Bittiğine göre artık kesin olarak söyleyebiliriz: 2016 dünyanın gördüğü en sıcak yıl oldu.
Ondan önce 2015, ondan da önce 2014 dünyanın en sıcak yılı rekorlarını kırmıştı. Bu sene özel olarak Kuzey Kutup bölgesindeki sıcaklıkların çok yüksek olmasının etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ekim ve Kasım aylarında Kuzey Kutup denizindeki buzullarının kaydedilmiş en ince olduğu dönemi gördük. Normalde tekrar donmasını bekleriz, ama bu dönemde donmadı bile. Yani Kuzey Kutbu’nda gözlemlediklerimiz oldukça olağan dışıydı.
Kuzey Kutbu’ndaki olağanüstü ısınma Ren geyiklerini öldürüyor. Eğer Kuzey Kutbunda bahar “sıcak”, yani donma derecesi olan 0 derecenin üzerinde geçerse gündüz düşen yağmur gece buz oluyor ve de Ren geyikleri karların altındaki yiyeceklere ulaşabiliyorken buzu kırıp yiyeceklere ulaşamıyorlar. 2013’te Sibirya’da 60,000 Ren geyiği öldü. Benzer bir şey şu an Svalbard takımadalarında yaşanıyor. Ocak ayındaki ortalama sıcaklıklar son 26 yılda 10 derece arttı. Adalardaki Ren geyiklerinin ortalama kilosu son 16 yılda %12 azaldı. Sıcak yazlar daha çok yetişkin geyik demek, ama sıcak kışlar eksik beslenmiş anneler, artan düşük oranları ve eğer doğarlarsa zayıf bebekleri demek.
Bu örneği iklim değişikliği kaynaklı bozulmaların tahminimizden daha çok ve de daha büyük olacağını göstermek için verdim.
Bu konuyla ilgili Guardian’ın kapsamlı bir makalesi vardı: Kuzey Kutbu erimesi şimdiden yaşadığımız yerdeki hava modellerini etkiliyor.
Kuzey buz örtüsü 1970’lerden beri küçülüyordu ve küresel ısınma bugüne kadar üçte birinin yok olmasına neden oldu. Kutuptaki bu saçmalık derecesindeki ısınmanın hava modelleri üzerinde bir etkisi olacağı kesin, ama ne kadar büyük olacağını henüz bilemiyoruz. 2017 çok ilginç geçecek.
Güney Kutbu’nun aksine, Kuzey Kutbu’ndaki eriyen buzullar ardındaki karanlık okyanusu yüzeye çıkarıyor. Bu karanlık, buzullara göre daha çok ışık çektiği için daha çok ısınıyor ve de bu geri besleme döngüsü yüzünden Kuzey Kutbu gezegenin geri kalanına göre daha hızlı ısınıyor.
Bu nedenle Kuzey Kutbu ve aşağı enlemlerde sıcaklık farkı azalıyor. Bu çok önemli çünkü ikisi arasındaki sıcaklık farkı jet stream rüzgarlarını oluşturuyor. Bu kuvvetli rüzgarlar sayesinde soğuk kuzey ile ılıman güney arasında bir sınır oluyor. Ancak ısı farkının düşmesi demek, rüzgarların zayıflaması demek, bu da sıcak havaların soğuk kuzeye ve de soğuk havaların sıcak iklimlere inebilmesi demek. Bu hava iniş çıkışları bazı bölgelerde dondurucu soğuk, bazı bölgelerde kuraklık olarak tezahür ediyor.
Bu hava akımlarının kuraklık getireceği 2004’te bilim insanlarınca modellenmişti, ama modeller beklediğimizden daha hızlı gerçeğe dönüşüyor.
2012’de yaşanan Sandy kasırgasının da o yaz Kuzey kutbunda yaşanan olağanüstü sıcaklıklardan kaynaklandığı düşünülüyor. Grönland buzullarının erimesi 250milyar ton, tuzlu deniz suyundan daha az yoğun olan olan suyu okyanuslara boşaltıyor. Sonucunda suyun kütlesi azalıyor ve de sıcak hava akımını Atlantik üzerinden götüren dalga da zayıflıyor. Bilim insanları bu akımın milenyumdaki en zayıf formunda olduğunu buldular bile.
Bu demektir ki kuzey Atlantik’in bir bölümü daha soğurken, güneydeki tropik sularla olan zıtlık artıyor ve de bu da fırtınalara neden oluyor. İklim bilimci Prof James Hansen’ın yorumuna göre en kötü ihtimalle modern zamanların gördüğü en korkunç fırtınaları görmemize neden olacak.
***
Bu haberi ve daha fazlasını 03 Ocak 2017’de Açık Radyo’da Ömer Madra ile konuştuk. Buradan dinleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=7llvnS1V8Bc
Haber: Özgecan Kara
(Yeşil Gazete)