Yazan: George Monbiot
Çeviren: Tanyeli Demirer (Açık Radyo)
*
Bir süredir bir balonun içinde yaşıyorduk, sahte bir rahatlık ve inkar balonu. Zengin uluslar olarak maddi dünyanın ötesine geçtiğimize inanmaya başladık. Biriktirdiğimiz refah çoğu zaman başka şeyler pahasına da olsa bizi gerçeklikten uzaklaştırdı. Ekranlarımızın arkasında yaşayıp, evlerimizden arabalarımıza, ofislerimize, ve alışveriş merkezlerimize kapalı kapsüllerle geçerek kendimizi acil bir durum olmadığına, tüm medeniyetlerin aradığı noktaya ulaşmış olduğumuza ikna ettik: Doğal tehlikelere karşı dokunulmazlık.
Şimdi koruyucu zar yırtıldı, ve sürgüne gönderdiğimizi sandığımız biyoloji yaşamlarımıza bir fırtına gibi girerken, biz çırılçıplak ve öfkeliyiz. Bu salgın geçtiğinde eğilim başka bir balon bulmak olacak. Buna boyun eğme lüksümüz yok. Bundan sonra zihnimizi uzun zamandır inkar ettiğimiz acı gerçeklere açmalıyız.
Gezegenimizin diğer hastalıkları yanında koronavirüs, tedavi edilmesi kolay bir sorun gibi duruyor. Son yıllarda kendimizi nasıl besleyeceğiz sorusu bende hepsinden daha önemli bir takıntı haline geldi. Tuvalet kağıdı için edilen kavgalar yeterince çirkin: Umuyorum ki gıda için kavgalara tanık olmak zorunda kalmayız. Ama bunlardan nasıl kaçınacağımızı bilmek zorlaşıyor.
İklim krizi yapısal açlığa yol açabilir
İklim krizinin gıda arzını nasıl etkileyeceğini gösteren kanıtlar gittikçe artıyor. Dünyanın bazı bölgelerinde tarım, kuraklık, sel, yangın ve çekirgeler nedeniyle büyük darbe almaya başladı bile (çekirgelerin son birkaç hafta içinde ortaya çıkışı anormal tropik siklonların sonucu gibi görünüyor). Bu tür tehlikeleri “biblical” yani İncil’de olabilecek şeyler olarak adlandırdığımızda, onların uzun zaman önce, hayatlarını hayal bile edemediğimiz insanların başına gelen şeyler olduğunu düşünürdük. Şimdi ise bunlar artık bizim başımıza gelmeye başladı.
Mark Lynas yakında çıkacak olan kitabı Our Final Warning, (Son Uyarımız) da, her bir ekstra derece küresel ısıtma karşılığında gıda arzımızda ne gibi değişiklikler olabileceğini açıklıyor. Lynas’a göre aşırı tehlike, endüstri devrimi öncesi seviyelerin 3C veya 4C üzerine çıkıldığında başlar. Bu noktada, bir dizi girift etki, gıda üretimini bir ölüm sarmalına gönderme tehdidi oluşturur. Açık hava sıcaklıkları, insanların dayanamayacağı kadar yüksek hale gelir ve Afrika ve Güney Asya’da geçimlik tarımını imkansız hale getirir. Çiftlik hayvanları ısı stresinden ölür. Sıcaklıklar, dünyanın birçok yerindeki mahsuller için ölümcül eşikleri aşmaya başlar ve gıda üreten belli başlı bölgeler toz çanaklarına dönüşür. Bunlarla eşzamanlı olarak modern dünyada hiç olmamış bir şey olan küresel mahsul kıtlığının gerçekleşme olasılığı artar.
Artan insan nüfusu ve sulama suyu, toprak ve polen taşıyıcıların kaybı ile bir araya geldiğinde, bu dünyayı yapısal açlığa itebilir. Bugün bile, dünyada toplamda gıda fazlası olduğu halde, zenginlik ve gücün eşitsiz dağılımının bir sonucu olarak yüz milyonlarca insan yetersiz besleniyor. Bir gıda açığı olması halinde milyarlarca insan aç kalabilir. Her zaman olduğu gibi, küresel düzeyde istifleme, güçlü insanlar fakirlerin ağızlarından yiyecek kaptığı için gerçekleşecek. Yine de her ulus Paris Anlaşması uyarınca verdikleri sözleri tutsa bile ki bu şu anda olası görünmüyor, küresel ısıtma 3C ve 4C arasında olacak.
