Dosya Haber: Merve AKMAN
*
ESKİŞEHİR- Domatesi, biberi ve süt ürünleriyle ünlü Sevinç Mahallesi’ne Yer Altı Kömür Ocağı Projesi planlanıyor. IV. Grup Yer Altı Kömür Ocağı Projesi’nden sağlanacak kömür ile bölgede bulunan Yunus Emre Termik Santrali’ne yakıt sağlanacak.
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nca hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvuru dosyası incelendiğinde projenin bulunduğu bölgenin yerleşim yerine çok yakın olduğu görülüyor. Üstelik derelerin ve Porsuk Çayı’nın da habitatında yer almasından dolayı bölgede birçok su kaynağı tehlikede. Çiftçiler ve kent yetkilileri tepkili.
2017’den itibaren süregelen tartışmaların konusu olan Eskişehir Alpu Kömürlü Termik Santrali de projeyle birlikte yeniden gündeme geldi. Kömür ocağı faaliyete geçerse mahalle sakinleri evlerini terk etmek; yani ekoloji göçmeni olmak zorunda kalacak.
Bu yılın başında ocak için yapılması planlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Bilgilendirme Toplantısı, mahalle sakinlerinin tepkisi yüzünden yapılamamıştı. Odunpazarı ilçesine bağlı Sevinç Mahallesi halkı, bölgede yoğun tarım ve hayvancılık faaliyeti gerçekleştirdiklerini belirterek toplantı salonunu terk etmişti.
Açılmak istenen yeraltı ocağı, mahalleye 15 km, kuş uçusu 3-4 km uzaklıkta bulunuyor. Projenin tam olarak 10.959,98 hektar alanda gerçekmesi planlanıyor. Ayrıca yer altı su kaynaklarına ulaşım için 80 adet sondaj kuyusu açılacak. İthalata uygun olmayan, kalitesizliği ve düşük enerjisi ile bilinen linyit madeni çıkarılacak ocağın çevresinde kurutma kanalı, Hacıosman Deresi, Akpınar Deresi, Maslak Deresi, İncesu Deresi ve Porsuk Çayı yer alıyor.
Alpu Kömürlü Termik Santrali’ne dair uzun yıllar araştırmalar yapan Maden Mühendisi Ümit Yıldırım’ın Türkiye’de linyit kullanımına dair verdiği bilgiler şöyle:
“Linyit düşük kalorili bir maden. Tamamen termik santralle vasıtasıyla ısınma amaçlı ya da enerji üretimi için kullanılır. Linyitlerin 2500-4500 kalori arasındaki değerlere sahip olanları kullanılabilir diye düşünülür. Daha düşük kalorililer tarımda gübre olarak kullanılıyor. Kalorisi düşük olduğu için çıkarılmasına ve kömürlü termik santrallerinin yapılmasına gerek yok. Kömür ocağı eşittir termik santral demek. Güney Afrika ve Rusya’dan kömür ithal ediyoruz. Kalitesi düşük. Termik santralden dolayı da fazlasıyla ithal etmek durumunda kalacağız. Kamyonlar ya da taşıyıcı bantlarla taşınan kömürlerin ciddi denetiminin yapılması gerekiyor. Bundan dolayı bilinçli denetçilere ihtiyacımız var.”
Tarım ve hayvancılık bölgesi
Yeraltı ocağının çalışma alanı içinde, en büyükleri Sevinç ve kuzeyindeki Gündüzler mahalleleri olmak üzere, Alpu Belediyesi’ne bağlı Aktepe, Bahçecik, Çukurhisar, Esence, Fevziye, Gökçeoğlu, Güneli, Karakamış, Osmaniye, Söğütcük ve Yeşildon mahalleri; Odunpazarı Belediyesi’ne bağlı Ağapınar, Çavlum, Karaçay, Karahöyük, Kireçköy, Sevinç, Yassıhöyük ve Yürükkaracaören mahalleleri ve Tepebaşı Belediyesi’ne bağlı Ahılar, Beyazaltın, Cumhuriyet, Danişment, Gökdere, Gündüzler, Kızılcaören, Kozlubel ve Yakakayı mahalleleri bulunuyor.
