Hafta SonuManşet

Go: Bilginlerin değil, Bilgelerin oyunu –

0

Kendine has adabıyla, felsefesiyle, estetiğiyle ve entelektüelliğiyle bilginlerin değil, bilgelerin oyunudur Go. Hayatı yansıttığı söylenir, bir de oynayan kişinin karakterini tahtaya döktüğü. Her Go oyuncusu bilir ki bu söylenenlerin ikisi de doğrudur. Karşındaki hayatta hırsları olan biri mi yoksa akışına bırakan biri mi? Aceleci mi yoksa hedefine yavaş yavaş gidenlerden mi? Barışçıl mı savaşçı mı? Sakinliği mi seviyor adrenalini mi? Hepsini bir oyunda anlarsınız, tahta aynasıdır oyuncunun. En güzeli rakibinizle birlikte kendinizi de gözlemlemenizdir. Yenildiğinizde yüzünüzün aldığı şekilden utanırsınız bazen, törpülemek istersiniz bu yönünüzü. Zaman içinde değişiminize yine tahta üzerinde tanık olursunuz. Uzunca bir süre geçtikten sonra idrak edersiniz ki, önemli olan sonuç değil, ortaya keyifli bir oyun çıkarmaktır, her iki taraf için de. Tıpkı hayat gibi, dedik ya hayatı yansıtır diye!

Tarihçesi ve Kuralları

7 go...

Uzak Doğu kökenli bir zekâ oyunu olan Go’nun 4000 yıl öncesine dayandığı tahmin ediliyor. Çin’de ortaya çıkan oyun Japonya ve Kore’de daha popüler günümüzde. Çıkış noktasıyla ilgili farklı iddialar var. Bunlardan biri, yarı efsanevi Çin İmparotoru Yao’nun oğlu Tan Chu’ya disiplin, konsantrasyon ve dengeyi öğretmek için bu oyunu cennetten yeryüzüne indirdiği. Bir başka iddia ise oyundaki çevreleme mantığının Çinlilerin büyük hayvanları avlarkenki kuşatma taktiğinden türediği. Çıkış noktalarından da anlaşıldığı üzere Go stratejiye dayalı, konsantrasyon ve dikkat gerektiren bir oyun.

Gelelim kurallarına. Hep kullandığımız bir motto vardır: Go’da kuralları öğrenmesi on dakika, oyunda ilerlemesi ise bir ömür sürer. Gerçekten de öyledir. Go belki dünyanın en basit kurallarına sahip, dünyanın en karmaşık oyunudur. Boş tahtaya siyah ve beyaz taşların sırayla konmasıyla oynanır. Amaç tahta üzerinde en fazla alanı kaplamaktır. Kyu ve dan şeklinde ifade edilen seviyelendirme sistemine sahiptir ve zamanla, oynadıkça, emek verdikçe ilerlemek mümkündür. İlk başta ying yang gibi iç içe girmiş şekilleri zamanla birbirinden ayırt eder, tıpkı sayıların arasına gizlenmiş şifreleri çözer gibi çözersiniz oyunu. Bu açıdan gizemlidir bana göre. Oyunu hiç bilmeyen birinin gördüğünden farklı görürsünüz tahtayı. Sizin yarattığınız, size özel bir manzaradır ortaya çıkan.

Go’nun Adabı

6 goBana kalırsa işin en etkileyici taraflarından biri oyunun adabıdır. Ee, ne de olsa oyunumuz bir Uzak Doğulu! Nezaket kuralları kesin uyulması gereken kurallar olmamakla birlikte önemlidir Go’da. Oyuna başlamadan rakibinize ‘iyi oyunlar’ dersiniz ve sağ üst köşeye hamle yaparak başlarsınız ki böylece hafifçe eğilerek rakibinize saygınızı göstermiş olun. Oyun boyunca bir Zen ustası edasıyla oyuna odaklanır, adeta meditasyon halindeymiş gibi sakince yaparsınız hamlelerinizi. Tahtada ölseniz de öldürseniz de duygularınızı dizginler, oyun sonuna dek her şeyin değişebileceğini aklınızda tutarsınız. Üstelik yüzünüzde beliren en ufak bir gülümseme ya da üzüntü ifadesi rakibinizi etkileyebilir. Oyunu kaybettiğinizi anlarsanız iki taşı birden tahtaya koyarak oyunu terk edersiniz. Eğer fark az görünüyorsa sonuna dek oynar, oyun bitince alanları sayarsınız. Kazansanız da kaybetseniz de rakibinize teşekkür eder, elini sıkarsınız. Önemli olan kazanmak değil, oyundan keyif almaktır.

