2023 KAHRAMANMARAŞ DEPREMİManşetTürkiye

Ekoloji örgütlerinden muhalefete ortak çağrı: ‘Deprem imarı’ kararnamesine karşı ortak mücadele edin!

0

Deprem bölgelerinin yeniden inşası konusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na olağanüstü yetkiler veren ve her türlü kamusal denetim için itiraz yollarını kapatan Cumhurbaşkanlığı’nın 126’ncı Kararnamesine karşı ekoloji örgütleri ortak bildiri yayımladı.

Bildiride, AKP iktidarının “kentsel dönüşüm”ü sermayenin çıkarına rantsal dönüşüme çevirdiğine dikkat çekilerek, ormanları, tarım arazilerini, sulak alanları yapılaşmaya açacak, kentlerin kültürel değerlerini yok edecek tarzda yeniden inşasının felaketin daha da derinleşmesine neden olacağına dikkat çekildi.

Muhalefet partilerine kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne götürme çağrısı yapan ekoloji örgütlerinin açıklaması şöyle:

‘Yeni felaketlere kapı açılıyor’

“6 Şubat depremleri 10 ilimizde büyük bir felakete dönüştü. Resmi açıklamalara göre, bugün itibariyle 45 bin 89 kişi hayatını kaybetti. Enkaz altında kalan, erişilemeyen binlerce yurttaş olduğu biliniyor. Depremde ölen hayvanlara dair ise hala net bilgiye sahip değiliz.

Bir doğa olayının toplumsal felaketle sonuçlanmasının nedeni “kader planı” değil, rant planıdır. Ülkemizin bir deprem bölgesinde yer aldığını biliyoruz. Ülkemizin her il ve ilçe merkezinin imar planlarının olduğunu ve bu imar planları yapılmadan önce planlanacak alanların yer bilimsel etüt raporlarının hazırlanması gerektiğini biliyoruz. Ülkemizde inşaat ruhsatı alınarak yapılan her bir binanın oturduğu alanda inşaat öncesinde zemin ve temel etüdü yapılması gerektiğini biliyoruz.

Tüm bu bildiklerimize rağmen doğa olaylarının afete, felakete dönüşmesi bilimsel, ekolojik ilkelere, toplumsal yarara göre değil, kâr ve ranta göre davranılmasının sonucudur. Yaşam alanlarımızın bir sınıfa, birkaç şirkete sermaye birikim alanı haline getirilmesinın sonucudur.

Şimdi bir kez daha aynı mantıkla hazırlanan 126 sayılı Kararname ile depremde yıkılan kentler yeniden inşa edilmek isteniyor.”

Örgütler, kararname ile bakanlığa verilen olağanüstü yetkileri şöyle sıraladı:

