İfade ÖzgürlüğüManşetTürkiye

Danıştay’dan önemli karar: Basın Kartı Yönetmeliği basın özgürlüğüne aykırı bulundu

0

Danıştay, hükümetin değiştirdiği Basın Kartı Yönetmeliği‘ni basın özgürlüğüne aykırı buldu.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, “milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırılık veya bunları alışkanlık edinme”, “gazetecilik meslek onurunu zedeleyecek işler yapılması” gibi muğlak gerekçelerle basın kartlarının iptal edilemeyeceğini kaydetti. Ayrıca, mevcut yönetmeliğin gazetecileri baskı ve endişe altında tutacağına dikkat çekildi.

Danıştay, basın kartı verilecek kişilerde aranacak şartları içeren temel ilkelerin bu hakka keyfi bir şekilde müdahale edilmesini önleyecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.

Önemli maddelerin yürütmesi durduruldu

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan Basın Kartı Yönetmeliği, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından yargıya taşınmıştı.

Danıştay 10. Daire, yönetmeliğin sadece bir maddesinin yürütmesini durdururken, ÇGD karara itiraz etmiş ve konuyu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu‘na (İDDK) taşımıştı.

İDDK, aldığı kararda yönetmeliğin en önemli düzenlemelerinin yürütmesini durdurdu.

Kurul, İletişim Başkanlığı’nın “Basın meslek onurunu zedeleyecek işler yaptığı/yapması”, “Milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması”, “Bunları alışkanlık edindiği/edinmesi” gibi gerekçelerle basın kartları ve sürekli basın kartlarının iptal yetkisini engelledi.

Kurul, AİHM ve AYM’ye atıfta bulundu

Bağlayıcı nitelik taşıyan kararda, “hukuk devleti”, “basın özgürlüğü”, “eleştirme ve değer yargısında bulunma hakkı” ve “gazetecinin savunma hakkı”na dikkat çekildi.

“Öngörülebilirlik” ilkesinin hukukun temel ilkelerinden olduğu ve buna göre, kanuni ve idari düzenlemelerin açık ve net olması gerektiği kaydedilirken, “Buradaki amaç, ilgili kişilerin davranışlarını belirleyebilmesi ve belirli eylemlerin yol açabileceği sonuçları önceden öngörebilmesidir” ifadelerine yer verildi.

Kurul, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına da atıfta bulundu ve “belirlilik” ilkesine vurgu yaparak “Düzenlemenin keyfiliğe izin vermeyecek şekilde yani idare tarafından takdir yetkisine dayanılarak keyfi uygulamalara imkan verilmeyecek şekilde yapılması gerekmektedir” dedi.

Kararda şu açıklamalar da yapıldı:

Bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için alınacak önlemler de bu ödev kapsamındadır. İfade özgürlüğünün sözü edilen toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için, AİHM’in de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü ‘haber’ ve ‘düşüncelerin’ değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekmektedir.”

‘Basın kartı sadece bir meslek kartı değil’

Kararda, basın kartının, gazetecilerin mesleklerini yaparken etkin çalışmaları, kendilerini savunabilmeleri için önemli olduğu hatırlatıldı.

Ayrıca, kartın her türlü kamusal faaliyete katılma konusunda akreditasyon vazifesi gördüğü kaydedildi ve “Basın kartı sadece bir meslek kartı olmayıp, aynı zamanda basın kartı sahibi olan kişiye habere, bilgiye, olaya erişebilme imkanında kolaylık sağlayan ve bu doğrultuda toplumun doğru bilgilendirilmesine araç olan bir karttır” açıklaması yapıldı.

Hangi maddeler durduruldu?

Danıştay, öncelikle Basın Kartı Yönetmeliği’nin sürekli basın kartı ve basın kartı iptallerine dayanak yapılan maddelerinin yürütmesini durdurdu.

“Basın meslek onurunu zedeleyecek işler yapması, davranışlarda bulunduğu veya alışkanlıklar edindiği”, “milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması veya bu tür davranışları alışkanlık edinmesi” gibi durumlarda kartların iptal edilebileceği belirtiliyordu.