Güvenlik yanılsamamız sayesinde, bu felaketi önlemek bir yana hazırlanmak için bile neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz. Bu varoluşsal sorun, bilincimizi pek etkilemiyor gibi görünüyor. Gıda üreten her sektör, kendi mevcut uygulamalarının sürdürülebilir olduğunu ve değişmesi gerekmediğini iddia ediyor. Onlara meydan okuduğumda, bir öfke ve istismar duvarı ve Irak savaşına karşı çıktığımdan beri yaşamadığım türden tehditlerle karşılaşıyorum. Her yer kutsal inekler ve kuzularla dolu, fakat laboratuvarda yiyecek yetiştirmek gibi, ihtiyacımız olan yeni gıda sistemlerini geliştirmek için gerekli olan düşünce arasanız da yok.
Antibiyotik direnci tehlikesi
Ama bu yaklaşan, krizlerimizden sadece biri. Antibiyotik direnci, potansiyel olarak, herhangi bir yeni hastalık kadar ölümcül. Nedenlerden biri, bu değerli ilaçların şaşırtıcı biçimde birçok hayvan çiftliğinde bol keseden kullanılması. Çok sayıda çiftlik hayvanının bir araya getirildiği yerlerde, ilaç alınmazsa kaçınılmaz olacak hastalık salgınlarını önlemek için antibiyotikler profilaktik (önleyici) olarak kullanılıyor. Dünyanın bazı bölgelerinde, sadece hastalığı önlemek için değil, aynı zamanda büyüme destekleyicileri olarak da kullanılıyorlar. Düşük dozlar rutin olarak beslenmeye ekleniyor: Bakteri direnci oluşturmak için daha iyi bir strateji düşünülemez.
27 milyon insanın tıbbi sigortasının olmadığı ABD’de, bazı insanlar artık akvaryum balıklarını tedavi etmek için reçetesiz satılanlar da dahil olmak üzere veteriner amaçlı antibiyotiklerle kendilerini tedavi ediyorlar. İlaç firmaları yeni ilaç araştırmalarına yeterince yatırım yapamıyor. Antibiyotikler etkili olmamaya başladığında, ameliyat neredeyse imkansız hale gelir. Doğum bir kez daha ölümcül bir tehlike haline gelir. Kemoterapi artık güvenli bir şekilde uygulanamaz. Rahatça unuttuğumuz bulaşıcı hastalıklar yeniden ölümcül tehditler haline gelir. Bu konuyu futbol hakkında konuştuğumuz kadar sık tartışmalıyız. Ama yine de, bu pek farkına varılmıyor.
Bunlar pek çok krizimizin sadece iki tanesi ve ikisinin de ortak bir kökü var. Sorun, 15 Mart’ta gerçekleşen büyük bir etkinlik olan Bath Yarı Maratonu organizatörlerinin, kendilerine etkinliği iptal etmeleri için yalvaran pek çok kişiye verdiği yanıtla örnekleniyor. “Etkinliği iptal etmek veya ertelemek için artık çok geç. Mekan inşa edildi, altyapı tamamlandı, alan ve yüklenicilerimiz hazır.” Başka bir deyişle, etkinliğin batık masraflarının hastalığın bulaşması ve bunun neden olabileceği olası ölümler gibi gelecekteki etkilerden daha ağır bastığı düşünüldü.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Olimpiyatları erteleme süresi de benzer yargıları yansıtıyor, ancak en azından sonunda yapabildiler. Fosil yakıt endüstrisi, tarım, bankacılık, özel sağlık ve diğer sektörlerdeki batık masraflar, ihtiyacımız olan hızlı dönüşümleri engelliyor. Para yaşamdan daha önemli hale geliyor.
Bunun sonucunda iki şey olabilir. Bazı insanların yaptığı gibi, inkar konusunda ısrarcı olabiliriz. İklim çöküşü gibi diğer tehditleri reddedenlerden bazıları da Covid-19 tehdidini de küçümsemeye çalışıyor. Koronavirüsün “küçük bir grip” den başka bir şey olmadığını iddia eden Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro‘ya bakın. Kapatma çağrısında bulunan medya ve muhalif politikacılar, görünüşe göre, ona karşı bir komplonun parçası.
Ya da bu, kendimizi bir kez daha, biyoloji ve fizik yasalarına uyan ve yaşanabilir bir gezegene bağımlı olarak görmeye başladığımız an olabilir. Yalancıları ve inkarcıları bir daha asla dinlememeliyiz. Bir daha asla rehavete düşüren yalanların elem verici bir gerçeği yenmesine izin vermemeliyiz. Artık parayı yaşamdan daha fazla önemseyenler tarafından yönetilmeyi göze alamayız. Koronavirüs bize maddi dünyaya ait olduğumuzu hatırlatıyor.