Gezi Parkı ve Kavala iddianamesi kabul edildi

1 yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturmanın yaklaşık 16 ay sonra tamamlanan iddianamesi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 657 sayfalık iddianamede, Kavala’nın yanı sıra şüpheli olarak Memet Ali AlaboraAyşe Mücella YapıcıCan Dündar, Ayşe Pınar Alabora, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay, Şerafettin Can Atalay ve Tayfun Kahraman da yer alıyordu. 16 isim için “Türkiye Cumhuriyet hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs” ve “Gezi olaylarını finanse etmek” suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede, 746 kişi de müşteki olarak yer alıyordu.

“2011 yılında ülkemizde temelleri atılan ve 2013 yılı mayıs ayı itibariyle de sahneye konmaya çalışılan kalkışma hareketi’

Tamamlandığının duyulmasından 12 gün sonra kabul edilen iddianamenin giriş bölümünde Gezi Parkı eylemleri ile ilgili olarak, “2011 yılında ülkemizde temelleri atılan ve 2013 yılı mayıs ayı itibariyle de sahneye konmaya çalışılan kalkışma hareketi’ ifadelendirmesi kullanıldı. Memet Ali Alabora’nın sosyal medya üzerinden yaptığı “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı” paylaşımı da ‘provokatif’ olarak nitelendirildi ve Kavala ile Alabora’nın ‘etki ajanlığı’ yaptığı savunuldu.

“Olaylar Alabora, Öğün ve Arıkan’ın Arap Baharı’nın eninde sonunda ülkemizde de olmasını arzu ettiklerini açıkça dile getirmeleri ile başladı”

Gezi Parkı protestoları, iddianamede 2010 yılında başlayan ve bölgeye yayılan Arap Baharı’nın ‘ülkemizdeki farklı bir yansıması ve uyarlaması’ olarak tarif edildi ve eylemlerin başlangıcı şu şekilde ifadelendirildi:

“Olayların hükümete yönelen kalkışma hareketine dönüştürülme süreci ve planının Ekim 2011 tarihinde Wall Street eylemlerinin başladığı dönemde “Ayaklan İstanbul/Occupy İstanbul” isimli facebook sayfasının oluşturulması ve sayfa üyelerine bu tarihten itibaren çeşitli aralıklarla “Revolt (Ayaklan) İstanbul” eylemleri düzenlenmesi çağrılarının yapılması ve Kasım 2011 tarihinde de Ayaklan İstanbul” ismi ile yayınlanan video ile çağrısı yapılan, bu kapsamda da 2011 Kasım ayında İstanbul-Taksim’de yapılan bir gösteride Memet Ali ALABORA, Ayşe Pınar ÖĞÜN ve Handan Meltem ARIKAN’ın Arap Baharının bölgesel olmadığı, küresel olduğu, eninde sonunda ülkemizde de olmasını arzu ettiklerini açıkça dile getirmeleri ile başladığı, devam eden süreçte 27 Mayıs 2013 tarihi ise Gezi parkı olayları olarak adlandırılan kalkışma hareketinin sahada yoğun biçimde başladığı tarih olmuştur.”

(T24)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Malatya’daki tarihi taş köprü için yıkma tehdidi: ‘Cinayetle eşdeğer’

Malatya'daki taş köprünün tek ayağının hasar görmesi sonrası yıkılmasının gündeme alınması bölgede tepki çekti. Yurttaşlar köprünün yıkılması yerine korunarak restore edilmesi gerektiğini savunuyor.

Karaburun’da depolamalı güneş enerji santraline tepki: Zeytin ve naranciye ağaçlarımız tehdit altında

Karaburun, Küçükbahçe'de yapılması planlanan depolamalı güneş enerji santrali projesinin 3 Eylül'de yapılacak halkın katılımı toplantısı öncesinde, bölge sakinleri değerli habitatlarını, meralarını, zeytin ve narenciye ağaçlarını göstererek projeyi istemediklerini söyledi.

‘Avrupa’da sıcaklık kaynaklı ölümler 70 yıl içinde üç katına çıkabilir’

Yeni bir araştırmaya göre, küresel sıcaklık artışı 3 derece ile sınırlandırılsa dahi önlemler alınmazsa yüzyıl sonuna kadar 55 bin ek can kaybı meydana gelebilir. Güney Avrupa en büyük risk altında.

Geri dönüşümün davranışsal ekonomisi-2

Türkiye’nin atık yönetim karnesi ciddi anlamda endişe verici. Henüz kendi atıklarımızla ne yapacağımızı yönetemiyorken, Avrupa’nın atıklarının yarısının ülkemize gönderilmesi bu endişeyi daha da derinleştiriyor.

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

EN ÇOK OKUNANLAR