‘İzmir’in Çernobil’i Gaziemir’de radyoaktif temizlik için 13 yıl hiçbir şey yapılmamış
‘Gaziemir sorunu çözülmeden, nükleer atık sözleşmeleri kağıt üzerinde kalmaya mahkum’
Akdemir: Temizlik yapılıyor ama nasıl?
Toplantının açılışında konuşan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Aykut Akdemir, yaklaşık 17 yıldır kent gündemini meşgul eden, çevre ve halk sağlığına zarar veren, kent suçu olarak değerlendirilen fabrika alanında, yapılan görüşmeler sonucunda ilgili firmanın “temizlik” yapmaya başladığını bildirdi.
Akdemir, başlatılan temizleme süreci ile ilgili tespitlerini şöyle sıraladı:
- Çalışmayı gerçekleştirecek kuruluşun benzeri hiçbir iş deneyiminin bulunmadığı, alanda çalışmaları denetleyecek uzman ve deneyimli bir denetçi firma bulunmadığı; alanda uluslararası akrediteli yerli bir özel kuruluş bulunmakla birlikte bu firmanın görevinin yalnızca saha radyoaktivite ölçümlerinin doğrulanmasından ibaret olduğu ve bu konuda bile deneyimi bulunmadığı,
- Çalışmaların 10.08.2017 tarihli ‘ÇED olumlu’ kararı verilen ve başka bir firma tarafından hazırlanan proje kapsamında yürütüleceği, çalışma yönteminde değişiklikler olmakla birlikte yeni bir ÇED süreci yürütülmediği, alanda yalnızca (kapalı hacim oluşturmadan, açıkta) kazı, ayırma, depolama ve alandan taşıma gibi fiziksel işlemler yapılacağı; alandan uzaklaştırılacak atık miktarı ve niteliği ile ilgili yeni bir detaylı çalışma yapılmadığı ve tam olarak bilinmediği, radyoaktif nitelikli atıkların dahi kurşun kaplama gibi ilave koruyucu önlem alınmayan standart konteynerler ile taşınmasının planlandığı,
‘Tozlanma ve yayılım risklerine karşı önlem yok’
- Tamamı açık alanda gerçekleştirilen çalışmalarda, radyoaktif materyal ve diğer tehlikeli maddelerin çevreye dağılmasına neden olacak tozlanma ve yayılım risklerine yönelik önlemlerin bulunmadığı, alanda çalışmalar sırasında yalnızca yüzeysel radyasyon hızı izlemelerinin yapıldığı, açıkta yapılan gömülü atıkların çıkarılması çalışmaları sırasında, çevre ve halk sağlığı riskleri ve acil durumların tespitine yönelik olarak atmosferik izlemeler başta olmak üzere, başka herhangi bir kirletici izlemesi yapılmadığı,
- İçeriği tam olarak bilinmeyen atıkların toprak altından çıkarılarak havayla temas etmesi ve olası diğer nedenlerle karşılaşılabilecek durumlara ilişkin alanda yeterli önlem alınmadığını, olası acil durum planının AFAD’a haber vermekten ibaret olduğu, yüklenici firma sahibinin, alanı kirleten firmanın ve dolayısıyla fabrika arazisinin çoğunluk hisselerini satın almış, dolayısıyla aynı zamanda çalışmaları finanse edeceği belirtilen ‘arazinin yeni sahibi olduğu görülmüştür.
Miktarı ve niteliği tam olarak bilinmeyen gömülü nükleer ve tehlikeli atıkların çıkarılması sırasında, öngörülen tahmini bütçenin yeterli olmaması ve ilave bütçenin firma tarafından karşılamaması durumunda çalışmaların yarıda kalarak çevre ve halk sağlığının mevcut durumdan çok daha büyük bir tehlike oluşturacağına değinen Akdemir, “Bu riske karşı, bir maddi teminat veya B planı bulunmuyor” dedi.