  • Kentlerin inşası ile ilgili yetkiler tek bir elde merkezileştirilerek Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na veriliyor.
  • Yürütülen işlemlere itiraz edilemeyecek, sürece halk katılımı hiçbir şekilde sağlanmayacak, yargısal denetim engellenecek, yargı devre dışı bırakılacak.
  • Kurum görüşleri, detaylı analizler gibi planlama çalışmasına altlık olacak veriler olmaksızın yapılan yer seçimleriyle yeni afetlere, felaketlere zemin hazırlanacak.
  • Kararnamede, geçici veya kesin iskân alanlarının fay hattına mesafesi, zemin elverişliliği ve yerleşim merkezine yakınlığı gibi kriterler gözetilerek belirleneceği belirtiliyor. Bu tek başına yeterli değildir. Kentleşmeyi ve kentsel yaşamı sadece yer bilimsel verilere bağlı kurgulamamak; kentsel aidiyet, kent kimliği, kültürel olguları da yok saymadan, ele alınacak kriterlerin içinde değerlendirmek gerektir. Bu anlamda kararnamede belirtilen kriterlere ek olarak orman, sulak alan, mera, tarihi ve kültürel alanların korunması gibi ekolojik kriterlerin ve kır-kent ilişkisi, sosyal yaşam, kent kültürü, kent ekonomisi, yöre halkının tüm gereksinimleri gibi sosyolojik kriterleri de önemseyecek bütüncül bir planlama süreci ele alınması gerek ve şarttır.
  • Deprem bölgesindeki tüm illerde orman ve mera alanları herhangi bir engelle karşılaşılmadan yapılaşmaya açılabilecek. Çoğunlukla tarım faaliyetiyle geçinen yurttaşların geçim kaynağı olan doğal alanlar da betona boğulacak. Su havzalarında, korunan alanlarda, tarım alanlarında iskân olmayacağı gibi kriterleri ve taşlık, kayalık, verimsiz ormanlar gibi biyolojik çeşitlilik için son derece önemli habitatları top yekûn yok sayıyor.
  • Halkın dahil olmadığı, üstten, merkezi bir karar alma süreciyle üretilen tip proje bina yığınları üretilip bir kez daha yıkıma uğrayacak.
  • Planlamayı devre dışı bırakan, mülkiyet hakkına sınırlamalar getiren, alelacele kararlarla yaşam alanları, doğal ve kültürel varlıklar telafisi mümkün olamayacak derecede tahribata uğratacak.

İktidarın depremi bahane ederek başlattığı inşaat atağını, “yeni sermaye birikim hamlesi,  yeni bir emek, ekoloji ve kültürel kırım hamlesi” olarak tanımlayan ekoloji örgütleri, şunları aktardı:

“İktidarın, besleyip büyüttüğü inşaat sermayesi ile birlikte aceleci bir enkaz kaldırma çalışmaları asbest başta olmak üzere çok sayıda kimyasal yaşamı tümden tehdit ederek ekolojik kırımı büyütmektedir. Kararname ile yıllardır kentlerimizin, vadilerin, meraların, sulak alanların, parkların, koruların, deprem toplanma noktalarının sermayenin talanı için “kentsel dönüşüm projeleri”ne peşkeş çekilmemesi amacıyla mücadele verenlerin hedef gösterilmeye başlanması bu nedenle çok manidardır.

126. Kararname’nin talancı ve rantçı anlayışı, başka şehirlerde de görmeye devam ettiğimiz, kentleşme ve konut sorunumuzu yeniden üretmekten, başka afetleri ve acıları yeniden yaşatmaktan başka bir işe yaramayacaktır.”

Mecliste grubu bulunan muhalefet partilerine, Anayasa’ya ve kanunlara açık aykırılıklar içeren bu kararnamenin iptal edilmesi için hızla Anayasa Mahkemesi’ne taşıma çağrısında bulunan aktivistler, tüm toplumun, demokratik örgütleri ve partilerin birleşik mücadeleyi büyütmesi gerektiğine vurgu yaptı.

İmzacılar

Adana Ekoloji Platformu, Artur Çevre Platformu, Bakırtepe Çevre Platformu, Büyük Menderes İnisiyatifi, Çekerek Irmağı Özgür Akacak Platformu, Çevre Mühendisleri Odası, Disk/Dev Yapı-İş, Divriği Yaşam ve Doğa Platformu, Ekoloji Birliği, Ekoloji Politik, Gaia Dergi, İklim Adaleti Koalisyonu, Kuşadası Çevre Platformu, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Platformu, Munzur Çevre Derneği, Polen Ekoloji Kolektifi, Samandağ RES Karşıtı Mücadele, Turgutlu İşçi Hakları Derneği Ekoloji Komisyonu, Umut-Sen, Validebağ Gönüllüleri, Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma Ve Geliştirme Derneği, Yeryüzü Ekoloji Kolektifi, Yeşil Sol İklim Krizi Çalışma Grubu, Yeşilırmak Çevre Platformu. 

You may also like

Comments

Comments are closed.