. Hem de daha kalabalık. Sadece burada değil bütün dünyada. Sadece bugün değil 15 Mart’tan beri birçok etkinlik yaptık. İstanbul’da , Ankara’da , Datça’da , Dalyan’da Ayvalık’ ta , Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sokaklara çıktık, toplantılar yaptık, insanlara iklim krizini anlattık. Okullarında binlerce öğrenci iklim için okul grevi yaptı. Başladık ve devam ettiriyoruz. Bugün de 114 ülkede, bin 400 şehir ve kasabada ikinci defa iklim grevi yapıyoruz.

Peki ne istiyoruz? İklim adaleti!

Bilim insanları 12 senemiz kaldığını söylüyordu. 11 demek için çok az zamanımız kaldı. 11 sene sonra dünyanın sonu gelmeyecek. Ama burada konuşmamızın çok bir anlamı kalmayacak. 11 sene sonra bu kriz durdurulamayacak.  Herkes başının çaresine bakacak. O yüzden zamanımız az. Şimdi İklim adaleti istiyoruz!

İlk grevde Türkiye’nin Neden Paris İklim Antlaşmasını imzalamadığını sordum. Kimse cevap veremedi. Bir daha da sormam! Diğer ülkeler İklim Krizi için Acil durum ilan ediyor fakat daha biz çocuklara bu sorunun cevabını veremiyorsunuz.  Ama buna “adaletsizlik” deniyor! Bizden öncekiler yüzünden geleceğimizin tehlike altında olmasına “adaletsizlik” denir. Sellerden en çok etkilenenlerin çocuk ve kadın olmasına “adaletsizlik” denir. Zengin ülkelerin petrol ve kömür yaktığı için fakir ülkelerin acı çekmesine “adaletsizlik” denir. İnsanların yaptığı şeylerden dolayı diğer türlerin  etkilenmesine “adaletsizlik” denir. Biz bu adaletsizliğin bitmesini istiyoruz. Sesimizi duymanızı istiyoruz. Çünkü biz her durumda burada olacağız.

Deniz Çevikuş: Farkına varan harekete geçer

Ne kadar üzücü olursa olsun iklim krizinin sonuçlarını insanlara göstermekten çekinmemeliyiz. En ufak bir görsel bile büyük bir tetikleyici olabilir. Benim bu işe nasıl başladığımı biliyor musunuz? Sadece bir fotoğraf sayesinde. İklim krizi yüzünden Kuzey Amerika’da bir kutup girdabına yakalanarak donan bir fokun resmi. Size soruyorum, eğer bir kişiyi harekete geçirmek için sadece bir fotoğraf yetebiliyorsa neyi bekliyoruz? 15 Mart’tan beri sayımız ne kadar az olursa olsun, hatta tek başıma kaldığım günlerde bile düzenli olarak her cuma günü okulumda iklim için eylem yapıyorum. Çünkü ne kadar küçük görünürse görünsün her eylem önemlidir.

15 Mart’ta ilk küresel iklim grevi için Bebek Parkı’na giderken okulumdan kimse yanımda değildi. Oysa şimdi buraya okulumdan altı kişi geldik. Anladım ki insanların ilk başta bir şey yapmamalarının sebebi krizin farkında bile olmamalarıymış. Ve tek başına pankart açmış bir çocuk görmeleri sosyal medyada bir yazı okumaları, krizin farkında olan biriyle konuşmaları bile yeterliymiş dikkatlerini çekmeye. İşte hepimizin yapması gereken de bu. Göstermek. Dikkat çekmek. Anlatmak. Farkına varmalarını sağlamak. Çünkü biliyorum ki farkına varan harekete geçer.

Ece Doğa Bayraktar: Bizim suçumuz ne?