‘En lezzetli Eskişehir domatesi burada yetişiyor’
Konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer mahallenin, Anadolu’nun buğday ambarlarından biri olan Alpu Ovası’nın dibinde bir köy olduğuna dikkat çekiyor:
“12 bin büyükbaş, 6 bin 500 küçükbaş hayvan var sadece bu bölgede! En lezzetli Eskişehir domatesi burada yetişiyor. Mısır burada yetişiyor. Yer altı suları var. Ama gelin görün ki tarım ve hayvancılığın merkezlerinden biri olan böyle bir bölge kömür ocağı açma projesi ile gündeme geliyor.”
Ocak ayında yapılan ÇED toplantısında tüm Eskişehir’in kenetlendiğini ve toplantının yapılmadığını hatırlatan Çakırözer, “Fakat projenin iptali söz konusu değil. Daha önce de sit alanı ilan edilen ve koruma altına alınan Alpu ovamızda kömürlü termik santral projesi yapmak için inat edildi ama Eskişehirliler buna izin vermedi. Şimdi Sevinç de buna izin vermeyecek. Çünkü burada bir kömür ocağı açılırsa hayvancılık, tarım bitecek. Temiz havamız, suyumuz kirlenecek. Köylüsüyle, kentlisiyle yüzbinlerce Eskişehirli Sevinç köyünün, Eskişehir’imizin kömür solumasına, zehir solumasına izin vermeyeceğiz” diye konuşuyor.
Proje alanında memeli hayvanlar grubuna dahil 32 tür, dört endemik tür ve 43 kuş türü var. Ayrıca “Alaca Sansar” gibi soyu tükenme tehlikesi altında olan türler de bölgenin yerlilerinden. Kömür ocağı faaliyete geçerse, söz konusu canlı yaşamı büyük risk altına girecek, hali hazırda bozulmuş olan popülasyonların dengesi riske girebilir.
‘Yeraltı sularımız yok olacak’
Mahallede çiftçilik yapan Devran Karatay ise, kömür ocağı projesinin zaten giderek artış gösteren kuraklığı da tetikleyeceğini söylüyor:
“Türkiye’nin en verimli ovalarından biriyiz. Arpa ve buğdayın yanı sıra mısır, pancar, patates, soğan ve ayçiçeği gibi çok çeşitli bitkilerle tarım yapıyoruz. Bu projeye karşı çıkmamızın en büyük sebebi yer altı sularımızın tamamen bitmesine neden olacak. 2014 yılından itibaren ciddi derecede kuraklığı hissediyoruz. Sulama sıkıntısından kaynaklı her tarlada yüzde30’a yakın azalma olacak.”
‘Kabus geri döndü’
Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, “Eyvah! Kabus geri döndü dedik. Kömürlü termik santral ile bağlantısının olacağını düşündük” diyor.
Sevinç Mahallesi ve civarında hayvancılığın yoğun olarak yapıldığını, mera alanlarının geniş olduğunu anlatan Akçasoy, kömür çıkarılırken oluşacak obrukların tarım arazilerini yok edeceğini ve hayvanların otlama alanının kalmayacağını vurguluyor.
Kömür çıkartılırken kullanılacak yer altı suyu hakkında herhangi bir veriye ulaşamadıklarını belirten Akçasoy şöyle konuşuyor:
“Kömürün soğutulması işlemi sırasında kullanılacak kömürlü suyu ne yapacağız? Havuz mu yapılacak ya da direkt toprağa mı karışacak? Bu durum gelecek 5-10 yıl içinde tarım arazisinin yok olması demek . Suyun verimli kullanılması için her kuruma ve her bireye büyük sorumluluk düşüyor. Biz Eskişehir’e gelecek her türlü yatırımı istiyoruz ama bu yatırımlar için kriterlerimiz var. Havamızı, suyumuz, toğrağımızı kirletecek bir projeyi neden isteyelim?”
Raporda ‘beklenen felaket’
İklim krizinin ana sorumlularından biri fosil yakıt kullanımı. Dünyadaki karbon salımlarının beşte birine ise kömürlü termik santrallerin sebep olduğu biliniyor. Bu nedenle kömürlü termik santraller ve fosil yakıta dayalı enerji politikalarının yerine ekosistemle uyumlu, yenilenebilir enerji üretimine dayalı politikaların hızla hayata geçmesi gerekiyor. Kömürlü trmik santrallerin etkisi ise sadece kurulduğu bölgeyle sınırlı değil. Uzmanlar, inşa izni verilirken sadece ÇED mevzuatı yükümlülükleri değil tüm canlılar için sağlık ve sosyal etkileri dahil eden geniş bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini söylüyor.
