Editörün SeçtikleriManşetTürkiye

[Demokrasi Konferansı] ‘Türkiye’nin geleceğine dair ortak bir program oluşturmak istiyoruz’

0

Haber: Eylem Yılmaz

*

Çağrıcıları arasında Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, İhsan Eliaçık, Genco Erkal, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci ve Zülfü Livaneli’nin yer aldığı Demokrasi Konferansı bileşenleri,10 Haziran’da yapılacak büyük konferans için çağrı yaptı.

“Bu ülkenin geleceğinde bizim de sözümüz var” diyerek yola çıkan Demokrasi Konferansı’nın amacı, hak, özgürlük, iş, aş talep edenleri; kadınlar, LGBTİ+’lar, Kürtler, Aleviler gibi toplumun birçok kesimini bir araya getirmek.

Türkiye’de hemen her kesimden insanın başat sorunları arasında ekonomi ve adalet yer alıyor. Fazlasıyla kutuplaştırılan bir zemin içinde bu sorunlar çözümsüz kalmaya devam ederken muhalefet de bir alternatif olamıyor. Kamuoyu şirketlerinin anket sonuçlarına göre iktidar partisi AKP ve/veya Cumhur İttifakı oy kaybederken bu kayıp muhalefete yansımıyor, kararsız seçmenler de hızla artıyor.

Milletvekillerinin tutuklandığı, hızlıca fezlekelerin hazırlandığı, partilere kapatma davaları açıldığı bir ortamda bu konferans toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmeye, seslerini duyurmaya ve ortak hareket etmeye alan yaratabilecek mi?

Cezaevinde bulunan siyasetçilerden Halkların Demokrasi Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “demokrasi bloğu” çağrısı bu konferansta mı karşılık bulacak?

Bu ve daha pek çok soruyu çağrıcılardan eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı ve eski CHP Milletvekili Rıza Türmen ve yazar Ayşegül Devecioğlu’na sorduk.

Rıza Türmen: Yeni bir başlangıç, yeni bir bilinçlenme

Türmen, “Türkiye’de pek çok hak talep eden gruplar var. Bu salgın döneminde bu talepler daha da çoğaldı. Bir taraftan eşitlik, özgürlük; diğer taraftan ekmek, aş, iş talep eden gruplar var. Demokrasi Konferansı bütün bu gruplar arasında bir bağlantı kurmak ve bir demokrasi şemsiyesi altında birleştirmek amacıyla toplanacak” diyerek söze başlıyor.

Rıza Türmen.

Konferansın “yeni bir başlangıç, yeni bir uyanış, yeni bir bilinçlenme” olacağını belirten Rıza Türmen şunları anlatıyor:

“Bütün bu hak talepleri aslında bir demokrasi sorunudur. Hepsini demokrasi zemininde birleştirmek, seslerini duyurabilmek önemli… Çünkü ezilmişler aslında konuşamayan gruplar. Sessizliğe mahkûm edilmiş kitleler konuşma gücünü, sözünü ele geçirmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Yeni bir alan açılacak ve insanlar anlayacaklar ki seslerini duyurabilmek için kolektif bir gruba dâhil olmaları lazım. Demokrasi Konferansı yeni bir uyanış, yeni bir bilinçlenme konferansı olacaktır. Ümit ediyoruz ki Demokrasi Konferansı bir başlangıç olacak.”

‘Her şey aslında konferans bittikten sonra başlayacak’

Peki ya “başlangıçtan” sonrası? Fransa’da 1970 yılında Sosyalist ve Komünist partiler bir araya gelerek “ortak hükümet programı” oluşturmuş ve ardından seçimlerde başarıya ulaşmışlardı. Türkiye’de süren sistem tartışmalarının da ortasında hedeflenen böyle bir ortak program çıkarmak mıdır?

Türmen, “Konferans bittikten sonra başlayacak aslında” diyor:

“Bu gibi şeylerin her zaman iki yüzü olur. Biri itirazdır. Bir de o beğenmediğiniz şeye ne gibi bir alternatif getireceğiniz. Eğer bugünkü Türkiye’yi, yönetimi beğenmiyorsanız o zaman nasıl bir Türkiye istediğinizi ortaya koymanız lazım. Fakat Demokrasi Konferansı önce ezilmişlerin sesini duyurmasını hedefliyor. Hak talep edenler, düşüncelerini söylediği için cezaevinde olanlar, Kürtler, Aleviler, LGBTİ’ler, ekolojik gruplar, işçiler, işsiz kalanlar, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, KHK mağdurları, engelliler, sağlık çalışanları…

Bütün bu hak talepleri aslında bir demokrasi sorunudur. O yüzden hepsini demokrasi zemininde birleştirmek, seslerini duyurabilmek önemli. Her şey konferans bittikten sonra başlayacak aslında. Kürt sorununu da, kadın haklarını da, emekçilerin sorunlarını da demokrasi olmadan çözmezsiniz. Türkiye’de demokrasi olsaydı devletin parası, öncelikleri başka olacaktı. Para Kanal İstanbul gibi projelere harcanmayacak, yoksullara, işsizlere harcanacaktı. Öncelik bu olacaktı. Bunlar yeni bir bilinçlenmeyle ve ağın düğümleri olarak birlikte hareket edebilirlerse Türkiye’de demokrasi mücadelesi bambaşka yeni bir aşamaya girmiş olacak.”