Türkiye’de Go

TGOD (Türkiye Go Oyuncuları Derneği) ile çeşitli üniversitelerin Go kulüpleri her yıl ülke çapında bireysel, eşli ve takım turnuvaları düzenler. Bu turnuvalara her seviyeden oyuncu katılabilir. Turnuvalar Go oyunundan keyif almak, diğer oyuncularla tanışmak, zaman zaman turnuvalara misafir olan dünya çapında oyunculardan ders almak ve oyunda ilerlemek için benzersiz ortamlardır. Ayrıca çeşitli illerde haftanın belirli günleri Go buluşmaları düzenlenir.

9 go...

İstanbul’da kurulmuş olan İstanbul Go Okulu, çocuklara ve yetişkinlere Go öğretmek, ekipman ve yazılı kaynakları temin etmek, turnuvalar organize etmek ve tanıtım faaliyetleri ile Go’nun bilinirliğini artırmak gibi faaliyetleri yürütür. Buna ek olarak eğitmen programları ve iş dünyasına yönelik atölyeler düzenler.

Türkiye 2014 turnuva takvimi:

http://www.tgod.org.tr/genel/2014-faaliyet-takvimi

Yazıyı bitirmeden önce Go’yla ilgili birkaç ilginç nota yer vermek istiyorum:

  • Go dünyanın bilinen en eski zekâ oyunudur.
  • Go, bilgisayar programlarının insanı yenemediği tek oyundur.
  • Go’ya rastlayabileceğiniz filmler: Akıl Oyunları, Pi, Hikaru No Go (Anime)
  • Go’ya rastlayabileceğiniz kitaplar: Shibumi, Go Oyuncusu
  • Go’da yapılan iyi hamlelere ‘kulak kızartan hamle’ denir ve hikâyesi şöyledir:

Kulak Kızartan Hamle

10 goOlay 25 Temmuz 1846 tarihinde Japonya’da geçer. Oyunun henüz orta aşaması olmasına rağmen herkes 17 yaşında ve 4 dan seviyesindeki Shusaku‘nun , neredeyse 50 yaşında, 8 dan seviyesinde ve Inoue Hanedanı’nın lideri konumunda olan Gennan karşısında oyunu kaybedeceğini düşünür. Oyunu izleyen Gennan’ın öğrencileri de Gennan’ın oyunu kazanacağından emindir. Ancak oyunu izlemekte olan bir doktor Gennan’ın oyunu kaybedeceğini düşünür. Israrlar üzerine yaptığı açıklamada: “Go oyunu hakkında çok fazla bilgim yoktur ama tıbbi bilgilerim fena değildir. Shusaku’nun 127 numaralı hamlesinin hemen ardından Gennan her ne kadar sakin gözükse de kulakları birden kızardı ki; bu da panik halindeki bir insan vücudunun doğal tepkisidir. Siyah seçkin bir hamle oynamış olmalı ve Beyaz da onunla başa çıkma konusunda fazlasıyla zorlanmış olmalı. Buradan hareketle Siyah’ın oyunu kazanacağı konusunda karar kıldım.” der.

Aslında Go’yla ilgili söylenecek daha çok söz var lakin ben kapıyı hafifçe araladım, geri kalanını ilgi duyanların merakına bırakıyorum. Hayatına yeni bir uğraş katmak isteyenler, sizi şu tarafa alalım. İçinde heyecan ve sükûnet, sadelik ve kargaşa, savaş ve barış, siyah ve beyaz, ying ve yang olan bir dünyaya, kısacası hayatın ta kendisine hoş geldiniz!

Gonca Mine Çelik

 

 

 

Gonca Mine Çelik

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.