Buna rağmen ÇED başvuru dosyasında projenin yapılmasının temel gerekçelerinden biri dünyada kömürün payının 1973-2018 yılları arasında 2,5 puan artması olarak belirtilmiş.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Ağustos 2020 tarihinde yayımladığı, Eskişehir Alpu’da planlanan “Kömürlü Termik Santrali Etki Değerlendirmesi” raporunda çarpıcı başlıklar yer almıştı:
- Planlanan termik santralin olumsuz etkileri sadece Eskişehir’i değil, Ankara, Afyonkarahisar, Aksaray, Bartın, Bilecik, Bolu, Bursa, Çankırı, Çorum, Denizli, Düzce, Isparta, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Sakarya, Uşak, Yozgat, Zonguldak olmak üzere toplam 24 ili etkileyecek.
- Projenin yaratacağı hava kirliliği, 35 yıl boyunca en az 3200 erken ölüme neden olacak.
- Proje kapsamında, 575 futbol sahası büyüklüğünde (toplam 419,9 hektar) tarım toprağı, tarım amacı dışında kullanılmak suretiyle doğrudan ortadan kalkacak.
- Alpu santralinin salacağı cıvanın, su havzalarına ve dolayısıyla Porsuk Çayı ve Sakarya Nehri aracılığıyla tüm Türkiye’de besin zincirine gireceği öngörülüyor.
- Bölgede tarımsal üretimin sona ermesiyle çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olan 25 bin kişinin bir kısmının faaliyetine son vereceği, çiftçilikten geçinen bu hanelerin ve tarım işçiliği yapan kişilerin işsiz kalacağı tahmin ediliyor.
‘Tamamen rant projesi’
Bölgenin yöresel otlarının meşhur olduğunu ve kuşaklardır kullanıldığını anlatan Tarım ve hayvancılıkla geçinen Burhan Türkmen’e göre, projeden dolayı geçmişin çevresel değerlerini de kaybedecekler:
“Süt üretimi düşecek. Mera sahalarımız yok olacak haliyle hayvancılık da bitecek. Domates, biber, patlıcan gibi temel gıda maddelerinin üretimi yapılmayacak. Bir diğer yandan kömür ocağı sahası okullara çok yakın. Çocuklarımızın sağlığı da tehlikeye girecek. Alternatif enerji projelerine karşı değiliz. Neden değersiz bir kömür için uğraşıyoruz? Tamamen rant projesi. Biz bu ocağı istemiyoruz, izin de vermeyeceğiz. “
‘Ailemin böyle bir ortamda yaşamasını istemiyorum’
Ailesi uzun yıllardır hayvancılıkla uğraşan Ekrem Kaya’nın görüşleri de şöyle:
“Kömür ocağını köyümüzde isteyen yok. Kömür madeninin olduğu bölgelerde çevrenin ne derece heba olduğunu görüyoruz. Ailemin böyle bir ortamda yaşamasını istemiyorum. Avrupa standartlarına göre de yapılacağını hiç zannetmiyorum. Santralden çıkacak duman her şeyi bitirecek.”
Burada yaklaşık 500 haneyiz diyen Çiftçi Emrah Işlı da “Mis gibi köyümüzün doğası mahvolacak. Projenin dibinde hemen yerleşim yeri mevcut. Topraklarımızı bırakıp, göç mü edeceğiz?” diye soruyor.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un endişeleri var. Önemli ölçüde tarımsal arazinin bir daha düzeltilmeyecek şekilde bozulacağını öne sürüyor:
“Patlatma suretiyle işlem yapılacak ve bu işlemin azaltılacağı söyleniyor. Türkiye’de büyük şirketlerin hep haklı çıkması ve onların dediği doğrultuda işlemlerin düzenlenmesi nedeniyle endişeliyim. Güçlü bir firma alacak. Devletin çizdiği kurallara göre çalışma yapılmayacak. Firmanın istediği doğrultuda yapabilecek.”
