ManşetEkolojiTürkiye

Dört ilde daha ormanlık alanlar, orman sınırı dışına çıkarıldı: 10 binlerce hektar yok edilebilir

0

Haber: Eylem YILMAZ

*

Resmi Gazete’de bugün yayımlanan yeni Cumhurbaşkanı Kararı’yla Mersin ve Ankara’da 376.494 m2 orman alanı daha orman sınırı dışına çıkarıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, Çavak Mahallesi, Mezitli İlçesi, Bozön Mahallesi, Bozyazı İlçesi, Tekmen Mahallesi, Çamlıyayla İlçesi, Çayırekinliği Mahallesi, Mut İlçesi, Narlı Mahallesi, Akdeniz İlçesi, Evci Mahallesinde ve Ankara İli, Kızılcahamam İlçesi, Yenice ve Akçay mahallelerinde bulunan, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden veya üzerinde 28/04/2018 tarihinden önce yerleşim yeri bulunan yerlerden olan, ekli krokiler ile listelerde sınır ve koordinatları gösterilen alanlar orman sınırları dışına çıkartıldı.

Dün (6 Ocak 2020) yayımlanan bir başka Cumhurbaşkanı Kararı’yla da Kastamonu ve Manisa illerinde de bazı orman alanları orman dışına çıkarılmıştı.

Son iki kararla birlikte toplam 988 bin 342 m2’lik ormanlık alan orman sınırları dışına çıkarılmış oldu.

28 Nisan 2018’de torba kanunla çıkarılan Ek. 16. Madde gereğince alınan bu kararlar sonucunda bugüne kadar 6 milyon 843 bin 788 m2’lik ormanlık alan ormanlıktan çıkarıldı.  Bu, 684 hektarlık orman alanı demek.

Ek 16. Madde’nin kapsamı nedir?

‘Orman sınırları dışına çıkarma’ normunu düzenleyen bu maddeyle, sınırları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek yerler orman sınırları dışına çıkarılabiliyor. Maddenin kapsamı şöyle:

“Tarım ve Orman Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden,

b) 19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/4/2018 tarihi itibari ile üzerinde yerleşim yeri bulunan alanlardan,

c) Yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanların, Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tesciline ilişkin usul ve esasları belirlemektir.”

‘İzmir’de 365 hektarlık ormanlık alan bir seferde orman dışına çıkarıldı’

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi ve Yeşil Gazete yazarı Doç. Dr. Cihan Erdönmez, bu kararların şiddetlenerek devam edeceğini düşüyor:

“Bu son iki karara kadar üç farklı karar çıkarılmıştı. Bir tanesi Bakanlar Kurulu kararı, ikisi Cumhurbaşkanı Kararı’ydı. Bu kararlarla İstanbul, Kocaeli, İzmir, Kütahya ve Bursa illerindeki bazı orman alanlarının orman sınırları dışarısına çıkarılmasını sağlandı. Bu alanların toplam büyüklüğü 5 milyon 855 bin 446 m2 idi. Bunu hektar cinsinden söylersek 585 hektar olur.

Burada önemli olan şey şu: Bu düzenlemeyi savunanlar -iklim değişikliği, ormansızlaşma ortadayken halen nasıl savunuyorlar bilemiyorum- iki argüman kullanıyor. Birincisi, ‘ormanlar içerisinde üzerinde ağaç olmayan kayalık, taşlık olan kayıt üzerinde orman olmasına rağmen orman gibi göstermeyen alanların orman sınırları dışına çıkarılmasında bir sakınca yoktur’ diyorlar. Sanki bir alanda ağaç varsa ormandır, yoksa orman değildir gibi yanlış bir anlama var. Ağaç olan her yer orman olmak zorunda değil. Orman çok büyük bir ekosistemdir ve bu ekosistem içerisinde üzerinde ağaç olmayan taşlık, kayalık alanların da çok önemli fonksiyonları vardır. Biz orman üzerinde ağaçlar olan toprak parçalarıdır demiyoruz. Orman, ağaçlarla birlikte diğer tür bitkiler; toprak, hava, su; hayvanlar, mikroorganizmalar; canlı cansız unsurların birleşiminden meydana gelen, karşılıklı ilişkilerinden ve bu ilişkilerin meydana getirdiği bir denge durumu, ekolojik bir olgudur. Ekosistem diyoruz. Bu ekosistemin içerisinden siz üzerinde ağaç yok diyerek taşlık, kayalık alanı çıkarırsanız o ekosistemin bütün dengelerini bozmuş olursunuz. Örneğin, bir defada en fazla ormanlık alanın ormanlık vasfından çıkarılması İzmir Bayraklı’da yapıldı. 3 milyon 753 bin 603 m2 yani 365 hektarlık ormanlık alan bir seferde orman dışına çıkarıldı. Bu alanı meslektaşlarımız gördü. Taşlık, kayalık değil, bildiğimiz ormandı bu alan.”

‘Ormana çevrilecek alanlardan neden hiç söz etmiyor?’