Devecioğlu: Türkiye’nin geleceğine dair ortak bir program çıkması amacı var

Yazar Ayşegül Devecioğlu ise Konferansın amaçlarına ilişkin şunları söylüyor:

“Ekmek, özgürlük ve adalet buluşması diyoruz aslında. Türkiye’nin geleceğine dair ortak bir program çıkarması gibi bir amacı var. Demokrasi denince genellikle siyasi hak ve özgürlük anlaşıyor ama emek talepleri olmadan nasıl ki cinsiyet eşitsizliği devam ettikçe demokrasiden söz edemiyorsak, emek talepleri de olmadan, barış olmadan demokrasiden söz edemeyiz. Bunu süreç belirleyecek. Bu bir ittifak veya seçim hazırlığı değil. Mücadele eden tüm dinamikleri bir araya getirme ve bu dinamiklerin ortak bir programını çıkartmaya yönelik bir çalışma. Belki buradan başka ortak zeminler yaratmaya yönelik bir çalışma. Bu bir seçim sürecine denk gelirse o zaman seçim sürecinden etkilenmemesi ya da bu süreci etkilememesi olanaksız. Fakat niyet buradan siyasi partilere bir ittifak çıkarmak değil. Örneğin, kendi köyünde doğal alanlarının yok olmaması için mücadele edenler var. Onların bir siyasi tercihi vardır veya yoktur, AKP’li bile olabilirler. Biz onları da bu konferans çatısı altında toplamak istiyoruz. Haklarını korumak için mücadele eden herkesin seslerini birleştirmek istiyoruz. Buradan bir birikim çıkacaktır. Bunun neye evrileceğini ülkedeki politik iklim belirleyecek.”

Yazar Ayşegül Devecioğlu.

‘Üçüncü ittifak önerisinin arkasında taşıyıcı bir siyasi güç yok’

Selahattin Demirtaş’ın çağrısı ve muhalefet partilerin desteğine ilişkin her ikisi de İYİ Parti dışında, Meclis’teki partilerin desteğini aldıklarını söylüyor.   Peki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yan yana gelmeye çekindiği HDP ile böyle bir platformda bir araya geldiğini görebilir miyiz?

Rıza Türmen, “umut ettiğimiz şeylerden biri de bu” diyor:

“Selahattin Demirtaş’ın çağrısı bizim için bir çıkış noktası değil ama tabii ki önerisi bundan farklı değil. HDP ve CHP’den çok destek var. Bu konferansı gerçekten çok destekliyorlar. Bunu diğer partilerden de bekliyoruz. CHP ve HDP’nin yan yana gelmesini umut ediyoruz. Umut ettiğimiz çok şey var… Sivil toplum kuruluşlarıyla siyasi partiler arasındaki ilişkilerin güçlenmesini umut ediyoruz. Bunun yararlı olacağına inanıyoruz. Bir de tabii siyasi partiler arasındaki diyaloğun güçlenmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Herkesin katılmasını istiyoruz. Bir görüş birliği sağlayıp bunu ortaya koyalım. Seçim arifesinde bu hareket ortaya çıkmış olacak. Buna tesadüf edecek. O zaman tabii seçimlerle ilgili konularda, örneğin seçim güvenliği sorunu konusunda demokrasi hareketinin kurduğu bu ağ çok önemli işler yapabilir.”

Ayşegül Devecioğlu devam ediyor:

“Demirtaş’ın ittifak çağrısının arkasında HDP de durmadı. Orada bir stratejik ortaklık yok. Sol ve sosyalist güçlerin birliğiyle bir üçüncü ittifak öneresinin arkasında taşıyıcı bir siyasi güç yok. Tartışıldı ama bu işin esas muhataplarından HDP bu konuda “biz de böyle bir ittifaktan yanayız” diye bir açıklama yapmadı. Bu Demokrasi Konferansı çağrısı Demirtaş’ın bu çağrısından çok önce ocak ayında yapıldı. Dolayısıyla o çağrıyla bu konferansın bir ilgisi yok. Tabii ki Demirtaş’ın söyledikleri önemli. Türkiye’de demokrasi mücadelesinin çok önemli bir figürü olduğunu düşünüyorum. Hukuksuz yere hapiste tutuluyor. Hepimiz dikkatle dinliyoruz söylediklerini.”

CHP’nin süreci başından beri destelediğini belirten Devecioğlu nedenini anlatarak sözlerini tamamlıyor: “CHP sürecin başından beri içinde ve destekliyor. Bu sürece katkı veren partilerden biri. İYİ Parti ile bir temas olmadı. Biz partilerle ilerlemek de istemiyoruz. CHP’nin olmasının sebebi ise zaten bizim koordinasyonumuzda yer almasıdır. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, Demokrasi İçin Birlik’in (DİP)koordinasyonda. DİP üzerinden de CHP ile görüşme yapıldı. Fakat biz meclis içindeki ve dışındaki siyasi partilerden çok Soma işçisinden PTT emekçisine, moto kuryesinden kâğıt toplayanına kadar hak talebinde bulunan, daha insanca yaşamak isteyen bütün mücadele dinamiklerinin bir araya gelmesini istiyoruz. Siyasi partiler şu an bizim konumuz değil.”

Demokrasi Konferansı 10 Haziran’da yapılacak. Hazırlık sürecinde yer almak isteyen grup veya birey herkes konferans adına açılan demokrasikonferansi.org adresinden iletişime geçebilir.

You may also like

Comments

Comments are closed.