ManşetTürkiye

Demirtaş savunmasını tamamladı, tutukluğa devam

0

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanı ve İstanbul milletvekili Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’da tutuklanmasının ardından tutuklu olduğu dava kapsamında  yargılandığı davanın üçüncü gününde savunmasını tamamladı.

Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmaya 50’yi aşkın avukat izledi.  Savcı, mevcut kuvvetli suç şüphesinin bulunması, atılı suçların katalog suçlardan olması, CMK 100 ve devamı maddeler gereğince tutukluluk halinin devamını istedi.

Demirtaş’ın avukatları taleplerini dile getirdi. Mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 11 Nisan 2108’de.

Demirtaş “terör örgütü kurma ve yönetme”, “örgüt propagandası” ve “suç ve suçluyu övme” iddialarıyla suçlanıyor. Diyarbakır’da açılan dava, güvenlik gerekçesiyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne alınmıştı. Bugün duruşması görülen dava, daha önce Demirtaş hakkında hazırlanan ve dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye gönderilen 31 fezlekenin toplamından oluşuyor.

Selahattin Demirtaş’ın savunmasından dikkat çeken bazı başlıklar:

“Toplumdaki demokrasi ise yaşayarak inşa edilir”

Toplumdaki demokrasi ise yaşayarak, pratikte hayata geçirilerek inşa edilir. Kültüre dönüştürülür. İnsanları veya toplumu yasalarla demokratikleştiremezsiniz. Üstten bir toplumsal mühendislikle yapamazsınız. Hiçbir toplum bu şekilde demokrasiyi kültür haline dönüştürmez ve demokratik bir topluma dönüşmez. Bunun için bizatihi bunun pratikle yaşanması lazım.

“Bu ikili ilişkilerde de, aile içinde de böyledir, kadın erkek arasındaki ilişkide de böyledir. Medeni Kanun’da, ‘kadın ve erkek arasındaki ilişki demokratik olmalıdır’ yazsanız da bu otomatikman böyle olmuyor. Bunun yaşayarak, deneyerek, yanılarak öğrenilmesi gerekir. Bizim demokratik toplumdan kastımız budur.

“Müdahalelerle karşılaşmasaydık belki PKK’ye silahları bıraktırmış olacaktık ”

“Eğer biz o dönem bu tür müdahalelerle karşılaşmasaydık, eminim siyaset çok daha doğru bir rotada ilerleyecekti. Şiddete karşı çok iyi bir alternatif oluşturacaktık biz. Demokratik siyaset inancı güçlenecekti. Ben bunu ‘oyumuz artacaktı’ anlamında söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Partimizin oyu ile ilgili bir meseleyi tartışmıyorum. Toplumda bir arada yaşama, barış içerisinde yaşama, demokratik yollarla sorununu çözme inancı artacaktı. Ve belki PKK’ye silahları bıraktırmış olacaktık.

“Bizimle uğraştılar çünkü Türkiye’nin barışını sağlayacaktık”

“En çok bizimle uğraştılar. Çünkü biz yapacağımız siyasi çalışmalarla Türkiye’nin barışını sağlayacaktık. En çok korktukları şey buydu. Barış içerisindeki bir Türkiye’yi kim durdurabilirdi. Cemaati de silip süpürüp atardı o Türkiye. Hiçbir yere sığamazdı. 15 Temmuz gibi bir şey de olmazdı. Türkiye zayıf düşmeseydi böyle bir şey de yaşanmazdı. Darbe mekaniği dediğimiz şey buydu.

“Başkan olsan ne olur”

“Ama kutuplaşmayla, kamplaştırmayla toplumu dost-düşman, milli yerli-gayrı milli olarak bölüp başkan olsan ne olur. Dün de söyledim: Başkan olmak oya bağlı bir şey değil, rızaya bağlıdır. Yüzde 50 oy alırsınız, ama geri kalan yüzde 50’nin rızası yoktur. Hiç başkan olamazsınız. İsminiz başka bir şey olur. İkna lazım. Toplumun geri kalanının iknası üzerine başkanlık sistemleri inşa edilir.

 

(Bianet)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.