DünyaEditörün Seçtikleriİklim KriziManşetTürkiye

[Dosya] İklim inkarcılığı Türkiye’de: Kim bu insanlar, neyi, neden inkar ediyor? -1

0
iklim inkarcılığı
Fotoğraf: RapidEye

2000’li yılların başlarından itibaren iklim krizinin aslında bir yanıltmaca olduğuna, bunun sıradan insanların “özgürlüklerini kısıtlamak” için uydurulmuş bir yalan olduğuna ilişkin sağ-popülist politikacılar tarafından dolaşıma sokulmuş bir söylem bulunuyor. Başta ABD‘de eski başkan Donald Trump, Brezilya‘da Jair Bolsonaro, Almanya’da aşırı sağcı AfP, Birleşik Krallık‘ta muhafazakar hükümetin başbakanı Rishi Sunak olmak üzere Güney Amerika’daki diktatörlükler hatta giderek Avrupa‘ya yayılan bu eğilim, İklim Kanunu‘nun gündeme gelmesiyle birlikte Türkiye’de de etkisini göstermeye başladı.

İklim bilimciler ve aktivistler tarafından sıkça eleştirilen İklim Kanunu taslağının Ekim 2023’te çeşitli ticaret odalarının sitesinde paylaşılmasının ardından komplo teorileriyle beslenen iklim bilimi- inkarcılığı söylemini yaygın olarak görmeye başladık.

Sosyal medya platformu X’te (Twitter) iklim kanununu taslağına karşı bir kampanya da yürütüldü. ‘Bir milyon imza’ talebiyle paylaşılan dilekçe içerisinde iklim inkarcılığından gelecek nesillerin haklarına uzanan oldukça tutarsız birtakım ifadeler yer alırken vekillere çağrıda bulunuluyordu.

Kaynak: Twitter - Fotoğraf, iklim kanununa karşı iklim inkarcılığı söyleminde bulunan grubun düzenlediği bir eylemden.

Kaynak: Twitter – Fotoğraf, iklim kanununa karşı iklim inkarcılığı söyleminde bulunan grubun düzenlediği bir eylemden.

Söz konusu inkar yalnızca sosyal medyada değil, aynı zamanda sokaklarda da yapıldı. Kimisi insanın zaten karbondan oluştuğunu ve karbon ayak izinin sınırlandırılmasının ‘fıtrata’ aykırı olduğunu belirtiyor, kimisi ise kendilerine kota koyulacağını ve bu nedenle düğüne bile gidemeyeceklerini dile getiriyordu.

Dilekçede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan “İklim Değişikliği” ifadesinin çıkarılması gerektiği dile getiriliyordu. Aşı karşıtlığına ek, pek çok komplo teorisiyle beslenen bu inkarın arkasında aşırı sağcı, homofobik, bilimi reddeden nitelikte söylemler ve bu söylemleri üreten Plandemi Büyük Buluşma Platformu ve Abdurrahman Dilipak gibi grup ve isimlerin olduğu açıkça görülüyordu. Uzmanlar ve aktivistler tarafından sıkça tartışılan iklim kanunu taslağının içeriği ve iklimi inkar eden insanların profillerine serinin sonraki haberlerinde değineceğiz ancak öncesinde bu iklim inkarcılığının nedenlerinin peşine düştük. İnsanlar iklim krizini neden inkar ediyor, bu soruyu Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Alper’e, Sosyolog Koray Doğan Urbarlı’ya ve İklim Bilimci Dr. Ümit Şahin’e sorduk.

Öncelikle bizzat ikimi inkar eden söz konusu kitlenin nedenlerine, onların ağzından çıkan söylemlere bir göz atalım:

  • “Yediğinize içtiğinize kota getirilmesinin alt yapısı bu kanun ile oluşturulacak.”
  • “Şu an iklim üzerinden bir oyun sergileniyor. Küresel ısınma algısıyla insan faaliyetlerinin, canlı türlerinin doğaya zarar verdiğini bu hareketlerin kısıtlanmasına ve küresel ısınmayı arttırdığına dair, karbon gazı ve karbon emisyonunu arttırdığına dair bir algı ve manipülasyon süreci yaşıyoruz”
  • “Cinsiyetsiz toplum devreye girecek, dijital kimlikler devreye girecek”
  • “Yaşamlarınıza, yediğinize, beraber oturup kalktığınız her şeyde karbon azaltımı yapılacak”
  • “İklim krizi bu insanlar için birer algı”
  • “Sosyal puanlama devreye girecek”
  • “Dış güçler saldırıyor”

iklim inkarcılığı

‘Argümanları tamamen anlamsız’