Ek 16. Madde’de hazineye tahsis yer almasına rağmen Cumhurbaşkanı Kararları’nda buna yer verilmemesine dikkat çekiyor Doç. Dr. Erdönmez ve “Neden hazineye tahsis edilmesi gereken alanlardan hiç söz etmiyor? Ormana çevrilmesi gereken alanlardan neden hiç söz etmiyor?” diye soruyor:

“İkincisi savunma dayanakları da şu, Ek 16. Madde diyor ki, orman sınırları dışarısına çıkarılan alanların iki katı kadarı Orman Genel Müdürlüğü’ne ağaçlandırarak orman yapmak kaydıyla verilecek. 10 m2 ormanlık alan kaybediyorsak 20 m2 ormanlık alan kazanacağız deniyor. Bunu çıkan kararlarda göremiyoruz. Cumhurbaşkanı Kararları’nda yalnızca orman sınırları dışına çıkarılan alanlar yer alıyor. Neden hazineye tahsis edilmesi gereken alanlardan hiç söz etmiyor? Ormana çevrilmesi gereken alanlardan neden hiç söz etmiyor? Ekosistemler bir canlı organizmadır. Ondan bir parça koparıp sonra geri vereceğim gibi bir anlayışla ormancılık yapılamaz. En başta çok iyi saha analizleri yapılması gerekir.”

’10 binlerce hektarlık orman bu uygulamayla yok olabilir’

“Mevcut rakamların orman bütünlüğü açısından çok büyük olmadığını belirten ancak arka arkaya çıkan bu kararlar nedeniyle devamının çok şiddetli geleceğinden korktuğunu söyleyen Erdönmez,  “Kritik, hassas ekosistemlerde küçücük bir bozulma çok büyük zincirleme reaksiyonlara yol açabilir” diyor:

“Dolayısıyla rakamların küçüklüğü ya da büyüklüğünden ziyade uygulamanın doğruluğuna dikkat etmek gerekir. 23 milyon hektarlık ormanımız var, bin hektarını alsak ne olur diye düşünülebilir ama bu doğru değil. Bir ekosistemden bahsediyoruz. Müdahale ettiğiniz ekosistemde bazen birkaç metrekarelik bozulmalar zincirleme halinde bütün ekosistemi sağlıksızlığa itebilir. Daha da kötüsü, ekonomide yaşanan kriz de ortada olunca bu iş daha da hızlanacak gibi. Çok daha fazla şehir için karar çıkararak, çok daha fazla ormanlık alanın orman sınırları dışına çıkarılabilir. Eminim ki birçok müteahhit ya da kendisine girişimci diyen parti koridorlarında ya da taşra teşkilatlarında el altında dosya olarak ‘şurada şöyle bir arsa var, şurası da orman sınırları dışına çıkarılsa ne güzel işler yapılır’ diye projelendirmeler yapıyorlardı çoktan beri. Korktuğum şekilde devam ederse binli, 10 binli hektarlık alanlara çok kısa sürede ulaşabilir. 10 binlerce hektar orman alanının bu uygulamayla orman sınırları dışına çıkarılacağını düşünüyorum.”

CHP: Yok etmeye yemin etmişler

Bazı alanların orman dışına çıkarılmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı kararlarıyla ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ise, “Bilim ve feni bahane edip kimseyi kandırmasınlar, rant ve talan için orman olmasında fayda görmedikleri yerleri yok etmeye yemin etmişler” diyor:

“Devletin bu konudaki asli görevi ormanlaştırma ve korumadır. AKP’nin işlevi ise betonlaşma ve rant üzerine örülmüş. Bilim ve feni bahane edip kimseyi kandırmasınlar, çok açıktır ki rant ve talan için orman olmasında fayda görmedikleri yerleri yok etmeye yemin etmişler. 2018’de 11683, 2019’da 12864, 2020’de 17369 dekarlık orman alanı işgal altına alınmışır. Ormanda açılan usulsüz alanların boyutlarına bakıyoruz, benzer bir artış orada da var. 2018’de 14363, 2019’da 13494, 2020’de 22706 dekarlık orman alanı usulsüzce açılmış. AKP çok açık ki ormanlardaki kaçak yapılaşmalara yönelik düzenlemelerle seçim yatırımı yapıyor. Yakında, imar aflarını da yaygınlaştırır. İktidar olacağız diye Anayasal suç işliyorlar. Ormansızlaşmanın nedeni AKP’dir.”

‘Anayasaya aykırı’

Dün Kastamonu ve Manisa illerindeki bazı alanların ormanlık alan dışına çıkarılması kararını Yeşil Gazete’ye değerlendiren İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay’a göre bu madde “anayasaya aykırı.”

“Sebebi de 31.12.1981 tarihinde anayasada açıkça ifade edilmesine rağmen bunun 2018 yılına kadar uzatılmasıdır. 16. Madde’nin şöyle de bir riskli tarafı da var. İki aşaması var. Biri, diyelim ki bir vatandaş 2010 yılında, 2011 yılında gitmiş bir ormanlık alanı kesmiş ve yapılaşmış. Bunun önünü açıyor. Diğeri ise, işgal edilmemiş, yapılaşmamış, tarlaya dönüştürülmemiş bir orman alanı var ama taşlık, kayalık. Bunlardan yerleşime uygun olanların orman dışına çıkarılmasının önünü açıyor. En riskli uygulamalardan biri bu diyebiliriz.”

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.