Binlerce ton kömür nereye nakledilecek ve nerede kullanılacak gibi soruların cevapsız kaldığını belirten Başkan Kurt, sadece bölgenin değil tüm şehrin temel kuşkusunu da dile getiriyor:
“En kolay yol yıllardır konuştuğumuz, yapılması düşünülen kömürlü termik santrali projesinin olduğu yer. O kuşku her zaman var. Devlet bu kuşkuyu giderecek bir program ortaya koymadı. Ürettiğimiz enerjiyi tüketecek sanayimiz yok. Yeşil enerji, temiz enerji her zaman tercih edilen bir unsur. Belediyemizin Türkmentokat Mahallesi sınırlarında güneş enerjisi santrali var. Sevinç Mahallesi’ne de çok yakın. Alternatif kaynaklara yönelmeliyiz.”
Türkiye’nin elektrik ve kömür denklemi
Türkiye’de elektrik üretimi paylarına göre sırasıyla doğalgaz, hidroelektrik, taş kömürü ve linyit, ithal kömür, rüzgar, motorin ve fuel-oil gibi sıvı yakıtlar jeotermal, biyogaz ve güneş enerjisi ile yapılıyor.
2021 yıl sonu verilerine göre Türkiye’nin toplam elektrik üretimi 331,49 milyar kWs.
2021 yıl sonu itibariyle toplam üretimdeki payı yüzde 31,43 olan kömüre dayalı elektrik üretiminden, yerli kömüre dayalı üretimimiz (linyit-asfaltit-taşkömürü) 43,9 milyar kWs’den 49,4 milyar kWs’e yükselerek toplam elektrik üretiminin yüzde 14,9’unu oluştururken, ithal kömüre dayalı santrallerdeki üretim bir önceki yıla göre 7,67 milyar kWs azalarak bu rakam toplam elektrik üretimin yüzde 16,53’ünü oluşturuyor.
2022 yılı Nisan sonu itibariyle enerji üretiminde linyitin payı: yüzde 10,95.
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu 2021 yılı raporuna göre ise, ithal kömürün enerji tüketimindeki payı yüzde 17.2 oranında.
2021 yılında en fazla kömür ithalatı yapılan ülke Rusya Federasyonu olup 14,39 milyon ton civarında gerçekleşti. Kolombiya’dan yapılan ithalat ise 14,35 milyon ton civarında.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 2021 yılı toplam kömür ithalatı 37,27 milyon ton.
Son yıllarda kömür ithalatındaki artışın en önemli nedeni, elektrik üretimi amaçlı kullanılacak buhar kömürlerine olan talepteki ciddi artış gösteriliyor.
Elektrik Mühendisleri Odası’nın 2021 başında yayımladığı rapora göre ise Türkiye’de enerji açığı değil, aksine arz fazlası bulunuyor.
2020 yılında Saatlik Puant’ın (elektriklerin en yüksek fiyata sahip olduğu saat) anormal iklim koşulları gibi etkenler olmamasına rağmen 49.556 MW olarak 3 Eylül tarihinde gerçekleştiği belirtilen raporda, “Puant güç kurulu güç oranının yüzde 52 düzeyinde olduğu göz öününe alındığında, arz fazlası atıl kapasitenin her geçen yıl artarak devam ettiği görülmektedir. Kurulu güç–üretim arasındaki makasın açılmasının plansızlık, öngörüsüzlükle ihtiyaçtan fazla santral kurulmasıdır” deniyor.
Dünya vazgeçerken…
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın dikkat çektiği nokta ise Dünya genelinde iklim krizine yönelik, uyum ve azaltım önlemleri için kömürden çıkış tarihleri verilirken, yeni kömür madeni ve termik santral yatırımlarının yapılması. Kamuoyunda büyüyen tepkiye vurgu yapan Ataç, şöyle konuşuyor:
“Bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, yeni kömür ve termik santral projeleri iklim krizini derinleştirmekle kalmayacak, Türkiye’nin son dönemdeki iklim politikalarına aykırı olacaktır. Diğer yandan iklim krizinin sebep olduğu kuraklık ve üründe rekolte düşüşlerinin yaşanması, artık Türkiye’nin kaybedecek bir metrekare bile tarım arazisinin olmadığını göstermektedir.”