İklim inkarcılarının bu eleştirilerini ilettiğimiz IPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, “Öncelikle bu iklim kanunu ile yaptıkları eleştirilerin bir alakası yok. İklim Kanunu’nun Meclis’e gelmesinin yarattığı gündemi bahane ederek daha önce Türkiye’de görülmemiş çapta bir iklim inkarcısı kampanya başlattılar. İklim kanununun içeriğine dair eleştiriler yapılabilir ama bunların derdi iklim kanununun içeriği değil. Söyledikleri o argümanlar tamamen anlamsız. Tamamı zırva” diyor.

iklim inkarcılığı

İklim krizinin bir algı olduğunu belirten ve birçok ilde gerçekleştirilen eylemlerde öne çıkan Plandemi Büyük Buluşma Platformu Kurucusu Ali Osman Önder’in bir tweetinden.

Farklı türde komplo inançları hep birbiriyle ilişkilidir

Psikolog Doç. Dr. Sinan Alper’e ise ortaya atılan komplo teorileriyle iklim inkarcılığını bir araya getiren bu inkar paketini tetikleyenin ne olduğunu, toplumsal olarak bunun nasıl bir psikolojik duruma işaret ettiğini soruyoruz:

“İklim kriziyle ilgili çok sayıda komplo teorisi var, yakın gelecekte bunların sayısının ve çeşitliliğinin artacağını söyleyebiliriz. Komplo teorilerine dair sosyal psikoloji literatürünün gösterdiği çok net bir şey var: Farklı türde komplo inançları hep birbiriyle ilişkilidir ve birbirini besler. COVID-19’a dair komplo teorilerine inanmış birini, iklim krizine veya alakasız başka bir konuya dair komplo teorilerine de daha kolay ikna edersiniz. Bu inançlar genelde bir paket olarak gelir, çünkü benzer düşünme şekillerine dayanmaktadırlar.”

Alper, bu tarz komplo teorilerini desteklemenin psikolojik açıdan iki farklı boyutu olduğunu belirtiyor ve ekliyor:

“Biri bilişsel süreçlerle ilgili. Eğitim, bilim okuryazarlığı, analitik düşünme becerisi gibi faktörler yani. Komplo teorilerine inanan insanların, inanmayanlara kıyasla, bu konularda zayıf kaldığını gösteren çok miktarda veri var. İkinci boyut ise sosyal bağlamla ilgili. İnsanlar yolsuzluğun, eşitsizliğin, yoksulluğun yaygın olduğu ülkelerde daha alarm halinde oluyorlar ve komplo teorileri daha makul ve gerçekçi açıklamalar gibi gözüküyor.”

iklim inkarcılığı

Dipsiz bir kuyu: Küreselciler

Sosyolog Koray Doğan Urbarlı ise bu grubun “küreselciler” diye bir yapı olduğuna inandığını belirtiyor ve“Küreselciler denen bu yapının kim olduğu da belli değil bu arada” diyor.

Bu kişilerin küreselciler denen yapıların Newsweek gibi belli dergilerin kapaklarından haberleştiklerine, insan nüfusunu azaltmak istediklerine, nüfusu azaltmanın bir yöntemi olarak da yaşamı cinsiyetsizleştirmek istediklerine değinen Urbarlı, şöyle devam ediyor:

“Bir taraftan ‘karbonu azaltacağız, karbonsuz toplum yaratacağız’ diye, insanların hayatlarıyla oynayacaklarına, bir taraftan aşıyla insanları hem nüfus kontrolüne hem de çip üzerinden kontrol altına alacaklarına inanıyorlar. Böyle bir yapı var. Bir küresel teoriye inanıyorlar ve karşılarında da küreselci denilen ve ne olduğu belli olmayan bir gücün olduğuna inanıyorlar.”