Hani diyorsunuz ya “Daha 12 yıl var bir ara bir şeyler yaparız” ya da “Zaten eninde sonunda öleceğiz, o zaman bugünün tadını çıkaralım..” Bazılarınız ise “tek başımıza bütün dünyayı nasıl kurtaralım ki?” diyorsunuz. İşte bu düşünceleriniz çok saçma çünkü siz o bir plastik şişeyi çöpe değil geri dönüşüme atsanız veya banyoda tükettiğiniz su yerine 1 kova su harcasanız tek başınıza çok şey değiştirebilirsiniz. Hadi siz öldünüz, bu hayatın tadını çıkardınız gelecek nesillere ne olacak? Onların suçu ne? Siz bugünün tadını çıkarıyorsunuz ama yarın pişman olacaksınız. “Keşke” diyeceksiniz “keşke onları dinleseydik”  ama o zaman iş işten çoktan geçmiş olacak. Yaşımız küçük diye bizi dinlemiyorsunuz, peki ya bilim insanlarını, yok oluş isyancılarını ve milyonlarca eylem yapan insanları da mı umursamıyorsunuz? O kadar düşüncesiz misiniz? Sonunda pişman olacağımız bir yolda sürükleniyoruz. O yolda iki tane ayrım var. Biri kestirme ve yok oluşa gidiyor. Öbürü zorlu ama güzel bir geleceğe gidiyor. Siz aslında sadece kendi geleceğinizle değil bütün canlıların geleceğiyle oynuyorsunuz. Gelecekteki mutluluğunuz için harekete geçin!Yağmur Ocak: Bizi umursayın

12 yıl sonra Dünya’ya meteor çarpacak ve her şey yok olacak desek hemen panik olursunuz ve tüm ülkeler birleşip meteoru durdurmaya yönelik çalışmalar yapmaya başlar. Bunun yerine size diyoruz ki 12 yıl sonra iklim krizi yüzünden dünyamız yok olma sürecine girecek. Ama bizi umursamıyorsunuz. Oysa ki iklim krizini yaratan biziz ve gerekli önlemleri alarak felaketi gerçekleşmeden engellemek elimizde. Hiçbir şey yapmıyor, iklim krizinin sonuçlarının dünyamıza çarpmasını bekliyoruz.  Çocuklarınızın geleceğiyle oynamamak için lütfen harekete geçin.

Basın açıklamalarının ardından Maçka Parkı’nın içinde bir yürüyüş yapan çocuklar İnsan Hakları Anıtı’nın olduğu meydanda bir araya gelerek pankart ve dövizlerinde yazan sloganları okudu. Dövizlerde yer alan ilginç sloganlar arasında “Söz bitti, sıra eylemde”, “Ey büyük insanlar iklim krizi sizin, iklim grevi bizim eserimiz”, “Geleceğimizi elimizden alma”, “Yıldızları görebilmek istiyoruz” yazılı pankartlar taşıdılar. Açıklama yaptıktan sonra da sloganlarla yürüyüşe geçtiler.

‘Siz yaşlılıktan öleceksiniz, biz iklim değişikliğinden’

Dünyanın dört bir yanındaki aktivist gençler de bugün grevdeydi. Avustralya’dan Nepal’e, Almanya’dan ABD’ye 1600 merkezde yaşayan milyorlarca öğrenci çevre kirliliği ve iklim değişikliğine engel olunması için 15 Mart’ta yaptıkları eylemi yineleyerek bir günlüğüne‘ders bıraktı.’

Temiz bir çevrede dolayısıyla geleceklerinin risk altında olmadığı bir yerkürede yaşamak için başta sera gazı emisyonlarını düşürmek olmak üzere kalıcı önlemler alınmasını isteyen Avustralyalı öğrenciler Melbourne kentinde, “Bu konuda hepimiz biriz” pankartı açtı.

Eylemlerin Yeni Zelanda ayağında ise başkent Wellington’daki öğrencilerin taşıdığı döviz belki de günün en çarpıcı mesajını veriyordu: “Siz yaşlılıktan öleceksiniz biz iklim değişikliğinden.”

Almanya’nın Köln kentinde toplanan öğrenciler de üzerinde Çevre kirliliği yerine çevre temizliği’, ‘Nükleer ve kömürle çalışan santrallere son’ yazılı dövizlerle büyüklerine mesaj yolladı

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.