’60 km çapta yaşayanları etkileyecek’
Nükleer Fizik Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç ise alanda kazma kürekle temizlik yapıldığını belirtti:
“Burada 17 yıldır devam eden bir sorun var. Sizleri biraz rahatsız edebilecek, üzebilecek bir hesabın sonuçlarını söyleyeceğim. Kazma kürekle burayı temizlemeye başlamışlar. Bundan sonraki şirketin raporlarına göre günde 15 bin ton toprak yığını çıkarılırken, bunların öğütülmesi, yüklenmesi ve taşınması sırasında çıkan tozlar var. Bir önceki raporda bu tozların saatte 1 kilogram olduğu söyleniyordu. İzmir’de 50-60 kilometre etrafında yaşayan insanların biyolojik etkileri olacak. Bu taşıma ve kırma sırasında, 1 metreküp toz çıktığında ya 100 mikron ya da altıdır. 100 mikron altı ve üstü tozlar çöker alanda. Ancak üstündeki tozlar meteorolojik yapıya göre dağılır. Saniyede 5 kilometre hızla esen rüzgar varsa, 5 mikronluk toz 15 dakika sonra Konak‘ta olur. Bu Turanlar şirketi burayı temizlerken kurdukları programda 100 mikronun altındaki tozları filtre edecek ve toplayacak bir teknolojileri yok.”
‘Çıkan tozda ağır metaller var’
Bu tozların insan sağlığına zararlarına dikkat çeken Prof. Kılıç, şu bilgileri verdi:
“Onların verdiği rakamla hareket edersek, 2.5 mikron büyüklüğündeki toz taneciği ki bunun içinde radyoaktif izotoplar ve milyarlarca atom var. 2.5 milyon dememin sebebi, nefes alırken 2.5 mikrondan küçükler ciğerlerimize yerleşiyor. 5 mikrondan küçükler tekrar dışarı çıkma imkânı yok. 1 metreküp kepçe aldığında dökerken, bin tane toz var.
Bunun bile insanlara etkisi nedir? 1 günde 21 bin 600 defa normal bir insan nefes alıyor. 1 yılda yaklaşık 8 milyon kez nefes alıyorsunuz. Böylece, 1 yılda her nefes aldığınızda 1 metreküpteki partiküllerin sayısı 8 milyon partiküldür. Bu 1 sene içerisinde burada oturan insan, oradan çıkan 2.5 mikronluk tozlarla 8 milyar partikül yerleşmiş oluyor. Bunun içinde izotop ve ağır metaller yer alıyor. Sizin solumanızdan direkt olarak bu şahıslar sorumlu.
Burada tespit edilen Europium-3, Atom 155 ve 154 nükleer santrallerin kontrol çubuklarında kullanılan maddelerdir. Bu izotoplar sadece tek başına olamazlar. Reaktörün kontrol çubuklarından çıktılarsa, en az 73 tane radyoaktif element vardır. Bu çok basit bir kirlenme değil, uluslararası platformda ‘mafya’ ibaresi var. Bunlar Türkiye’ye nasıl, hangi yollardan geldi? Tesiste bunlar eritildi mi? Eritildiyse, içinden çıkan maddelerden kim para yaptı? Eritilmiş ve gömülmüşse, bunların bağımsız bir kurum tarafından tespit edilip şirket tarafından kaçırılmaması gerekiyor.”
‘Alan betonla kapatılamaz’
Alanın üstünün beton ile kapatılması önerisine de tepki gösteren Kılıç, “Türkiye’de çöp depoları patlıyor. Bunu üstünü betonla kapatamazsınız. Daha altta ne olduğunu bilmiyorsun. Radyoaktiflerin bozulma ömrü 20-30 bin yıl. Türkiye’de böyle bir teknoloji yok. Dünyada da çok az. Elimde bir cihaz var bununla ilgili tıklamaları sayıyoruz radyasyona yaklaştıkça burada çok seyrek tık sesi duyuyoruz. Ancak alana gittiğimde yeni çekilen çite yaklaştığımda kulaklarım tık sesini sayamaz hale geldi ve hemen uzaklaştım” dedi.