iklim inkarcılığı, Washington DC, 15 Haziran 2015. -Fotoğraf: Shawn Thew/EPA

Washington DC, 15 Haziran 2015. -Fotoğraf: Shawn Thew/EPA

‘İnsanlar bir şey arıyorlar; onları bu hayatı yaşamak zorunda bırakan bir güç…

Ne olduğu belli olmayan bu güce yönelik arayışın çeşitli sebepleri olduğunu da belirten Urbarlı, bu insanlara yaklaşımın önemli olduğunu ise Türkiye’den örneklerle şöyle açıklıyor:

“Bunlara böyle sadece sayıları giderek artan ve gerçeklikten kopmuş insanlar olarak bakarsak, bir süre sonra sayıları daha çok artan, gerçeklikten kopmuş insanlar olacaktır çünkü on sene önce biz bu konuşmayı yapsaydık seninle, Disney çizgi filmlerinde arkadaki seks yazılarının çocukları nasıl cinselliğe ittiği üzerine falan konuşabilirdik. Çünkü o zaman revaçta olan teoriler buydu. Şimdi bu ve giderek artıyor ve  bunu söyleyen insanların oy verdiği partiler de; ki Türkiye’de de aslında; Yeniden Refah Partisi’nin yüzde 2.7 oy alması da bunu gösteriyor. Yeniden Refah Partisi’nin en önemli tezlerinden bir tanesi; ‘aşı olanlarda kuyruk çıktığı’ydı. Yüzde 2.7 oy aldı. Bir buçuk milyondan çok daha fazla, birazcık daha oy alsaydı bizim vergilerimizle seçim yardımı alacaktı.

Bir kere klasik bir merkez siyasetin çökme durumunu not etmemiz gerekiyor bu noktada. Avrupa‘da Hıristiyan Demokratlar olsun, Sosyal Demokratlar veya Sosyalistler olsun, bu merkez siyasetin çökmesi ve insanların siyasetsiz kalması önemli bir nokta. Bunun üzerine bir ekonomik krizin, endüstriyel toplumun artık o fabrikalara gidilen, çalışılan emeğiyle geçinen toplumun yerini biraz daha işte prekarya ekonomisine bırakması ve güvencesiz işlere bırakmasından…

İnsanlar bir şey arıyorlar; onları bu hayatı yaşamak zorunda bırakan, göremedikleri büyük bir güç arıyorlar. Bir taraftan siyasete bakıyorlar; annelerinin, babalarının arkalarından gittiği merkez sol veya merkez sağ parti ortada yok. Bir şey söyleyemiyor onların hayatlarıyla alakalı. Ama hayat git gide zorlaşıyor bir yandan da. Ekonomik durumları, yaşam şartları düşüyor. Başka insanlar var medyada; görüyorlar; zenginler. Bir taraftan göçmenler geliyor. Acaba göçmenler mi onların işlerini çalıyor, onlara mı düşmanlık etseler yoksa başka bir şey mi olsa… Son olarak da şu var bir neden olarak; komplolara inanmak çok kolaylaştırıcı bir şey. Daha rahat, ağrı kesici gibi kullanabilirsiniz komploları.”

iklim inkarcılığı

İllüstrasyon: Piotr Szyhalski

Bahanenin ötesi: Bilim karşıtı komplo teorisyenlerinin uydurması

Ümit Şahin ise bu kişilerin İklim Kanunu’nu bahane edip bir kampanya yaptıklarını dile getiriyor. Bunun çok şaşırtıcı olmadığını belirten Şahin, Avrupa ve ABD’de iklim inkarcıları tarafından yayınlanan içeriklerin Türkiyedekiler tarafından da takip edildiğinin anlaşıldığını ifade ediyor:

“Bu ‘bizim egemenliğimizi elimizden alıyorlar’ Trump’ın korumacılık savunusu ile Amerikan endüstrisini, kömür madeni işçilerini korumak gibi bir seçim kampanyası vardı, 2016’da seçilmeden önce ve iklim gündemine, oradan da yola çıkarak karşı çıkıyordu. ‘Amerika’yı Çinlilere karşı öne çıkaracağız’ diyen bir ulusal söylem, korumacı ekonomi söylemi ve Çin düşmanlığı üzerinden zaten yürümüştü. Onların argümanı, ‘iklim krizi söylemi aslında bizim işimizi elimizden almak için uyduruluyor; Çinliler bizim işimizi elimizden alıyor böylece…’ idi.  Aslında muhtemelen çeşitli konuşmalar yayarak Türkiye’de de bunları kopyalıyorlar. 5G, aşıdaki çip ve karbon karnesi komplo teorileri hepsi birbirine karışıyor. Bunlar aslında bilim karşıtı komplo teorisyenlerinin uydurması.”

