2015 Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü Suudi Arabistan’dan kadın hakları savunucusu Samar Badawi ile alan Kaos GL adına Ali Erol’un konuşmasının tam metni:
“Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans toplumunun 20 yıllık mücadele örgütü Kaos GL adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor ve teşekkür ediyorum.
“İnsanı güvercin ürkekliğine hapsetmek”le yetinmeyip nefretle hayata kast edenlerin Hrant Dink’i aramızdan aldığı o gün, Ankara’da dernek merkezimizde kendiliğinden salona toplanıvermiştik…
Bugün eşcinsellerin “tahrik”le, Ermenilerin “kaza” ile öldürülmelerinin normal kabul gördüğü bir toplumda yaşasak da sevgili Hrant’a ödetilen bedelin “normal” olmadığını seziyorduk…
Dernek merkezimizde kaygıyla birbirimize bakarken ilk işimiz kardeş örgütümüz Pembe Hayat’ı aramak olmuştu…
Hakaret, taciz, tecavüz, ölüm korkusu, şantaj, dayak, gasp ve polis şiddetiyle günlük hayatları cehenneme dönen trans kadın arkadaşlarımız, yaşam haklarına sahip çıkmak için başlatacakları açlık grevinden, Hrant Dink’in alçakça öldürülmesi üzerine tereddütsüz vazgeçtiler…
Sevgi ve özlemle andığımız Hrant Dink’in hayatına mal olan “tedirginlik” ile ömür geçiren biz eşcinseller ve translar, “bu toplumda sadece heteroseksüeller yaşamıyor, biz de varız” diyerek yola çıktık…
Kuşatıldığımız ablukayı dağıtmak, biraz da doksan yıllık süreçte en azından hayatta kalma tecrübesiyle kapandığımız gettolardan çıkmak için mücadeleye başladığımızda tek başımıza özgürleşemeyeceğimizi biliyorduk…
Mücadelemizi sadece cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı sınırlamaktansa çağrımızı eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir şiarıyla yaydık ve yükselttik…
Milliyetçiliğin kapadığı kapılar nelerin üstünü örter?
Nasıl ki Ermeni toplumu “merhamet değil, adalet istiyoruz” diyorsa, LGBT toplumu da “buradayız, alışın gitmiyoruz” direnciyle bugünlere geldi…
Irkçılığa ve milliyetçiliğe karşı mücadele etmeden, homofobi ve transfobiye karşı mücadelemizde başarılı olamayacağımızı biliyoruz…
Bu bilinçle yıllardır sadece heteroseksizmin sınırlarına karşı değil aynı zamanda seksizm, milliyetçilik, ırkçılık ve militarizmin sınırlarına karşı da mücadele ediyoruz…
Farklı ayrımcılıklar arasında bağlantılar kurmadıkça, söz konusu ayrımcılıklara karşı mücadele pratikleri ve özgürlük mücadeleleri arasında yatay ağlar örmedikçe her birimiz kendi “mesele”lerimiz etrafında dönüp durmaya mahkûm olacağız…
Bugün sevgi ve özlemle andığımız Hrant Dink, kendi çemberinde dönüp durmayı reddettiği ve hiç şüphesiz birlikte dönüşme – birlikte özgürleşme çağrısını hem içeriye hem dışarıya ulaştırabildiği için hepimizin Hrant Dink’i olmaya devam ediyor…
Öyleyse Kaos GL olarak, bir taraftan “homofobi kimin meselesi” diye sorarken, diğer taraftan “milliyetçiliğin kapadığı kapılar nelerin üstünü örter” diye sorgulamaktan çekinmiyor ve vazgeçmiyoruz…
Sınır kapıları açılsın çağrısı
Eşcinselleri ve Ermenileri canları isterse “süs” canları isterse “ulusun düşmanları” olarak görmekten vazgeçmeyenler her zaman olacaktır…
Bizleri “süs” olarak görüp sevmeye kalkanlara çekinmeden “gönül” kapınızı” değil, “sınır kapınızı” açın diyoruz…
“Deport” şantajından ve “misafir” zulmünden vazgeçip Ermenistanlı güya “kaçak” göçmen işçilerin oturma ve çalışma hakkını tanımanız gerek diyoruz…
Ermenistan sınırını şartsız ve bir an önce açmanın lütuf değil tarihi ve aktüel bir gerek olduğunu hatırlatıyoruz…
Çünkü biliyoruz ki devletinden vatandaşına hepimiz ulus-devlet projesi ile zehirlendik…
1915’in yüzüncü yılını bu ülkenin siyaseti, “Benim için neler söylediler. Gürcüdür, affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ama ben Türküm” diyerek karşılamakta beis görmedi…
Anadolu ve Mezopotamya toprakları bereketlidir, hepimiz aynı zehirli kültürlenme ve sosyalizasyon süreçlerinden geçtik haliyle ulus-devlet projesi ile zehirlenince maya tutmuyor işte!
Öyleyse, sevgili Hrant’ın hayatına mal olan Ermeni’ye yönelik tarihsel travmadan kurtulma önerisini tersinden kendi üzerimize almadıkça, Türk’ün kendi paranoyasından tek çıkış yolu bellemedikçe ne kadar siyasi açılım yaparsan yap o zehir olmadık yerde/n akıp etrafı kirletmeye devam edecektir…
Öyleyse, bizleri canları istediğinde “ulusun düşmanları” olarak görmekten vazgeçmeyenlere, o “ulus”un bir sahte bütün olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmiyoruz…
Hrant’ın sorusu cevaplanmayı bekliyor
Irkçı ve milliyetçi söylemler devlet politikaları ile kurumsallaşırken, ülkeler arası sınırların da aşılmaz toplumlar arası sınırlara dönüştüğünü biliyoruz…
Bütün bu sınırlara rağmen Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans hareketi olarak nasıl ki özgürlük mücadeleleri arasında köprüler kurabiliyorsak, homofobi, transfobi, ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı da birlikte mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz…
1915 zihniyetinin öldürdüğü Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in sorduğu soru hâlâ cevaplanmayı bekliyor:
“Geçmişte yaşanan büyük felaketin sorumluları gibi mi davranacağız, yoksa o yanlışlardan ders alarak yeni sayfaları bu kez uygar insana yakışır bir şekilde mi yazacağız?”
Kaos GL olarak bizler, Ermenistan LGBT toplumunun bileşenleri ile ortaklaşa yürüttüğümüz mücadeleyle bu soruya yanıtlar aramaya devam edeceğiz…
Gökkuşağıyla özgürleşmemizin yolunun milliyetçiliğin gölgesiyle örttüğü hakikatleri bıkmadan, usanmadan dile getirmemizde yattığını biliyor ve bu sorumluğu sahipleniyoruz…
Ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan Kaos GL’nin yirmi yıllık mücadelesiyle birlikte aynı zamanda hiç şüpheniz olmasın bileşeni olduğumuz ortak LGBT hareketimizi de onurlandırdınız…
Kaos GL adına paylaştığım sözlerimi bitirirken, Sevgili Hrant Dink’in mirasını yaşatan bu ödüle bizleri değer gören herkesi sevgi ve saygı ile bir kez daha selamlıyorum…”
Bu konuşma metni kaosgl.com/ dan alınmıştır
Ali Erol