Danıştay tarafından alınan kararda, bu ifadelerin tanımının yönetmelikte olmadığı vurgulandı ve “Düzenlemelerin basın kartı sahibi ilgilileri, mesleğini baskı altında, endişe içinde yerine getirmek zorunda bırakabileceği; bu nedenle de, anılan ibarelerin basının görevini tam olarak yerine getirmesine engel olabileceği sonucuna varılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Kararda, savunma hakkına dikkat çekilirken, “Basın kartının iptali konusunda tanınan yetkinin keyfi olarak kullanılabileceği ve idare ile bireyin bu anlamda karşı karşıya gelebileceği de göz önünde bulundurularak, düzenlemenin çerçevesinin açık ve net şekilde belirlenmesi gerekmektedir” açıklaması yapıldı.

Bunların yanında, basın kartının verilip verilmeyeceği yetkisinin komisyona bırakılmasına rağmen, nasıl ve kim tarafından iptal edileceğinin yönetmelikte belirtilmediği, yönetmelik düzenlemelerinin, muğlak ifadeler içermesi, net ve açık olmaması, sınırlarının tayin edilmemesi gibi nedenlerle hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesine aykırı olduğunun altı çizildi.

Bürokratlara basın kartı yok

Danıştay, Cumhurbaşkanlığı çalışanları, bürokrat ve memurlara hiçbir şart aranmadan basın kartı verilmesine imkan tanıyan düzenlemeyi de durdurdu.

Kararda, Yönetmeliğin 14. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c bentleri sıralandı ve ilgili kişilere basın kartı verilebileceği belirtildi.

İletişim Başkanlığı’na basın kartı düzenleme yetkisinin verildiğinin hatırlatıldığı kararda, kartın kamu görevlilerine verilmesine ilişkin düzenleme yapma yetkisi tanınmadığı vurgulandı.

Hukuka aykırılığa vurgu yapıldı

Basın kartı alacak personel için yönetmelikte sınırlama olmadığı hatırlatıldı ve “Oysa ki basın kartı verilecek kişilere ilişkin hangi ölçütlerin esas alınacağının somut olarak ortaya konulması; nesnel ölçütlerin dava konusu Yönetmelik ile belirlenmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.

Bu sebeple de söz konusu düzenlemelerin hukuki belirlilik ilkesine aykırılık teşkil ettiği kaydedildi:

Yönetmeliğin 6. maddesinde basın kartı verilecek kişiler için belirli şartlar aranırken dava konusu düzenlemelerde herhangi bir şart aranmadan kısacası bu kartın sınırlama getirilmeden her konumdaki personele verilebilir olması yönetmeliğin kendi içerisinde çelişkili hükümler barındırmasına yol açmıştır. Bu itibarla, hukuki belirlilik ilkesine aykırı şekilde düzenlenen anılan hükümlerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.”

Karar kesin ve bağlayıcı

Danıştay tarafından alınan karara göre, İletişim Başkanlığının kişinin basın kartı almaya hakkı olup olmadığı yönündeki şekli şartların dışına taşan yasal dayanağı ortadan kalktı.

Artık, İletişim Başkanlığı, bu yolu izlemeksizin, başvuruları komisyona iletmek zorunda olacak. Başkanlığın bu yönde inceleme yapmasını gerektirecek bir süreye de ihtiyacı kalmadı. Yine karara göre, yürütmenin durdurulması kararı derhal uygulanacak, davanın bitmesi beklenmeyecek.

Fahrettin Altun’dan tepki

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Danıştay’ın bu kararını Twitter hesabı üzerinden değerlendirdi. Altun, açıklamasında “Terör seviciler boşuna sevinmesinler” ifadelerini kullandı:

Basın Kartı yönetmenliğimizin bazı maddeleri Danıştay tarafından iptal edilmiş.

Daha iyisini yapmak için derhal çalışmaya başladık.

Görevde olduğumuz müddetçe ‘gazetecilik’ adı altında ‘terörizm propagandası’ yapanlarla mücadele edeceğiz.

Terör seviciler boşuna sevinmesinler!

Buna itiraz ediyoruz.
Bu kirli zihniyeti reddediyoruz.
Terör örgütlerinin, onların hami ve işbirlikçilerinin oluşturmaya çalıştığı şiddet ortamına teslim olmuyoruz.
Demokrasinin de, ifade ve basın özgürlüğünün de birinci düşmanı terör örgütleridir.
Haklı mücadelemiz sürecek…

Bir an düşünün.
Herhangi bir Batı ülkesinde mütemadiyen DEAŞ propagandası yapan bir kişiye “basın kartı” verilir mi?
“Ama ben gazeteciyim” diye yırtınsa sonuç alabilir mi?
HAYIR!
Ama bize gelince, devletin PKK veya FETÖ propagandası yapanları ‘gazeteci’ olarak tanıması isteniyor!”

You may also like

Comments

Comments are closed.