Barodan sivil itaatsizlik çağrısı
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise sivil itaatsizlik çağrısında bulundu:
“Bizler daha önce gördük. Yürütmeyi durdurma kararı alıncaya kadar binalar dikildi. Böyle bir aşamada yapılması gereken sivil itaatsizlik. Bunun başında yerel yönetimler büyükşehir ve tüm sendikalar olmadı. Konu sürekli gündemde tutulmalı. Uluslararası ve iç hukukta yapılması gerekeni yapacağız ancak bizim bir an önce harekete geçmemiz ve kazma küreği durdurmamız gerekiyor. Bunun için büyükşehir ve ilçe belediyelerine büyük görevler düşüyor. Biz çözüm yollarını tartışırken orada kazma kürek çalışmaları devam ediyor.”
Ne olmuştu?
Emrez Mahallesi’nde, 1940 yılında faaliyete başlayan Aslan Avcı Döküm Sanayi Ticaret A.Ş.’ye ait olan 70 dönümlük arazide semt sakinlerinin ihbarı üzerine Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından 2007 yılında yapılan araştırma sonucunda 100 bin ton radyoaktif atık gömülü olduğu rapor edilmişti.
İnceleme sonucunda yurtdışında getirilen nükleer çubukların (Europium 152) kurşun ve gümüş geri dönüştürüldüğü sonrasında da denetimsiz olarak araziye gömüldüğü ortaya çıktı. Ağır metal atıkların da tespit edildiği bölgedeki radyasyon miktarı ise normal değerin 219 katı ölçüldü.
Olayın ortaya çıkmasından yedi yıl sonra sahanın temizlenmesi ve rehabilitasyonu için çalışmalar başladı. Ancak denetimsizlik ve ihmal burada da devam etti. Nükleer atık bertaraf işi ÇED raporu olmadan hiçbir uzmanlığı olmayan Turanlar A.Ş isimli şirkete devredildi. Şirket ise bir yıl sonra ödenek almamasını gerekçe göstererek çalışmayı durdurdu.
2014 yılında mahalle sakinlerinin şikayeti üzerine şirket hakkında dava açıldı. Davacı vekili Arif Ali Cangı tarafından yürütülen adli süreç 5,7 milyon TL ile şirketin Türkiye tarihinin en yüksek çevre cezasına çarptırılmasına imkan verdi.
Fabrika sahipleri cezaya itiraz etti, nükleer temizliği de derme çatma yöntemlerle yapma girişiminde bulundu. Anayasa Mahkemesi ise cezanın yerinde olduğunu belirterek para cezasını onadı.
Cezanın tahsil edilip edilmediği ise bilinmiyor.
2012’de Serkan Ocak’ın haberiyle ilk kez kamuoyunun gündemine giren, 2020’de Pınar Demircan’ın makalesiyle yeniden gündeme gelen “İzmir’in Çernobili“nde yaşananlarla ilgili, HDP milletvekili Murat Çepni de Meclis’te soru önergesi verdi.
‣ Yeşil Gazete’nin haberleştirdiği Gaziemir’deki nükleer atıklar Meclis gündeminde
‣ Gaziemir’de bazı yeni gerçekler ve ihmalin otoriter hali – Pınar Demircan
Bundan bir sene sonra Belediye Başkanı Halil Arda, atıkların temizlenmesi için ilgili kurumlara yaptığı çağrılarına defalarca yanıt alamayınca “Nükleer atık alanı 14 yıldır temizlenmiyor. Artık söz bitti, eyleme geçiyoruz” diyerek bölgede ‘duran adam’ eylemleri başlattı.
Önünden geçen yolun karşısında apartmanların, 75-100 metre mesafede bine yakın öğrenci nüfusuyla birer okulun yer aldığı yaşam alanlarının tam ortasındaki bu atıklar hala mahalle sakinleri için tehdit oluşturmaya devam ediyor.