Ataç, kömür ocağındaki asit maden drenajının yaratacağı tehditlere de dikkat çekiyor:
“Kömür madeni çıkarabilmek adına yer altı sularının çekilmesi, su döngüsünü bozarak, su varlıklarının azalmasına ya da o bölgede suların tamamen tükenmesine neden oluyor. Bir diğer problem ise asit maden drenajı oluşumu. Asit maden drenajı ile temas eden canlılar zehirlenebilmekte ve hatta hayatlarını kaybedebilmektedir. Aynı zamanda bu sıvı, toprak ve su varlıklarını kirletmektedir. Kömürün termik santrallerde yakılmasıyla ortaya çıkan kükürt oksit (SOx) ve azot oksit (NOx) salımı toprağın ve yüzey sularının asidifikasyonunu artırıp, toprağın yapısını bozabiliyor. Aynı zamanda kömür madenciliği ve termik santrallerden kaynaklı hava kirliliği ciddi bir halk sağlığı sorunu olup, insanlarda üst solunum yolları hastalıkları ve akciğer kanseri görülme sıklığını artırıyor.”
Elektriğe mi ihtiyacımız var domatese mi?
Elektrik Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi, verilen ÇED raporunun iptali için çok sayıda başvuru yapmış, ancak sonuç alamamış. Odanın Yönetim Kurulu üyesi Salih Eğerci, ülkenin enerji politikalarındaki yanlışlıktan dolayı yaşanan genel sıkıntıların her yere yansıdığından şikayet ediyor:
“Elektrik üretiminin yüzde 75’ini özel sektör sağlıyor. Halbuki bunun kamusal hizmet olması lazım. Kar amacı güderseniz doğayı, insanı önemsemeden projeler yaparsanız zarar edersiniz.”
Yüzeysel bir değerlendirme ile ÇED raporları hazırlanması gerektiğini belirten Eğerci, ilgililer ve vatandaşlarla verilerin paylaşılmasını talep ediyor:
“Enerji üretim kısmını daha uzak ve çorak arazilerde yapabiliriz. Elektriğe mi daha çok ihtiyacımız var yoksa domatese mi? Bunu sorgulamamız lazım.”
Alpu’da ne olmuştu?
21 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazete‘de Bakanlar Kurulu tarafından, Türkiye’de tarımsal üretim verimi yüksek olan bazı ovalar koruma altına alındı. Eskişehir Alpu Ovası da Büyük Ova Koruma Statüsü altına alınan ovalar arasında idi.
Bakanlar Kurulu Kararı‘na göre, “Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar büyük ova koruma alanı olarak belirlenmiştir” denildi.
Mücadele süreci…
Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) Eylül 2017’de Büyük Ova Koruma Alanı içerisinde bulunan Eskişehir Alpu Ovası’nda termik santral yapılması için Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ile bağlı ortaklıklarına ait kömür rezerv alanının özelleştirmesine karar verdi.
2 Ocak 2018’de EÜAŞ, Toprak Koruma Kurulu’nda santralin yapılacağı alanın ‘tarım alanı’ olmaktan çıkarılmasını önerdi. Önerisi reddedilince TKK’da karar alma yönetmeliği değiştirildi. 30 Ocak’ta aynı talep yinelendi ve kabul edildi.
Alpu Termik Santrali için ÇED raporu 25 Ocak 2018 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunuldu. 6 Mart 2018 tarihinde ÇED olumlu kararı verildi.
26 Nisan 2018 yılındaki özelleştirme ihalesi tepkilerin ardından ertelendi. Yedi kez ertelenme yaşandıktan sonra ihale, Haziran 2019’da komple iptal edildi.
Nisan 2018’de termik santral projesine kömür sağlaması amaçlanan Sevinç Kömür Ocağı için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı, Eskişehir 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ağustos 2018’de Danıştay 14’üncü Dairesi tarafından onaylandı.
Danıştay 10 Dairesi, Temmuz 2018’de tarım arazisi vasfından çıkarılma kararının yürütmesini durdurdu.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Alpu Ovası’nda termik santral yapılmasının önünü açan özelleştirmeyi onayan Danıştay 13. Dairesi‘nin kararını oy çokluğu ile bozdu.