İklim protestocularını karalayan ‘karanlık küresel ağ’ ile tanışın 
iklim inkarcılığı

İllüstrasyon: Yevgenia Nayberg

İklim inkarcılığı Türkiye’yi nasıl etkiler?

Tam da bu noktada, dünya çapındaki iklim inkarcılığı örneklerine işaret ederek Sinan Alper’e Türkiye’de iklim krizinin genel kesim için inkar edilmeyen bir durum olduğunu ancak böyle bir iklim inkarcısı grubun ortaya çıkmasının, diğer insanları nasıl etkileyeceğini soruyoruz. Yanıtı şöyle:

“Batıda, özellikle de ABD’de iklim değişikliği oldukça politikleşmiş bir konudur. Yapılan çalışmalarda, insanların bu konudaki tutumlarını belirleyen en önemli faktörlerden birinin siyasi yönelimleri olduğu görülmektedir. Daha sağ ideolojiye yakın kişiler iklim krizini kabullenmez veya önemli bir sorun olarak görmezken, sol ideolojiye yakın kişiler daha çok önemsemektedir. Ülkemizde iklim krizi inkarcılığının ileride yayılacağını öngörüyorum. Şu an için ülkemizin gündemi çok farklı olduğundan, iklim krizinin getirdiği ekonomik ve toplumsal dönüşümün çok farkında değiliz. Bu konular daha somut şekilde hayatımıza dokunmaya başladığında, konunun Türkiye’de de politikleşeceğini öngörüyorum.”

Peki nasıl insanlar bu komplo teorilerine düşüyor?

Şahin de bu komplo teorilerine en çok da bilgisiz olan insanların büyük ölçüde düştüğünü belirterek şunları söylüyor:

“Birincisi tabii bilgisiz olan insanlar büyük ölçüde düşüyor ya da bazı insanlar böyle şeyleri seviyor. Ters düşmek için, sağduyuya aykırı; herkesin doğru bildiği şeyi ‘siz yanlış biliyorsunuz, doğrusunu ben biliyorum’ demek gibi üstünlük iddiasında bulunmak bir davranış biçimi haline geldi. Seviyor insanlar bunları. Bir nedeni bu ama bir nedeni de bence şimdi bu Amerika’nın ötesinde eskiden bu tür bir iklim karşıtlığı, iklim politikası karşıtlığı ya da iklim inkarcılığı Avrupa’da pek yokken, bugün hem İngiltere’de hem Almanya’da ve değişik ülkelerde, oralardaki popülist aşırı sağ partilerde bu iklim inkarcısı gündemi kullanmaya ve beslemeye başladılar.”

iklim inkarcılığı

Bir inkar etme biçimi olarak kopyala-yapıştır

Son olarak Şahin, özellikle de mevcut hükümetlerin iklim politikalarını ciddi bir şekilde uygulamaya başlamasının da bunda etkili olduğunu belirterek Almanya’da AfD’nin [Aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi] ısı pompası ile geçiş politikalarını çok sert eleştirip halkı da arkasına alarak hükümeti köşeye sıkıştırması örneğini veriyor ve ekliyor:

“Avrupa’da güçlenen aşırı sağ, özellikle Ukrayna savaşının da etkisiyle enerji meselesi, enerji fiyatlarının artması, enflasyonun artması nedeniyle aslında hükümete tepki duyan kitleleri kullanan aşırı sağ, sadece yabancı düşmanlığı yetmediği için artık bir politika olarak iklim karşıtlığını da kullanmaya başladı. Onların ürettiği söylemleri de bizim aşırı sağ benimsiyor, kullanıyor, oralardan kopyalıyor bence. Çünkü işte Ümit Özdağ da benzer şeyler söyledi. Sadece Yeniden Refah Partisi değil, bütün bu aşırı sağ partiler, laikiyle, İslamcısıyla benzer bir taraftan besleniyorlar gibi geliyor bana. Böyle kaotik bir durum.”

Devam edecek…

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.